Akşener'den Erdoğan'a: Kişisel ilişkilerinin ve kaprislerinin bedelini bu millete ödetemezsin

Akşener'den Erdoğan'a: Kişisel ilişkilerinin ve kaprislerinin bedelini bu millete ödetemezsin
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sert sözlerle eleştirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında hakkındaki cinsiyetçi söylemlere sert tepki gösterdi. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da eleştiren Akşener özetle şunları söyledi:

 “Dış politikayı kankalarına endeksledi”

“İktidarı, bulduğumuz her fırsatta, her mecradan defalarca uyardık. Dedik ki; ‘Devlet yönetiyorsunuz. Devleti yönetmek, ülkemizin ve milletimizin çıkarlarını gözetmeyi, ona göre hareket etmeyi gerektirir. Özellikle uluslararası ilişkilerde, şahsi dostluklarınızı değil, devletler arası ilişkiyi esas alın.’ Peki dinlediler mi? Hayır. Sayın Erdoğan ne yaptı? Tüm dış politikamızı, şahsi kankalıklarına endeksledi.

“Bugünlerde bir şeyler oluyor”

Mısır’la olan ilişkilerimiz de, aynı zihniyetin kurbanı oldu. Mursi’ye ‘kankam’ dedi, Sisi’ye tavır aldı, büyükelçi çekti, iş dünyamızın, milyar dolarlık ticareti ve yatırımları, heba olup gitti. Doğu Akdeniz meselesindeki kilit rolü hesaba katılmadan, Mursi ile olan arkadaşlık her şeyin önüne geçti. Ve gelinen noktada, birçok Müslüman ülke gibi, Mısır da, Doğu Akdeniz meselesinde, Yunanistan’dan yana saf tuttu. Kala kala elimizde ne kaldı? Dört parmakla yapılan Rabia işareti kaldı.

 Ama bugünlerde bir şeyler oluyor? Savunma Bakanı çıktı, 'Mısır’la tarihi ve kültürel birçok ortak değerimiz var, önümüzdeki günlerde farklı gelişmeler olabilir' dedi. Ardından, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü çıktı, 'Mısır ve diğer Körfez ülkeleriyle, bölgesel barış ve istikrar için yeni bir sayfa açılabilir' dedi.

“Rabia’yı öksüz mü bırakıyorsun?”

Şimdi ben de, doğal olarak soruyorum; Sayın Erdoğan; bu konuları Bakan ve Sözcü’ne açtırarak, nabız mı yokluyorsun? Hayırdır Sayın Erdoğan; Rabia’yı öksüz mü bırakıyorsun? Mısır’la bu inatlaşma olmasaydı, Doğu Akdeniz konusunda, emin olun, elimiz daha da güçlü olabilirdi. Bundan 5 yıl önce, aynen şöyle demiştim; ‘Rabia'yı, Esma’yı, Suud ve Katar’ın para sofralarında bırakılıp geldiler.’ Yoksa tarih, tekerrür mü ediyor? Rabia’yı bu kez de, Sisi’nin sofrasında mı bırakıyorsun, Sayın Erdoğan? Kişisel ilişkilerinin ve kaprislerinin bedelini bu millete ödetemezsin. Zikzaklarının bedelini, Türkiye’ye ödetemezsin. Madem bu noktaya gelecektiniz, Türkiye’ye bunca kaybı niye yaşattınız?

“Bu eziklik yakışıyor mu?”

Haydi küçük ortak, Perinçek’in elinde esir, onu anladık. Koltuk uğruna, Türklük Davası’ndan caymış, onu da anladık. Peki bu eziklik, bu boynu büküklük, 5000 yıllık Türk Devleti’nin Cumhurbaşkanına yakışıyor mu? Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi sıkılmıyorsun? Yazıklar olsun.

“Sen giderken ben dönüyordum”

Bunlarda ne utanma kalmış, ne de sıkılma kalmış… Biliyorsunuz son dönemde yeni bir alışkanlıkları var: Neymiş, İYİ Parti, PKK ile iş birliği yapıyormuş. Kendine oy vermeyen vatandaşına, terörist deyip bela okuyacak kadar, şirazesinden çıkan bu zihniyetin, bize de terörist demesini elbette yadırgamıyoruz. Bunların da zihniyeti böyle işte, ne yapalım… Son dönemde, hızla büyüdüğümüzü, milletimizin İYİ Parti’ye ilgisini gördükleri için, akıllarınca yalanla, iftirayla yolumuzu şaşırtacaklar. Sayın Erdoğan sen o yollardan giderken ben dönüyordum. Bu salonda bulunan arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu sen top oynarken mücadele ediyordu. Şimdiye kadar, önümüze çıkardığın her engeli aştık, her yalanı yendik, her tuzağı bozduk. Bundan da evelallah bileğimizin gücü, alnımızın akıyla çıkarız."

Ölsem de öldürülsem de

Seni önce eşine, sonra kızlarına, sonra gelinlerine ve sonra da bütün kadınlara şikayet ediyorum Sayın Erdoğan. Seni milletin huzurunda Allah'a şikayet ediyorum. Ölsem de öldürülsem de, tehdit edilsem de, tek kişi kalsam da bu mücadeleden dönersem namussuzum, şerefsizim, namerdim. Bu da bir Türk kadınının, Müslüman Türk kadınının sözüdür, yeminidir.

 

Gündem