Depremzede öğretmenlerden MEB'e 'şartsız tayin hakkı' isyanı: 'Sesimiz duyulmuyor'

Depremzede öğretmenlerden MEB'e 'şartsız tayin hakkı' isyanı: 'Sesimiz duyulmuyor'
Adıyaman, Hatay, Malatya, Kahramanmaraş illeri ile birlikte Islahiye ve Nurdağı ilçelerinde görev yapan depremzede öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı’na seslenerek “şartsız, sorgusuz tayin hakkı istiyoruz” çağrısında bulunuyor. Konuya ilişkin konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul "Bölgeye atanamayan öğretmenler atanmalı. Bölgeye öğrencileri ile buluşmayı bekleyen atanamayan öğretmenlerin atanması öğretmen işsizliği sorununu da çözebilecektir" dedi.

ESRA TOKAT


6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde 11 kent etkilendi. Özellikle de depremde büyük yıkıma uğrayan Adıyaman, Hatay, Malatya, Kahramanmaraş illeri ile birlikte Islahiye ve Nurdağı ilçelerinde görev yapan depremzede öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı’na seslenerek “şartsız, sorgusuz tayin hakkı istiyoruz” çağrısında bulunuyor.

6 Şubat’taki depremlerin ardından Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Milli Eğitim Bakanlığı deprem bölgesinde görev yapan öğretmenlerden birinci dereceden yakınını kaybedenlere, yine birinci dereceden bakmakla yükümlü olduğu yakını olanlara ya da kendinin bir sağlık özrü olanlara ve bunun da tedavisi bulunduğu ilde yapılamıyorsa yer değişikliği hakkı verildiğini duyurmuştu.

Evlerini ve yakınlarını kaybeden pek çok depremzede öğretmen de şartsız tayin hakkından yararlanmak istiyor. Öte yandan Sağlık Bakanlığı, deprem bölgesinde görev yapan öğretmenler için sağlık mazeretlerinde tek hekim raporunun yeterli olduğunu açıklamıştı. Kendilerine bu bilginin de iletilmediğini ifade eden öğretmenler bu konuda da bir mağduriyetlerinin oluştuğunu söylediler.

‘Kentlere geri döndüğümüzde kalacak yerimiz bile yok’

Kısa Dalga’ya konuşan Adıyaman’da ve Hatay’da görev yapan öğretmenler 24 Nisan’da okulların açılacağı zaman görev yerlerine döndüklerinde barınma ve güvenlik sorunlarının çözülüp çözülmediğini bile bilmediklerini ifade ediyorlar ve “Psikolojik travmalar geçirdik. Öğretmen arkadaşlarımızı kaybettik. Geride kalanlar olarak ise enkaz altından çıktık. Maddi ve manevi kayıplar yaşadık. Bu süreçte sadece reklam amaçlı daha hiçbir sorunu çözmeden ‘gelin okulları açtık’ demek doğru değil. Bazı arkadaşlarımız velilerin evinde kalmaya başladılar. Mesela bazı arkadaşlarımızın çalıştığı okullar ağır hasarlı. Bizi bu binalara girmeye ve bu şartlar altında eğitim vermeye zorluyorlar. Oysa yapmaları gereken konteynerler tesis ederek öğretmenler için güvenli alanlar oluşturulduktan; köylere giden öğretmenlere ise servis hizmeti hazır olduktan sonra bizleri görev yerlerimize çağırmalarıydı. Ne olacağımız belli değil. Öğretmenler olarak kentlere geri döndüğümüzde kalacak yerimiz bile yok. Konteynerin yetersiz olduğu söyleniyor. Okullarımız ne kadar güvenli bilmiyoruz. Bize il dışı tayin hakkı verilmeli çünkü en azından psikolojik olarak başka kentlerde çocuklara daha nitelikli eğitim verebiliriz” diyorlar.

Sesimiz duyulmuyor: ‘Biz iyi olalım ki öğrencilerimize iyi eğitim verelim’

İyileşmeye ihtiyacımız var. Biz iyi olalım ki öğrencilerimize iyi eğitim verelim ve onları da iyi edelim” diyen eğitimciler “Çok düzensiz bir sistem var. Adaletsiz günlerden geçiyoruz. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise sorunlarımızla ilgilenmiyor. Kendisi sahada olduğunu iddia ediyor ancak uçakla herkes gelip gider. Bir köye gitmiş mi Bakan? Öğretmenlerin sorunları neden görülmüyor? MEB’e ulaşmaya çalışıyoruz. CİMER’e şikayet kaydı oluşturuyoruz. Twitter üzerinden de sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama hiçbir dönüş olmuyor, sesimiz duyulmuyor” diyerek isyan ettiler.

İdari izin almaya zorlandılar

Nurdağı ve Islahiye ilçesinde görev yapan öğretmenler ise Gaziantep’te alınan kararların bu iki ilçede uygulanmasından şikayetçiler. Hakları olduğu halde idari izin almaya zorlandıklarını belirten öğretmenler bu yüzden ek ders ücretlerinin de kesildiğini söylüyor ve yaşadıklarını sıkıntıları şöyle anlatıyorlar:

‘Biz de depremzedeyiz’

“Bizi Antep ile bir tuttular. Orada alınan kararları bu ilçelerde de uyguladılar. Sorun bu. Oysa bu iki ilçe depremden büyük oranda etkiledi neredeyse yok oldular. Antep’te okullar açılabilir elbet ama Nurdağı ve Islahiye’de daha sonra açılmalıydı. Oysa öğretmenlerde depremzede. Evlerimiz yıkılmış, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, velilerimizden hayatını kaybedenler olmuş, yakınlarımızı kaybetmişiz. Bizler canımızı zor kurtarmışız. Bu durumda zaten görev yapamazdık. Bizi idare izni almaya zorladılar. Oysa bizim hakkımızdı ancak resmiyette izin almaya zorlandık.”

Ek ders ücretleri kesildi

“Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne belgeler gönderdik, depremzede olduğum halde evlerimizin ağır hasarlı olduğunu ispatlamaya çalıştık. Öğretmen olmamıza rağmen, okullarda görevli memurlar olmamıza rağmen ikametgah belgesi bile istendi bizden. Nelerle uğraştık. Yani hakkımız olan izni almak için bile mücadele ettik. Başka illerde bunu yapmadılar. Sonrasında bir de idari izinliyiz diye ek ders ücretlerimiz kesildi.”

‘Bu halde o şehirlere geri dönemeyiz’

“Bayramdan sonra okullar açılacak ve bize de gelin deniliyor ama okula giden öğrenci yok zaten. Buralarda zaten gönüllü öğretmenler var ve bu süreçte gönüllü öğretmenlerin çalışması daha uygun. Çünkü bizlerin depremzede olarak travmalarımız var. 24 Nisan’da okulların açılacak ve göreve çağrıldık ama bizler zaten yaralıyız, yaralı olanlara merhem olamayız. Bu halde o şehirlere geri dönemeyiz.”

Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul: ‘Şu ana kadar çok doyurucu sonuçlar alınmadı’

Konuya ilişkin konuşan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul, depremin yaraları karşısında toplumsal iyileşme açısından öğrencilerin eğitim hakkının çok önemli olduğunu ifade ederek değerlendirmesine başladı.

Deprem illerinde yaklaşık 3.5 milyon öğrencinin olduğunu ve bunların da 250 bin civarının nakil yaptırarak başka illere geçtiğini belirten Kurul, Okullar, depremin en ağır hasarlara yol açtığı son grup olan Hatay, Adıyaman, Maraş için 24 Nisan’da açılacak. Ancak bu illerde bildiğimiz anlamda bir eğitim sürmüyor. Baharın getirdiği yağmurlarda su baskınlarının olduğu çadır kentler bulunuyor. MEB konteyner kentlere bile geçişi yapmış değil. Prefabrik okulların nerede ve kaç sayıda inşa edildiğine ilişkin bilgiye sahip değiliz.. Hem öğrencilerimiz hem de eğitim emekçilerimizin bir kısmı sağlıklı gıdaya ve içme suyuna ulaşamadığını ifade ediyorlar. Şu ana kadar deprem bölgesinde okulların açılışı, alt yapının iyileştirilmesi, sağlıklı eğitim konusunda çok doyurucu sonuçlar alındığını söylemek ne yazık ki mümkün değil” dedi.

‘Aradan 2 buçuk ay geçti. Koşullar hala iyileşmedi’

Bakanlığın tayin hakkını acil ve sınırlı durumlar için verdiğini ifade eden Kurul, “Ancak biz Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız görüşmede şunları söyledik. Bu deprem illerinde yaklaşık 211 bin civarında eğitim emekçisi var. Sadece öğretmenler de değil idari, teknik ve yardımcı eğitim emekçileri de var. Birinci derece yakınlarının kayıpları dışında da insanlar bambaşka travmalar yaşadılar. Evleri yıkıldı, komşuları, arkadaşları, akrabaları hayatları kaybetti. Birden fazla travmanın birbiri ile kesiştiği ve daha çok acı verdiği durumlar var. Bu yüzden depremden kısa bir süre sonra eğitim emekçilerinin yaklaşık yüzde 80’inin başka illere gittiklerini biliyoruz. Aradan 2 buçuk ay geçti. Koşullar hala iyileşmedi. Eğitim emekçileri bölgeye geri çağrılıyor ancak barınma hakkı sağlanmıyor. Bu 211 bin öğretmenden şartsız tayin hakkı ile başka illere gitmesi durumunda bu illere yeni öğretmen tayinin yapılmasını gerektirecektir. Bunun birinci yolu depremin yaşanmadığı illerden gönüllülük temelinde geçici süreli, gidiş ve dönüş tarihleri belli öğretmen tayinidir. Biz bu konuda gönüllülük esaslı bir sistemin uygulamaya konulmasını talep ettik ancak bu pek mümkün olmadı. Ekonomik olarak özendirici haklar da sağlayarak diğer kentlerdeki öğretmenlerin gönüllü olarak deprem bölgesine gelişleri sağlanabilir. Biz eminiz ki bu illerdeki hayatı yeniden inşa etme sürecine destek olacak pek çok öğretmen var. Bunu MEB sağlamazsa öğrenciler de öğretmensiz kalabilir" dedi.

Kurul yapılması gerekenleri şöyle anlattı:

‘Bölgeye atanamayan öğretmenlerin ataması yapılmalı’

“Biz sendika olarak tayin hakkının genişletilmesini kuşkusuz istiyoruz. Bunun kriterlerini de MEB tarafsız biçimde belirlemeli. Eğitim emekçilerin yaşadığı katmanlı travma belirlenebilir diye düşünüyoruz. Ancak bu işlemi çok nitelikli ve etik duyguları gelişmiş tarafsız eğitim yöneticileri yapabilir. Kişilerin yaşadıkları travmalar birbirinden çok farklı olabilir. Depremde evini, komşularını, arkadaşlarını, öğrencilerini yitirmiş öğretmenler ve eğitim emekçileri tanımlanması güç acılar yaşamaktadır. Bu koşullarda bir eğitim emekçisi gerçekten zorlandığını anlattığında onun tayin hakkını kullanabilmesini sağlamak gerekiyor."

"İlk sırada öğrencilerimizin eğitim hakkı ve öğretmenlerimizin iyileşebileceği süre kadar başka illerde görevlerini sürdürmesi var. Deprem illerindeki öğretmenlerin başka illere tayini durumunda ikinci öğretmen gereksinmesini karşılamanın ikinci yolu yeni öğretmen atamasıdır. Bölgeye öğrencileri ile buluşmayı bekleyen atanamayan öğretmenlerin atanması öğretmen işsizliği sorununu da çözebilecektir."

‘MEB daha kaç öğretmene konteyner imkânı sağladı bunu bile açıklayabilmiş değil’

"Öte yandan MEB deprem bölgesinde kalmak istemeyen öğretmenlerin sayısını da belirlemeli ve raporlamalı. MEB’in bu sayının hangi büyüklükte olduğunu tespit edip ne yapmalı sorusunu da kamuoyuyla tartışması gerekiyor. Ama şu ana kadar MEB daha kaç öğretmene konteyner imkanı sağladı bunu bile açıklayabilmiş değil.”

Özel Haber