Davutoğlu'ndan Babacan'a: Sizi ne rahatsız etti?

Davutoğlu'ndan Babacan'a: Sizi ne rahatsız etti?
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın "Davutoğlu, üç parti (Saadet, Gelecek ve DEVA) deklarasyon yapalım’ diye önerdi. Partinin yetkili organlarına götürdük. Başkanlık kurulunda 21’de 21 reddedildi" sözleri hakkında konuştu. Davutoğlu, “İki paragraflık metinde sizi ne rahatsız etti kimlik olarak?” diye sordu.

DEVA lideri Ali Babacan, "Sayın Davutoğlu, 'Saadet, Gelecek ve DEVA ittifak yapalım' diye önerdi. Partinin yetkili organlarına götürdük. Başkanlık kurulunda 21'de 21 reddedildi. Bir kişi bile desteklemedi. O bizim kendimizi nasıl tanımladığımızla ilgili bir konu. İstemiyor arkadaşlarımız" açıklamasını yapmıştı.

Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Başkan Yardımcısı Abdülkadir Baykay, Babacan'ın bu açıklamasına sosyal medya hesabından tepki göstermiş ve "En büyük hata sizi adam yerine koyup bu teklifi götürenlerdedir" demişti.

halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, yazısında Davutoğlu ile yaptığı görüşmeye yer verdi. Davutoğlu, "Babacan’ın “21’de 21 reddettik” dediği deklarasyonun içeriği nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Ben başbakanken AK Parti’deki bozulmayı engelleyerek, siyaseti özgürleştirici bir atmosfere sokmaya çok çalıştım. Olmadı. Başbakanlığıma mal oldu. Arkasından AK Parti’de muhalefet yaparak, değişime zorlayabilir miyim diye çaba sarf ettim. Ümit ettim ki AK Parti’de hareketliliğe yol açsın bu ve yanlış gidiş durdurulabilsin. Diğer liderlerden farkım bu. Destek olmadı. İhraç süreci başladı.

O süreçte istedim ki AK Parti’den tek bir sesle çıkalım. Babacan’la temasımız vardı. Onlar ayrı çıkmak konusunda ısrarcı oldu. Kendilerine her teklifi yaptım. “Parçalanmayla alternatif oluşturmakta zorlanırız. Rakip hale geliriz. Halbuki milletin görmek istediği şey güçlü bir alternatif. Beraber olalım. Benim makam hesabım yok” dedim. Babacan, “Arkadaşlar istemiyor” dedi. Ve iki parti doğdu.

Siz bunu istemezdiniz.

İstemezdim. Çok net. Sert mücadelelerle doğduk. Konferanslarım iptal edildi. Üniversite kapatıldı. Yakınlarıma baskılar… Kolay doğum olmadı. Korku duvarını yıktık. Bu şekilde bedel ödeyen kimse olmadı.

Babacan dahil mi?

Tabi yani. Babacan’ı tek başına kastetmem ama herkes baktığında bunu görür.

Babacan ve arkadaşları sizi neden istemedi?

Bilemiyorum.

Yorumunuz var mı?

Ben şuna inanırım: Türkiye’nin büyük uzlaşıya ihtiyacı var. Bütün siyasi akımların uzlaşısına… Siyasi akımların kendi içinde de konsolidasyona ihtiyaç var. Bir partiden iki-üç parti çıkıyor. Birbirine yakın akımları toparlarsak büyük uzlaşının önünü açarız diye düşündüm. Geçen sene 5 Ağustos’ta Karamollaoğlu, 23 Ağustos’ta Babacan’la görüştüm.

Niçin?

(Dedim ki) “Bizim Millet İttifakı’na yakın olduğumuz gözüküyor. Halbuki AK Parti’den çekim oluşabilmesi için hassasiyetlere cevap vermemiz lazım. En önemli hassasiyet dini kazanımlar ve özgürlükler alanında.”

Neden reddedildi?

Ben onun için şaşırıyorum. Eğer kimlik diye bir argüman varsa 28 Şubat’a karşı olan bir metnin karşı kimliği 28 Şubatçılıktır. Ben bunu DEVA’ya yakıştırmam. “28 Şubat’ı kullanarak, yolsuzluk yapanlara karşı mücadele edeceğiz” diyorsak, karşı kimliği yolsuzluk yapanlardır. Onu da DEVA’ya yakıştırmam.

DEVA’cılar muhafazakar bir parti olmadıklarını söylüyor.

Bu bir tercih. Babacan’ın bunu kimlik diye yorumlaması benim için de şaşırtıcı ama öğretici oldu.

Şaşırtıcı ve öğretici olan ne?

“28 Şubat’a karşı işbirliği yapacağız” denilen metnin muhafazakar partide sıkıntı doğurmaması gerektiğini düşünürüm. Bir de usul yönü var ki, beni üzen hususlarından biridir, Babacan’la o görüşmemizden sonra bir kanaat almış değilim. Bana dönüp “Bu metni uygun görmedik” diyebilir.

Demedi mi?

Bana demedi. Karamollaoğlu birkaç kez teşebbüs etti. Ona da net olarak “Yok” demedi. Basında öğrendik. Açık ve net ifade edeyim: 28 Şubat benzeri din ve vicdan özgürlüğüne tehdit oluşturulursa mücadele ederim. 28 Şubat korkusu yayarak yolsuzluk yapmak isteyen iktidara karşı da mücadele ederim. Bu muhafazakarlığın gereğidir. Kimlik krizi çıkıyor olmasını şaşırtıcı buldum. Öğreticiden kastım, gerçekten kimlik ayrışması var, buna da saygı duyarım.

28 Şubat’ta mı ayrılıyorsunuz?

Bu metin ne söylüyorsa oradan ayrılıyoruz.

Siz muhafazakar değerlere, DEVA ise liberal bir kimliğe sahip. Babacan, bu farklılığı kastetmiş olamaz mı?

Olabilir. Bu metne atıfla söylemeleri çok çarpıcı. Ben AK Parti’nin fikir ve uygulamalarına karşıyım. Onlarla mücadele ettim. Bedel ödedim. Ama AK Parti’nin kitlelerinin değerlerine hem sahibim hem saygılıyım. O kitleleri savunan benim. Onlara genel başkanlık, başbakanlık yaptım. O kitlelerden kopmadım, kopmam da. Endişeli muhafazakarlar denilen kitlenin şemsiyeye ihtiyacı var. Gelecek Partisi’ni şemsiye olarak gördüm. Üçlü açıklamayla şemsiyeyi genişletmek istedim. Atomize olan siyasi yapıyı tekrar toparlayabilir miyim diye çaba sarf ettim. Altılı masaya alternatif değildi. Bir yıldır masada olan teklifti.

Neden sizinle yan yana olmak istemiyorlar?

Onu Babacan’a sormak lazım ama açıkladığı referans, kimlik.

Teklifiniz hala geçerli mi?

Hiçbir zaman kapıları kapatmam.

Kılıçdaroğlu ve Akşener nasıl bakıyor?

Bu süreci altılı masa kurulurken Meral hanımla da Kemal beyle de paylaştım. Bu altılı masaya alternatif ya da onu engellemek için çıkmış değil. İttifak içinde ittifakın olabilmesi gerektiğini söyledim. Siyasi olgunlukla karşıladılar. Siyasette inandırıcılık çok önemli. Sahicilik önemli. Eğer tartışma açılmasaydı bu konuları konuşmazdım. 21’de 21 reddedilen bir metinle ilgili öyle bir heyula dolaştı ki… Çok negatif bir şey olması lazım diye düşünüldüğü için ben de soruya muhatap oldum: “Hocam nedir bu metin?” Altılı masanın zeminin kuvvetlendiren bir şeydir. Orayı zillet diyerek, milli manevi değerlere düşman, bizi de oraya takılan kulüp gibi gösterenlere karşı cevaptır.

Ben şimdi DEVA’da “hayır” diyen 21 arkadaşıma soruyorum: İki paragraflık bu metinde sizi ne rahatsız etti kimlik olarak? “28 Şubat’ı yapmak isterlerse onlara karşı mücadele edeceğiz” dememiz mi rahatsız etti? “28 Şubat’ı bir örtü gibi istismar ederek yolsuzluk yapanlara karşı mücadele edeceğiz” dememiz mi? Bizlerle beraber olmak rahatsız ettiyse altılı masada da beraberiz. Atomize olan siyaseti toparlamamız lazım. Burada “ben” dememek, ego yapmamak lazım.

SÖYLEŞİNİN TAMAMI

Politika