Yazı dizisi-2: Alevi mi, Nusayri mi, Arap Alevi mi?
HAKAN MERTCAN
Her şeyden önce açıklığa kavuşturulması gereken önemli bir konu bulunmaktadır. Alevilik tek bir formu olan dinsel bir inanç mıdır? Alevler homojen bir kitle midir? Hayır! Alevi topluluklardan sık sık duyduğumuz “Yol bir, Sürek binbir” mottosu, aslında birçok teorik çalışmanın söylemeye çalıştığı hususu tek cümle ile açıklamaktadır. Farklılıkları ve ortaklıkları içeren Alevilikler ve çeşitli Alevi topluluklar vardır. Arap Aleviler de bu topluluklardan biridir. Bu topluluğun nasıl isimlendirileceği meselesi zaman zaman tartışmalara neden olmaktadır: Nusayri mi, Alevi mi, Arap Alevi mi?
İlk olarak, tarihsel metinlerde, Osmanlı arşiv belgelerinde, “ortodoks İslam” kalemlerinde ve siyasal İslamcıların dillerinde sıkça rastlanılan “Nusayri” nitelemesinin kökeni konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. En yaygın ve kabul gören görüş, Muhammed b. Nusayr’ın (tam adıyla Ebû Şu‘ayb Muhammed b. Nusayr el-Basrî en-Numeyrî) isminden türediğidir. 9. yüzyılda yaşayan Basralı alim Muhammed b. Nusayr, Arap Alevilerin en önemli tarihsel ve teolojik önderlerinden biridir. 11. İmam Hasan el-Askerî’nin en yakınlarından biri olarak kabul edilen ve onun bâbı (İmam’ın bilgi hazinesine açılan kapı) olarak görülen bir figürdür.
İkinci önemli mesele ise, “Nusayri” adının söz konusu topluluğu temsil edip etmediği ve bu topluluğu hangi isimle anmanın daha uygun olduğu tartışmasıdır. Nusayri olarak nitelenen topluluğun bir Alevi topluluğu olduğu çok açıktır. Bu topluluğun büyük kısmı özellikle, yaklaşık bir asırdır kendilerini Nusayri olarak değil, Alevi ya da Arap Alevi olarak adlandırmaya büyük özen göstermektedir. Hatta Mart 2011’den itibaren Suriye’de yaşanan savaş ve Türkiye-Suriye ilişkileri bağlamında bu hassasiyetin daha da arttığı gözlemlenmektedir.
Bir yandan topluluk üyelerinin kendi kimliklerine yönelmeleri, grup içi tarihsel-kültürel-inançsal ilginin yükselmesi, sınırlı düzeyde de olsa sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri neticesinde kimlik bağlamında göreli bir bilinçlenmenin ortaya çıkması, diğer yandan konuya yönelik yetersiz de olsa akademik ilgi ve araştırmanın belirmesi Nusayri isminin daha fazla görünürlük kazanmasına sebep olmuştur. Topluluk dışı kesimlerin, bu insanları tanımlamaya yönelik olarak Nusayri ismini kullanmaya daha fazla eğilimli olmalarına karşın, topluluğun kendisini tanımlamasında bu isme mesafeli olduğu açıktır. Özellikle başta siyasal İslamcılar olmak üzere kimi çevrelerin Nusayri ismini, tarihsel süreçte kullanıldığı gibi tahkir ifade eden bir biçimde kullanmakta ısrarcı olmaları, devrik Suriye rejimini yanlış bir biçimde Nusayrilerin egemenliğinde bir diktatörlük olarak tanımlamaları ve bu çerçevede Suriye’deki güncel gelişmelere bağlı olarak Alevileri zulüm, şiddet, kan dökücülük vb. ile özdeşleştirmeleri, bu topluluğun (gerek “içeriden” gerek “dışarıdan”) Nusayri isminin kullanılmasına karşı tepkisini artırmıştır. Ayrıca, Suriye’deki savaş-şiddet-terör bağlamında Arap Alevilere yönelik geliştirilen olumsuz söylemin temel bir parçası, Nusayri olarak nitelenen Arap Alevileri, diğer Alevi topluluklardan ayrıştırma çabasıdır. Özetle, "Nusayriler"in olumsuz sıfatlarla anılarak Alevilikten farklı bir topluluk olarak gösterilmeye çalışıldığı görülmektedir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi, bu topluluk Alevi kimliğinin bir parçasıdır.
Günümüzde birçok Arap Alevi şeyhi, yazarı ve kanaat önderi, "Nusayri" olarak adlandırılmanın doğru olmadığını, topluluğun gerçek ve yegâne isminin "Alevi/Arap Alevi" olduğunu vurgulamaktadır. Bununla birlikte, bazı topluluk ileri gelenleri, eserlerinde veya mülakatlarında "Nusayri" isminin yüzyıllardır kullanıldığını ve kendilerini Nusayri veya Nusayri-Alevi olarak da tanımlayabildiklerini ifade etmektedir. Örneğin, Mahmut Reyhani, Muhammed b. Nusayr’ın tarihsel olarak kötülenmeye çalışılmasına karşı, bu ismin kullanımının tamamen terk edilmesine karşı çıkmaktadır. Ona göre, Muhammed b. Nusayr, Nusayri-Alevi inancının temel taşlarından biridir ve onun dışlanması, inanç yapısına zarar verir: “O dışlanırsa yapımız çöker, o zaman uzun yıllar koruduğumuz, geçirdiğimiz bütün sıkıntı ve akıl almaz felaketlere rağmen sadık kaldığımız, yolunda canlarımızı seve seve feda ettiğimiz bu kutsal inancı yok yere harcamış oluruz” demektedir. Yazar, Nusayri isminin kesinlikle Muhammed b. Nusayr’dan geldiğini ve bu ismi kabul etmemenin haklı bir gerekçesi olmadığını savunur. Reyhani’nin Nusayri isminin Muhammed b. Nusayr’dan geldiğine ve bu şahsiyetin tarihsel ve teolojik bakımdan yerine getirdiği rolün önemine ilişkin tespiti yerindedir. Ancak, "Nusayri" isminin bir topluluk adı olarak kullanılmasına karşı çıkmak, Muhammed b. Nusayr’ın değerini yok saymak veya Alevi öğretisini terk etmek anlamına gelmemektedir. Nitekim birçok Arap Alevi yazar, "Nusayri" yerine "Alevi" ismini kullanmakta ve topluluğun büyük çoğunluğu kendisini "Arap Alevi" olarak tanımlamaktadır.
Son olarak şunu da ifade etmekte fayda var:
Suriye ve Lübnan’da Arap Aleviler, kendilerini sadece “Alevi” olarak ifade ederler. Bu bölgelerde ayrıca “Arap” vurgusu yapmak zaten anlamlı değildir. Ancak çeşitli Alevi toplulukların bir arada yaşadığı Türkiye’de durum biraz daha farklıdır. Burada Alevilik, farklı etnik kimliklerle birlikte anılabilmektedir. Örneğin “Türk Alevi”, “Kürt Alevi”, “Zazaca konuşan Aleviler” ya da “Arap Alevi” gibi tanımlar kullanılarak topluluklar kendilerini hem etnik hem de inanç açısından ifade edebilmektedir. Türkçe'de “Alevi” terimi tüm bu toplulukları ifade etmek için kullanılabilse de, İngilizce metinlerde genellikle Arap Alevileri için Arapça telaffuza uygun olarak “Alawi” (ʿAlawī) ifadesi, diğer Alevi toplulukları için ise, Türkçe telaffuza uygun olarak, Alevi terimi kullanılmaktadır. Bu durum, Alevi ve Alawi terimlerinin farklı inançları temsil ettiği izlenimini yaratabilmektedir. Ancak bu ayrımı mutlaklaştırmak doğru değildir. Teolojik ve tarihsel farklılıklar bulunsa da, bu topluluklar temelde Alevilik çatısı altında yer almaktadır.
Kaynak:Haber Merkezi
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.