CHP'nin "AFAD ve Kızılay bağışlarının nerelerde kullanıldığına dair önergesi" AKP ve MHP oylarıyla reddedildi

CHP'nin "AFAD ve Kızılay bağışlarının nerelerde kullanıldığına dair önergesi" AKP ve MHP oylarıyla reddedildi
CHP Milletvekili Nihat Yeşil, 24 yılda toplanan 38 milyar dolarla ilgili sorular yöneltti.

CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, “17 Ağustos 99 Gölcük depremi, 12 Kasım Düzce depremiyle birlikte bir kanun çıktı, bir yasa çıktı. Toplanan vergilerle birlikte bu yasada bu vergilerin alınması ve halkın yaralarının sarılması, kullanılması için bu vergiler geliştirildi. Ama ne garip ki yirmi iki yılda, 1999’dan bugüne kadar yirmi iki yılda 38 milyar 200 milyon dolar para toplanmış ama bu toplanan paranın nerede olduğu belli değil” dedi.

Grup önerisi üzerinde söz alan CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil şu ifadeleri kullandı:

'Halkta kuşkular oluştu'

“1939 yılında Erzincan depreminden sonra ilk olarak böyle bir depremin yaptığı tahribatla karşı karşıya kaldık. Burada bu tahribatı yenmek için de 2023 yılında 11 ilimizde olan bu depreme karşı vatandaşlarımızın el birliğiyle, gönül birliğiyle, dostlukla yaratmış olduğu o dayanışmaya Türkiye’de hepimiz tanık olduk.
Ama ne garip ki bu ülkeyi yöneten yanlış yönetim anlayışının karşısında Kızılay ve AFAD bu yönetim sürecinde çok olumsuz durumlarla karşı karşıya bıraktı. Hem halkımız mağdur oldu hem ülkemizde toplanan o yardımın nereye gitme noktasında kuşkuların yaratılmasına sebep oldu.

Ülkemiz geçmişte deprem konusunda büyük acılar yaşamıştır. 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi, 12 Kasım Düzce depremiyle birlikte bir kanun çıktı, bir yasa çıktı. Toplanan vergilerle birlikte bu yasada bu vergilerin alınması ve halkın yaralarının sarılması, kullanılması için bu vergiler geliştirildi.
Ama ne garip ki yirmi iki yılda, 1999’dan bugüne kadar yirmi iki yılda 38 milyar 200 milyon dolar para toplanmış ama bu toplanan paranın nerede olduğu belli değil. Geçmişin sayın maliye bakanına sorulduğunda ‘Biz bu vergileri okula kullandık, yollara kullandık, hava şirketlerine kullandık, şunu yaptık, bunu yaptık’ diye açıklama yaptı.

'Ulusal deprem konseyini neden lağvettiniz'

CHP’nin grup önerisi üzerine söz alan İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş şunları kaydetti:

“17 Ağustos 1999 depremin ardından ekonomik kayıpları gidermek için geçici olarak uygulanan sonrasında ise kalıcı hale getirilen deprem vergileri 1999 yılından 2022 yılına kadar 83 milyar Türk lirasını aşmıştır. 2011 Van depreminin ardından dönemin maliye bakanı, toplanan paraların duble yollarda kullanıldığını açıklamıştır. Böylelikle maalesef iktidarın vergilerimizi bile amacı dışında kullandığının bir tescili ortaya çıkmıştır.

99 depremi sonrasında 57’nci hükümet tarafından kurulan Ulusal Deprem Konseyi, uluslararası ve dünyadaki benzerlerine uygun, bağımsız çalışmaları esas alan bir kuruluş olarak göreve başlamıştı. Konsey 6 Ocak 2007 tarihinde güncelliğini yitirdiği gerekçesiyle dönemin başbakanı Erdoğan’ın imzasıyla lağvedilmiştir. Ülkemiz bir deprem bölgesiyken yani deprem her an ayaklarımızın altındayken Ulusal Deprem Konseyi’ni neden lağvettiniz.

'Halkın güveni azaldı'

HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu ise şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi büyük bir belirsizlik yaratıyor. Bu belirsizlik esas olarak bir güvensizlik haline dönüştü. Hükümetinize karşı büyük bir belirsizlik ve güvensizliğin olduğu çok açık. CDS risk primleri 2018’de 160 civarındayken şimdi 570 civarına gelmiş vaziyette. Yurt dışından bakıldığında hükümete güvenin olmadığını söyleyebiliriz. Tüketici güven endeksi de benzer bir şey söylüyor. Son olarak mart ayına baktığımızda yine düşmüş görünüyor. 2018’de 90 olan bu endeks değeri şimdi 80’e düşmüş durumda.

Bu güvensizlik ortamında tabii ki insanların arzu ettiği şey bu konunun daha şeffaf bir şekilde yönetilmesi. 1999 depreminden sonra vergi toplanmaya karar verildi. Altı tane vergi kalemi üretildi. Bunların bir tanesi iletişim vergisi hala devam ediyor. Bu vergi nereye kullanılmış diye baktığımızda bunun cevabını alamıyoruz. 1999 depreminin deneyimi bu sürecin daha şeffaf yönetilmesi gerektiğini söylüyor.”(ANKA)

Politika