Filler ve çimenler: Suriye’de depremden etkilenen bölgelere neden yardım gitmiyor?

Filler ve çimenler: Suriye’de depremden etkilenen bölgelere neden yardım gitmiyor?
Suriye 12 yıllık savaşın ardından yine enkaz altında. Türkiye merkezli iki şiddetli deprem sınırın diğer tarafında da yıkıma ve üç binden fazla can kaybına yol açtı. Türkiye’ye uluslararası yardım yağarken, Suriye’ye gönderilen yardımlar çok sınırlı kaldı. Peki neden?

KISA DALGA / DIŞ HABERLER

Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğündeki deprem Suriye'de de büyük insanlık bir dramın yaşanmasına neden oldu. Suriye’den sağlıklı bilgi akışı sağlanamıyor, buna rağmen açıklanan son rakamlara göre Suriye'de deprem yüzünden en az 3.317 kişi hayatını kaybetti, 5 binin üstünde yaralı var.

Suriye’de de can kayıplarının katlanarak artması bekleniyor ama depremin dördüncü gününde bile Suriye’deki afetzedelere yardımlar hâlâ çok kısıtlı şekilde ulaşıyor. Bunun pek çok nedeni var. ABD ve AB Suriye’ye halen yaptırım uygulanıyor, Batılılar Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı ‘ülkeyi demir yumrukla yönetmekle’ suçluyor ve depremden etkilenen rejim muhalifi bölgeye yardımlar sadece bir sınır kapısından ulaşabiliyor.

Suriye'de depremden etkilenen yerler, Şam kontrolündeki bölge ve muhaliflerin kontrolündeki bölgeler olarak ikiye ayrılmış durumda. Suriye’de bugünkü haliyle dört bölge bulunuyor: Şam hükümetinin, Kürtlerin ve Türkiye destekli muhaliflerin kontrolü altındaki bölgeler… Bunların yanı sıra ülkede hâlâ çeşitli dış güçler ve devlet dışı aktörlerin varlığı devam ediyor.

ABD ve AB yaptırımları devam ediyor

Ülkede geniş bir bölge Rusya ve İran destekli Esad rejimi kontrolü altında. ABD ve Avrupa Birliği (AB), ‘Esad’ın savaş suçlarını’ gerekçe göstererek Suriye’ye halen yaptırım uyguluyor. Yaptırımlar kapsamında Suriye’de yüzlerce şirket ve kişinin malvarlığı dondurulmuş durumda. Amerikanların Suriye’ye ihracat ve yatırım yapması yasak. Petrol ürünleriyle ilgili işlemlere izin vermiyor. AB tarafındansa Suriye devlet tahvilleri işlemleri yasaklanmış durumda, Suriye bankalarının AB ülkelerinde yeni şube açması ve Avrupa’nın finansal kurumlarıyla bankacılık işlemleri yapması da…

Pek çok kuruluş, depremin ardından afetzedelere destek olacak insani yardımların yapılabilmesi için Suriye’ye yönelik bu yaptırımların kaldırılması çağrısını yaptı. Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Koordinatörü Mustafa Benlamlih, AFP haber ajansına verdiği söyleşide, “Siyaseti bir kenara bırakın ve insani yardım çalışmalarımızı yapalım. Bekleyip Esad yönetimiyle müzakere etmeye zaman yok, deprem bölgesinde ölü ve yaralı sayısı giderek artıyor” dedi.

Esad, krizi kendi yararına mı kullanıyor?

Ancak, ABD ve AB yaptırımları kaldırmayı tartışmak bile istemiyor. Çünkü, Batı’da yaptırımları kaldırmanın ‘Esad yönetiminin zımnen tanınması’ anlamına geleceği korkusu hakim.

Esad’ın bu krizi yaptırımları kaldırtmak için kendi çıkarına kullandığı öne sürülüyor. Bir diğer iddiaysa başkent Şam’a uçaklarla indirilen yardım malzemelerinin, ‘hükümetin vaatlerinin aksine’ Esad'ın kontrolündeki bölgelerde kaldığı. Şam üzerinden ülkeye gelen yardım malzemeleri Esad hükümeti tarafından dağıtılıyor.

Alman Tagesschau yayına konuşan Uluslararası Kriz Grubu’ndan (International Crisis Group) Suriye gözlemcisi Heiko Wimmen, Temel olarak, yaptırımların yardımları teslim etmenin üzerinde hiçbir etkisi yok. Yani bu boş bir argüman. Esad ve destekçileri tarafından bu argüman, Suriye'deki sefaletin ve ekonomik zorlukların yaptırımlardan kaynaklandığına dair hikâyeyi sürdürmek için kullanılıyor” dedi.

Federal Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Alman WDR kanalına verdiği söyleşide sorunun yaptırımlar değil, Esad rejimi olduğunu söylüyor. “Ekonomik yaptırımlar, yıllardır kendi halkına terör estiren ve ülkeye insani yardım yapılmasına izin vermeyen rejime yönelik” diyen Baerbock’un sözleri şöyle:

“Dolayısıyla sorun rejime yönelik yaptırımlar değil, rejimin geçmişte ülkeye yardım göndermemesidir. Son birkaç gündür daha fazla sınır kapısının açılmasını sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak, daha fazla erişime ihtiyacımız var. Türk meslektaşlarımla yoğun bir şekilde yardımları acilen Kuzey Suriye'ye nasıl ulaştırabileceğimizi konuştum. Bir rejim bu durumda bile kendi nüfusuna sahip çıkmamaya kararlıysa, bunun nedeni sınırlardan iş makineleri geçiremememiz değil, Suriye rejiminin bu sınırları açamamasıdır.”

“Banka havalesi yapmak imkânsız”

Alman ARD kanalına konuşan Berlin'de bir dışişleri bakanlığı sözcüsünün bu konudaki açıklaması ise şöyle: “AB yaptırımları Suriye'deki insanları değil, rejimi ve destekçilerini, savaş ekonomisinin vurguncularını ve en ciddi insan hakları ihlallerinden sorumlu kişileri hedefliyor.”

Sözcü, yaptırımların sadece birkaç malın ithalatını yasakladığını, kurtarma ve insani yardım malzemelerini kapsamadığını söylese de aynı yayın organına konuşan insan hakları örgütü Christian Solidarity International'ın Direktörü Peter Fuchs buna itiraz ediyor:

“Suriye’ye banka havalesi yapmak imkânsız. Almanya veya Kanada'da yaşayan Suriyeliler depremde evsiz kalan Halep, Hama veya Lazkiye'deki yakınlarına para havalesi yapamıyor. Hiçbir Suriye hastanesi tıbbi malzeme, yedek parça, ilaç satın alamıyor. Suriye halkı yıllardır topluca AB ve ABD'nin ahlaksız yaptırım rejimi tarafından cezalandırılıyor.”

Muhalif bölgede de iki karşıt güç hâkim

İnsanı yardımlar, hükûmet muhalifi olan bölgelere şimdilik sadece Türkiye-Suriye sınırında açık olan tek sınır kapısı Cilvegözü’nden gönderiliyor. Almanya, Türkiye’den sınırdaki diğer kapıları da açmasını istedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün AFAD merkezinde yaptığı açıklamada, “Şu anda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi çerçevesinde Cilvegözü Sınır Kapımız açık. Ama Suriye tarafında da bazı yollarda tahribat var. O tahribatlar nedeniyle yardımlar konusunda bazı zorluklar da çekiliyor. Bu nedenle iki tane daha kapının açılması konusunda çalışmalar yapıyoruz” dedi.

Nitekim, güzergâhtaki yolların onarılmasıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) ilk yardım konvoyu bugün Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye ulaştı.

Muhaliflerinin kontrolünde bulunan depremden etkilenen alanlarda da iki karşıt güç hâkim. Kuzeydoğu’da Kürtler geniş bir bölgeyi elinde tutuyor. Rejimden sonra ülkede en fazla bölgede kontrol sahibi olan gruplar Kürtler. Ancak, burası da Türkiye için ‘tehlikeli bölge.’ Alman ZDF kanalında yapılan bir habere göre, “kurtarma çalışmalarına rağmen Suriye'de Türk ordusu ile Kürtler arasındaki çatışmaları devam ediyor gibi görünüyor. Kürtlere göre sınır bölgesindeki mevzilerinden biri Salı günü saldırıya uğradı. Türk tarafı, Kürt saldırılarına misilleme yapıldığını söylüyor.”

Bu bölgedeki diğer aktör ise Türkiye destekli muhalif gruplar. Bunlar da Afrin'den Cerablus'a ve Akçakale'den Ceylanpınar'a ülkenin en kuzeyinde Türkiye sınırında birbiriyle teması olmayan iki yatay uzun koridoru kontrol ediyor.

Peki, sonuç ne? Bölgedeki savaş ve güç mücadeleleri, uluslararası kurtarma ekiplerinin Suriye’deki afet bölgelerinde konuşlandırılmasını ve yardım malzemelerinin ulaştırılmasını yavaşlattı. Depremden sonra enkaz altındaki yaralıları kurtarmak için hayati önemde olan ilk 72 saat çoktan geride kaldı. Yaşanan şiddetli depremlerden önce de buradaki halk var insanı yardıma muhtaçtı. Uzun süren savaş ve yerinden edilme nedeniyle zaten travma yaşayan milyonlarca insan, politik güç dengeleri nedeniyle yine enkaz altında bırakıldı.

Dünya