Akdeniz'deki istilacı balıklar biyoçeşitliliği tehdit ediyor
Sevilay Nur Saraçlar
İklim değişikliği ve insan aktivitelerinin denizlerdeki en önemli çıktılarından bir tanesi de Akdeniz'e Süveyş kanalı yoluyla gelen istilacı balık türleri. Özellikle son yıllarda Akdeniz'de yerli olarak bulunmadığı halde deniz suyu sıcaklığının artmasıyla bölge ekosistemine uyum sağlayan bu türler Uluslararası Doğayı Koruma Birliğine göre geldikleri yeni yaşam alanlarında yırtıcı tür konumuna gelerek biyoçeşitliliği tehdit ediyor ve yerli türler üzerinde baskı oluşturuyor.
Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, istilacı türlerin kontrol edilemez artışının ardında iki farklı nedenin olduğunu söylüyor. Kızılkaya, öncelikli olarak Akdeniz'de istilacı balıklar ile rekabet edebilecek balık türü sayısının aşırı avlanma nedeniyle azaldığını belirtiyor:
"Denizlerde balıkçılığa kapalı olan koruma alanlarında Sinarit Orfoz gibi avcı balık sayılarının dengeye ulaştığını görüyoruz dolayısıyla bu alanlarda istilacı ve yerli türlerin popülasyonlarında bir denge sağlanıyor fakat koruma alanları dışında istilacı türlerle rekabet edecek yeterli avcı balık bulunmuyor."
Diğer yandan ise Akdeniz'deki yerel türlerin Kızıldeniz'in tropikal ikliminde milyonlarca yılda rekabetçi biyolojik mekanizmalar geliştiren istilacı türler karşısında güçsüz kaldıklarını dile getiren Kızılkaya, istilacıların yerli türler karşısındaki durumunu bu yüzyıla ait bir ordunun bundan iki bin sene önceki bir orduyla savaşmasına benzetiyor.
Hangi istilacı balıklar Akdeniz'e geliyor?
Akdeniz'de en hızlı yayılan istilacı balık türlerinden birisi aslan balığı, 2018 ile 2020 yılları arasında av kısıtlamasının olduğu Kıbrıs sularında yüzde 400 artış gösteren bu balık türü avcılık kısıtlamasının bulunmadığı sularda ise yüzde 64 oranında azalma gösterdi. Aslan balığı sayısının artışının ardındaki en önemli nedenlerden biri de bu balığı avlayabilecek neredeyse başka bir balık türünün olmaması.
Akdeniz'de yayılım gösteren başka bir istilacı balık türü ise balon balığı. Aslan balığının aksine balon balığı oldukça zehirli bir tür bu nedenle tüketilmesi tercih edilmiyor. 2020 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Akdeniz'de balon balığı sayısının azaltılması için başlatılan balon balığı avlama projesi ile balıkçıların yakaladıkları balon balıklarına karşılık ödeme yapılarak Akdeniz'deki popülasyonları azaltılmaya çalışıldı.
Balon balığını cüzdana dönüştürüyor
Antalya'nın Alanya ilçesinde yaşayan elektrik mühendisi Mehmet Özata proje ile yakalanıp bertaraf edilen bu balıkların nasıl değerlendirilebileceğini balıkların derilerinden ürünler yapmakta bulmuş:
"Balon balığı bir tehlike gördüğünde şişerek normal büyüklüğünün 5-6 katına çıkıyor. Ben de bu balıkların derilerinin sağlam olabileceği düşüncesiyle harekete geçerek derilerin işlenmesi için bir formül geliştirdim. Geliştirdiğim bu formül ile derileri işleyerek ekibimle birlikte çanta, cüzdan ve anahtarlık gibi ürün denemeleri yaptık."
Balon ve Aslan Balıklarının Yayılım Alanlarının ve Olası Mücadele Yöntemlerinin Araştırılması Projesi (Bayoma) dahilinde Akdeniz su ürünleri Enstitüsü ile çalışan Özata derilerin teminini Enstitü aracılığıyla sağladıklarını belirtiyor.
Balon balıkları ile çalışmanın zahmetli bir iş olduğunu vurgulayan Özata, balıkların yapısındaki zehrin protein yapılı olmaması sebebiyle ekibinin altı ay boyunca balıkların derilerini nasıl yüzebilecekleri üzerinde çalıştıklarını ve devam eden bir yıl da deri işleme formülü üzerinde çalıştıklarını belirtiyor.
Balon balığı derilerini kullanarak yaptığı ürünleri Marasion ismiyle markalaştıran Özata ileride ürünlerin satışlarını yapabileceklerini fakat şimdilik sosyal sorumluluk projeleriyle balon balığı derilerinden ürünler ürettiklerini dile getiriyor.
"Akdeniz Kızıldenizleşiyor"
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Akdeniz'de binin üzerinde yabancı tür olduğuna dikkat çekiyor. Öztürk bu türlerin 600 kadarının Türkiye sularında bulunduğunu belirtiyor. Her yabancı türün istilacı tür olarak değerlendirilemeyeceğinin altını çizen Öztürk Süveyş kanalı aracılığıyla Akdeniz'e ulaşan bazı türlerin biyoçeşitliliğe tehdit oluşturmadığını fakat denizlerde giderek artan bu yabancı türlerin Akdeniz'i adeta Kızıldeniz'e dönüştürdüğünü ifade ediyor.
Kızıldeniz ve Hint Okyanusundan Akdeniz'e gelen balık türlerinin sayısının artacağına dikkat çeken Öztürk Akdeniz'de biyoçeşitliliğin korunmasında oluşturulacak eylem planlarının önemine dikkat çekiyor.
Lezzetli İstilacılar Projesi
Akdeniz ve Ege bölgesinde yerli balıklar üzerinde av baskısının azaltılması ve sürdürülebilir balıkçılığın desteklenmesi için çalışmalar yürüten Akdeniz Koruma Derneği restoran şefleriyle çalışarak istilacı balıkların restoran menülerine dahil edilmesinde önemli bir rol oynuyor.
Derneğin yönetim kurulu başkanı Zafer Kızılkaya, 2015 yılında Akdeniz'de ilk kez görülmeye başlanan Kılkuyruk mercan balığının ve diğer istilacı balıkların tanıtılması için Lezzetli İstilacılar Projesi kapsamında balık tadım festivali düzenlediklerini belirtti. Bu proje ile kılkuyruk mercan, lokum balığı, paşa barbunu ve sokar balığının tüketiciye tanıtıldığını dile getiren Kızılkaya, tadım festivali sonrasında özellikle kılkuyruk mercan balığına talebin arttığını belirtti.
Derneğin son projesi yeni balıklar ile aslan ve asker balıklarının restoranların menülerine girmesini sağladıklarını ifade eden Kızılkaya, Antalya'nın Kaş ilçesinde pek çok restoranın özellikle aslan balığını müşterilerine sunduğunu söyledi:
"Aslan balığı şimdiye kadar balıkçıların fazlaca yakaladığı fakat istemediği bir balık türüydü bir ekonomik değeri yoktu. Aslan balığının tanıtılması için yaptığımız çalışmalar sonrasında bu balığa olan talep arttı. Artık balıkçılar yeni ağ tasarımları yaparak aslan balığını yakalamayı hedefliyor."
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.