Doktorların CİMER'le imtihanı: "Form doldurması için kurşun kalem verdim, şikayet edildim"
Geçtiğimiz günlerde Batman'da bir hasta yakınının “Çocuğumun cinsiyetini söyledi, heyecanıma engel oldu” diyerek doktoru CİMER’e şikâyet etmesi gündeme gelmişti. Hekimler birçok konuda CİMER'e şikayet edildiklerini ve savunma yazmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Hürriyet'ten İsmail Sarı ve Selin Irmak Kaçmaz'ın haberine göre hekimler şunları anlatıyor:
Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Etik ve Hukuk Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Arıncı: Benim başıma gelen bu tarz bir şikâyet vakası yok fakat yıllar önce bir doktor arkadaşımın yaşadıklarından bahsetmek istiyorum. Bir hasta, doktor arkadaşımı başhekimliğe şikâyet etti, gerekçesiyse hepimizi şaşkınlığa uğratmıştı. Bir adam geliyor, şikâyetleri dinleniyor ve gerekli tetkikler sonucu kanser olduğu ortaya çıkıyor. Doktor da hastaya ve ailesine durumu anlatıyor. Hastanın çocukları doktoru “Babamıza kanser olduğunu söyleyince kalp krizi geçirdi” gerekçesiyle şikâyet ediyor.
Diğer şikâyet de yine bir kanser vakası. Kanserden vefat eden bir kadının çocukları, “Doktor annemize kanser olduğunu söylemedi. Onun yüzünden oğlunun çocuğunu, mürüvvetini göremeden öldü. Söylenseydi ona göre hayatını düzenlerdi” diyerek doktordan şikâyetçi oluyor. Her iki şikâyetten de bir sonuç çıkmadı ama doktor arkadaşım savunma yazmak zorunda kaldı.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Zekayi Kutlubay: Hastanemiz başhekimliğine gelen bazı ilginç şikâyetler oluyor. Geçtiğimiz günlerde gelen şiddet içerikli bir şikâyeti, aynen yazıyorum:
“Çocuğumun kolunda yara çıktı ve özel hastanede muayene edildiğinde cilt kanseri olabileceği belirtildi. İstanbul’daki tüm hastanelerin cildiye polikliniğinden randevu almaya çalıştım ancak alamadım. Çocuğumu 09.11.2021 tarihinde 20.30’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götüreceğim. Hastanede çocuğuma müdahale edilmezse ya onlar beni vurur ya da ben onları vuracağım. Hastanede olay çıkartacağım. Bana dönüş yapılsın.” Bu aslında tam anlamıyla bir şikâyet değil, tehdit kategorisine giriyor. Yorumu ise sizlere bırakıyorum.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul: Benim hakkımda gelen şikâyetlerin sayısı sanıyorum ki 10’u bulmuştur. Bazıları o kadar saçma ki, hastanın birinci dereceden yakını dahi olmayan uzaktan akrabaların şikâyetlerine maruz kaldığım zamanlar oldu. Mesela bir uzaktan akraba, hasta hakkında ona yeterli açıklamada bulunmadığımdan dolayı beni şikâyet etmişti. Ancak hekimlerin sadece hastanın kendisini ve birinci derece yakınlarını bilgilendirme mecburiyeti var. Bir başka şikâyet de aynen şu şekilde oldu; Hasta geldi, muayene ettim ve ilacını yazdım. Yazdığım ilaç eczanede kalmayınca eczacı da muadilini vermiş. “Hasta da bu ilacın muadilini verdiler bana, eczacı doğru ilacı verdi doktor neden yanlış ilacı yazdı da bunu yazmadı” diye şikâyette bulunmuştu.
Bir örnek daha vereyim. Ben diyabetik ayak ile uğraşıyorum. Diyabetik ayakta da bizim ‘offloading’ dediğimiz yükten kurtarma tedavisi vardır. Bunun için de çeşitli ayakkabılar mevcut. Bunların hiçbirini de ne yazık ki Sosyal Güvenlik Kurumu ödemiyor. Ben hastaya bu tedaviyi ve durumu anlattım. Bunu kullanması durumunda yarasının çok daha hızlı iyileşeceğini söyledim ve alternatiflerden de bahsettim. O hasta da beni “Doktor bana SGK ödemesi olmayan bir tedavi önerdi” diye şikâyet etti.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener: Uzun yıllardır hekimlik yaptığım için bu tip pek çok şikâyetle karşılaştım. Birkaçından bahsedeyim… Sosyal medyayı sık kullanan biriyim. Özellikle şu sıralar hamilelerde Koronavirüs kaynaklı ölüm sayısı oldukça fazla. Yeni verilere göre de mutlaka bu grup aşılanmalı. Ben de bu nedenle delta varyantı, gebelerde ölüme daha sık sebep oluyor dediğim için CİMER’e şikâyet edildim. Savunma yazmak zorunda kaldım.
Bir diğer olayda da hasta Konya’dan cenazeye Çanakkale’ye geliyor. O zaman Çanakkale’de çalışıyordum. Koronavirüse yakalanıyor. Biz de hemen yatış işlemlerini yaptık. Hasta virüsü çok da ağır geçirmişti. Başarılı bir şekilde tedavisini yaptık. Altı ay sonra göğüs ağrısı nedeniyle (eski anjiyoları da var) koroner anjiyoplasti (stent) uygulanıyor. Özel hastane olduğu için hastadan doğal olarak ücret alınıyor. Çünkü ilaçlı stent farkı var. Hasta parayı ödeyip, beni mahkemeye verdi. Gerekçesinde de ilaçların damarlarını daralttığını, ilaçlı stent için para verdiğini ve bunu hastanenin ya da doktorun ödemesi gerektiği yazıyordu. Savcılık açıklama alıp, davayı açmadı. Ama bu şikâyet bizi çok uğraştırmıştı.
Kız kardeşim de hekim. Devlet hastanesinde göğüs hastalıkları uzmanı olarak görev yapıyor. Bir hastasına “Covid hastası poliklinikte görülüyor, yatış gerekiyor. Aşınız var mıydı?” diye soruyor. Hasta yatıp, iyileştikten sonra CİMER’e şikâyet ediyor, gerekçe olarak da “Benim özel hayatıma yönelik soru sordu ve mobbing yaptı” ifadelerini kullanıyor. Çünkü kız kardeşim kendisine “Keşke aşı olsaydınız. Daha hafif atlatırdınız” demiş. Bunda şikâyet edilecek ne var? Gerçekten anlamak çok güç.
İsminin paylaşılmasını istemeyen bir hekim: Koronavirüs aşısı olmak için gelen vatandaşlar basit bir form doldurup imza atıyor. Formun siyah renkli bir kalemle doldurulması gerekiyor. O an orada kalem kaybolmuş ya da düşmüş mü ne olmuş ben de kendisine kurşun kalem verdim. “Neden ben kurşun kalemle dolduruyorum, siyah kalemle doldurulacak dendi” dedi, ben de “Kurşun kalem siyah, sorun olmaz bununla doldurun, bu işlemler zaten en son aşamada benim onayıma geliyor. Sorun olmaz doldurabilirsiniz” dedim. Demez olaydım, bu sebepten dolayı şikâyet edildim.
HABERİN TAMAMI
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.