Yargıtay: Çözüm sürecindeki DTK toplantılarına katılması, konuşması yapması örgüt üyesi olduklarını göstermez

Yargıtay: Çözüm sürecindeki DTK toplantılarına katılması, konuşması yapması örgüt üyesi olduklarını göstermez
Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanlığı, Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ve eşi eczacı Filiz Bedirhanoğlu’na 2011-2013 yılları arasında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) toplantılarına katıldıkları için ‘örgüt üyeliği’nden 6’şar yıl 3 ay hapis cezası verilmesi kararını bozdu.

RABİA ÇETİN


Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ve eşi eczacı Filiz Bedirhanoğlu hakkında 2017 yılında DTK delegesi oldukları, genel kurul toplantılarına katıldıkları, meclis toplantılarında katıldıkları gerekçesiyle "silahlı terör örgütünü kurma ve yönetmek" suçundan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

1 Temmuz 2020’de karara bağlanan davada Şahismail Bedirhanoğlu ve Filiz Bedirhanoğlu’na örgüt üyeliğinde 6’şar yıl 3 ay hapis cezası verildi. 2. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi de kararı 22 Eylül 2021’de onayladı. Dosya Bedirhanoğlu’larının avukatları tarafından temyiz edilerek Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanlığı’na gönderildi.

“Çözüm sürecindeki DTK toplantılarına katılması, konuşması yapması örgüt üyesi olduklarını göstermez”

Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanlığı, temyiz incelemesi sonucunu karara bağladı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanlığı, Şahismail Bedirhanoğlu ve Filiz Bedirhanoğlu’nun PKK/KCK bağlarının tespit edilmediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Kod adı kullanmayan, terör örgütü içinde ideolojik veya silahlı eğitim aldıklarına, örgütün dağ kadrosu veya milis güçleriyle bağlantılarını gösteren veya ilişkilerini belirleyen delil bulunmayan sanıkların çözüm süreci olarak adlandırılan 2011-2013 yıllarındaki DTK toplantılarının bir kısmına katılarak içerikleri suç teşkil etmeyen konuşma yapmaktan ibaret faaliyetlerinin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmeyeceği de gözetilerek sanıkların örgütün hiyerarşik yapısına girerek örgüt üyesi olduklarını gösteren her türlü şüpheden uzak kesin ve yeterli delil bulunmaması karşısında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince Esas No : 2022/37564 Karar No : 2023/1682 Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır. beraatlerine karar vermek gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, beraat kararı verilmesi gerektiğini belirterek kararı Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

Avukat Mehmet Kaya: “Yargıtayın bu kararı benzer DTK dosyaları için emsaldir”

Kararı değerlendiren Diyarbakır Barosu’ndan avukat Mehmet Kaya, kararın ceza verilen ve halen yargılaması devam edilen DTK dosyaları açısından emsal niteliğinde olduğu belirterek şunları söyledi:

“Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi Filiz Bedirhanoğlu ve Şahismail Bedirhanoğlu’na ceza verirken örgütüne üye olma suçunun kapsamını aleyhine genişletici bir yoruma tabi tutmuş; düşünce ve ifade özgürlüğü ve yine örgütlenme özgürlüğü kapsamındaki faaliyetleri, düşünce açıklamalarını örgüt üyeliği suçuna delil olarak kabul etmiştir. Yine Diyarbakır 8 Ağır ceza Mahkemesi benzer şekilde eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik ve eski Yenişehir Belediye Eş Başkanı Selim Kurbanoğlu’na da ceza verirken aynı yön ve düşünceyle hareket etti. Yargıtay mahalli mahkemelerin ve yine istinaf mahkemelerinin bu görüşünü yerinde görmeyerek ‘çözüm süreci olarak adlandırılan 2011-2013 yıllarındaki DTK toplantılarının bir kısmına katılarak içerikleri suç teşkil etmeyen konuşma yapmaktan ibaret faaliyetlerinin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmeyeceği’ ne karar vermiştir. Gerek İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi gerekse Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde bir değerlendirme yapılacak olursa Yargıtay’ın bu içtihadî genel prensiplerine ve hukuka daha uygun olduğu tartışmasızdır. Önemle belirtilmelidir ki; TCK’nın 314 Maddesi açık ve anlaşılır şekilde düzenlenmediği için yargı makamları, yargılama yaparken zaman zaman bu nedenle keyfi ve hukuki olmayan kararlar vermektir. Bu ve benzer içtihatların genel kurul kararına dönüşmesi veya kanun koyucunun adı geçen maddeyi açık, anlaşılabilir ve öngörülebilir şekilde düzenlemesi gerekir. Yargıtay bu görüş değişikliği ile yerinde bir karar vermiş olsa da benzer şekilde yüzlerce dosyada mahkumiyet kararları çıkmış olduğunu da hatırlatmakta fayda var.”

Özel Haber