Emniyet kadına yönelik şiddette "somut olay yok" dedi avukatlar olayları sıraladı

Emniyet kadına yönelik şiddette "somut olay yok" dedi avukatlar olayları sıraladı
Emniyet Genel Müdürlüğü iddiaları yalanladı, ancak kadın hakları savunucuları ve avukatlar koruma kararı için başvuran kadınların geri çevrildiği konusunda ısrarcı.

Emniyet Genel Müdürlüğü koruma kararı için başvuran kadınların geri çevrildiği konusundaki iddiaları somut olay bilgisine ulaşılamadığını belirterek yalanlamıştı. Ancak kadın hakları savunucuları ve avukatlar ise koruma kararı almak için karakola başvuran kadınların, savcılığa ve aile mahkemelerine gönderildiklerini söylüyor.

Gazeteduvar'dan Aynur Tekin'in haberine göre, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme bildirimi Avrupa Konseyi’ne ulaşsa da sözleşme temmuz ayına kadar yürürlükte kalacak. Öte yandan çok sayıda baronun ve kadın örgütünün Danıştay’a açtığı iptal davasının sonucu da bekleniyor.


Kolluk kuvvetlerinin İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı yasayı etkin uygulamadığı örnekler, yıllardır tartışılıyor. Önleyici ya da koruyucu tedbir kararı almak için karakola giden kadınlar, haklarıyla ilgili eksik bilgilendirme, şiddete dair delil istenmesi ve başka bir kuruma yönlendirilme gibi görev ihmalleriyle karşı karşıya kalabiliyor. Avukatlar, erkek şiddetiyle bütüncül bir şekilde mücadele eden önleme ve koruma mekanizmalarını içeren İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararıyla beraber kötü uygulamaların artmasından endişe ediyor. Son günlerde şiddet gördügü gerekçesiyle karakola başvuran ancak çeşitli bahanelerle geri çevrilen kadınlardan, avukatların anlatımlarıyla birkaç örnek;

BİZ BUNA BAKMIYORUZ...'

İstanbul’da ağabeyinden gördüğü şiddet sonucu kulağı yırtılan bir kadın karakola başvurduğunda “Biz buna bakmıyoruz, savcılığa gidin” yanıtını aldı.

Yine İstanbul’da evli olduğu erkeğin silahlı ve uyuşturucu bağımlısı olduğunu söylemesine rağmen koruma başvurusu işleme alınmayan bir kadın savcılığa gönderildi.

Ankara Etimesgut’ta, önceden evli olduğu erkeğin sürekli evinin etrafında dolaşması sebebiyle uzaklaştırma kararı aldırmak için karakola giden bir başka kadına, aile mahkemesine gitmesi söylendi. 

PSİKOLOJİK ŞİDDETİ KANITLAMASI İSTENDİ

İstanbul’da evli olduğu erkeğin tehdit ve hakaretlerine maruz kalan bir kadın, uzaklaştırma kararı için karakola başvurdu. Başvurusu işleme alınmayan kadından psikolojik şiddeti kanıtlaması, delil sunması istendi. Oysa 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun" kanuna göre, şiddete uğrayan kadınların beyanı esas kabul ediliyor ve ilk başvuruda delil sunma şartı aranmıyor. 

'ŞİDDETE UĞRAMA RİSKİNİ DE ARTTIRIYOR'

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu, sözleşmenin ve 6284 sayılı yasanın yürürlükte olduğunu belirterek görev ihmalinde bulunan kolluk kuvvetlerinin cezalandırılması gerektiğini savunuyor.

Koruma ve tedbir kararının sadece aile mahkemelerine tanınmış bir yetki olmadığının altını çiziyor. Aynı yetkinin kaymakamlık ve mülki amirlikler tarafından da kullanılabileceğini ve kadınlara koruma verebileceğini söyleyen Eroğlu, “Kanunun amacı şiddete uğrayanı bir an önce koruma altına almaktır” diyor.

Şükran Eroğlu, karakoldan çevrilen kadınların cesaretinin kırıldığını ve bu görev ihmalinin kadınların şiddete uğrama riskini artırdığını söylüyor: “Kadın zaten cesaretini toplayıp ancak karakola gidebiliyor. Ama karakola gidip ikinci bir mağduriyetle karşılaştığında aynı cesareti toplayarak adliyeye ya da baroya gidebilecek mi? Böyle bir durumda kadın, ‘Beni takip edebilir, ben adliyeye giderken başıma bir şey gelebilir’ diye düşünüyor. Kadını şiddetten korumak için cesaretlendirmemiz lazım. Ama orada onun bütün cesareti kırılabilir.”

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen “Şiddete Sıfır Tolerans” kampanyasını hatırlatan Eroğlu, bakanlığın bu sözün arkasında durması gerektiğini vurguluyor: “Madem siz sıfır tolerans diyorsunuz, o zaman sıfır toleransı sağlayın. Şiddete karşı kimseye tolerans göstermeyin. Madem ki 'Biz yasayla koruyoruz' diyorsunuz o zaman gereğini yapın ve gerçekten koruyun.”

‘20 MART ÖNCESİNE GÖRE YASAL OLARAK DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK’

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Avukat Ceren Kalay Eken, 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nin şiddetle bütüncül bir mücadele anlamına geldiğini belirtiyor. Eken’e göre sözleşmeden çekilme kararı, toplumun bir kesimi için Türkiye’nin artık şiddetle eskisi gibi mücadele etmeyeceği mesajını veriyor. Bu durumun yargı ve kolluk mekanizmalarına da yansıdığını ifade eden Eken, Ankara’nın Etimesgut ilçesinde önceden evli olduğu erkeğin evinin etrafında dolaşması üzerine karakola giden bir kadının başvurusunun işleme alınmadığını belirtiyor. “Şu anda 20 Mart öncesine göre yasal olarak değişen hiçbir şey yok” ifadesini kullanan Avukat Eken, kolluğun kendisine verilen görevi yapmakla yükümlü olduğunu belirterek şöyle konuşuyor: “Sadece en tepeden en muktedir noktadan esen siyasi rüzgârlar değişiyor. Yasal olarak üç ay sonra yürürlüğe girecek bir çekilme beyanı var. Üç ay boyunca üye devlet olarak ülkemiz İstanbul Sözleşmesi'nin bütün hükümlerine bağlıdır. Kadınlar, kolluğun görevini yapmadığı bir durumla karşılaştıklarında mutlaka barolara ve STK’lara ulaşarak bunu bildirsinler. Ayrıca, 155 ve 183 gibi acil yardım hatlarına ihbar ederek görev ihmalini kayıtlara geçirmeleri de çok önemli.”

‘KOLLUK, SİSTEMİN KENDİSİNİ KORUYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR’

İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Perihan Çağrışım ise sözleşmeye dair gelişmelerin sahaya direkt yansıdığını belirtiyor. Geçtiğimiz yaz gündemde olan sözleşmeden çekilme tartışmaları sırasında İzmir’deki bazı karakolların, “Biz ilgilenmiyoruz” diyerek kadınları aile içi şiddet büro amirliklerine yönlendirmeye çalıştıklarını kaydediyor. Sözleşmeden çekilme kararıyla birlikte kötü örneklerin artabileceğine dikkat çeken Çağrışım, “Sistem, maalesef siyasilerin isteklerine göre şekilleniyor. En basitinden sözleşmeden çıkıldığının söylendiği günün ertesinde Türkiye’de altı kadın öldürüldü. Bu bile tek başına bir veridir” diyor.

Çağrışım, kolluk kuvvetlerinin herhangi bir cezai yaptırımı olmayacağı düşüncesiyle 6284’ü uygulamaya koymadığını belirtiyor: “Nasıl failler bir kadına şiddet uyguladığında, öldürdüğünde herhangi bir ceza almayacaklarını veya az ceza alacaklarını düşünüyorsa; kolluk görevlileri de görevlerini yerine getirmediğinde sistemin kendilerini koruyacağını düşünüyor.”

POLİSTEN KULAĞI YIRTILAN KADINA: ‘BİZ İLGİLENMİYORUZ, SAVCILIKLAR BAKIYOR’

İstanbul’da avukatlık yapan Diren Cevahir Şen ise 6248’ün uygulanmadığı örneklerin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alınan 20 Mart’tan bu yana arttığını söylüyor. Feminist Avukatlar Grubu’nun da üyesi olan Şen, müvekkillerinin Nişantaşı’ndan Bağcılar’a, Eyüp Sultan’dan Kadıköy’e kadar pek çok ilçe ve semtte bu tür ihlallerle karşı karşıya kaldığına dikkat çekiyor: “Bir kadın ağabeyinden şiddet görüyor, kulağı yırtılıyor ve İstanbul’daki bir karakola gidiyor. Karakolun 6284 başvurusu olarak bunu res'en kabul etmesi ve uzaklaştırma kararı vermesi gerekirken; ‘Biz bununla ilgilenmiyoruz, bunu savcılıklar yapıyor’ deyip kadını gönderiyor.”

Şen’in aktardığına göre yine İstanbul’da boşanma aşamasında olduğu erkek hakkında aile mahkemesine uzaklaştırma başvurusunda bulunan bir kadının talebi kabul edilmedi. Mahkeme, boşanma süreci devam ederken uzaklaştırma kararının verilmesine yer olmadığına karar verdi. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra 6284 sayılı kanunun da hedefte olduğunu söyleyen Şen’e göre, bu tür kararlar artabilir. 

BAROLAR İHLAL RAPORLARI HAZIRLAYACAK

Barolar, İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284 sayılı kanunun uygulanmasında karşılaşılan ihlalleri araştıracak. Görev ihlali bildirimlerinden bir rapor hazırlanarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na gönderilecek. 

Gündem