Başak Demirtaş’ın 2,5 yıl hapis cezasına çarptırılmasının arka planı

Başak Demirtaş’ın 2,5 yıl hapis cezasına çarptırılmasının arka planı
Yazısında Demirtaş’ın aldığı beş günlük rapor nedeniyle hapis cezasına çarptırıldığına dikkat çeken gazeteci Barış Terkoğlu, konuyla ilgili yargı sürecini, suçlamaları ve gerçekleri aktardı.

Gazeteci Barış Terkoğlu, Başak Demirtaş’ın sahte doktor raporu aldığı iddiasıyla 2,5 yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili “Başak Demirtaş’ın hastalığı” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısında Demirtaş’ın aldığı beş günlük rapor nedeniyle hapis cezasına çarptırıldığına dikkat çeken Terkoğlu, konuyla ilgili yargı sürecini, suçlamaları ve gerçekleri aktardı.

Barış Terkoğlu’nun yazısı özetle şöyle:


(…)Üst solunum yolu enfeksiyonu teşhisinin konduğu, Kayapınar Toplum Sağlığı Merkezi’nde Doktor Rezan Buğday tarafından verilmiş söz konusu rapor, 14 Aralık 2015 tarihini taşıyor. Tamamı beş günlük bir istirahat raporu. Savcı için şüpheli hale getiren ise bu tarihte Başak Demirtaş’ın eşiyle birlikte yurtdışında olması. Gerçekten uçuş kayıtlarında da Demirtaş ailesinin 12 Aralık 2015’te İstanbul’dan Frankfurt’a gittiği, 15 Aralık’ta Amsterdam’dan Türkiye’ye geri döndüğü görülüyor.

DEMİRTAŞ NASIL AÇIKLADI

Peki, bir sebebi var mı?

Bunun hem Öğretmen Başak Demirtaş hem Doktor Rezan Buğday için bir açıklaması var.

Demirtaş’ın bu dönemde defalarca hastaneye gitmesinin nedeni, yaşadığı jinekolojik rahatsızlık. Nitekim 28 Kasım 2015 tarihinde, İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde, bir operasyon geçirdiği görülüyor. Ardından da ağır bir mide sorunu yaşadığı endoskopi raporlarından anlaşılıyor. Kısacası “olağandışı” sayılan raporun öncesinde Demirtaş hasta.

O güne gelirsek…

Demirtaş, mahkeme tutanaklarında şöyle anlatıyor:

“11 Aralık 2015 tarihinde Kayapınar Toplum Sağlığı merkezine gittim. Ateşim falan vardı. Yemek de yiyemediğim için iyi değildim. Aynı zamanda arkadaşım olan Doktor Rezan Bey’le görüştüm. Kendisine hastalığımı anlattım. Doktor Rezan bana birtakım ilaçlar ve serum verdi. Beni muayene etti. Rezan’la yıllardır tanışıyor olmamız nedeniyle serumu da akşam eve gelip takacağını söyledi. Aynı akşam saat 19-20 gibi gelerek hem beni bir daha kontrol etti hem de serumumu taktı.”

Demirtaş, anlatımını sürdürdü:

“Eşim bir süredir devam eden rahatsızlığım nedeniyle, yurtdışında da tıbbi yardımdan faydalanmamın iyi olacağını belirttiği için, 12 Aralık 2015’te gittim. 15 Aralık 2015 tarihinde yurtdışından döndüm. Evde raporu bulamadım. Okula rapor sunmam gerektiği için tekrar Toplum Sağlığı Merkezine gittim. Bana verilen rapordan bir suret verilmesini istedim. Toplum Sağlığı Merkezi’nde raporun bir sureti tutulmadığından poliklinik defterine bakarak sekreter tekrar raporu düzenledi. Doktor Bey imzalayarak bana verdi.”

Demirtaş durumu şöyle açıkladı: “Raporu 11 Aralık 2015 olarak düzenlemeleri gerekirken bana verilen nüshada sehven 14 Aralık 2015 yazılmıştır. Bu şekilde elimdeki rapor nüshası ile bu raporun kök sebebi olan poliklinik defterindeki tarihte çelişki oluşmuştur. Bütün hata bundan kaynaklıdır.”

DOKTOR, İFADESİNDE NE DEDİ

Mahkemede “Genel durumunun iyi olmamasından kaynaklı en az beş gün istirahat etmesi kanısına vardım” diyen Doktor Rezan Buğday, devamını şöyle anlattı:

“Daha önce verdiğimiz 11 Aralık 2015 tarihli istirahat raporunu bulamadığını söyledi. Kendisine bir nüsha verip veremeyeceğimi sordu. Ben de sekreter arkadaşlara, protokol defterine bakıp protokol sıra ve numarasıyla raporu tekrar yazmalarını istedim. Sekreter arkadaşlar da yazdı. Ben de imzalayıp Başak Hanım’a verdim. Hatanın muhtemelen sekreter arkadaşların sehven 11 Aralık 2015 tarihini, 14 Aralık 2015 tarihi olarak girmesinden kaynaklı olabileceğini düşünüyorum. Esas olan poliklinik defteridir. Poliklinik defterinde Başak Hanım’ın ne zaman geldiği ve kendisine ne zaman rapor verdiğim yazılıdır.”

Görüldüğü gibi mesele, sadece beş günlük bir raporun, tekrar yazıldığı tarihin tartışmasından ibaret. Kimin doğru söylediğini anlamanın yolu da poliklinik defterinin incelenmesi. Mahkemenin bu defteri Kayapınar Toplum Sağlığı Merkezi’nden istediği ancak defterin gelmediği görülüyor. Dosyaya sunulan fotokopi ise Demirtaş ve doktorun dediğini doğruluyor.

SAĞLIK RAPORLARI NE SÖYLÜYOR

Mahkeme, Başak Demirtaş’ın telefon sinyallerinin de incelenmesine karar verdi. Gerçekten de 11 Aralık 2015’te, Demirtaş Diyarbakır’da görülüyordu. Telefonu da sağlık merkezine yakın bir baz istasyonundan sinyal veriyordu.

Mahkeme buna rağmen hem Demirtaş’a hem de doktora “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla iki buçuk yıl hapis cezası verdi.

Peki, Başak Demirtaş hasta olmadığı halde sürekli rapor alıyor olabilir mi? Bunu anlamanın yolu Demirtaş’ın sağlık arşivine bakmak.

Başak Demirtaş raporluyken de defalarca hastaneye gitmiş görünüyor. Demirtaş, 4, 12, 16, 23, 25, 28 ve 30 Kasım’da, biri geçirdiği operasyon günü, kadın doğum servisine gitmiş. 7 ve 9 Aralık 2015’te ise Diyarbakır’da gastroenteroloji servisine giriş yapmış. Kısacası raporluyken de hastane ziyaretleri sürmüş.

Bu kadar değil...

Demirtaş, hastalık nedeniyle, 8 Şubat 2016 - 30 Haziran 2016 arasında, 4 ay 22 gün ücretsiz izin kullanmış. Yaz tatiliyle birlikte, bu dönemde, 20 kez Diyarbakır Dicle Memorial Hastanesi’nin ve altı kez İstanbul Maslak Acıbadem Hastanesi’nin kadın doğum servislerine gitmiş görünüyor.

BU DA SİYASİ DAVA

Kısacası Başak Demirtaş, gerçekten de hasta. Buna rağmen hastalığı yıllar sonra didik didik edilerek, beş günlük basit bir rapordaki tarih çelişkisine dayanarak iki buçuk yıl hapse mahkûm edildi. Bir ilkokul çocuğunun bile yılda iki kez aldığı sıradan raporun bu noktaya gelmesinin, açık bir siyasi operasyondan başka açıklaması yok.

Son 10 yılımın iki yılını hapishanelerde geçirdim. Mafyadan cinayete, örgütten dolandırıcılığa kadar birçok farklı suçlamaya muhatap mahpusla karşılaştım. Öğrendiğim şeylerden biri de asgari hapishane ahlakıydı. Buna göre hapisteki kim olursa olsun, onun yakınlarına saygılı davranılması, içerinin bedelinin ödetilmemesi gerektiğiydi. Ne yazık ki FETÖ ya da AKP türünden siyasal İslamcılığın üniformasını giyenlerin, bu basit ahlaka dahi sahip olduğunu görmedim. Başak Demirtaş’ın cezası da bunun kötü bir örneğiydi.

Gündem