‘Altılı Masa’, HDP’yi ne masaya aldı ne yok saydı

‘Altılı Masa’, HDP’yi ne masaya aldı ne yok saydı
‘Altılı Masa’nın Anayasa değişikliği teklifinde; “vatandaşlık tanımı” ve “anadilde eğitim” gibi tartışma yaratacak maddeler yer almazken, “belediyelere kayyum atanmasının önlenmesi”, “siyasi parti kapatmanın zorlaştırılması” ve “milletvekillerinin tutuklanması” gibi HDP ve tabanının desteğini alabilecek hükümler yer aldı.

ERSAN ATAR

‘Altılı Masa’nın, parlamenter sisteme, temel hak ve özgürlüklere ve kritik kurumların işleyişine ilişkin önemli düzenlemeler öngördüğü Anayasa değişikliği teklifinde; “vatandaşlık tanımı” ve “anadilde eğitim” gibi tartışma yaratacak maddeler yer almazken, “belediyelere kayyum atanmasının önlenmesi”, “siyasi parti kapatmanın zorlaştırılması” ve “milletvekillerinin tutuklanması” gibi HDP ve tabanının desteğini alabilecek hükümler yer aldı.

Teklifteki “kayyum” detayı

Anayasa değişikliği önerisinin Kürt kökenli seçmen tabanını ilgilendiren en önemli değişiklik önerilerinden biri, AKP’nin özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde tepkiye neden olduğu bilinen, “belediyelere kayyum atanması”na ilişkin oldu. Altılı Masa, kayyum atanmasını tamamen yürürlükten kaldırmayı önermedi ancak bu yetkiyi İçişleri Bakanlığı’ndan alınmasını kabul etti. Teklifte, kayyumun “1 ay süreyle ve ancak Danıştay kararı ile atanması” önerildi.

Anayasa’nın mevcut halinin 127. Maddesindeki şu hüküm; belediyelere İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanmasını kolaylaştırıyordu ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki birçok belediyeye bu hükme göre kayyum atanmıştı:

“Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.”

Altılı Masa’nın önerisinde bu hükümde önemli değişiklikler öngörüldü. Buna göre kayyum ancak Danıştay kararı ile 1 aylığına atanabilecek, en fazla 6 aya kadar uzatılabilecek. Öneride şu düzenleme yer aldı:

“Görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organlarını veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanının talebi üzerine Danıştay, kamu yararının bulunması şartıyla geçici bir tedbir olarak, bir ay süre ile görevden uzaklaştırabilir. Danıştay ilgilinin durumunu ayda bir inceleyerek görevine dönüp dönmemesi hakkında bir karar verir. Görevden uzaklaştırma altı ayı geçemez.”

Teklifin ilgili bölümünde, mahalli idarelerin güçlendirilmesi ve ekonomik bağımsızlıklarının artırılmasına ilişkin düzenleme önerileri de yer aldı.

HDP’ye “dokunulmazlıklar kırgınlığı”na karşı barış çubuğu

Altılı Masa’nın Anayasa değişikliği önerisindeki kritik maddelerden birini de HDP’nin özellikle Altılı Masa’da yer alan CHP’ye yönelik temel eleştiri konularından biri olan “dokunulmazlıklar” konusu oluşturdu.

HDP’nin, parti milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönünde oy kullanmış olması nedeniyle CHP ile ilişkileri konusunda sürekli gündeme gelen “milletvekili dokunulmazlığı”nda HDP’nin kısmen onayını alabilecek düzenleme yer aldı.

Birçok HDP’li milletvekili hakkında fezleke düzenlenip dokunulmazlıklarının kaldırılmasına izin veren mevcut Anayasa’daki düzenleme şöyleydi:

“Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.”

Altılı Masa’nın önerisinde bu hükmün şöyle değiştirilmesi önerisi yer aldı:

“Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi tam sayısının salt çoğunluğunun kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda suçüstü hali bu hükmün dışındadır.”

Böylelikle “salt çoğunluk” şartı aranarak dokunulmazlığın kaldırılması şekil olarak zorlaşırken bir taraftan da “Anayasa’nın 14. Maddesindeki durumlar” ibaresinin Anayasa metinden çıkarılması önerilmiş oldu. Bu madde vurgusu, özellikle seçimden önce propaganda ve yasadışı gösteri düzenleme gibi suç iddiaları nedeniyle HDP’li milletvekillerinin yargılanıp mahkum olmasını, dolaysıyla da milletvekilliklerinin düşmesi tehlikesini doğuruyordu.

Kapatmayı zorlaştıran öneriler

Hakkındaki kapatma davasının önümüzdeki seçimlerden önce sonuçlandırılması riski ile karşı karşıya olan HDP’yi yakından ilgilendiren bir başka öneri de siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin hükümler için getirildi.

Anayasa’nın mevcut halinde bir siyasi parti hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı doğrudan kapatma davası açabilmesini içeren şu hüküm bulunuyor:

“Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.”

Öneri ile dava açılması “Meclis’in onayına” bağlandı ve şu düzenleme öngörüldü:

“Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun vereceği izne bağlı olarak açılan dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.”

Yine aynı konuda mevcut Anayasa’da, siyasi partilerin kapatılmasına neden olacak “yasak eylemlerin odağı olma” hali şöyle tanımlanıyor:

“Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir. Bir siyasi partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir.

Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.”

Altılı Masa’nın teklifi, “odak olma” ibaresinin kaldırılmasını önerirken, “şiddet” kriteri getirmeyi ve dava açılmadan önce ön mekanizmalar uygulanmasını önerdi. Teklife göre, Anayasa’nın parti kapatmayı düzenleyen 69. Maddesi’nin şöyle değiştirilecek:

“Bir siyasî partinin; tüzüğünün veya programının veya siyasi partinin şiddete başvurma ya da şiddet kullanmayı teşvik etme hariç olmak üzere eylemlerinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı görülmesi halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi üzerine, Anayasa Mahkemesince partiye ihtarda bulunulur. İhtarı izleyen üç ay içinde söz konusu Anayasaya aykırılık giderilmediği takdirde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ilgili parti hakkında dava açılması talebini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına iletir. Bir siyasi parti hakkında eylemlerinden dolayı ancak şiddete başvurma ya da şiddet kullanmayı teşvik etme halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı herhangi bir ihtar talebine gerek olmaksızın doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına dava açılması talebini iletebilir.”

Özel Haber