Bahçeli: Gitmesi gereken TTB yönetimi

Bahçeli: Gitmesi gereken TTB yönetimi
Bahçeli, "Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipleri Birliği’nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın. Bunlar dışında yine de giden olursa keyifleri bilir, biz de aynen Hz.Mevlana gibi sesleniriz: 'Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için sadece yaprak döktük' der geçeriz, önümüze ve milli ömürlerin muhafazasına bakarız. Tereddüt göstermeyiz, telaşa kapılmayız" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, işgale karşı Türkiye'nin politikası ve Batı'nın yaklaşımı hakkında konuşan Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı.  

Bahçeli şu ifadeleri kullandı: 

TTB'YE: YÜZ KARALARI

"Biz başta doktorlarımız olmak üzere, sağlık çalışanlarımızın temel sorunlarının, haklı taleplerinin bilincindeyiz. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımızın dün açıkladığı beş müjdenin çok değerli ve sevindirici olduğu kanaatindeyiz.

Sağlık çalışanlarımızın maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarında önemli iyileştirmelerinin aynı anda emekli olanlara da yansıyacak olması, aile hekimlerimizin ücretlerinin artmasıyla birlikte Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun oluşturulacağının ve sağlık kurumlarında görev yapanlara görevleri esnasında yapılan saldırıların CMK kapsamında katalog suçlara dahil edileceğinin açıklanması çok müspet bir gelişmedir.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı sağlığımızı emanet ettiğimiz hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her zaman destekçisidir, dert ortağıdır.

Ancak Covid-19 hastalığının şiddetlendiği dönemlerde vatandaşlarımızı korkuya sevk eden, endişeleri körükleyen, Türkiye’nin sağlık kurumlarını, sağlıktaki göz kamaştırıcı politikaları tartışmaya açan küçük bir azınlığın kara propagandalarını da unutmuş değiliz.

Türk Tabipleri Birliği’nin, bu kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı nifak yuvası olarak her tertibe, her yalana, her iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır. Bunlar mesleğe başlarken ettikleri Hipokrat yeminlerini çiğneyen, hekimliğin itibarına menfur ideolojik saplantılarla zarar veren yüz karalarıdır.

"GİTMESİ GEREKEN TTB YÖNETİMİ"

Şimdi de diyorlar ki, hekimlerimiz Türkiye’yi terk ediyorlarmış. Bilmiyorlar ki, kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan hekimlerimizin hiçbir yere gittiği veya gitmeyi düşündüğü yoktur. Türk Tabipleri Birliği’ne bakarsak, Türkiye sağlıkta çoktan iflas bayrağını çekmiştir. İstediler ki, dünya çapında isminden gururla bahsettiren, onlarca ülkenin yardımına koşan, mazlumlara elini uzatan Türkiye Covid’e teslim olsun, boyun eğsin, ortaya çıkacak kaos şartları yeni bir siyasi denklemi tetiklesin.

Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipleri Birliği’nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın.

Bunlar dışında yine de giden olursa keyifleri bilir, biz de aynen Hz.Mevlana gibi sesleniriz: 'Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için sadece yaprak döktük' der geçeriz, önümüze ve milli ömürlerin muhafazasına bakarız. Tereddüt göstermeyiz, telaşa kapılmayız.

Hekimlerimiz başta olmak üzere, bütün sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı tebrik ediyorum. Sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddeti kınıyor, onlara yapılan her saldırının hepimize yapıldığına inanıyorum.

"TARİHİMİZE KİRLİ DEMEK, NAMERTLİKTİR"

CHP Genel Başkanı, iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında, Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü tescilleyerek, 'tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir' diye konuşmuş. Müstevlileri aratmayan bir zihniyetin figüranı olmuş.

Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir.

Kılıçdaroğlu’nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz, kaldı ki kirli tarihinden müşteki olmasının bizce bir mahsuru yoktur. Şayet kast ettiği Türkiye ve Türk milletinin tarihi ise, önce Çanakkale’ye bakmasını, önce Milli Mücadele yıllarından ibret almasını, sonra da zillet emellerini tekrar gözden geçirerek aklını başına devşirmesini bilhassa tavsiye ederim.

Türk milletinin utanç duyacağı, yüzünü kızartacağı bir tarihi yoktur. Var diyenler, bunu iddia ve ima edenler Çanakkale’de tepelediğimiz düşmanların bu dönemki muhipleridir. Çanakkale ruhundan ilham ve feyz alamamış gafillerin ve milli duyguları körelmiş mihrakların Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olması aklın israfı, kalbin inkarı, milli hakların itlafıdır. 

Kılıçdaroğlu ve zillet ortakları unutmasın ki, kaynağımız Orta Asya, kökümüz Söğüt, kollarımız Çanakkale, gövdemiz Türkiye’dir. Türk milleti geniş bir coğrafyanın kınına sığmayan kılıcıdır. Tarihin bağrına saplanan okun keskin ucudur. Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır.

"TÜRKİYE KİMLERE ÖZÜR BORÇLU?"

Kılıçdaroğlu kendisiyle, kendi tarihiyle yüzleşebilir. Bizce bir sakıncası yoktur. Hatta beklenen de budur. Ancak Türk tarihiyle yüzleşme niyeti varsa, söylemek istediği buysa, uyarıyorum ki bu tarih Kılıçdaroğlu’nun tarihi değildir, buna hiç hakkı yoktur.

Yozgat’ta başka, Diyarbakır’da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz. Sabah başka, akşam başka; orada başka, burada bambaşka mesajlar veren bir siyasetçinin Türkiye’ye hayrı dokunamaz.

Kılıçdaroğlu, Amerika’nın Kızılderililerden özür dilediğini açıklamış. Katliam varsa özür olmalıdır. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur. Kızılderililer soykırıma uğramışlardır. Kılıçdaroğlu mertse, kendine güveniyorsa, gözü kesiyorsa, ağzında ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim. Nereye varmak istediğini açıklasın da duyalım.

Kimlerin hesabına çalıştığını söylesin de gerçek yüzünü tanıyalım. Sayın Kılıçdaroğlu, söyler misin bize, Türk milleti kimden özür dileyecek? Neden özür dileyecek? Suçu nedir ki özür dilemesi gerekecek? Nedir senin meselen? Kimlerdir seni böyle seferber eden?

Türkiye kimlere özür borçlu? Söyle de bilelim. Açıkla da öğrenelim. Anlaşılan Kılıçdaroğlu’nun muhasım çevrelere diyet borcu vardır. Önüne koyulan zillet faturasını taksit taksit ödemesi için tehdit edilmektedir.

Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli, çarpık sözlerinden, çürük siyasi eylemlerinden dolayı pişman olduğunu belirtmelidir. Aksi halde tarihimize kirli demesinin ağır sonuçlarına katlanmak durumunda kalacak ve mankurt olarak anılacaktır.

"EMOJİYİ BIRAK, ERGENLER GİBİ DAVRANMAKTAN VAZGEÇ"

Türkiye barışın masasını kurmuşken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 9 Martçıların izinden yürüyerek, yine bir 9 Mart günü Diyarbakır’a gitmesi, dünya Antalya’yı konuşuyorken 10 Mart’tan itibaren duyanları infiale sürükleyecek açıklamalarda bulunması es geçilecek, görmezden gelinecek bir alçalma hali değildir.

Kılıçdaroğlu’na geçtiğimiz hafta üç soru sordum. Dedim ki, dört parçalı Kürdistan’dan yana mısın, değil misin? Terörist Demirtaş’ın ailesiyle görüştükten sonra, İmralı canisinin ailesiyle de buluşacak mısın? Zillet ortaklarına, büyük Kürdistan’a taraftar olup olmadıklarını sormayı aklından geçiriyor musun?

Bizim bir twitter mesajımızı alıntılayarak emojiyle cevap vermiş. Sayın Kılıçdaroğlu, emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç, emelin nedir, hedefin nedir, kafanın içindeki asıl gündem nedir onu söyle, ondan bahset. Yanına alıp konuşturduğun bölücüler devlete ve millete meydan okurken çıtını çıkarmadın, sessizliğe çakıldın, zımnen de onayladın.

Sözde Kürt sorununu tanıdığını, zilletin diğer partilerinin de aynı görüşte olduğunu açıkladın. Bir soru daha soruyorum, Diyarbakır’da PKK’lı teröristlerle görüştün mü? Eğer bu görüşme olduysa, teröristlere ümit verdin mi? Diyarbakır cezaevinde sözde işkence görenleri hatırladın da şehitlerimize bir Fatiha okumayı hiç düşündün mü? Sayın Kılıçdaroğlu, sorularım açıktır. Anlamadığın bir yer varsa elbette sorabilir, detaylı bilgi isteyebilirsin. Süren kısıtlıdır, ek süre talebin olursa bunu da değerlendirmeye hazır olduğumu, cevap vermeme hakkının saklı bulunduğunu özellikle bilmende yarar vardır. Fakat şunu da bil ki, sükût ikrardan gelir, sorularıma cevap vermediğin zaman hepsine evet dediğin kabul edilecektir.

Emoji de seni kurtaramaz, kimlerin empozesi, kimlerin tekeli altında olduğunu artık gizleme şansın kalmamıştır."

Gündem