Bir kaçırılma hikayesi: Kim bu "görünmeyenler?"
İşçi Gökhan Güneş, kaçırıldıktan 138 saat sonra gözleri bağlı olarak Bahçeşehir'e bırakıldı. İHD'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Gökhan Güneş, kendisini kaçıranları tanımadığını ve 6 gün boyunca işkence yapıldığını anlattı.
Güneş’in ailesi ve avukatlarının katılımıyla düzenlenen basın toplantısına, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü de katıldı.
İHD İstanbul Şube Başkanı Yoleri, "Bugün Gökhan Güneş ile birlikte karşınızda olmaktan çok mutluyuz kendisi sabaha karşı bırakıldı ve sabah evine geldi. Endişelerimizi haklı çıkaran pek çok olayı yaşadı" dedi. 29 Aralık’tan bu yana Ankara’da kaçırılan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızının mesajını aktaran Gülseren Yoleri, "Kızı hem Gökhan’ın ailesini çok sevindiğini hem de babası için de bugünü görmeyi dilediğini iletti. Gözaltında kaybedilmeye çalışılan ya da kaçırılan herkes için aynı duyarlılıkla çalışmaya devam etmenin ne kadar önemli olduğunu gördük" dedi.
Elektroşok verdiler
Gökhan Güneş, kaçırılma anı ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
"20 Ocak tarihinde işe gitmek için biraz geç saatlerde çıkmıştım. Ortalama 12.00 civarında otobüsten indim. Durakta kaldırımda bekleyen 4 kişi vardı. Bir tanesi pardon bakar mısın tarzında konuştu. Arkamı dönüp ona baktığımda bir anda hepsi birlikte üzerime çullandı. Sayının o esnada arttığını gördüm. Orada bir tane araca bindirmeye çalıştılar. Ben arabaya binmemek için direndim. Kendimi bir şekilde geri çekmeye çalıştım. Daha sonra o direnci ortadan kaldırabilmek için elektroşok aletiyle elektrik verdiler. Daha sonra kendime geldiğimde bir arabadaydım. İki kişi koluma girmiş. Kafamı aşağı eğmiş bir çuval geçirmişti. Daha sonra başka bir arabaya bindirdiler. Bir yere götürdüler, neresi olduğuna ya da hiçbir şekilde görmedim, konum adres, mekana dair bir isim belirtilmedi hiçbir zaman.
"Sistematik işkence yapıldı"
Girdikten sonra gerek sistematik gerek ara ara işkence yöntemleri uygulandı. Elektrik verme, kaba dayak, ara ara soğuk suyla ıslatarak şiddet uygulama genelde bu uygulamalar gerek çıplak olarak bazen üzerinizde sadece iç çamaşırı olacak şekilde uygulandı. Bazı anlarda mezar dedikleri bir bölüm var, sadece ayakta durabildiğiniz elinizi kolunuzu kıpırdatamadığınız gözünüzün bağlı ve ellerin arkadan kelepçeli olduğu bir bölüme hapsedildi. Onların istediği doğrultuda oradan çıkabiliyorsunuz. Tehditler, teklifler yapılıyor. Yani sıra tecavüz tehditleri gerçekleşiyor. Daha sonra onların keyfi olarak bu uygulama devam ediyor.
"Görünmeyenleriz"
En son benim tahminlerime göre bir gün önceki sabah bırakılmayı bekliyordum. Ona dair hazırlıklarının olduğuna dair hissiyatım gelişmişti. O gün bırakmadılar. Bizimle çalışmalısın, bizimle çalışır mısın? İşbirliği içerisinde olma gibi tehditleri oldu. Daha sonra birkaç kez bizim kim olduğumuzu biliyor musun? Sorular da benim onlara muhtemelen istihbaratçısınız söylemlerim üzerine evet ya da hayır demediler. Fakat bazı konuşmalarında ‘biz görünmeyenleriz’ şeklinde söylemleri oldu.
"Sim kartımı aldılar"
Sabah saatleriymiş bir arabaya bindirildim, gözlerim bağlı. Dört kişi vardı muhtemelen. Arabaya bindirmeden önce çıkıştan önce, zaten üzerimdeki kıyafetlerin kendime ait değildi. Sadece pantolonum bana aitti. İç çamaşırlarım, çorap, gömlek onlar bana ait değildi, onlar verdiler. Çıkış yapmadan önce, boyun koltuk altları, vücut bölgemi temizlemeye dönük işlemler yaptılar kolonyayla. Daha sonra üzerimi giydirdikten sonra parfüm falan sıktılar, montuma falan. Bırakmadan önce, bana onların şef dediği kişi, ‘hiçbir şeyini almadım, sadece sim kartını alıyorum bilgin olsun’ dedi. Ne için olduğunu sordum. Cevap vermedi. Git ister aynı hattı çıkar, ister değiştir' dedi.
Daha sonra arabaya bindirildim. İnmeden önce kafam normal şartlarda bir peçeyle bağlı, üzerine bir bez geçirilmiş çuval tarzında onu çıkardılar. İki kişi kafamı aşağı bastırdı araçtı. Gözümü açıktan sonra fark ettim, bıraktılar. İleri yürü, önün açık sakın arkana bakma sadece ileri yürü dediler. Ben biraz mesafe gittikten sonra gözümü açtım. Pamukla belli miktarda, gözümü kapatıp daha sonra da bantladıklarını fark ettim, sarmışlardı. Daha sonra telefonum olmadığından ulaşabileceğim bir ulaşım aracı da bulamadım. Sabah erkenmiş bilmiyordum akşam saati tahmin ediyordum bir güvenlik görevlisinden taksi çağırmasını rica ettim, taksiye bindim. Ailemin evine geldim."
"Madem kaçırmadınız, kaçıranları ortaya çıkarın"
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Murat Çepni, Ali Kenanoğlu ve Kemal Bülbül, Gökhan Güneş'e ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Çepni, Güneş'in Tokatlı, Alevi ve emekçi bir ailenin çocuğu ve sosyalist bir işçi olduğunu hatırlattı. Çepni, "Bu arkadaşımız uzunca bir zamandır polisin tacizine maruz kalıyor. Yer yer kaçırılmaya çalışılmış, yer yer işbirliği teklif edilmiş. Evinin önünde polis araçları sürekli beklemiş. Hatta evinin önündeki elektrik direğine kamera dahi takılmış. Yani uzunca yıllardır, sürekli polisin tacizi altında yaşayan sosyalist bir işçiden bahsediyoruz" dedi.
Çepni, İçişleri Bakanı Soylu'nun, "bizim gözümüzden kuş dahi kaçmaz" sözlerine işaret etti ve Gökhan Güneş'in kaçırıldığı ana dair kamera kayıtlarına ulaşmadığını hatta ulaşılanları dahi takip etmediğinin altını çizdi. Kameraların önündeki kaçırma işlemini ancak polisin yapacağına dikkat çeken Çepni, doğrudan sorumluluğun İçişleri Bakanlığı'nda olduğunun altını çizdi. İçişleri Bakanı Soylu'ya seslenen Çepni, "Madem Gökhan'ı siz kaçırmadınız, kaçıranları ortaya çıkarın" dedi.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.