Boykot çağrısına Beşiktaş Çarşı'dan ortak yanıt: Sorumlu iktidar

Boykot çağrısına Beşiktaş Çarşı'dan ortak yanıt: Sorumlu iktidar
Sosyal medyada bazı kafe ve restoranlarda gıda fiyatlarının yüksek olmasını protesto etmek için 20 -21 Nisan'da boykot çağrısı yapıldı. Çağrı tartışma yarattı. Beşiktaş Çarşı'da hem esnaf hem müşterilerin ortak fikri zamların, pahalılığın asıl sorumlusunun AKP iktidarı" olmasına dönük.

Türkiye çapında kafe ve restoranlara karşı 20-21 Nisan tarihlerinde alınan boykot kararı gündem oldu. Yüksek fiyatlar ve kar marjlarına karşı çıkan kullanıcılar, #fahişyemeğeboykot etiketiyle seslerini duyururken, İstanbul'un ünlü merkezlerinden Beşiktaş Çarşı'da esnaftan ve tüketicilerden tepki geldi. Enflasyon ve hayat pahalılığının asıl sorumlusunun AKP iktidarı olduğu vurgulandı.

Konuya ilişkin esnaf ve tüketicilerin ANKA mikrofonuna yansıttığı değerlendirmeler şöyle oldu:

  • "Bence bütün elektrikten varın suyuna kadar bu boykotlar olması lazım. Bu devlete karşı bütün milletin, milletçe karşı gelmesi lazım. Ve bütün bu restoranlar olsun, lokantalar olsun, kafeler olsun yani bir ailece gidip bir bardak çayı içemez hale geldik. Onun için bence gereken neyse yapılması lazım. Bunun suçlusu devlet (iktidar). Pandemide bu yapılan enflasyon zaten milletin belini tamamen kırdılar. Tokatı da yediler zaten. Çok şükür bundan sonra da yiyecekler Allah'ın izniyle.
  • Şu an ekonomi o kadar zor durumda ki. Hiçbir şeye yetmiyor. Şu an elli metre mesafede yürüdüğünüz zaman çok farklı tutarlar çıkıyor bir şey almaya kalksanız cebinizden. Yani bunun sorumlusu insanlar değil. Tabii ki hükümetimiz. Tabii hükumetimiz bu şekilde devam ettiği sürece yani fiyatlar hiçbir zaman düşmez. Her zaman artar. İnsanlara da hak veririm. Ama yani insanlar boş yere para harcamayı da çok seviyor. Bu yanlış yani. Şu anki yani ekonomi kötü ama hani bunun da biraz düzeltilmesi gerektiğini ben düşünüyorum açıkçası. Boş yere keyifi olarak harcamlarımızı kısıtlamamız gerekiyor. Kendimizi düzeltene kadar.
  • Burada en mağdur olan vatandaş ve işletmeciler. İşletmecilerle vatandaşların hiçbir suçu yok. Tepedekilerden kaynaklı. Tepedekiler biraz el atmış olsa bu ortalığı düzeltmiş olsa, serbest piyasayı birazcık sıkmış olsa, yani her şey fahiş fiyatlara çıkmamış olsaydı, bu fiyatlarda böyle olmazdı. Bunun yüzünden oluyor. En basitini söyleyeyim kiralar. Bir dükkan kirası şu anda olmuş 150-200 bin. Belki de daha fazla yani. Esnaf da dükkan kirasını çıkarmak için sattığı mala bindiriyor. Aldığı mal zaten pahalı. Pahalı olunca zaten fazla bir kar marjı yok. Ee ne yapacak? Yani bu şekilde olan bütün dönüyor dönüyor halka yansıyor.
  • Ben dün sosyal medyada gördüm. Şöyle ki tüketici haklı. Fakat bunun sorumlusu işletmeciler değil, çalışanlar değil. Malum bizler işletmeciler olarak ürünlerimizi iki günde bir, üç günde bir yüzde 20, yüzde 15, yüzde 30’lara denk gelen günlük değişken fiyatlar var. Bunu tüketici çok bilmez içinde olmadığı için. Onlar sanki hani işletmedeki fiyatlar sürekli yükseliyor. İşte bir kahve 55 lira olur ya da işte kahveleri şu olur mu? Bu olur mu diye haklı olarak ama bunun sorumlusu ne işletmeler, ne de kafeye giden müşteriler ne de kafede çalışan hizmet veren arkadaşlarımız. Bu tamamen şu an içinde bulunduğumuz ekonomik şartların bizi getirdiği noktayla alakalı. Bizler de çok mağduruz bu konuda. Neden? Çünkü biz müşterimize günlük fiyat sunamıyoruz. Çünkü biz hizmet sektörüyüz. Ne yapıyoruz? Bu fiyatlandırma bir maliyetle belli bir kar marjı. Önceden kafelerde kar marjları yüksekti. Şu an öyle değil mesela ama bunu tüketici çok bilmez. Fakat inanın ki şöyle bizim bugün aldığımız fatura ettiğimiz ürünlerimizi iki gün sonra sipariş ettiğimizde minimum yüzde 15 yüzde 20 ve yaklaşık dört aydır bu böyle. Etinden tutun, kahvesinden tutun, kuruyemişine varana kadar yüzde 20, yüzde 25’lerle müesseseye giriyor.
  • Ve bunun geri dönüşümleri, burası kira mı? İşte kaç personelle çalışıyor? Faturaları biliyorsunuz elektrik faturaları inanılmaz korkunç yüksek miktarda geliyor. Bunu da kalkındırabilmek adına ister istemez tüketicinin tükettiği ürünlere yansıyor. Burada hani suçlu aramaktansa Türkiye'nin ekonomisini ekonomik modelini daha doğrusu birazcık geliştirmenin doğru olduğuna inanıyoruz. Başka da söyleyebileceğim bu konuda çok fazla bir şey yok açıkçası. Ama suçlu aramayalım. Kafe insanların gelip keyif aldığı, dinlendiği, biraz moral bulduğu müessese. Ama burada tamamıyla ekonomiyle bize yansıyıp müşterilere de fiyat noktasında sıkıntılı yansıyan bir sürece onun dışında herhangi bir sıkıntımız yok. Ama ekonomi gerçekten çok dikkat edilmesi gereken bir süreç. Bununla ilgili ben buradan sizin aracılığınızla da ekonomi bakanımıza seslenmek istiyorum. Neden ki? Bir barem yok. Bir baremimiz yok. Bugün aldığımız bir ürünü biz üç gün sonra neden yüzde 20 ile alıyoruz? Bunun sebebini ben işletmeci olarak merak ediyorum mesela. Hani bir ortalaması önceden belli dönemlerde bir zam uygulaması vardı. Bugün öyle bir şey yok. Bugün biz her gün fiyatımızı revize etsek inanın çok samimi söylüyorum. Bu haklı gerekçe olur. Ama müşteriye bunu söyleyemezsiniz. 10 liralık bir ürünü yarın 12 lira oldu. Ertesi günü geldiğinde 15 lira oldu diyemiyorsunuz. Ama bu ne oluyor? Ya hizmet bedeli adı altında yansıyor. Ya da işte bir ay sonra geldiğinde bir bakıyorsun 20 liraya tükettiği şey bir ay sonra 35 lira olmuş. O yüzden inşallah düzelir umuduyla ben teşekkür ediyorum size. (ANKA)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem