AKP'nin yeni stratejisi: CHP'li belediyeler kayyım tehdidi altında mı?

AKP'nin yeni stratejisi: CHP'li belediyeler kayyım tehdidi altında mı?
Bu hafta Kısa Dalga Politi-Cast’te Gazeteciler Berna Can ve Sedat Bozkurt, Türkiye'nin gündemindeki önemli konuları değerlendirdi.

Programda Cumhuriyet Halk Partili belediyelere borç kıskacı, Devlet Bahçeli'nin normalleşme süreci ve 154 kişiden oluşan gazetecilerle hesaplaşacağız açıklamaları, Özgür Özel ve eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanan el sıkma polemiği ve her hafta bir milletvekili kaybeden İYİ Parti’deki yaprak dökümü ele alındı.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’li belediyelerle ilgili borç tartışmalarını gündeme getirerek, belediyelerin borçlarını ödememesi durumunda emeklilere maaş verilemeyeceğini belirtti. Bu açıklama, özellikle CHP'li belediyelerin tepkisini çekti. Gazeteci Sedat Bozkurt, "Erdoğan, siyaseti istediği alana taşıma yeteneğini halen muhafaza ettiğini gösteriyor. İstediği meseleyi konuşturuyor, istediği meseleyi konuşturmuyor" dedi. Bozkurt ayrıca, "Vergiler var, devletin paraya ihtiyacı var. Saray tasarruf yapmıyor. Sarayın yörüngesindeki iş adamlarından da vergi tahsil edilmiyor. O zaman tek kaynak kalıyor vatandaş" diyerek ekonomik sıkıntılara dikkat çekti. "Biz akaryakıta ve enerjiye, elektriğe büyük zamlar yaptık. Bu zamların bir yansıması olarak da belediyelerde zam yaptı," ifadeleriyle, ekonomik politikaların belediyelerin mali durumu üzerindeki etkilerini vurguladı.

CHP'li Belediyeler kayyım tehdidi altında mı?

Gazeteci Berna Can, CHP'li belediyelere kayyum atanma ihtimalinin de tartışıldığını belirttiği sorusuna Bozkurt, "Erdoğan'ın zin kodlarını çözseydik zaten Nobel ödülü alırdık. Bu ihtimal dahilinde çünkü kent kilitlendiği zaman ne yapacaksınız? Hemencecik o yola başvurursunuz. Kurtarıcı olur o zaman kayyum dediğiniz ortalama vatandaş için" dedi. Sedat Bozkurt ayrıca, "Siz elektriğe yüzde otuz sekiz zam yaptınız. Yani son bir yılda yaptığınız zamlar üst üste geldiğinde çok daha büyük bir oran ortaya çıkıyor. Bunu görmüyorsunuz ama diyorsunuz ki bak belediyeler faiz zamlar yaptılar" diyerek, ekonomik sıkıntıların kayyum atama süreçlerine nasıl zemin hazırlayabileceğini belirtti.

Özgür Özel ve Kılıçdaroğlu arasında ‘el sıkma’ polemiği

CHP içinde de gerginlikler sürüyor. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın elini sıkmadığını belirterek, "Erdoğan'ın elini sıkmamamın sebepleri var" dedi. Özgür Özel ise "Kılıçdaroğlu hiçbir zaman birinci partinin lideri olmadı. Ben birinci partinin lideri olduğum için el sıkabilirim" açıklamasında bulundu. Sedat Bozkurt, bu durumu değerlendirirken, "Muhalefet kendi siyaset yapmak istediği alana taşındı. Bu hem stratejik ve politik bir hata. Erdoğan'ın normali şu: Erdoğan ne yapıyorsa bunlar normal, yeni normal. Onun yanına geldiğin zaman sen de normalleşmiş olursun. Onun normalini kabul ettiğin zaman normalleşmiş olursun" dedi. Bozkurt, ayrıca CHP'nin mevcut durumu hakkında şunları söyledi: "Kılıçdaroğlu'nun el sıkmamasıyla ilgili söyledikleri çok doğru. Siz Kılıçdaroğlu'nun dönemine ilişkin bir eleştiride bulunuyorsunuz. Ve ona cevap hakkı doğar. Kılıçdaroğlu, 13 yıl genel başkanlık yapmış birisi olarak, partiyi böyle bırakamaz ve kayıtsız kalamaz."

Bozkurt, Özgür Özel'in açıklamalarını değerlendirirken, "Özgür Özel, Uğur Dündar'la yaptığı programda da sıkıntılıydı. Dedi ki, 'Kılıçdaroğlu hiçbir zaman birinci partinin lideri olmadı.' Ondan sonra da düzeltiyor, 'Ben Erdoğan'ı kastetmiştim' diye. Bu cümleler öyle kurulmaz. CHP gibi 100 yıllık bir partinin genel başkanısınız. Ne dediğinizi, nasıl konuşacağınızı, konuştuğunuzun nereye gideceğini bilmeniz lazım" ifadelerini kullandı.

Bozkurt ayrıca, "Özgür Özel, Kurultay'dan önce CHP'nin oylarının 14-16'ya düştüğünü söyledi. Bu çok vahim bir şey. Ben bu cümleyi CHP'nin dışında birisi olarak bile kuramam. Çünkü CHP'nin oyları 14-16'ya düşmüş olsaydı, Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin 12. katından camdan atarlardı. En çok %23'e inmiş oldu" dedi.

Devlet Bahçeli'nin açıklamaları ve 154 kişilik hedef gazeteci listesi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecilere yönelik 154 kişilik bir liste hazırladıklarını belirtti. Bu listeye gazetecilerin ve akademisyenlerin dahil olduğu öğrenildi. Bahçeli, "Normalleşme diye ikram edilen baldıran zehiridir" dedi. Sedat Bozkurt ise, "Gerçekten gazetecilik için dramatik bir tablodur bu. İkincisi, bir MHP siyasetini anlamamız lazım. Ben bu listeye girmedim ama daha önce Şamil Tayyar benim Devlet Bahçeli'nin A takımına yazmışlığı vardır. Şimdi bekliyor soruyu. Soru gelmeyince kendisi hazır cevabı anlatmaya başlıyor" diyerek, MHP'nin stratejik tutumlarını eleştirdi.

‘MHP'nin içinde de süt liman bir tablo yok’

Gazeteci Sedat Bozkurt, MHP'nin siyasi stratejisini değerlendirerek, "MHP'nin içinde de süt liman bir tablo yok. Eski ülkü ocakları başkanlarının çoğu MHP çatısı altında değil. MHP'nin kendini tarif etmesi lazım. Siyasi parti misiniz, nesiniz? Siyaset başka bir şeye evriliyor. Türkiye'de Erdoğan da uzun vadeli bir hesap, kitap ve planlama, strateji belirleme yeteneğine sahip birisi" dedi. Bozkurt ayrıca, "Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı'na girdiğinden beri uygulanan ekonomik modellerin hiçbirini eleştirmedi. Oysa müptesepatı ben ekonomistim diyenden daha fazla. Erdoğan'la aralarında bir iyi polis kötü polis oyunu olmadığını düşünüyorum. Bu muhtemelen siz bunları yapın ben de itiraz etmeye devam edeceğim gibi bir konuşma aralarında geçmiştir" ifadeleriyle, MHP'nin stratejik konumunu ve Devlet Bahçeli'nin ekonomik politikalarını eleştirisini sürdürdü.

İYİ Parti'de yaprak dökümü

İYİ Parti'de istifalar devam ederken, partinin geleceği de tartışma konusu oldu. Bozkurt, "İYİ Parti'nin şeklinin, şemalinin ne olacağını ancak Ekim ayında göreceğiz. Ekim ayında başlayacak siyaset, altındaki har ateşi hiç bitmeyecek bir kazan gibi kaynayacak" dedi. Ayrıca, "Ağustos başında parlamento tatile girecek. Ekim'de açılıştan sonra buralar hareketlenecek. AK Parti'nin de boş durmadığını biliyoruz transferler için. MHP kapısını açsa bu sirkülasyon biraz daha hızlanacak gibi gözüküyor" diyerek, İYİ Parti ve diğer partiler arasındaki olası transfer süreçlerine dikkat çekti.

‘Gazetecilik halkla ilişkiler faaliyeti değildir, elinizi gazetecilerin üstünden çekin’

Programda gazetecilere yönelik baskılar da ele alındı. Berna Can, "Gazetecilik halkla ilişkiler faaliyeti değildir. Hala hakkıyla mesleğini yapan gazeteciler var" diyerek, gazetecilere yönelik tehditlere dikkat çekti. Sedat Bozkurt ise, "Gerçekten gazetecilik için dramatik bir tablodur. Gazeteci rahatsız eder. Bunu bir kabul edeceksiniz. Gazetecileri tehdit etmekten vazgeçin. Gazeteciler işlerini yapıyorlar" diyerek, gazetecilere yönelik baskıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. (Haber Merkezi)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Podcast