Gerçeği söyleyen maskeler: Arendtçi bir deneyim

Gerçeği söyleyen maskeler: Arendtçi bir deneyim
Maske zorunluluğunun kalkması ile birlikte bazı kadınların maskeler aracılığıyla edindikleri güç, ses ve görünüm mutlaka zayıflayacak ama hayat kendini yeniledikçe yeni dayanışma ve varoluş biçimleri ortaya çıkmaya devam edecek.

C. AKÇA ATAÇ- caatac@gmail.com

İki yıllık maske deneyimimizin zorunlu kısmının sonuna gelmişken bu küresel, kitlesel, ortak fenomen hakkında, hiç yaşamamış gibi olmamak için belki de oturup son bir kere daha konuşmak gerekiyor.

Maske zorunluluğu, ortak yaşanan her olayın doğasında olduğu gibi herkesin başka bir yönüne odaklanarak başka bir hikaye anlatacağı karmaşık bir süreç olarak tarihe geçecek. Maske kimine göre içinde kendi pis nefesimizi soluduğumuz bir bez parçası, kimine göre kişisel özgürlüklerimize büyük müdahale, kimine göre de hayati risk bulunan ortamlardaki biricik kurtarıcımız oldu.

Haziran 2020’nin sonunda, maske zorunluluğu getirilen bölgelerde yaşayan insanlar, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 90’ını oluşturur hale gelmişti. Maskenin neredeyse evrensel bir norm olduğu o anda, virüsün yayılma hızının nasıl yavaşladığını gösteren araştırmalar yayımlandı (1). Ancak, elbette ki böyle bir zorunluluğun evrensel olarak sürdürülmesi mümkün değildi ve kalıcı, geçici yasaklar bir bir kalkarken ardında sevinçten endişeye uzanan, etkisi yaygın bir duygusal dalgalanma bıraktı.

Toplumsal cinsiyet temelli araştırmalar, maske kullanımına erkeklerin “bağımsızlıklarını kısıtladığı” ve “erkekliğe hizmet etmediği” gerekçesi ile daha şiddetle karşı çıktıklarını göstermiştir (2). Kadınların ise, aktif sağlık risklerini bertaraf ettiğine daha çok inanmalarının yanı sıra, erkeklerden farklı olarak maske kullanımına, Arendtçi bir “seslerini duyurma” deneyimi de kattıklarını gözlemliyoruz. Bu yazıya ilham veren de, zaman zaman güçlenme eylemlerine dönüşen bu deneyimdir.

Daha önce suçlandığı ırkçılıktan kendini aklamak için 2019 Sonbahar/Kış Koleksiyonunu Hannah Arendt etkisinde hazırlayan Gucci, pandeminin hemen öncesindeki defilesinde maske temasını işlemişti (3). Arendt’in kendimizi saklamak değil, dünyaya göstermek istediğimizde maske takarız iddiasını temel alan Gucci tasarımcısı Alessandro Michele, defilede kullandığı maskelerle yeryüzündeki biricik varlığımızı yaratıcı, etik, ve siyasi bir duruşla hem gösterebileceğimiz hem gizleyebileceğimiz mesajını vermeye çalışmıştı. Elbette ki pandemide kullandığımız maskelerle Gucci defilesindeki maskelerin benzerliği, ikisinin de Arendtçi bir okumaya müsade etmesi bakımından sadece kavramsaldır.

Pandemi ile birlikte imgesel maskelerin gerçeklik kazanmasıyla, yüzü gizleyen bu formun aslında nasıl ifşa etme, ses kazandırma ve siyasi bir duruş sergileme yöntemi haline geldiğine, okuduklarımızın haricinde, gerçek yaşamda da şahitlik ettik. Arendt’in yıllar ötesinden yazdıklarının güncel insanlık deneyimleriyle alakası onu neden okumaya devam ettiğimizin de ispatı.

Maske ve persona arasındaki ilişkiyi vurgulayan Hannah Arendt, kişinin hayali maskeyi fark edilmek, maske aracılığıyla sergilemek istediği karakteri hakkında ipucu vermek için taktığını savunur. Persona için kabul görmek ve kendisine, aşikar ettiği ipucuna göre davranılması önemlidir. Kamusal alanda inşa ettiği personaya uygun eylemek ve konuşmak isteyen kişi için maske, işlevseldir (4). Çürümüşlüğü, yozlaşmayı ve ikiyüzlülüğü temsil eden maskeler, Fransız Devrimindeki gibi fırlatılıp atılmalıdır ama kişinin, kendine biçtiği karakterini yansıtan sesini duyuracak bir araç olarak maske, önemli ve gereklidir. Arendt’e göre siyasal pratik, bir sahne performansıdır (5). Bu performansın, doğal ve özel kişinin, hakiki bazı yönlerini gizleyerek kendine bir kamusal temsiliyet yaratması için kullanılması bir çelişki değildir (6).

Arendt’in maskeyi bir metafor olarak ilk defa Devrim Üzerine (On Revolution) kitabındaki ‘Toplumsal Mesele’ başlıklı denemesinde kullandığını görürüz. Daha sonra, 1975 yılında, Sonning Ödülünü alırken yaptığı konuşmada maskelerin, ya da dünyada sahnelenen oyunda yer almayı kabul ettiğimiz anda üstlendiğimiz rollerin, sabit ve değişmez olmadığını söylemiştir. İnsan olmanın, vicdan hürriyeti gibi devredilemez ve vazgeçilemez unsurlarının haricinde, değişkenlik gösteren gerekliliklerinde, oyunun kendisinin belirlediği ve tasarladığı maskeler, “duyulmak için,” sürekli takılır ve çıkarılır (7). Arendt’in kadına özel olarak kurgulamadığı metaforundaki maskelerin gerçekleri, ağız kısmındaki açıklıktan duyulurken pandemideki ağzı kapatan maskeler, kadınlar için, kadınlar adına, üzerindeki desenler ve yazılar aracılığıyla konuştular.

Dünyadaki tekstil işçilerinin yüzde 85’inin kadın olduğunu düşündüğümüzde, kadınlara ses veren maskeleri kadınlar için kadınların diktiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. 2008 ekonomik krizinden bu yana küresel tedarik zincileri karşısında, istihdam ve çalışma koşulları bakımından iyice dezavantajlı duruma düşen kadın işgücü, pandemi sırasındaki kapanmalarda evden çalışarak geçici bir süre de olsa, özellikle maske yapımında, yeniden üretime katıldı (8).

Hindistan’daki Phulkari maskelerinin hikayesi örneğin, Pencap sınırlarını aşarak farklı coğrafyalarda kendine yankı buldu. 2015 ila 2019 yılları arasında aşırı fakirlik nedeniyle intihar eden 2528 erkeğin ardında kalan Moonaklı kadınların geçinebilmek için geleneksel motiflerden geliştirdikleri Phulkari (çiçek işi) işlemeler, pandemi zamanında maskeleri süsleyerek hem beklenmedik bir üne kavuştu hem de fakirlik kaderini yenen bir kazanç kapısı oldu. Avustralyalı bir kadının sosyal medya hesabında tanıtmasının ardından viral olan Phulkari maskelerinin güçlü sesi, eyalet yöneticilerinin, son derece istisnai bir durum olarak, Moonaklı dullara mesaileri sırasında tek öğün yemek hakkı tanımasını sağladı (9). Çiçek işlemeli maskeleri ısmarlayıp takan kadınlar da okyanuslar, dağlar, ormanlar ötesindeki kasabalarda yaşayan, hiç görmedikleri bu Hintli kadınlarla tarihi bir dayanışma içine girmiş oldu.

Pandeminin başlangıcındaki panik havası dağılıp, maskeler konusunda daha kişisel tutumlar geliştirmek mümkün olduğunda, kamusal alanda göz önünde olan kadınlar da, Arendtçi bir görülme ve duyulma egzersizi içinde, sesi olan maskeler kullanmayı tercih etmeye başladılar. Britanya basınında uğradığı ırkçı saldırılardan sonra böyle bir sese ihtiyaç duyan Sussex Düşesi Meghan Markle, New York’ta okul çocuklarına yaptığı ziyaretlerde siyahi kadınlar tarafından kurulan ve çalışanlarının tamamını siyahi kadınların oluşturduğu Royal Jelly firmasının markasını taşıyan 15 dolarlık maskeler kullanmayı tercih etti (10). Benzer bir şekilde Kızılderili kimliğine, maskesi aracılığıyla görünürlük kazandıran, Amerikan tarihinin ilk yerli İçişleri Bakanı Deb Haaland da pandemi süresince siyasi gündemine uygun renk ve desende maske taktığını, “dünya sahnesinde” böyle de takip edilmesi gerektiğini Instagram hesabından seçmenlerine duyurdu (11).

Fransız kostüm tasarımcısı Anne Sophie Cochevelou, maskelerin bu şekilde kadınların kim olduğunu saklamak yerine aşikar edecek “kişisel bayraklar” olarak kullanılmasının güçlendirici yönünü ortaya çıkarmak için, kapanma süreci boyunca her gün ayrı bir maske tasarladı ve “Bir Surattan Fazlası” koleksiyonunu oluşturdu (12). Maske takmanın, yapmanın veya dağıtmanın bazı kadınlarda yarattığı güçlenme ve yeterlilik hissi, kamusal alanda bu derecede görünür olduğu için, pandemi deneyimleri arasında da mutlaka kayda geçmesi gerekiyor.

Maskelerin kimi kadınlar için “diğerkamlık ve dayanışmanın sembolü” haline gelmesine en son, Türkiye’den bir örnek verebiliriz (13). İstanbul Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılmasının kadınlara verdiği, bir kere daha kendi kaderlerine terk edilme ve güvensizlik hissi ile mücadele etmenin yollarından biri, hiç şüphesiz ki, üzerinde “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” yazan mor maskeler oldu. Kadınlar sokaklarda, taşıdıkları pankartların yanı sıra maskeleriyle de bir mor deniz olup aktı. Meral Akşener ve Pervin Buldan’ın Meclis çatısı altında aynı mesajı aynı görünümle vermesine neden olan, kadın kimliğinden kaynaklanan ortatk tutum, belki de siyasette sadece ortak olarak taktıkları bu maske aracılığıyla sergilenebilirdi. Ancak ses kazanıp, görünür olmayı sağlayan mor maskelerin, kadınları aynı zamanda günlük hayatın her kademesinde yükselişte olan anti-feminizmin de hedefi yaptığını burada belirtmek gerekir. Mezuniyet törenlerinde mor maske takan öğrenciler hakkında disiplin soruşturması açıldığını basından takip ettik (14).

ekran-resmi-2022-04-29-11-43-12.png

FOTOĞRAF: Twitter.com

Toplumlarda sürekli yeni davranış şekilleri ortaya koyan, dayanışmaya yönelik ritüel ve semboller asla tükenmez. Özellikle kadınların, kendi hayatlarındaki sıkışmışlıklarını aşmak için yüzyıllardır gösterdikleri ve artık genetik kodlarında yazılı olan çaba, beceri ve yaratıcılık, kendini özellikle kriz zamanı gösterir. Pandemi zamanında da, her ne kadar Arendt maske metaforunu kadınlara özel kullanmamışsa da, onun tarif ettiği gibi bir deneyimi çoğunlukla kadınlar yaşamıştır. Maske zorunluluğunun kalkması ile birlikte bazı kadınların maskeler aracılığıyla edindikleri güç, ses ve görünüm mutlaka zayıflayacak ama hayat kendini yeniledikçe yeni dayanışma ve varoluş biçimleri ortaya çıkmaya devam edecek.

1- Jeremy Howard et. al., ‘An Evidence Review of Face Masks Against COVID-19,’ PNAS, 2021, 118 (4), doi.org/10.1073/pnas.2014564118, 2.

2- Matt C. Howard, ‘Gender, Face Mask Perceptions, and Face Mask Wearing: Are Men Being Dangerous During the COVID 19?,’ Personality and Individual Differences, 2020, No: 170, https://doi.org/10.1016/j.paid.2020.110417 , 3.

3- ‘Gucci Plays It Safe In the Most Extreme Way Possible,’ The Cut, 21 Şubat 2019, https://www.thecut.com/2019/02/gucci-fall-2019-fashion-show-review.html (Son Erişim: 25 Nisan 2021)

4- Hannah Arendt, On Revolution, (New York: Viking, 1963), 103 -104.

5- Arendt, On Revolution, 106.

6- Norma Claire Moruzzi, Speaking Through the Mask: Hannah Arendt and the Politics of Social Identity (Ithaca&London: Cornell University Press, 2000), 27.

7- Hannah Arendt, ‘Sonning Prize Acceptance Speech,’ 1975, https://www.irenebrination.com/files/hannah-arendt_sonningprizeacceptancespeech-.pdf, 4.

8- Minh-ha T. Pham, ‘ “How to Make a Mask”: Quarantine Feminism and Global Supply Chains,’ Feminist Studies, 2020, 46 (2), 316-326.

9- Think Change India, ‘These Phulkari Masks Made by Women of Moonak Have a Bigger Story to Tell Other Than the Pandemic,’ SocialStory, 10 Eylül 2020, https://yourstory.com/socialstory/2020/09/phulkari-masks-women-moonak-empowerment-livelihood/amp

10- Jack Roystan, ‘Meghan Markle Sends a Hidden Message About Empowerment with Her Face Mask,’ Newsweek, 21 Ağustos 2020, https://www.newsweek.com/meghan-markle-sends-hidden-message-about-empowerment-her-face-mask-1526676

11- @repdebhaaland, 25 Eylül 2020, https://www.instagram.com/p/CFic2HklAQH/?utm_source=ig_embed&utm_campaign=loading

12- Stephan Rabimov, ‘20 Fashion Brands Getting Most Creative with Coronovirus Face Masks,’ FORBES, 27 Nisan 2020,

13- Howard, ‘Face Masks Against COVID,’ 127.

14- ‘DEÜ’de Mezuniyet Töreninde “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” Maskesi Yasağı,’ 30 Eylül 2021, Kısa Dalga, https://kisadalga.net/haber/detay/deude-mezuniyet-toreninde-istanbul-sozlesmesi-yasatir-maskesi-yasagi_15811

Konuk Yazar