Gazeteci Alican Uludağ’a 2 yıl 4 ay hapis istemi

Gazeteci Alican Uludağ’a 2 yıl 4 ay hapis istemi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Murat Ağırel’in tutukluluk incelemesinin avukatlarına haber verilmeden yapılmasını “kumpas” olarak nitelendiren gazeteci Alican Uludağ hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan bir yıldan 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açtı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazeteci Alican Uludağ hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan bir yıldan 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. Başsavcılık davaya gerekçe olarak da  Uludağ'ın gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Murat Ağırel’in tutukluluk incelemesinin avukatlarına haber verilmeden yapılmasını “kumpas” olarak nitelendirmesini gösterdi. 

AnkaraGazetecisi'nde yer alan habere göre, davayı açan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaşı’nın, Adalet Bakanlığı’nın Türk Ceza Yasası’nın 301. Maddesi kapsamında “yargı organlarını aşağılama” suçundan soruşturma izni vermemesi üzerine Uludağ’a dava açmak için “hakaret” kılıfını bulması dikkat çekti.

Libya’daki MİT şehidi haberi nedeniyle tutuklanan gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Aydın Keser ve Mehmet Ferhat Çelik’in tutukluluk incelemesi, geçen yıl mayıs ayında avukatlarına haber verilmeden yapılmıştı.

Pehlivan ve Terkoğlu’nun avukatlarından Onur Cingil, bu durumu 4 Mayıs 2020 tarihinde twitter hesabından şöyle eleştirmişti:

“ŞU AN HABERLERİ OLMADAN TUTUKLULUR! Şöyle anlatayım: Tutukluluk incelemesi avukat ya da kişinin kendisinin huzurundu yapılır. Peki, bu ahlaksızlar ne yapmışlar? Ne bize ne Müvekkillere haber vermişler. Barodan CMK avukatı istemişler.”

"KUMPAS" ELEŞTİRİSİ

Bunun üzerine o dönem Cumhuriyet gazetesinde yargı muhabiri olarak görev yapan Alican Uludağ, Onur Cingil’in bu paylaşımını alıntılayarak, twitter’da şu eleştiride bulundu:

“Bir dönem Zekeriya Öz ‘ler Beşiktaş Adliyesi’nde kumpaslar kurmuştu. Yeni kumpasların adresi ise Çağlayan Adliyesi oldu. Aktörler değişse de hukuksuzluklar hep aynı.”

İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde bir savcı, buna ilişkin tutanak tutarak, yargıyı aşağılama suçundan soruşturma başlattı. Çok geçmeden soruşturmayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaşı devraldı. Bölükbaşı, gazeteciliğin yargılandığı Cumhuriyet davasında da duruşma savcılığı yapmıştı. Yine Bölükbaşı, daha önce de Fethullah Gülen’in şikayeti üzerine Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı’ya hakaretten dava açan savcı olarak da kayıtlara geçmişti.

TCK 301'DEN SORUŞTURMA İZNİ İSTEDİ

Başsavcı Vekili Bölükbaşı, ilk iş olarak Adalet Bakanlığı’ndan Türk Ceza Yasası’nın 301. Maddesi kapsamında “devletin yargı organlarını alenen aşağılama” suçundan soruşturma izni talep etti.

Savcı, bakanlıktan soruşturma izni isterken, şu iddiada bulundu:

“… Devletin yargı organı bünyesinde bulunan ve yargı organının bir parçası olan İstanbul Adliyesinde faaliyet gösteren soruşturma ve yargı birimleri tarafından bir bütün olarak, kişileri güç duruma düşürecek gizli düzen kurulup, tuzak hazırlandığı, hukuka aykırı iş ve işlemlerin yapıldığı yönünde izlenim ve algı yaratmak…”

BAKANLIK SORUŞTURMA İZNİ VERMEDİ

Adalet Bakanlığı ise 16 Eylül 2020’de Uludağ hakkında soruşturma izni vermedi. Gerekçe olarak, şunları bildirdi:

“… Şüphelinin, bahse konu ifadeleri, doğrudan doğruya ve tümüyle paylaşımda bahsi geçen ilgili yargı mensuplarına yönelik olarak kullandığı, dosya kapsamına göre Devletin yargı organlarını alenen aşağılama niyetiyle söylendiğine dair delil bulunmayan bu sözlerin genellik arz etmemesi ve muhatabına yönelik olması nedeniyle eylemin, 5237 sayılı Kanun’un 301. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak eylemin başka suç veya suçları oluşturup oluşturmadığının mahallince değerlendirilip genel hükümler uyarınca işlem yapılabileceği kanaatine varılmıştır.”

Adalet Bakanlığı’nın söz konusu paylaşımda yargıyı aşağılama görmemesine karşın, Başsavcı Vekili Bölükbaşı dosyayı kapatmadı. Söz konusu savcı, yargıyı aşağılamadan dava açamayınca bu kez “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” maddesini işleterek, bu suçtan iddianame düzenledi. İddianamede, Barışların tutukluluk incelemesini yapan sulh ceza hakimi de müşteki yapıldı.

İddianamede, Barışların tutukluluk incelemesinin avukatlarına haber verilmeden yapılmasını eleştirmede “kamu yararı bulunmadığı” iddiasında bulunuldu.

Uludağ hakkındaki dava İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

DAVAYI AÇAN BAŞSAVCI VEKİLİ FİDAN'IN EKİBİNDEN 

Davaya açan başsavcı vekili Bölükbaşı, eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın döneminde bu göreve getirilmişti. Fidan’ın Yargıtay’a atanmasının ardından yerine ise Ankara’dan Bakan Yardımcısı Şaban Yılmaz İstanbul Başsavcısı olmuştu.

YARGIDAKİ PELİKANCILARI YAZMIŞTI 

Ankara’da yargı muhabiri olarak görev yapan Alican Uludağ, yargıdaki “İstanbul Grubu” örgütlenmesini yazan ilk gazeteci olmuştu. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Pelikancılara yakın olan yargıdaki İstanbul Grubu arasındaki “güç mücadelesi”ne ilişkin haberi Cumhuriyet’te manşet olan Uludağ, bu haber nedeniyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından 2019’da “Siyasal Haber” dalında ödüle layık görülmüştü.

Gündem