CHP'li Çelik, AKP'den aldıkları belediyelerde yaşananları anlattı
Kısa Dalga - Kısa Dalga Parantez'de Berna Can’ın sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, partisi başta olmak üzere kendisi, yerel seçimlerdeki başarısı, CHP’li belediyelerin borçları, sosyal demokrat belediyecilik uygulamaları ve geleceğe yönelik hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Özgür Çelik'le göreve geldiği günden bu güne yaşadıklarını ve hedeflediklerini konuştuk. İşte, tüm bilinmeyenleri ve bilinmesini istedikleri ile Özgür Çelik...
‘Kendi yarattıkları yıkımın bedelini CHP’ye ödetme çabası'
Çelik, yerel seçimlerde İstanbul'da 26 ilçe belediyesini ve Büyükşehir Belediyesi’ni kazandıklarını belirterek, birçok belediyeyi borçlu devraldıklarını ifade etti. CHP İl Başkanı Özgür Çelik, Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin içerisinde olduğu durumu şu sözlerle ifade etti:
"Öncelikle SGK borçları konusuyla ilgili şunu ifade etmek isterim. Kendi yarattıkları yıkımın bedelini Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ödetme çabası olarak görüyoruz. Genel başkanımız Sayın Özgür Özel çok net bir ifadede bulundu. Dedi ki, bu Cumhuriyet Halk Partili belediyelere mali darbe yapmaktır. Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın bu yorumunu Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin elini kolunu bağlamaya yönelik bir girişim olarak görüyoruz.''
Çelik, "Beykoz Belediyesi'ni devraldığımızda 3 milyar 561 milyon borcu vardı. Eyüp Belediyesi'ni devraldığımızda 2 milyar 432 milyon borcu vardı. 2024 sonuna kadar ödenmesi gereken borcu da ilave ettiğimizde toplam 4 milyar Eyüp Sultan Belediyesi'ni borçlu devralmış olduk. Sancaktepe Belediyesi'ni 2 milyar 500 milyon tutarıyla borçlu devraldık." dedi.
‘Belediyeleri borç batağına sürüklemişler’
Belediyelerden örnekler veren Çelik, şunları kaydetti:
"Sancaktepe'nin 2 milyar 500 milyonluk borcunun yüzde 55'i SGK ve vergi borcu. Yüzde 45'i de müteahhitlere olan ve piyasaya olan borcu. Bunun yüzde 55'i SGK vergi borcu.
Sancaktepe Belediye Başkanı, Sancaktepe'nin, belediyenin SGK ve vergi borçlarını niçin ödememiş, neden borçlandırmışlar peki?
Belediyeleri borç batağına nasıl sürüklemişler? Şimdi bunlara baktığımız zaman yanlış istihdam politikaları da var. Bir örnek vereyim; Sancaktepe Belediyesi'nde şu anda yaklaşık 2900 kişi çalışıyor.
‘Bütçelerinin büyük kısmı personel gideri’
Eyüp Sultan Belediyesi'nde 3600 kişi çalışıyor. Bu belediyeler normalde 1500-2000 kişiyle hizmet verebilir aslında. Çeşitli siyasi sebeplerle ve siyasi gerekçelerle, siyasi kadrolaşmalarla belediyelere çok ciddi bir personel yükü yüklenmiş durumda.
Bu kadrolaşmalar seçim dönemleri olmuştur çünkü Türkiye çoklu bir seçim ortamından geçti. Seçim zamanları belediyelere personeller yerleştirilmiş, siyasi kararlarla ve çok ciddi bir yanlış istihdam politikasıyla karşı karşıyayız. Şimdi buradaki mesele şu; SGK borçlarını ödemedikleri gibi yanlış istihdam politikalarıyla belediyelerin yükünü çok ciddi bir şekilde yani bütçenin çok büyük bir kısmının personel giderlerine harcanmasına sebep oluyorlar."
‘CHP belediyeleri halkın yanında olmaya devam edecek’
CHP'li belediyelerin sosyal demokrat belediyecilik anlayışıyla birçok projeye imza attığını belirten Çelik, İstanbul'da açılan kent lokantaları, çocuk kreşleri, aş evleri ve yurtlardan bahsetti. Ayrıca emeklilere ve düşük gelirli vatandaşlara sağladıkları desteklerle, halkın yanında olduklarını vurguladı. Çelik, şunları söyledi:
"CHP'li belediyeler ilk yüz günde neler yaptılar? Kent Lokantaları açıyorlar ilçelerde belediyelerimiz. Pazar desteği sağlıyorlar, çocuk kreşleri açıyorlar, aş evleri açıyorlar, yurtlar açıyorlar. Para desteği, pazar desteği veriyorlar emeklilere. Emekli Evleri açıyorlar, bir liraya çay satıyorlar. Beyoğlu Belediyesi açtı mesela. Normal bir kafeteryada çay 30 lira. Kent lokantalarında 4 çeşit yemek 35 lira, 40 lira. Fakat ne olursa olsun CHP Belediyeleri halkın yanında olmaya devam edecek."
‘Bütün belediyeleri borçlu devraldık’
CHP İl Başkanı Özgür Çelik "İstanbul'da biz 26 ilçe belediyesi kazandık. Büyükşehir Belediyesi'ni yeniden kazandık ve meclis çoğunluğunu sağladık. Bu 26 belediye içerisinde 12 belediyeyi rakip siyasi partiden AK Parti'den devralmış olduk. Devraldığımız bütün belediyeleri borçlu bir biçimde devraldık" diye konuştu.
CHP İl Başkanlığı döneminde hedefledikleri
Özgür Çelik, 4 Eylül’de gerçekleştirilmesi planlanan CHP’nin tüzük kurultayı ve parti programı çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Partinin kurumsallaşma ve büyüme hedefleri doğrultusunda yoğun bir çalışma içerisinde olduklarını belirten Çelik, vatandaşlara CHP'ye üye olma çağrısında bulundu. Türkiye’nin mevcut iktidar ile yönetilemeyeceğini ifade eden Çelik, sosyal demokrat bir modelle ülkeyi yönetmeyi hedeflediklerini söyledi:
"Biz Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeni göreve gelmiş il yönetimi olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucu değerlerine bağlı kalarak, kurucu değerlerinin ilkelerine bağlı kalarak ama aynı zamanda bu topraklarda Türkiye'nin bağımsızlığı için mücadele etmiş gençlerin insanların ilkelerinden de ayrılmadan bir yönetim anlayışı sergileyeceğiz.
‘Parti içi demokrasiyi güçlendirmek, Türkiye’yi demokratikleştirmektir’
Tüzük kadar önemli bir mesele de parti programı. Cumhuriyet Halk Partisi, Tüzük parti içinin nasıl yönetileceğine yönelik bir konudur. Cumhuriyet Halk Partisi kendi içerisinde partiyi nasıl yönetecek? Tüzük, kendi örgütsel mekanizmasının içerisinde partinin nasıl yönetileceğinin anayasasıdır. Asıl önemli olan, tabii ki çok önemlidir Tüzük. Parti içi, demokrasiyi güçlendirmek Türkiye'yi demokratikleştirmenin teminatıdır."
‘İnsanların yarım kilo sebze alacak parası yok’
CHP İl Başkanı Özgür Çelik İstanbul’da yaşadığı gerçek insan hikayelerine de yanıt verdi. Bir semt pazarında cebinde parası olmadığı için sadece tezgahları izleyen bir emekli ile yaşadığı duygusal anı paylaşan Çelik, halkın ekonomik zorluklar karşısında nasıl mücadele ettiğini anlattı:
"Çok hikâye var. Mesela bir gün Çatalca pazarında Çatalca Belediye Başkanımız Erhan başkan ile yürüyoruz. İnsanların ellerinde dikkatimi çeken şey şu oldu; eskiden insanlar pazarlara pazar arabalarıyla giderdi. O pazar arabasını sürükleye sürükleye annelerimiz, babalarımız, teyzelerimiz, amcalarımız giderdi. Şimdi pazara gittiğimde insanların elinde küçük küçük poşetler gördüm. Pazar arabasıyla pazara gidemiyor emeklilerimiz. Annelerimiz, babalarımız, amcalarımız, teyzelerimiz pazar arabasıyla pazara gidemiyorlar.
Ellerinde küçük küçük torbalarla, poşet torbalarla pazara gidebiliyorlar. Bu benim dikkatimi çekti. Orada bir emekli bir amca pazarda elleri cebinde elinde hiçbir poşet yok. Kendisine bir şaka yaptım. Yani hiç tanımadığım birisi. Yani takılmak istedim kendisine. Dedim ki 'Ya amca herkes, hiç kimsede pazar arabası yok. Ellerinde küçük küçük poşetler var. Sende poşet de yok' dedim. Ne geziyorsun pazarda falan böyle bir güler yüzle bir espri yapmak istedim. İki elini cebinden cebinin kumaşıyla beraber çıkarttı. Dedi ki 'Bak görüyor musun? Cebimde bir kuruş para yok. Gelip burada sadece bu tezgahları izliyorum.'
İnanın o kadar duygulandım ki anlatamam. Yani vatandaş pazara, pazardan yarım kilo sebze, yarım kilo meyve alacak parası yok."
‘En çok motosiklet kullanmayı ve can dostumu gezdirmeyi özledim’
Yoğun çalışma temposu içinde dinlenmeye fazla vakit bulamadığını belirten Çelik, en çok motosiklet kullanmayı ve futbol oynamayı özlediğini ifade etti. Ayrıca, sahiplendiği köpeğiyle vakit geçirmeyi de özlediğini dile getirdi:
"En çok yapmayı özlediğim şey, bir motosiklete binmeyi ve rüzgârı hissetmeyi özledim. Ben bir motosiklet kullanıcısıyım ve çok deneyimli de bir motosiklet kullanıcısı olduğumu düşünüyorum. Ya buradan çıkıp ta İtalya'ya, İsviçre'ye kadar motosikletle gitmiş ya da Anadolu'nun çeşitli yerlerini motosikletle dolaşmış birisiyim."
İstanbul'a son bir mesaj ve o şiir
Son olarak, programı İstanbul İl Başkanlığı yarışında okuduğu bir şiirle kapatan Özgür Çelik, "Bu düzeni değiştireceğiz. Mutlaka kazanacağız" diyerek, mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi:
Diyor ki şair,
"Doğuda bir köy gördüm dağların arasında.
Öylesine mahzun, çaresiz, kala kalmış.
Çıplak kavakları bile hüzünlü kalemler gibi kara saplanmış.
Köyün ortasında bir okul ve tezek sobasıyla ısınmaya çalışan çocuklar.
Bir bıcırık kız, yanında bir karamuk oğlan.
Kızın elleri buz gibi ama gözleri ahu, gözleri ceylan.
Dedim adın ne senin?
Dedi benim adım Türkan.
Oğlan da ekledi benimki de Saylan.
Dedim ki dayan yüreğim dayan,
Madem ki bu çocuklar Türkan, madem ki bu çocuklar Saylan,
Gelecek onlarındır gerisi yalan.
Değişir bu düzen, döner bu devran.'' (Haber Merkezi)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.