Deprem bölgesinde matbu ölümler: Tek delil burundan alınan sürüntü

Deprem bölgesinde matbu ölümler: Tek delil burundan alınan sürüntü
Deprem bölgesinde yaşamını yitirenlerin önceden hazırlanmış matbu ölü muayene tutanaklarıyla defnedildiği ortaya çıktı. Tutanaklarda her ceset için ölüm nedeni, “Enkaz-çökme-göçük altında kalma ile oluşan genel beden ve kafa travmasına bağlı kardiyobasküler arbest” tespiti yapıldı. Bu raporların, donarak veya başka nedenle ölümlerin ayrıştırılmasını ve özellikle sonrasında arama-kurtarma faaliyetlerinin gecikmesindeki sorumluların ortaya çıkmasını güçleştireceğine dikkat çekiliyor.

ERSAN ATAR


Kamuoyu, deprem bölgesindeki yardım ve arama kurtarma çalışmaları gibi sorunlara odaklanırken, düzenlenen ölü muayene raporları, depremden sonra başlatılan adli soruşturmalardaki sıkıntıları da gözler önüne serdi. Deprem bölgesinde hiçbir ceset üzerinde klasik otopsi incelemesi yapılmazken “ön otopsi raporu” olarak da adlandırılan “ölü muayene raporları”nın da matbu olarak hazırlandığı ortaya çıktı.

Can kaybının en fazla yaşandığı Hatay’daki adli soruşturmalar da diğer illerdeki soruşturmalar gibi öncelikle defin işlemlerinin yapılmasına odaklandı. Bu kapsamda Hatay’da oluşturulan “cenaze toplama alanı”nda görevlendirilen savcılara matbu bir “Ölü Muayene, Teşhis ve Teslim Tutanağı” verildi.

Kimliği belli olan bütün cenazelerin yakınlarına teslimi sırasında imzalatılan bu matbu tutanakta, kimlik ve adres bilgisi bölümleri boş bırakılarak şu ifadeler yer aldı:

“06.02.2023 tarihinde saat 04.17 sıralarında Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinde meydana gelen Hatay ili de dahil olmak üzere çevredeki birçok il ve ilçelerde etkili olan deprem nedeniyle ….. adresinde enkaz/göçük altında kalan ….. TC kimlik numaralı ….. ve .…. oğlu/kızı ….. doğumlu ….. isimli şahıs Hatay Mezarlığı cenaze toplama alanına getirildiği görüldü. Yapılan ölü muayenesinde kişinin ölümünün ENKAZ – ÇÖKME – GÖÇÜK ALTINDA KALMA İLE OLUŞAN GENEL BEDEN VE KAFA TRAVMASINA BAĞLI KARDİYOBASKÜLER ARBEST OLARAK TESPİT EDİLMİŞTİR.

Cesedin açık kimlik bilgisi ve ölüm sebebi tespit edilmiş olmakla cesedin yakını olan kimlik tanığına teslimi yapılmıştır.

İşbu tutanak birlikte imza altına alınmıştır …./02/2023”

deprem-otopsi.jpg

Depremde yakınlarını da kaybeden Avukat Ekrem Dönmez, bu şekilde önceden hazır bulundurulan ölü muayene tutanağının vücudunda hiçbir yara bulunmayan, organlarının dış görünüşünde fiziksel (kopma, yaralanma gibi) bozulma bulunmayan cenazeler için de verildiğini söyledi. Avukat Dönmez, kendi yeğeni, onun eşi ve çocuklarının cesetlerinin enkaz altında birbirlerine sarılmış halde bulunduklarını ve bedenlerinde herhangi bir ezilme, enkaz parçası yaralaması bulunmadığı halde bu şekilde rapor verildiğine dikkat çekti.

Eldeki tek delil burundan alınan sürüntü

Adli tıp uzmanları ölüm nedenlerinin depremden kaynaklı bina çökmesi sonucu mu yoksa sonrasında açlık veya donmaya bağlı mı olduğunun özellikle sonrasında açılacak ceza ve tazminat davalarında önemli olduğuna, gerçek ölüm nedeninin de ancak klasik otopsi olarak bilinen otopsi işlemi ile tespit edilebileceğine dikkat çekerken depremde yaşamını yitirenlere otopsi yapılmadığı belirtiliyor.

Deprem bölgesindeki cenazeler üzerinde gerçek ölüm nedenini belirleyecek klasik otopsi yapılmadığı, bunun yerine cesetlerin sadece ağız ve burunların sürüntü örneği alınarak bu örneklerin üzerine cenazenin kimlik bilgilerinin yazıldığı belirtildi.

Avukat Ekrem Dönmez, “Bölgedeki hiç kimse şu anda yakınının depremden hemen sonra mı yoksa belirli bir süre bekledikten sonra mı öldüğünün tespitini yapacak veya böyle bir tespit yapılmasını isteyecek durumda değil. Ağız ve burundan alınan bu sürüntülerin daha sonra ölüm nedenini belirlemede ne kadar yeterli olacağı konusunda da bilgi sahibi değiliz” diye konuştu.

Hem ceza hem tazminat davaları için önemli

Depremden hemen sonraki acıların tazeliği nedeniyle yapılmamış olan işlemler daha sonraki adli ve tazminat davalarında önem taşıyor. 1999 depreminden sonra da birçok yurttaş yakınlarının depremden değil, sonrasında arama kurtarma faaliyetinin gecikmiş olmasından kaynaklandığını ileri sürmüşlerdi.

İdare Mahkemeleri ve Danıştay devlete karşı “arama kurtarma faaliyetinin gecikmesinden kaynaklı ölüm” iddiasıyla açılan tazminat davalarında ölümle arama kurtarma faaliyetinin gecikmesi arasında illiyet bağı olduğunu gösteren otopsi raporlarının bulunmaması nedeniyle tazminat davalarını reddetmişti.

Bölgedeki "Suriye'ye gittiler" fısıltısı ve olmayan gözaltı kararları

Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana ve Osmaniye Başsavcılıkları başlattıkları adli soruşturmada şu ana kadar cenazelerin teslim edilmesinin yanısıra çöken binaların bazılarından örnek alma yoluna gitti. Ancak hiçbir başsavcılığın şu ana kadar binaların müteahhitleri veya kontrolörleri hakkında somut, kişiye yönelik bir işlem yapmadıkları belirtiliyor. Bu nedenle de başsavcılıkların bugüne kadar hiçbir sorumlu hakkında gözaltı kararı vermediğine dikkat çekiliyor.

Öte yandan bölgedeki kaynaklar, çevrelerinde müteahhitlerden bazılarının Suriye’de bulunan yakınlarının yanlarına gittikleri yönünde duyumları olduğunu ancak giden müteahhitlerin isimlerini bilmediklerini belirtiyor.

Deprem bölgesinde bulunan 170 avukat da yaptıkları suç duyurusunda müteahhitler hakkında yurtdışına çıkış yasağı kararının verilmesinin önemine dikkat çekmişlerdi.

Özel Haber