Çin aşısının maliyeti neden sır? Ankara neyi gizliyor, hukuk ne diyor?
Türkiye’nin Çin’den aldığı koronavirüs aşılarının maliyeti, CHP’nin iddiaları üzerine çıkan tartışmaya rağmen hâlâ netlik kazanmış değil. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın "Bu rakam ülkelerarası ticari sır niteliğinde" açıklaması, konuyu gündeme getiren muhalefeti tatmin etmedi.
Maliyeti halkın vergileriyle kamu tarafından karşılanan bir satın almanın ticari sır olup olmadığı, yasal olarak tartışmalı bir konu. Ancak buna rağmen tartışmanın sönümlenmesi pek mümkün görünüyor. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), uzun yıllardır satın aldığı ilaçların fiyatlarını resmi olarak açıklamıyor. Bu gizlilik, şimdiye kadar sorun olmadı. Çünkü resmi olarak açıklanmasa da indirimli fiyat uygulaması muhalefete anlatılmış ve durumun kamu maliyesinin lehine olduğu anlaşılınca da sorun olmaktan çıkmıştı. Aşı maliyeti konusunda da aynı yöntemin uygulanması rahatlıkla söz konusu olabilir.
Muğlak açıklamalar soru işaretlerini artırıyor
Sağlık Bakanlığı’nın bu yola başvurmayıp, ticari sır olarak olayın üzerine örtme çabası ise ister istemez, "Altında ne olabilir?" sorularına neden oluyor. Tabii ki yapılan sözleşme, ilaç fiyatlamasına göre daha karmaşık olabilir. Ancak CHP’nin "Aracı şirket yok dendi ama aracı şirket var ve ücretsiz alınan 1 milyon aşı bu şirket tarafından Devlet Malzeme Ofisi’ne 12 milyon dolara satıldı" iddiasını çürütmek için, özel bir görüşmede asıl tablo anlatılırsa bu sorun da çözülebilir. Bu yönteme başvurulmaması ise ister istemez iddiaların haklılığı konusundaki soru işaretlerini artırıyor.
Demokrasinin işleyişi ve vatandaşlık hakları açısından bakacak olursak fiyatın açıklanması bir gereklilik gibi gözüküyor. Aşıya ödenen paranın halkın vergilerinden karşılandığı göz önüne alınırsa, bu harcamayı bilmeye halkın da muhalefet partilerinin de hakkı var.
Hukukçu görüşü: Aşı maliyeti sır olamaz
Sağlık Bakanı’nın "ülkeler arası ticari sır" gerekçesinin yasal dayanağı ise tartışmalı. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz hukukçu Prof. Dr. Ersan Şen "aşı maliyetinin sır kapsamına giremeyeceği" görüşünde. AB ile uyum konusundaki sorularımıza "Bir uyumun olmadığı, Türkiye’nin devlet sırrı ile ilgili kanunu bulunmadığı" yanıtını veriyor. Prof. Dr. Şen, "Ankara, aşı maliyetini uluslararası ilişkiler bağlamında devlet sırrı olarak sayabilir mi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Aşı maliyeti sır kapsamına girmez. Bizde devlet sırları kanunu yok, boşluk var bu konuda." Şen’e göre maliyetin devlet sırrı olamayacağı, tartışılmayacak kadar net.
Hukukun eksik bıraktığını siyaset doldurmuş
Ticari sır konusu da, Türkiye'de sürekli bir tartışma konusu. Kapsamına neyin girip girmediği yoruma oldukça açık. Daha çok Bankalar Kanunu'yla düzenlenmiş, belirsiz bir yasal dayanağa sahip konu. Politikacılar da tam da bu nedenle meseleyi eğip bükmeyi tercih ediyor. Ticari sırrın kapsamını belirleyen somut bir dayanak olmadığı için, bulundukları yere ve zamana göre hep farklı yorumlamışlar.
AKP iktidara geldiğinde, bazı şirketleri takip edebilmek için banka işlemlerinin "ticari sır" kapsamından çıkarılmasını istemişti. Aynı iktidar, TRT’de AKP’ye yakın sunucu, gazeteci ve sanatçılara ödenen fahiş ücretleri açıklamamak için "tıcari sır" kılıfına sığınmıştı. TRT’ye dış yapım olarak satılan tarih dizilerinin astronomik maliyetleri de, aynı gerekçeyle kamudan gizlenmişti.
CHP: Koca’nın açıklaması itiraf niteliğinde
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde Çin'den gelen 1 milyon doz ücretsiz aşının, Keymen şirketi tarafından Devlet Malzeme Ofisi'ne her bir dozu 12 dolardan fatura edildiği iddiasını gündeme getirmişti. Sağlık Bakanı Koca ise bu iddiaya karşılık şu yanıtı vermişti: "Ülkeler arasındaki ilişkileri etkileyebileceğini ve ücret ve benzeri noktalarda bunun ticari sır olarak kalmasının sözleşmeye de konduğunu ve bu nedenle de fiyatı özellikle söylememiştim ama şunu ifade etmiştim: Biz aşıyı dünyadaki bütün ülkelerin aldığı fiyattan en ucuza alan ülkeyiz."
CHP, Sağlık Bakanı’nın yaptığı bu açıklamanın bir itiraf olduğu görüşünde. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’e göre, "Sağlık Bakanı, 1 milyon ücretsiz aşıya para ödendiğini itiraf etti: 'Üretici firma nakit akışı sağlamak için distribütör firmasına bedelsiz olarak verdik ama ücretini olduğu gibi aldık' dedi. Genel Başkanımızın iddiaları doğrulanmış oldu."
Tartışmadan görüldüğü gibi iddialara rağmen Sağlık Bakanı somut bir açıklama yapmadığı için, şu sorular hâlâ yanıtını arıyor: "Hibe aşılara neden para ödendi? Bedelsiz alındıysa, üzerine alınacak yeni aşılara ne ödenecek? Aracı şirket var mı, yok mu? Bu şirkete ne ödendi? Bedelsiz bir alım varsa, 12 milyon dolarlık ödeme neyin karşılığı?"
İlaç fiyatlarındaki uygulama şüpheyi dağıtabilir
Sağlık Bakanı’nın yaptığı açıklama, ilaç fiyatları konusunda uzun zamandır yaşanan tartışmayı akla getirdi. Türkiye uzun zamandır ilaç şirketleriyle anlaşma yapıp, afişe fiyatların altında ücret ödüyor. Tek alıcı devlet olduğu için böyle bir pazarlık gücü bulunuyor. İndirimli kur uygulayarak resmi fiyatların yüzde 65-70’ini ödüyor, yani önemli bir indirim sağlıyor. İlaç şirketleri buna razı olurken "başka ülkelere emsal olmaması" için bu fiyatların gizli tutulmasını istiyor. Birkaç yıl önce, sonra yanlışlıkla olduğu söylenmişti ama, Bakanlığın internet sitesinde ilaçlara ödenen asıl fiyatlar yayımlanınca, ilaç şirketlerinin buna isyan ettiğini hatırlıyorum.
Ancak ilaçlara ödenen para ile ilgili bir tartışmaya rastlamıyoruz çünkü muhalefet partileri de dahil, indirimli fiyat uygulandığı gerekli olunca özel sohbetlerde anlatılıyor ama resmi fiyatlar yayımlanmıyor.
Muhalefeti ikna etmek için ne yapılabilir?
Aşı maliyetinin bu örneğe tam olarak uyup uymayacağı tartışılabilir. Ancak zorlamayla ticari sır kapsamına sokuluyor ya da Çin bu fiyatın bilinmesini -emsal olmaması için- istemiyorsa, o zaman muhalefet partilerine özel olarak bilgi verilebilir.
Buradaki kritik nokta; eğer düşük fiyat ödüyorsanız bunu söyleyebilir hatta bununla övünebilirsiniz. Hükümet ve Sağlık Bakanlığı, gerçekten aracı bir şirket olup olmadığını, aşı ithal ettiğimiz Çin şirketine ne ödediğimizi, varsa aracı şirketin devletten ne kazandığına ilişkin sorulara makul yanıtlar verebilirse, tartışmalar bir çırpıda sona erebilir. Aksi takdirde Sayıştay’ın 2023 yılı başında çıkacak 2021 Sağlık Bakanlığı raporlarını beklemek zorunda kalırız. İki yıl boyunca da vergilerimizin nasıl harcandığını tartışmaya devam ederiz.
Erdal Sağlam / © Deutsche Welle Türkçe
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.