Danıştay’dan, “silah bırakan” koruculara: Operasyona katılmak zorundaydınız

Danıştay’dan,  “silah bırakan” koruculara: Operasyona katılmak zorundaydınız
Danıştay, 2015’teki “Hendek Operasyonu” ve güvenlik güçlerinin sonrasındaki faaliyetlerine katılmayı reddederek “silah bırakan” geçici köy korucularının açtıkları davalarda korucular aleyhine karar verdi.

ERSAN ATAR


Danıştay 8. Dairesi, başta “Hendek Operasyonları” olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 2015-2016 yıllarında güvenlik güçlerinin yürüttükleri faaliyetlere katılmayı kabul etmeyen geçici köy korucularının görevlerine tazminatsız verilmesinin yerinde olduğuna karar verdi.

Daire, “İstifa etmeniz, operasyona katılmanıza engel değildi” dedi, savunması alınmadan görevden çıkarılan korucular için de valiliklere, “savunmasının alınmasından sonra çıkarılması” yolunu gösterdi.

2015 Haziran seçimlerinden sonra başlayan ve Kasım 2015 seçimleri sonrasına sarkan süreçte yapılan “Hendek Operasyonları” sırasında çok sayıda korucu operasyonlara katılmak istememişler ve bazıları silahlarını, bağlı bulundukları ilçelerin jandarma komutanlıklarına teslim etmişlerdi.

Hakkari Valiliği başta olmak üzere birçok kurumdan, “bu iddiaların gerçeği yansıtmadığına” yönelik açıklamalar yapılmıştı. Açıklamalarda, “Terörle mücadelenin kahraman köy korucularının da katılımıyla devam ettiği” vurgusu yer almıştı.

MARTTA: “SAVUNMASINI AL ÖYLE ÇIKAR”

Danıştay 8. Dairesi’nin bu yılın başından Nisan ayı ortalarına kadar çok sayıda geçici köy korucusunun açtığı davada temyiz incelemesi sürecini tamamladı. Böylelikle devlet, o dönemdeki “korucuların silah bırakma” iddiaların doğru olduğunu mahkeme kararı ile kabul etmiş oldu.

Daire, geçici köy korucularının davalarında temyiz incelemelerini Mart aylarında yapmaya başladı. Her bir dosyayı ayrı inceleyen Daire öncelikle bir “şablon karar” oluşturdu. 24 Mart 2022 tarihli bu “şablon karara” göre dava süreci şöyle işledi:

Şırnak’ın İdil Jandarma Komutanlığı ilçedeki tüm geçici köy korucularını “Hendek Operasyonları”nın bir parçası olan “Şehit Burak Demirci Operasyonu”na çağırdı. Davaya konu olan geçici köy korucusu silahı ve üzerine zimmetli teçhizatı İdil Jandarma Komutanlığı’na teslim ederek “operasyona katılmak istemediğini” bildirdi. Korucuya “göreve neden gelmediği” sorulduğunda, “ekleyeceğim başka bir şey yok” yanıtını verdi.

Şırnak Valiliği, korucunun görevine, “bir daha geçici köy korucusu olarak kabul edilmemek” üzere tazminatsız son verdi.

Korucu, Valiliğin bu kararına karşı dava açtı. Dava ilk olarak İdare Mahkemesi’nde görüldü. Yerel Mahkeme, “görevden çıkarma” kararı verilirken davacı korucunun savunmasının alınmadığını göz önünde bulundurarak davanın reddine karar verdi. Mahkeme, çıkarma işleminden itibaren korucuya ödenmeyen maaşlarının da ödenerek Valiliğin işleminin iptaline hükmetti.

Şırnak Valiliği kararı Bölge İdare Mahkemesi’ne götürdü. Bölge İdare Mahkemesi, korucunun silahlarını teslim ederken tutulan tutanakta yer alan “Göreve katılmak istemiyorum” şeklindeki beyanlarının savunma yerine geçeceğini değerlendirdi. Bölge İdare Mahkemesi, “Davacı kendisine teslim edilen silahı ve mühimmatı karakola getirerek bırakmıştır. Bu konuyla ilgili ekleyeceği başka bir husus bulunmadığını belirtmiştir. Davacının ayrıca savunmasının alınmaması dava konusu işlemi sakatlamaz” diyerek yerel mahkemenin kararını kaldırdı.

Geçici köy korucusu, Bölge İdare Mahkemesi’nin bu kararını temyiz etti. Temyiz incelemesini Danıştay 8. Dairesi yaptı.

Daire 24 Mart 2002 tarihli kararında, korucunun silah ve mühimmatı karakola bırakırken tutanak altına alınan “Göreve gitmek istemiyorum, başka ekleyeceğim husus yoktur” şeklindeki sözlerinin “görevden çıkarma” işlemine karşı savunması anlamına gelmediğini detaylı savunmasının alınmasından sonra karar verilmesi gerektiğini belirterek Bölge İdare Mahkemesi’nin kararını bozdu.

İlk bakışta “korucu lehine” gibi görünen bu kararın detaylarında, “savunmasını al öyle çıkar” görüşü işlendi. 8. Daire’nin kararında şöyle denildi:

“Dava konusu işlemde olduğu üzere, savunma hakkı gibi usulü bir eksiklik sebebiyle işlemlerin idari yargı mercilerince iptal edilmesi durumunda, bu iptalin davacının doğrudan göreve başlatılması sonucunu doğurmayacağı, hukuka aykırılığı saptanan işlemin iptalinin idarece yeniden işlem tesis edilmesine engel olmadığı, usulüne uygun olarak savunması alındıktan sonra davacı hakkında yeniden işlem tesis edilebileceği dikkate alındığında, davalı idarece bu konuda bir işlem tesis edilmeden davacının yoksun kılınan parasal haklarının ödenmesi istemi hakkında bu aşamada karar verilmesine olanak bulunmadığı görülmüştür.”

NİSANDA: İSTİFAN KABUL EDİLMEDİKÇE GİTMEK ZORUNDASIN

Mart ayında, “savunmaları alındıktan sonra çıkarılabilirler” şeklinde özetlenebilecek şekilde karar veren Danıştay 8. Dairesi 13 Nisan 2022’de verdiği bir başka kararında, korucunun görev tebliği sırasında “bu göreve gitmeyeceğini” belirtmesinin görevden çıkarmak için yeterli olduğuna hükmetti.

Daire’nin Nisan ayından itibaren, benzer durumdaki diğer korucu davalarında da uygulamaya başladığı “emsal karar”ı oluşturması şöyle işledi:

Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde görev yapan geçici köy korucusu, ilçede yapılan Hendek Operasyonlarına katılmadı.

Geçici köy korucusu, operasyonlara katılmak istemediğini 28 Mart 2016’da tutulan tutanakta, “Yaşım ve sağlık sorunlarım nedeniyle uzun süreli görevlere katılmakta zorluk çekiyorum. Diğer tüm görevlerde yer aldım. Emekliliğime bir buçuk yıl kaldı. Görevlendirmelerde bana kolaylık sağlanmalıydı” şeklindeki sözlerinin altına imza attı. Korucu, Nisan 2016’da yapılan operasyonlara da çağrılmasına rağmen katılmadı.

Valilik, 2 Mayıs 2016’da korucunun görevine son verdi. Korucu bunun üzerine bir taraftan Valiliğin “görevden sürekli çıkarma” kararına karşı dava açarken bir taraftan da görevden istifa ettiğini bildirdi.

Korucunun açtığı dava yine ilk olarak İdare Mahkemesi’nde görüldü. Yerel Mahkeme, korucunun görevden çıkarılması yönündeki idari işlem tesis edilirken savunmasının alınmamış olmasını dikkate alarak Valiliğin kararını iptal etti.

Valilik davayı Bölge İdare Mahkemesi’ne götürdü. Dava Bölge İdare Mahkemesi’nde görülürken Valilik, korucunun savunması olarak hakkında tutulan tutanağı gösterdi. Bölge İdare Mahkemesi, tutulan tutanağın savunma yerine geçmediğini değerlendirerek yerel mahkemenin kararını yerinde buldu. Buna göre korucunun görevi devam edecek, istifa dilekçesi işleme konulacaktı.

Şırnak Valiliği, Bölge İdare Mahkemesi’nin kararını temyiz etti. Dosyayı inceleyen ve daha önceki kararlarında “tutulan tutanakları savunma için yeterli görmeyen” Danıştay 8. Dairesi bu kez tutanağın “davacının savunması” yerine geçtiği sonucuna vardı. Bu nedenle davacı korucunun görevden çıkarılmasının yerinde olduğuna hükmetti. Daire, korucunun “yaşı ve sağlık sorunları” gibi mazeretlerinin kabul edilemeyeceğini belirttiği kararında şu ifadeleri kullandı:

“Davacının (korucu) savunmasında ‘yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle uzun süreli görevlerde kalmakta zorluk çektiğini diğer tüm görevlerde yer aldığını, emekliliğine bir buçuk yıl kaldığını, görevlendirmelerde kendisine kolaylık sağlanmasını istediğini’ belirttiği, yaptığı vazifenin niteliği ve gerekleri dikkate alındığında davacının savunmasının geçerli bir mazeret olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı…”

Daire, incelediği dosyadakine benzer şekilde bölgedeki korucuların göreve gitmediklerini de göz önünde bulundurarak korucunun dava sürecinde istifa dilekçesi vermiş olmasının da göreve gitmeme gerekçesi olamayacağını da kararına şöyle yansıttı:

“Öte yandan, her ne kadar davacı vekili tarafından davacının görevine son verilmeden istifa ettiği iddia edilse de, Dairemizde bulunan, aynı köyde görevli geçici köy korucularına ilişkin dosyaların birlikte incelenmesinde; Şırnak il merkezine yapılan görevlendirmeye yakın tarihlerde, görevlendirmeden önce ya da sonra davacı ve bir kısım geçici köy korucusunun davalı idareye istifa dilekçeleri sunduğu görülmüş olup, istifaların yetkili idare tarafından değerlendirilinceye kadar korucuların görevlerine devam etmeleri gerektiği, istifa dilekçesi vermenin tek başına koruculara göreve gitmeme mazereti olamayacağı açıktır.”

Danıştay 8. Dairesi’nin, 31 Mart’taki bir başka kararında da “korucuların çağrıldıkları operasyonların alanları ilçe dışına genişletildiğinde o bölgelere de gitmek zorunda olup olmadıkları” tartışıldı. Daire bu kararında da idarenin operasyonun kapsamını her zaman genişletebileceğine, korucunun da yapılan duyuru çerçevesinde ilçe dışındaki operasyonlara da katılması gerektiğine işaret etti.

Özel Haber