Fatih Yaşlı: "HDP'nin kapatılması davası, HDP'nin kapatılmasının ötesine geçebilir"

Fatih Yaşlı: "HDP'nin kapatılması davası, HDP'nin kapatılmasının ötesine geçebilir"
Fatih Yaşlı, 'Akşener durumu idare eden bir tavır sergilese de İYİ Parti'nin içerisindeki kimi isimlerin çok açıktan HDP'nin kapatılması sürecinden gayet memnun olduklarını görüyoruz' dedi.

Akademisyen Fatih Yaşlı, HDP'ye yönelik kapatılma davasını, Gergerlioğlu'nun gözaltına alınması ve AKP'nin hamlelerini ARTI TV'de ekrana Medya Kritik'te değelendirdi. 

Kısa Dalga Genel Yayın Yönetmeni Kemal Göktaş'ın sunduğu programda konuşan Yaşlı, son birkaç gündür yaşanan gelişmelere ilişkin "Aslında her bir başlık kendi içinde ayrı ayrı değerlendirilebilir, ayrı ayrı bağlamlara oturtulabilir. Ama ben hepsinin aynı zamanda tek bir konseptin parçası olduğunu iddia ediyorum. Tüm bu meseleyi aslında bir senedir 'seçimle gitmeme' konsepti olarak adlandırdım" diyerek şu ifadeleri kullandı:

'İKTİDAR KENDİSİNİ YÜZDE 51 OY ORANINA MAHKUM ETMİŞ DURUMDA'

"Türkiye'yi bu kavramla okuma taraftarıyım. Esas olarak işaret ettiğim şey şu: Seçimlerin ne zmaan yapılacağından ziyade bir serbest seçimin yapılıp yapılmayacağı tartışılmalı. İktidar kendisini yüzde 51'lik bir oy oranına mahkum etmiş durumda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle. Hem ittifaklara ihtiyaç duyuyor hem de mevcut ekonomik krizle yüzde 51 oy almaktan gittikçe uzaklaşıyorlar. Dolayısıyla iktidar da seçi,mleri serbest olmaktan çıkaracak arka arkaya bir takım hamleler yapıyor. Son bir seneye baktığımızda bekçi yasası, sosyal medya yasası, barolar yasası, Ayasofya'nın açılması aslında bize gelmekte olanın işaretlerini veriyordu. Şu anda da HDP'nin kapatılması, daratılmış seçim bölgeleri üzerinden seçim sisteminin değişmesi ve anayasa değişikliği tartışmalarını da bunlara ekleyebiliriz. Tüm bunlar kendi içerisinde ayrı ayrı başlıklarla değerlendirilebilir. Ama yüzde 51'i alma ihtimali giderek azalmış bir iktidarın 'kendi kazanabileceği bir seçimi garantilemeden' seçime gitmeyeceği mesajı olarak yorumluyorum."




'İKTİDARIN SERBEST SEÇİMLERLE VE BARIŞÇIL YOLLARLA GİDECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM'

Göktaş'ın 'seçimle gitmeme konseptini' detaylandırır mısınız' sorusunu Fatih Yaşlı şöyle yanıtladı:

"Öyle bir anayasa değişikliği yapılabilir ki 'Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda salt çoğunlu elde eden aday kazanır' maddesi gelebilir. Böyle olup olmayacağını bilmiyoruz, spekülasyon yapıyorum şu an. 'Seçimle gitmeme konseptinde' ise şunu söylemeye çalışıyorum: Birincisi, Türkiye seçime hangi atmosferde, nasıl götürülecek? Özellikle, 7 Haziran-1 Kasım arası yaşananlar hâlâ hepimizin aklında. Eğer her şey normal şekilde uygulanır ve serbest seçimler yapılırsa iktidar sandık yoluyla değişir. Ama benim bakış açım şuraya işaret ediyor aslında: İktidarda 20. yılına yaklaşan, neredeyse devletleşmiş, yargıyı, yasamayı, yürütmeyi kendisine bağlamış, rejimi değiştirmiş, sadece Cumhurbaşkanlığı sistemiyle değil 1923'ün kurucu felsefesiyle de bir hesalaşma sürecine girmiş olan, aynı zamanda çok bütyük bir çıkar ortaklığına dayanan bu iktidarın, ben serbest seçimlerle ve barışçıl yollarla iktidarı kolay kolay vereceğini düşünmüyorum. Dolayısıyla muhalefetinde sanki olağan koşulardayışız gibi sadece ittifakları korumayı gözeterek, sadece sandığı işaret ederek izlediği muhalefetin öyle ya da böyle iktidarın elini güçlendirdiğini, onun değirmenine su taşıdığını ve onun kafasındaki projeleri hayata geçirmesini kolaylaştırdığını düşünüyorum."

'BAZI İYİ PARTİLİLERİN HDP'NİN KAPATILMASI SÜRECİNDEN GAYET MEMNUN OLDUKLARINI GÖRÜYORUZ'

HDP'nin kapatılması için oluşturulan ortamı da değerlendiren Yaşlı, "Ben HDP'nin kapatılması davasının HDP'nin kapatılmasının ötesine geçebileceği kanaatindeyim. Bu dava yürürlüğe konarsa çok ciddi bir milliyetçilik dalgası da estirilecektir." diyerek şöyle devam etti:

"Bunun üzerinden bir takım provokasyonlar ve küçük çaplı çatışmalar denenebilir. Bunun yanı sıra, HDP'nin kapatılması meselesi aynı zamanda muhalefetin içerisine oynamak anlamına da geliyor. Yani sadece HDP'yle Millet İttifakı arasına değil, Millet İttifakı'nın kendi iç unsurlarına da oynamak anlamına geliyor. Mesela Akşener durumu idare eden bir tavır sergilese de İYİ Parti'nin içerisindeki kimi isimlerin çok açıktan hem dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinden, hem HDP'nin kapatılması süreci üzerinden gayet memnun olduklarını görüyoruz. Yani oraya dair bir itirazlarının olmadığını görüyoruz. Böyle bir yarılma, muhalefetin milliyetçilik rüzgarları karşısında dik duramaması, kendi iç uyumunu kaybetmesi, öte yandan HDP'nin şeytanlaştırılması sürecine dahil olması şu anlama da gelebilir: Kürt seçmen, 'Benim partimin şeytanlaştırılma sürecinde yanımda olmayan muhalefete neden oy vereyim' diye sorabilir. Muhtemelen birçok Kürt seçmen 'bağrına taş basıp' muhalefete oy verecektir. Ama benim gördüğüm, iktidar 'HDP seçmenini muhalefet partilarine nasıl oy verdirmeyiz' hesabını yapıyor. Mesela sadece HDP'nin kapatılması ve sonrasında da seçime sokulmaması değil; HDP seçmeninin muhalefet partilerine verebileceği desteğin zeminini de ortadan kaldıracak bir milliyetçilik rüzgarı önümüzdeki dönemde estirilebiilir."
(ARTI GERÇEK)

Söyleşi