Öztrak'tan Montrö bildirisi yorumu: "Yöntem ve şekli eleştirilebilir ama bu metinden darbe çıkartmak hüner ister"
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, emekli 104 amiralin bildirisi ve devamında yaşananlara “Erdoğan şahsım hükümeti, yeni bir darbe mağduru oyununun perdesini açtı. Biz kabak tadı veren bu tiyatroyu, çok izledik… Erdoğan şahsım hükümeti, hafta sonu, birkaç emekli amiralin yaptığı açıklamadan sonra, darbe ve vesayet tamtamlarını çalmaya başlıyor… Türkiye’de darbe olmasın istiyorsanız, emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden çekineceksiniz. Bu ülke emekli olan fikrini ve tecrübesini ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi. Bu ülke ne çektiyse, sarayın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpaslarla soktuğu, mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti. Ve bugün bir tarikat gitti, onun yerine diğerleri geldi” dedi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
ZULÜM ZAM OLUP MİLLETİMİZİN ÜSTÜNE YAĞMIŞ: Bu sabah, mart ayı enflasyon rakamları açıklandı. Zulüm zam olup milletimizin üstüne yağmış. TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre bile, durum felaket. Mart ayında enflasyon yüzde 1,1 olmuş. Yılın ilk üç ayında gerçekleşen enflasyon ise yüzde 3,7. Mart’ta 12 aylık enflasyon ise yüzde 16,2’ye çıkmış. Bu, 2019’dan bu yana gerçekleşen, En yüksek 12 aylık mart enflasyonu ve bu enflasyonla Türkiye, dünya üzerinde en yüksek enflasyona sahip 14. ekonomi oldu. Aynı ligde bulunduğumuz ülkeler, Nijerya, Etiyopya, Haiti. Erdoğan Şahsım Hükümetinin yarattığı tablo işte bu. Son bir yılda, benzinli otomobil yüzde 110, televizyon yüzde 89, dizel otomobil yüzde 86, bulaşık makinesi yüzde 68 zam görmüş. TL’deki değer kaybı bu ürünlerin fiyatını uçurmuş. Mutfaktaki yangın da korkunç. Son bir yılda, yumurta yüzde 64, ayçiçek yağı yüzde 60, mısırözü yağı yüzde 55, mercimek yüzde 45, tavuk eti yüzde 44 zam görmüş. Bunlar da TÜİK’in makyajlı rakamları. Pazardaki, marketteki yangın daha da büyük.
ERDOĞAN’IN SORUMSUZLUĞUNUN BEDELİNİ MİLLETİMİZ CANIYLA ÖDÜYOR: Türkiye lebalep kongrelerin de katkısıyla, dünyada salgının yeni merkez üslerinden biri oldu. Salgının başladığı Çin bile, bizim yanımızda tertemiz kaldı. Ülkemizde günlük vaka sayıları artık 40 binin üzerine yerleşti. Bu vaka sayılarıyla, dünyada üçüncü, Avrupa’da ikinci sıradayız. 4 Nisan 2021 itibariyle günlük vaka sayısında Amerika Birleşik Devletleri’ni de geçtik. Yine günlük vefat sayıları da 180’in üzerine yerleşti. Salgınla mücadelede son üç ayı, bu hükümetin sorumsuzluğu yüzünden kaybettik. Bunların zulmü türlü, türlü… Yandaşları için Londra’ya ambulans uçak gönderenlerin, bu ülkenin sade yurttaşlarına, hastane yatağı bulamaması da zulümdür. Aslı Özkısırlar’a 25 gün boyunca, uygun koşullarda bir hastane yatağı bulunamadı. Neden bulunamadı? Çünkü tüm hastaneler, ağzına kadar covid hastalarıyla doluydu. Aslı günlerce sesini, Sağlık Bakanı’na duyurmaya çalıştı. Ama duyuramadı. Acaba daha Aslı gibi, hastanelerde yer olmadığı için, ihtiyacı olan sağlık hizmetini alamayarak, yaşamını kaybeden kaç hasta var? Erdoğan sorumluluktan kaçsa da onun sorumsuzluğunun bedelini, insanlarımız canıyla ödüyor.
ERDOĞAN SARAY BESLEMELERİNDEN YANA: Ülkemiz AK Parti’de büro elemanlığı kapıp, burnuna pudra şekeri çeken, saray beslemelerine mi emanet edilecek? Yoksa bugün boğazına yapıştığınız, nefesini kesmek istediğiniz, Boğaziçili gençlere mi emanet edilecek? Erdoğan’ın tercihinin ne olduğu bellidir. Erdoğan, saray beslemelerinden yana. Bu ülkenin iyi yetişmiş gençlerinin ise karşısındadır. Erdoğan; ‘Ağaca su vermek adalet, dikene su vermek zulümdür’ diye yakın zamanda ahkâm kesiyordu ama gördük ki diken kendinden olunca, zulüm de bunlara hak oluyor. Değirmenin suyu sonuna kadar, o dikenleri beslemek için akıtılıyor. Ülkenin tüm suları, kaynakları da yandaşlara akınca, milletin gencecik fidanları, suyla buluşamadan kavrulup, kuruyor. İşte bu, zulmün dik alasıdır.
ARŞİVLERİ SU BASARSA HİÇ ŞAŞIRMAYACAĞIZ: Yine, 128 milyar doların buharlaştırılması operasyonlarında, bilgisi olduğu bilinen, bir Kamu Bankası Genel Müdürünü de görevden aldılar. Milletin 128 milyar dolarını buharlaştıranlar, artlarında iz bırakmamak için anlaşılan temizlik yapmaya çalışıyor. Yakında TCMB ve Hazine arşivlerinde yangın çıkarsa veya arşivleri su basarsa hiç şaşırmayacağız. Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Bu işin sorumluları, yargı önünde bu yaptıklarının hesabını mutlaka verecek. CHP iktidarında yapacağımız ilk işlerden biri bu 128 milyar doların hesabını sormak olacaktır.
KABAK TADI VEREN BU TİYATROYU ÇOK İZLEDİK: Dün, açlığı, yoksulluğu, işsizliği, intiharları yani ülkedeki zulmün üstünü, darbe iddialarıyla örtme senaryosu uygulamaya kondu. Erdoğan şahsım hükümeti, yeni bir darbe mağduru oyununun perdesini açtı. Biz kabak tadı veren bu tiyatroyu, çok izledik. Milletimiz de Erdoğan’ın şahsım hükümetinin, sahte gündemler ve algı operasyonlarıyla, milletin gündemini çalmasından artık bıktı. Erdoğan şahsım hükümeti, Ayasofya baş imamı şeriat istediğinde, faize ve İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıktığında, buna ses çıkarmıyor. Seçim kazanmak için bölücü terör örgütü elebaşının mektubunu televizyonlarda okuttuğunda, kardeşini devlet televizyonlarına çıkarttığında, bunlar İfade özgürlüğü oluyor. Ama içlerinde Mavi Vatan’ın müellifi olan 15 Temmuz’da FETÖ ile göğüs göğse çarpışmış emekli amirallerin yaptığı bir açıklama darbe yapmak için bir araya gelmek oluyor. Anlaşılan ifade özgürlüğü, sadece saray ve sarayın yandaşları için var.
AMİRALLERİN YAPTIĞI PAYLAŞIMIN YÖNTEM VE ŞEKLİ, ELBETTE ELEŞTİRİLEBİLİR: Erdoğan şahsım hükümeti, hafta sonu, birkaç emekli amiralin yaptığı açıklamadan sonra, darbe ve vesayet tamtamlarını çalmaya başlıyor. Açıklamanın üzerinde çılgınca tepiniyor. Şablon bir retorik, kalemşörleri aracılığıyla basın yayın organlarında okunuyor. Kamu kurumlarının internet sitelerine konuyor. Tüm bu organize işler, işsizlikten, yoksulluktan, salgından bunalmış milletin, gerçek gündemini karartmak için yapılıyor. Emekli amirallerin yaptığı paylaşımın yöntem ve şekli, elbette eleştirilebilir, ama bu metinden darbe çıkartmak, ayrı bir hüner ister. Ama 15 Temmuz’u daha unutmadık… Hala herkesin hafızalarında taze…
DARBE OLMASIN İSTİYORSANIZ SARIKLI AMİRALLERDEN ÇEKİNECEKSİNİZ: Türkiye’de darbe olmasın istiyorsanız, emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden çekineceksiniz. Bu ülke emekli olan fikrini ve tecrübesini ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi. Bu ülke ne çektiyse, sarayın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpaslarla soktuğu, mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti. Ve bugün bir tarikat gitti, onun yerine diğerleri geldi. Şimdi size soruyoruz; Sayın Erdoğan, sizin aklınızın başınıza gelmesi için bu ülkenin başına daha hangi felaketlerin gelmesi gerekiyor? Genel Başkanımız 15 Temmuz’dan sonra 20 Temmuz sivil darbesinden önce, Yenikapı’da, tüm Türkiye’nin şahitliğinde, Erdoğan’a şu çağrıda bulunmuştu: Adliyeye, camiye ve kışlaya siyaseti sokma. Erdoğan bu çağrıyı dinlemedi. Onun yerine 20 Temmuz sivil darbesini yaptı. Tek Adam Vesayet Rejiminin düğmesine bastı. Siyaseti camiye de kışlaya da adliyeye de sokmaya devam etti. O gündür, bugündür de milletimizin iki yakası bir araya gelmedi. İşsizlik çığ gibi büyüdü, aşımız küçüldü, ülkemizin bereketi kaçtı. Bu çağda demokrasiyle yönetilmek, bir ülkenin en büyük onurudur. Ancak tek adam vesayet rejiminin, düğmesine basıldıktan sonra gördük ki, millet iradesine darbe sadece asker postalıyla yapılmaz, mokasenle de yapılır.
MİLLETİMİZ TARTIŞMAYA İZİN VERMEYECEKTİR: Yaşanan komedi, sadece şahsım hükümetinin çaresizliğinin koltuğunu korumak için, yaptığı şımarıklığın bir tezahürü değildir. Bu aynı zamanda, Meclis’in kayyum Başkanı’nın ifşa ettiği, bizim de şiddetle karşı çıktığımız Montrö tartışmasında, ‘Montrö Sözleşmesi’nden çıkılmasın’ diyenlere bir gözdağıdır. Kanal İstanbul üzerinden okyanus ötesine göz kırpmaktır. Gaflet ve delalet içindeki bu oyuncular, koltukları için, bu ülkenin bekasını ve toprak bütünlüğünü, Tartışmaya açmak isteyebilir ama milletimiz buna izin vermeyecektir. Milletimiz herkesi yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla görüyor.
BİZ DARBELERİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ: Cumhuriyet Halk Partisi’nin darbelere karşı tavrı çok ne Bunu tarih ve millet huzurunda bir kez daha ilan ediyoruz: Biz darbelerin her türlüsüne karşıyız. Postalla yapılan darbeye de karşıyız. Mokasenle yapılan darbeye de karşıyız.
“GERÇEK GÜNDEM AÇLIK, YOKSULLUK”
Montrö bildirisi sonrası amirallerin gözaltına alınması için Öztrak, “Bugün belirli yaşa gelmiş, bugüne kadar FETÖ kumpasları nedeniyle bedeller ödemiş amirallerin gözaltına alınmasını anlamakta zorluk çekiyoruz, ama oynanan bu oyunun milletimizin gerçek gündemini karatmasına izin vermeyeceğiz. Gerçek gündem; açlık, yoksulluk, işsizlik, yaşamını kaybeden insanlarımızdır” dedi.
“OKYANUS ÖTESİNE SELAM GÖNDERMEKTİR”
Bildirinin Kanal İstanbul tartışmalarını nasıl etkileyeceği üzerine Öztrak, “Biz iktidara geldiğimizde bu ucube projenin yapımcılarına para ödemeyeceğiz. Montrö’den Kanal İstanbul’a gerekçe üretmek, aslında rant sevdasıyla sarhoş olmuş bir zihniyetin ürünüdür ve okyanus ötesine selam göndermektir” dedi.
"ŞAHSIM HÜKÜMETİNE GÖRE EMEKLİ AMİRALLER DAHA TEHLİKELİ"
Tarikat evinde namaz kıldığı iddia edilen sarıklı amiralle ilgili inceleme sonucunun bilinmemesine rağmen Montrö bildirisi için 10 amiralin hemen gözaltına alınması hakkında Öztrak, “Şahsım hükümeti için emekli amiraller, sarıklı amirallerden daha tehlikeli imiş” dedi.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.