CHP'li Engin Özkoç: Sandık seçim sonuçlarını, tutanak sonuçlarını ne yapacaksın Süleyman Soylu?

CHP'li Engin Özkoç: Sandık seçim sonuçlarını, tutanak sonuçlarını ne yapacaksın Süleyman Soylu?
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Sandık seçim sonuçlarını, tutanak sonuçlarını ne yapacaksın Süleyman Soylu? Niçin istiyorsun? Onu YSK açıklıyor. Dakika dakika açıklıyor. Onunla ilgili haber ajansları bunu televizyondan duyuruyorlar. Senin niyetin ne?" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç seçime 7 gün kala sandık güvenliğine ilişkin konuştu; olası dijital saldırılarla ilgili önlem aldıklarını vurgulayarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştirdi.

Gazete Duvar'dan Anıl Mert Özsoy'a konuşan Özkoç "Bizde şu anda yüzde 54'ler, yüzde 55'ler civarında gözüküyor anketler. Biz bunun da üstüne son bir hafta içerisinde çıkacağımızı düşünüyoruz" dedi. Özkoç daha önce Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği "pis işler" uyarısıyla ilgili de şunları söyledi:

* "NTV ekranlarına çıkıyorsun. Diyorsun ki "Yok yok bu kaymakamlara verdiğimiz emir o değildir. Biz kaymakamlara bir emir verdik ama o sandık güvendiği içindir."

* İşte senin kaymakamın, Yüksek Seçim Kurulu'nda (YSK) senin emrin üzerine istedi, sana bağlı bu kaymakam. Senin emrin üzerine istediği yazı. Şimdi de okuyorum: "Sandık sonuç tutanaklarının verileceği kişiler belli. Sandık sonuç tutanaklarının bir örneğinin anlık kendilerine verilmesi istenildiği belirtilerek, sandık sonuç tutanaklarının birer örneğinin Kirazlı Kaymakamlığına verilip verilemeyeceğine."

* YSK de diyor ki "iyi de bunu sana vermek zorunda değilim seni reddediyorum" diyor. Sandık seçim sonuçlarını, tutanak sonuçlarını ne yapacaksın Süleyman Soylu? Niçin istiyorsun? Onu YSK açıklıyor. Dakika dakika açıklıyor. Onunla ilgili haber ajansları bunu televizyondan duyuruyorlar. Senin niyetin ne?

Kılıçdaroğlu devreye girdi. "Bir dakika ne yapıyorsunuz" dedi

* NTV'de başka bir şey daha söyledi. Dedi ki "ya daha seçim bitmedi". Eee? "Ya son bir haftada neler olur neler. Bu insanların fikri değişir."

Onu da biz önceden tespit ettik. Dedik ki "Sen, İletişim Başkanlığın orada bulunan üç kişi, siz, bir anlaşma içerisine girdiniz bir yazılım şirketiyle. Bunun parasını Bitcoin ile ödediniz. Ödemeye kalktınız. Bundan dolayı bir başka ülkenin istihbaratına takıldınız. Bu ülkenin güvenirliliğini ve itibarını zedelediniz."

İşte orada Kemal Kılıçdaroğlu devreye girdi. "Bir dakika ne yapıyorsunuz" dedi. Yaptığınız şey sadece sizi ilgilendirse hiç önemi yok. Ama yaptığınız iş başka bir ülkenin istihbaratına karşı bu ülkeyi zor durumda bırakıyorsunuz.

Ne yapacaksınız? Siz bir sistemle Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sanki kendi konuşuyormuş gibi.

Sanki kendi sesiymiş gibi bir yazılıma Bitcoin üzerinden para ödeyip istihbaratla takılıp, ama bunu son bir hafta içerisinde devreye sokarak "Kemal Kılıçdaroğlu kendi ağzıyla ilgili terör örgütlerini övdü."

Peki başka? "Amerika'ya gitti şunu söyledi." Başka? Ya biz sizi zaten biliyoruz. Süleyman Soylu. Biz seni de biliyoruz. Sen Ünal Çeviköz'le ilgili "ajanlık faaliyeti yürütüyor" deyip de ondan sonra kafanı önüne eğip NTV ekranlarından geri dönüp kaçan adam değil misin?

Ya bir kişi ajanlık faaliyeti yürütüyor da aradan 7 ay geçti 8 ay geçti sen onu niye savcılığa vermiyorsun?

Şimdi de burada Deep Fake denilen bir sistemle, yani derin karanlık, derin belirsizlik denilen bir sistemle videolar üretip üstelik de İletişim Başkanlığı'nın içinde olduğu üstelik de isimlerini belirttiğimiz -burada bir daha söylemek istemiyorum- kişilerin içinde olduğu, üstelik de Türkiye'nin itibarınız zedeleyecek istihbarat ağına takılıp iş çevirmeye kalkıyorsunuz

Onları, bu işe kalkışanları uyarıyorum. Devleti de buradan uyarıyorum. İçişlerindeki arkadaşlarımızı buradan uyarıyorum. Derhal bu kişilerle ilgili işlemleri başlatın ve gereğini yapın. Yoksa bunun hesabını hiç kimse veremez." (Kısa Dalga)

Miting sahnelerini bilirsiniz. Aslında neredeyse, -evet biraz yüksektedir. Neden? Konuşmacıyı herkes görsün diye. Ve oradaki insanlar neredeyse dokunacak kadar yakındırlar. Genel başkanlar gelirler bazen ellerini bile tutarlar. Balkon başka bir mesafedir. Tepeden bakan bir mesafedir. Balkon üstenci bir mesafedir. Balkon 'siz oradasınız ben oradayım' mesafesidir. Bence, onların elini tutabilecek mesafeyi asla açmamak gerekir. Onlara yakınlık mesafesini asla uzaklaştırmamak gerekir. Milletle, seçilenler arasında bariyerlerin asla oluşmaması gerekir. Biz sevincimizi milletimizle kucaklaşarak yaparız.

Gündem