Doç. Dr. Tolga Şirin yanıtladı: Sine-i millet mümkün mü?

Doç. Dr. Tolga Şirin yanıtladı: Sine-i millet mümkün mü?
Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin, seçimlerin ertelenmesinin sadece savaş durumunda söz konusu olabileceğini, bunun istisnası olmadığını ancak erteleme konusunda Anayasada açıklar bulunduğunu belirtti. Şirin, sine-i milletin mümkün olup olmadığını da değerlendirdi.

Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin, AKP’nin seçimleri ertelemek istemesi durumunda Anayasada bazı açıklar olduğunu belirtti.

T24’deki yazısında seçimlerin ertelenmesinin sadece savaş nedeniyle olabileceğini ve bunun istisnası bulunmadığını kaydeden Şirin, “Ortada 18 Haziran'a kadar fiili imkânsızlık olmadığına ve bir savaş ilanı bulunmadığına göre böyle bir erteleme Anayasa'ya aykırı” dedi.

“Olur da AK Parti seçimleri ertelemek isterse bu iradeye karşı 1982 Anayasası'nın bazı açıkları var” diyen Doç. Dr. Şirin, olasılıkları şöyle aktardı:

“Birinci olasılık bunun bir "meclis kararı" ile yapılması. Anayasa'ya göre sadece üç tür meclis kararlarına karşı AYM'ye başvurulabilir: (1) Milletvekilliğinin düşmesi kararı, (2) Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması kararı, (3) TBMM İçtüzüğü değişikliği kararı.

Peki seçimlerin ertelenmesi kararı? AYM'ye göre buna karşı başvuru mümkün değil. Yani meclisteki adi çoğunluk böyle bir karar alırsa bu karar Anayasa'ya aykırı ama yargısal denetimi olmayan bir karar oluyor. Yani Bülent Arınç'ın pek arzuladığı türden bir Anayasa'yı delme, bir fiili durum oluşuyor.

İkinci olasılık, bunun bir Cumhurbaşkanlığı'nın "OHAL Kararnamesi" bünyesinde yapılmasıdır. Anayasa'ya göre bu kararnamelere karşı Anayasa Mahkemesine başvurulamıyor. Bu kararnameler ya üç ay içinde kanuna dönüşür ve o kanun AYM'ye denetimine tabi olur ya da kanuna dönüşmezse yürürlükten kalkar. Fakat üç ay içinde atı alan Üsküdar'ı geçer. Dolayısıyla bu olasılıkta da Anayasa'ya aykırı ama yargısal denetimi olmayan bir irade söz konusu oluyor.

Üçüncü olasılık, bunun bir "YSK kararı" ile yapılması. YSK çok eskilerde verdiği kimi kararlarda oy vermenin mümkün olmadığı koşullar varsa, seçimleri öteleyebileceğini ve oy verme gününü de kendisinin karar vereceğini söylemişti. Aslında bu konuda açık ve net bir kanuni dayanağı yok. Nitekim bundan dolayı da eleştirilmişti. Öte yandan, 18 Haziran'a kadar seçimlerin yapılması da gayet olası. Dolayısıyla "fiili imkânsızlık" da yok. Fakat yine de böyle bir karar verme olasılığı var. Fakat burada da şu notu düşmek gerekiyor: YSK kararlarına karşı da başvuru yolları yok. Bu Anayasa'ya aykırı fiili durum da yargısal denetime tabi olmuyor.

Bunlara ek dördüncü olasılık, bunun bir "kanunla" yapılması. Bu olasılıkta muhalefet kanuna karşı başvuru yapabilir ama AYM ne zaman karar verir. O muamma.

Yani, yukarıda değindiğim olasılıklarda sandık, halktan kaçırılabiliyor ve fakat bu eylem yargı organlarına taşınamıyor. Bu 1982 Anayasası'nın defoları. Yıllarca dil döktük ama anlatamadık.

Bu olasılıklarda geriye sadece tek bir fren kalıyor, o da halkın örgütlü gücü. Halk, anayasasına bir kamuoyu rejimi yaratarak sahip çıkar veya çıkmaz.”

Sine-i millet mümkün mü?

Böyle bir durumda pek çoklarının aklına "sine-i millete dönme" seçeneğinin geldiğini ifade eden Şirin, bu terimin tarihte çeşitli kereler kullanılsa da fiilen uygulanmadığını hatırlattı.

Şirin, sine-i milletin teknik olarak mümkün olup olmadığını şöyle açıkladı:

“Anayasa'ya göre istifa, meclis çoğunluğunun kabulüne tabi. Gerçi istifanız kabul olmazsa bile Meclis çalışmalarına devam etmeyebilir ve "devamsızlık" nedeniyle vekilliğinizin düşmesini isteyebilirsiniz. Fakat onda da Anayasa, Meclis Başkanlığı'na bir ölçüde inisiyatif tanımış bulunuyor. Yani 1982 Anayasası, yasama çoğunluğuna, adeta sizi, size rağmen milletvekili tutma yetkisi veriyor. Tuhaf gelebilir ama öyle…

İstifanız olur da kabul edilirse Anayasa, başka bir engel daha çıkarıyor: "Genel seçimlere bir yıl kala, ara seçimi yapılamaz." Olağan süre itibarıyla bir yıl kaldığına göre ara seçim kararı da alınamayacak demektir.

Yani sözün özü bu aşamada istifa, ara seçime zorlamanın bir aracı gibi görünmüyor.

Fakat bu aracın hukukun ötesinde politik bir etkisi var mı? Tabii ki var.

Şu bir gerçek ki, seçmenden sandık kaçırıldığı iddialarına yanıt vermek Cumhur İttifakı için kolay olmayacaktır. Üstelik meşruluğu son derece tartışmalı hâle gelen bir meclise karşı muhalefetin bir "gölge hükûmet" kurması ve çalışmalarını böyle sürdürmesi, gücüne güç katacaktır. Bu, dünyadan örneklerle sabit.

Deprem dönemindeki dayanışma biçimleri de dikkate alındığında böylesi bir ertelemeye verilecek istifa yanıtı, taban hareketi ve bir dayanışma ağıyla da buluşursa Cumhur İttifakı tarihsel bir hezimetle karşılaşır.” (Kısa Dalga)

Yazının tamamı

Gündem