Figen Yüksekdağ: 'Ortak aday' sorularının tek muhatabı Altılı Masa’dır

Figen Yüksekdağ: 'Ortak aday' sorularının tek muhatabı Altılı Masa’dır
Altı yıldır Kandıra Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Figen Yüksekdağ, "HDP kimseye mecbur da mahkum da değil. Her önüne gelene ders vermeye, hizaya çekmeye, hırpalamaya, kafasına göre bölümleyip dizayn etmeye çalıştığı bir obje hiç değildir" açıklaması yaptı.

Kandıra Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yaklaşan seçimlerle ve HDP'nin kendi adayını belirleme süreci ile ilgili değerlendimelerde bulundu.

Yüksekdağ, "HDP kendi üstüne düşen görevi fazlasıyla yerine getirdi. Bundan sonrası Altılı Masa bileşenlerinin sorumluluk ve cesaretleriyle ilgilidir" diye konuştu.

Yüksekdağ'ın Artı Gerçek'ten Denizcan Abaya'a yaptığı gündeme ilişkin değerlendirmelerinin bir kısmı şöyle:

"Önemli bir seçim yaklaşıyor. Seçimin gündeminde en çok adayların kim olacağı tartışması var. HDP kendi adayını çıkaracağını açıkladı. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce doğru strateji Altılı Masa’yla birlikte ortak aday mı, yoksa HDP’nin kendi adayını çıkarması mı?

HDP aylar önce açıkladığı tutum belgesi ile (Eylül 2022) en doğru yaklaşımın muhalefetin ortak aday çıkarması olduğunu ifade etti. Bu hedef doğrultusunda ciddi çaba sarf ettiği de herkesin malumu. Bu yapıcı çabalara rağmen yapıcı bir karşılık alınmadığı da ortada. Aksine HDP'yi meşru muhatap olarak görmeyen ama tabanını ayırarak oy nesnesine dönüştüren yaklaşım hakim oldu. Parti kapatma saldırısı karşısında çıkaracağı cumhurbaşkanı adayını HDP'nin desteklemesi beklenen Altılı Masa’dan temel demokratik kriterlere sahiplenme düzeyinde de olsa tutum geliştirilmedi.

Altılı Masa’da ve ona yakın kamuoyunda HDP'nin çıkarılacak adayı desteklemeye “mecbur” olduğu algısı ve iddiası çok hakimdi. Bir taraftan da uzun süredir HDP tabanını çileden çıkaran “AKP ile her an anlaşabilirler” kazanının altına odun sürüldü. AKP, saray iktidarı karşısında HDP'nin verdiği mücadelenin ödediği bedelin çeyreğini göğüsleyemeyenlerin gerçeğini en iyi halk görür.

Çok uzatmaya gerek yok ama bir süredir ortak aday konusu etrafında muhalefet cenahından kurulan dil ama özellikle de sıfır muhataplık ve asgari politik taleplere yanıtların geçiştirilmesi sorunu, HDP'nin aday çıkarma kararının yolunu döşedi.

Sonuçta partimiz doğru bir karar almıştır. Aslına bakarsanız gecikmiştir bile. Biz içeride dahi kitlemizin HDP'ye yapılan muameleye ne kadar tepkili olduğunu biliyor, duyuyoruz. İktidar alternatifi diye ortaya çıkanlar bilmiyor mu? Ne hayati süreçlerden geçildi, ne ölüm-kalım mücadeleleri verildi, hâlâ hacmi 10 milyonu bulmuş politik bir güç olarak HDP kitlesini tanımıyor, anlamak istemiyorlar. Eğer bu güç “partini iradeni bırak gel” diyenin peşinden gitseydi AKP-MHP faşizminin hışmına uğramazdı. İradesini ve onurunu tanımayanı tanımayan bir halk gerçeği var ortada.

HDP’nin yolu belli, yeri belli. Ortak aday tartışmasından bağımsız olarak 3. Yol program ve stratejisine bağlıyız. Sadece ve sadece Türkiye halklarına karşı duyulan sorumluluk ve antifaşist hassasiyet gereği, ortak aday öncelendi. HDP kendi üstüne düşen görevi fazlasıyla yerine getirdi. Bundan sonrası Altılı Masa bileşenlerinin sorumluluk ve cesaretleriyle ilgilidir.

HDP kimseye mecbur da mahkum da değil. Her önüne gelene ders vermeye, hizaya çekmeye, hırpalamaya, kafasına göre bölümleyip dizayn etmeye çalıştığı bir obje hiç değildir. Açık ya da sinsi her türden tasfiye projesini görecek, bilecek kadar feraset sahibi bir halkın partide cisimleşmiş halidir. Kendi adayını çıkarma iradesi bu bilincin ve ferasetin ürünüdür. Ve önemle belirtmeliyim ki bundan sonra “Neden ortak aday çıkarılamadı ya da bu nasıl başarılabilir?” sorularının tek muhatabı Altılı Masa’dır. HDP’nin meşruiyetine değer vermeme ve arka kapı diplomasisine hapsetme sorununu çözecekler mi birlikte göreceğiz.

Aday profili nasıl olmalı? Eğer HDP kadın aday gösterirse, bunun mevcut siyasi konjonktürde anlamı ne olur?

Aday tutarlı ve kapsayıcı bir demokratik niteliğe sahip olmalı elbette. Ülkemizin sürüklendiği derin faşizm karanlığından ve ağır yoksullaşmadan çıkış yolu böyle açılabilir. Birleştiricilik, cesaret, harekete geçiricilik; başta Kürt sorunu, kadın hakları, emek ve gençlik alanları gelmek üzere, rejimin tepeden tırnağa demokratik yeniden yapılandırılmasına, liderlik edebilmek gibi özellikleri üstünde barındırmalı.

HDP’nin ağırlıklı görüşü kadın aday çıkarmak yönünde. En doğru ve isabetli karar da bu olacaktır. Yıllardır oluşan ve gelişen kadın birikiminin, toplumsal politik bir niteliğe, öncülüğe taşınması bakımından son derece anlamlıdır. Gündelik yaşamda en ağır siyasal saldırılara maruz kalan ve en büyük seçmen yüzdesini oluşturan kadınların temsiliyeti sorununu çözme kabiliyeti olan parti HDP’dir. Bu bir iddia, hedef değil somut pratiktir.

Dahası, kadın kırımının had safhaya ulaştığı, iktidarın başörtüsü güvencesi adı altında kadın bedeni, yaşamına yönelik gerici faşist, cinsiyetçi darbe planladığı koşullarda, mücadele çıtasını yükseltmek gerekir. Demokratik toplumcu ve kadın özgürlükçü bir kadın cumhurbaşkanı adayı, bu mücadelenin yükseltilmesi bakımından önemlidir. Türkiye’nin kapsamlı politik ve ekonomik sorunlarının çözümünde kadın aklı, iradesi, birleştiriciliği ve kolektif gücü tarihi rol oynayabilir.

İran’da ortaya çıkan isyan da gösterdi ki, en bağnaz, kıyıcı diktatörlükler karşısında dahi, “Jîn, jîyan, azadî - Kadın, yaşam, özgürlük” sesi ve hareketi çok şey değiştiriyor. En yıkılmaz, sarsılmaz görünen zulüm kaleleri, kadınların haklılığı, meşruiyeti ve öncülüğüyle kuşatılabiliyor. Başarmanın, kazanmanın mümkün olduğu inancı ve vazgeçmeme kararlılığı toplumsal güce dönüştürülebiliyor. Bütün ittifaklardan, dengelerden, taktik hesaplardan ve günü kurtarma dehalıklarından sıyrılıp, büyük sosyopolitik fotoğrafa baktığınızda, kurtuluşun kadında olduğunu görürsünüz aslında.

Sizce Altılı Masa’nın HDP’ye ve Emek ve Özgürlük İttifakı’na yaklaşımı nasıl?

Önemli olan HDP ile Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kendi yolundan kararlı şekilde ilerlemesi. Seçimler ve adaylık mevzularının ötesinde, üçüncü birleşik cephe ve dinamik toplumsal muhalefet tarafını temsil ediyorlar. Bize yansıdığı kadarıyla Kartal Mitingi bu dinamiğin ve potansiyel çekim gücünün aynası oldu. Görüneni ve görünenden çok daha fazla olduğu bilineni yok saymak mümkün değildir. Mümkünse de HDP’nin ya da Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sorunu değildir.

Önemli olan halkların, kadınların; adalete, ekmeğe, özgürlüğe erişimden menedilenlerin kendi gücüne güvenmesidir. Sonuçta hitap ettiği ve birleştirdiği bir taban var ve sadece merkez siyaseti değil, emek, özgürlük, inanç, kadının kurtuluşu, ekoloji ve sol-sosyalist dinamikleri içeriyor. Türkiye’de asıl bu alanın siyasete katılımı önemlidir. Değişim ancak buradan sağlanabilir. Üstelik Türkiye’de faşizmin, gericiliğin kurumsallaşma seviyesi, çok daha tutarlı bir demokratik muhalefeti gerektiriyor."

HABERİN TAMAMI

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Politika