Ezidi kız çocuğu, kendisini kaçıran ve satışa sunan IŞİD'li ailenin yanına hafta sonları 'bakanlık onayıyla' gönderiliyor

Ezidi kız çocuğu, kendisini kaçıran ve satışa sunan IŞİD'li ailenin yanına hafta sonları 'bakanlık onayıyla' gönderiliyor
Bakanlık onayı ile devlet gözetimindeki yurtta kalan Ezidi kız çocuğun, kendisini kaçırıp Türkiye’ye getiren ve sonra da “karanlık internette” (dark web) satışa çıkaran IŞİD’li ailenin Ankara’daki evine hafta sonları “yatılı olarak” gönderildiği ortaya çıktı.

Ezidi bir kız çocuğunu kaçırarak kaçak yolla Türkiye’ye getiren ve “karanlık internette” (dark web) satışa çıkaran IŞİD’li hakkında, "uluslararası insan ticareti" suçlamasıyla dava açıldı. Ancak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,bu süreçte çocuğa ilişkin verdiği bir kararla skandal bir güvenlik ihlaline imza attı.

Yurttaki görevlinin ifadesi sayesinde ortaya çıktı

Artı Gerçek'ten Hale Gönültaş'ın haberine göre Bakanlık onayı ile devlet gözetimindeki yurtta kalan Ezidi kız çocuğun, kendisini kaçıran IŞİD’li ailenin Ankara’daki evine hafta sonları “yatılı olarak” gönderildiği ortaya çıktı. Güvenlik skandalı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Ezidi kız çocuğun kaldığı yurtta kendisi ile ilgilenen “sosyal çalışmacının” verdiği ifadede ortaya çıktı.

İfade verdikten sonra serbest bırakıldılar

Ankara’daki IŞİD hücre evi operasyonunun ardından Ezidi kız çocuğu kaçırıp evlerinde rehin tuttukları suçlamasıyla Irak vatandaşları Anas Varda, Nasır Halef Reşed ve Sabah Ali Oruç’un ifadeleri alınmıştı. Gözaltına alınanlardan Anas V. ve Nasır H.R., ifade ve savcılık sorgularının ardından 27 Şubat’ta adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış, Sabah Ali Oruç ise tutuklanarak Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulmuştu.

“DAEŞ terör örgütü üyesi” ve “örgüt yönetiminde yer almak” suçlaması

Ağustos 2021’de, Ezidi kız çocuğu kaçıran üç üst düzey IŞİD’linin serbest bırakıldığı ortaya çıkmıştı. İddianamede ise her üç IŞİD’li için de “DAEŞ terör örgütü üyesi” ve “örgüt yönetiminde yer almak” suçlamasında bulunuluyordu. Örgüt elemanlarından Sabah Ali Oruç ifadesinde, Ezidi kız çocuğu 2014 yılında ağabeyi Sabbar Oruç tarafından Irak’taki evlerine iki-iki buçuk yaşındayken getirdiğini belirtip şu bilgileri aktarıyordu:

'DAEŞ'ten pazardan 500 dolara satın aldım'

“Abim çocuğu eve getirdi. ‘Bu çocuk Ezidi. DAEŞ’ten pazardan 500 dolara satın aldım. Artık bu evde büyüyecek’ dedi. Çocuğun Irak’taki evimize getirilmesinde benim sorumluluğum yok. Abim Sabbar tarafından getirildi. Aise ismini de abim koydu. Abim sonra bombalamada öldü. Ben Ezidi kadın çocuk satış piyasasını bilmem. Ben çocuk kaçırmadım. Ben çocuk satın almadım."

Kuruluşu sırasında IŞİD'e katıldı

Sabah Ali Oruç’un ifadesinde, Ebu Abdullah’ın çağrısı ile kuruluşu sırasında IŞİD’e katıldığını, Ebu Abdullah’ın Irak’ta IŞİD’in üst düzey isimlerinden biri olduğunu, onun emir ve talimatlarını uyguladığını belirtirken, IŞİD’de maaşlı olarak çalıştığını, görevlerinden birinin de köylerde “ribat” (nöbet tutma) ile gelişmeleri örgüt yönetimine bildirmek olduğunu aktarıyordu.

2018'de Türkiye'te sahte raporla girdi

İddianemeye göre, Sabah Ali Oruç 2018 yılında “Said Ahmet Muhammed” adına düzenlenen sahte pasaportla Suriye üzerinden Türkiye’ye giriş yaptı. Eşi, öz çocukları, yengesi ve Ezidi çocuğu Türkiye’ye daha önceden kaçak yollarla göndermişti. IŞİD’li Sabbar Oruç, 2018 yılında Ankara İl Göç İdaresi’nden Ezidi kız çocuğu için kimlik çıkarttırdı. Çocuğa ağabeyinin ismi ile birlikte Aişe Sabbar Oruç ismi verildi.

Satışa çıkaran IŞİD'li 4 ay sonra serbest bırakıldı

Sabah Ali Oruç, ekonomik gerekçelerle Şubat 2021'de Ezidi kız çocuğu karanlık internetten satışa çıkarttı. Satışı takip eden Ankara Terörle Mücadele ekipleri sabah saatlerinde eve baskın düzenledi ve IŞİD’liyi göz altına aldı. Çocuk da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevlilerine teslim edildi. Ancak gözaltı sonrası tutuklanan Sabah Ali Oruç dört ay sonra serbest bırakıldı.

Kaçırılan çocuk Bakanlığa bağlı yurtta kalıyor

Ezidi kız çocuğun anne ve babasına ulaşılamadı. Başta Irak olmak üzere Ezidilerin yoğun yaşadığı ülkelerdeki uluslararası dernekler ve vakıflar aracılığıyla da yapılan araştırmalar sonuç vermedi. Çocuğun anne ve babasının IŞİD’in 2014'teki Şengal katliamında öldürüldükleri düşünüyor. Çocuk ise Şubat 2021'den beri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı bir yurtta kalıyor.

Kadın avukatlardan suç duyurusu

Ankara’da çeşitli örgütlere mensup kadın avukatlar ise IŞİD’lilerin serbest bırakılmasının ardından “insanlığa karşı işlenen suçlar” ve “uluslararası insan ticareti” suçlamalarından yargılanmaları için savcılığa 2021'in Aralık ayında suç duyurusunda bulundu. Savcılık dosyayı incelemeye aldı. Süreç içerisinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı yurtta kalan Ezidi çocuk ile ilgilenen sosyal görevlinin ifadesine başvuruldu.

Kendisini kaçıran ve satışa sunan ailenin yanında bakanlık onayıyla kalıyor

Görevlinin verdiği ifadeyle, bir "güvenlik skandalı" da ortaya çıktı. Görevlinin ifadesine göre, Ezidi çocuğa IŞİD’li ailenin talebi üzerine yatılı izin süreci başlatıldı. Çocuk yatılı olarak IŞİD’li ailenin evine gönderildi ve halen de gönderilmeye devam ediliyor...

Bakanlık görevlisi savcıya verdiği ifadede çocuğun IŞİD’linin evine gönderilmesine dair süreci şöyle aktardı:

"Çocuk, 24 Şubat 2021 tarihinde kurumumuza teslim edildi… Tam tarihini hatırlamadığım bir süreçte annesinin (IŞİD’li Sabah Ali Oruç’un eşi) talebi üzerine çocuk hakkında yatılı izin süreci başlatıldı. Çocuk kuruma yeniden döndüğünde revirde fiziki tetkikleri yapıldı. Çocuğun psikolojik istismarına dair de bir bulguya rastlamadım. Çocuk izin döneminde çalıştırılmadığını, kendisine evde iyi davranıldığını söylemiştir. Çocuğun evden kuruma dönüşlerinde de darp izlerine rastlanmamıştır..”

'Suça yönelik deliller oluşmadı' gerekçesi

Savcılık ise insan ticareti suçlamasını kabul etmekle beraber, Ezidi kız çocuğu Türkiye’ye kaçırıp karanlık internette satışa çıkaran IŞİD’lilerin “insanlığa karşı işlenen suçlardan” yargılanmalarına yönelik suç fiilinin oluşmadığına hükmetti. İddianamede, Ezidi çocuğun Sabah Ali Oruç’un abisi tarafından satın alındığına işaret edildi. Ezidi çocuğu Türkiye’ye getiren IŞİD’lilerin ise çocuğa yönelik "özel bir kast unsurlarının bulunmadığı; örneğin, organlarının çalınmadığı çalıştırılmadığı, fiziksel şiddette uğramadı bu nedenle de insanlığa karşı suça yönelik dellillerin oluşmadığı" ifade edildi.

'İnsan ticareti suçlaması'

Savcılık Sabah Ali Oruç’un “insan ticareti suçlamasına” hükmedilmesine ilişkin kanaatini ise şu ifadelerle açıkladı:

"Mağdur küçüğün (Ezidi kız çocuğu) yaşı itibariyle Irak ülkesinde kendi iradesi dışında kaldığı yetimhane olduğu iddia edilen yerden para karşılığı satın alındığı, satın alan kişinin ölmesi sonucunda (Sabah Ali Oruç’un abisi) yine Irak yetkili makamlarına teslim edilmeyerek şüphelinin kendi iradesiyle ve hukuka aykırı olarak mağdur küçüğün Irak ülkesinden alınarak Türkiye’ye getirildiği, Göç İdaresi tarafından mağdur küçüğün şüpheli ve ailesiyle kalmaya devam ettiği, mağdur küçük çocuğun hürriyetinden alıkonulduğu, suçun hukuki unsuru olan esarete tabi kılındığı, şüphelinin eylemine mağdur küçüğün gerek akli melekelerinin yaşı itibariyle uygun olmaması ve gerekse fiziksel yetersizlik nedeniyle karşı gelemediği, bu haliyle şüphelinin mağdur küçüğü ceza kanunu kapsamında esarete tabi kılmak ve kendi ailesiyle zorla bir arada tutmak suretiyle eylemde bulunduğu ve bu eylemin de iddianame düzenlemeye yetecek makul ve yeterli şüphe içermesi nedeniyle ‘insan ticareti suçlamasından’ yargılanmasına hükmedilmiştir..”

Duruşma bugün Ankara'da görülecek

IŞİD yöneticisine Ezidi kız çocuğunu kaçak yollarla Türkiye’ye getirmek ve hürriyetinden yoksun kılmak suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün Ankara 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’de saat 11.30’da görülecek. (Kısa Dalga)

Gündem