Erdoğan: Yılın ikinci yarısından itibaren dezenflasyon dönemine gireceğiz
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 37. Genel Kurulu ve "Ustalara Saygı Ödül Töreni"ne katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
"Farklılıklarımızı kucaklıyoruz"
"Türkiye ile dünyanın geri kalanı arasında kurduğu ticaret köprülerini gönül köprüleriyle perçinleyen DEİK camiası ile iftihar ediyoruz.
Gazze'de 36 bin masumu şehit eden İsrail'i ateşkese zorlamak amacıyla aldığımız ticari işlemleri durdurma kararımızın uygulanma sürecinde de iş dünyamızla iletişim kanallarımızı açık tutuyoruz. Netanyahu yönetimi Gazze'deki katliamlarına son verinceye kadar ticaret ve diplomasi alanında İsrail üzerinde baskı kurmayı sürdüreceğiz. DEİK ile önümüzdeki dönemde de meselelerimizi görüşmeye, konuşmaya, sıkıntılarımıza çare üretmeye devam edeceğiz. Şunu çok iyi bilmenizi isterim: Türkiye için çalışan, ihraç eden, Türk ekonomisine güvenerek yatırımlarını arttıran, Türkiye Yüzyılı'nın inşasına omuz veren herkesin yanındayız. Siyasi görüşlerimiz, düşünce dünyamız farklı olabilir. Hayata bakışımız, olaylara, sorunlara yaklaşımımız farklılık arz edebilir. Bunların tamamı Türkiye'nin büyüklüğünü, beşeri ve kültürel hazinesinin zenginliğini gösteren birer işaretlerdir. Tüm farklılıklarımızı kucaklıyoruz. Herkesin fikrine, düşüncesine ve yapıcı eleştirisine saygıyla yaklaşıyoruz. Kalbi Türkiye için çarpan, Türkiye için hayal kuran, büyük ve güçlü Türkiye hayaliyle heyecanlanan Türkiye'nin müreffeh ve mutlu yarınları için ter döken herkesin başımızın üstünde yeri vardır.
6 Şubat depremlerinde 53 binden fazla insanımız hayatını kaybetti. Toplam 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı olumsuz etkilendiği depremin ekonomimize maliyeti 104 milyar dolardır. Sadece konutlar yıkılmadı. Üretim tesislerimiz zarar gördü, ticarethaneler yıkıldı, işletmeler kapandı. Şehirlerimizin alt yapısında ciddi tahribat oluştu. Deprem bölgesinde kullanılamaz hale gelen 850 bin bağımsız dönümün 170 bini iş yeridir. Avrupası ve Amerikası dahil ne kadar gelişmiş olursa olsun hiçbir ekonomi böyle bir badireyi kolayca atlatamaz. Depremin yanı sıra biliyorsunuz son bir yılda üst üste üç geçirdik. Seçim gündeminin bürokraside işleri yavaşlattığını, iş dünyasında yatırım planlarını ertelettiğini, ticari hayatta temkinliliği arttırdığını genel olarak ülke ekonomisini durağan hale getirdiğini hepimiz biliyoruz. Tüm bu olumsuzluklara rağmenn ihracattan büyümeye, istihdamdan yatırımlara kadar hiçbir alanda hamdolsun hedeflerimizden kopmadık.
"Seçim ekonomisine tevessül etmedik"
Ekonomide yol haritamız Orta Vadeli Program ve 12'inci Kalkınma Planı'dır. Bölgemizdeki krizlere, mahalli idareler seçimlerine ve muhalefetin popülist söylemlerine rağmen yol haritamıza sadık kalıyoruz. Vatandaşlarımızın vaat yağmuruna tutulduğu 31 Mart öncesinde seçim ekonomisine tevessül etmedik. Başkaları gibi kendi siyasi ikbalimiz uğruna ülkemizin ve milletimizin geleceğini riske atmadık. Düne kadar seçim meydanlarına bol keseden vaat dağıtanlar, görüyorsunuz, bugün borç borç üstüne borç alıyor, zam üstüne zam yapıyorlar. Daha hısım-akraba piyangosuna çevirdikleri atamaları saymıyorum bile.
Ekonomi programımızın olumlu neticelerini almaya başladık. Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan brüt rezervlerimiz, 42 milyar dolar artışla 140 milyar dolar seviyesine yükseldi. Swap hariç net uluslararası rezervlerde son 1,5 aydaki iyileşme 50,7 milyar dolar oldu. Hatırlarsanız, aralarında güya ekonomistlerin, gazetecilerin, siyasetçilerin, profesörlerin de olduğu bir kesim 31 Mart öncesinde bir furya başlatmıştı. Her seçim öncesi yaptıkları gibi yine döviz kuru üzerinden millete korku saldılar.
"Enflasyonda kalıcı düşüş hedefliyoruz"
Ekonomi programımızın asıl önceliği enflasyonu tek haneye indirmek suretiyle milletimizin refahını arttırmaktır. Geçici rahatlama değil, enflasyonda kalıcı düşüş hedefliyoruz. Kararlıyız, sabırlıyız ve asla kolaycı çözümler peşinde değiliz. Aylık enflasyon hedeflerimiz doğrultusunda yavaşlamaya devam ediyoruz. Yıllık bazda ise enflasyonun mayıs ayında en yüksek seviyeye ulaşmasını, ardından hızlı bir düşüşe geçmesini bekliyoruz. Böylece, yılın ikinci yarısından itibaren dezenflasyon dönemine gireceğiz. Piyasa beklentileri de bizim öngörülerimizi güçlü bir şekilde destekliyor. Maliye politikası üzerinden ilave enflasyon baskısına izin vermeyeceğiz. Ülkemize yönelik yatırımcı güveni de her geçen gün artıyor. Uyguladığımız program sayesinde cari işlemler açığı düştü, enflasyon beklentileri iyileşmeye başladı. Ülke risk primimiz salgın öncesi seviyelere geriledi.
2023 yılında ihracatçılara 42 milyar dolar finansman desteği sağlayan Eximbank'ın bu yılki hedefi 50 milyar dolardır.
Üretimde avantajlarımızı koruyarak daha nitelikli, yenilikçi ve üst düzey ürünlere yönelmemiz zaruridir. Savunma sanayinde yazdığımız başarı hikayesini diğer alanlara da teşmil etmek istiyoruz. Bu vizyonla yeni bir sanayi politikasını devreye alıyoruz. Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi ile yatırım ödeneklerinde yaptığımız kesintileri öncelikli alanlara yönlendireceğiz. Sanayide yapısal dönüşümü sağlamak için kritik sektörlerdeki teknoloji odaklı yatırımları kapsamlı teşvik programlarıyla destekliyoruz." (ANKA)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.