Gergerlioğlu'nu gözaltına alınırken en çok üzen olay

Gergerlioğlu'nu gözaltına alınırken en çok üzen olay
Gözaltına alınma anlarını anlatan Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Üzüntüm şu aslında, beni alan polisler 2.5 yıl boyunca Meclis’te bizi görünce önünü ilikleyen polislerdi, insan bir insan olur” dedi.





TBMM Genel Kurulu’nda hakkında yargı kararının okunmasından sonra başlattığı Adalet Nöbeti sırasında sabah gözaltına alınma anlarını ve karakolda yaşadıklarını anlatan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Üzüntüm şu aslında, beni alan polisler 2.5 yıl  boyunca Meclis’te bizi görünce  önünü ilikleyen polislerdi, insan bir insan olur. Dışarıdan gelen polis olsa anlarım, bunlar vatandaşa da böyle davranıyor derim ama bu polisler 2.5 yıl boyunca size saygı gösteren polisler. Eski mesai arkadaşlarımız bunlar.  Hepsi beni iyi tanıyan insanlar” diye konuştu.

Dün geceyi evinde geçiren Gergerlioğlu, şunları anlattı:

''Gözaltına alındığımda çok büyük bir kamuoyu oluşmuş, onu gördüm. Bizim mücadelemiz vicdan mücadelesi. Türkiye’nin birçok kesimlerini bir araya getirmişiz. Benim için en büyük mutluluk bu. Hayatımdaki ideal bu insan hakları ortak paydasında buluşturmak. Belki biz bununla uğraşırken gereken o anda çok oluşmuyor ama bize yapılan bir zulümde arkamızdan oluşmuş benim için bu gurur verici.

Ben tek başıma girdim bu işe, partim de bana ne yaparsan biz arkandayız, sana tabiyiz, sonuna kadar arkandayız canını sıkma dediler. Müthiş destek verdiler. 7 Haziran’dan sonraki en büyük destek ortaya çıktı.

Zalimce gözaltına alındığımda kamuoyu buna isyan etti. Çünkü bana namaz kıldırmadılar, elbiselerimi giyemedim, ayakkabılarım kaldı. Ben beş vakit namazını kılan bir insanım önceki gece saatimi kurarak iki üç saat uykuyla kalktım. Hüseyin Kaçmaz yanımda yatıyordu. Gidip bir abdest alayım namazımı kılayım istedim. Lavaboya gittim, baktım dışarıdan gürültüler geliyor hemen çıkmadım belli ki bir sıkıntı var sesler arttıkça arttı.

Lavabodan çıktım, kapının önünde bir polis sonra koridorda onlarca polis. On tane kamera ve cep telefonu benim üzerime yönelmiş, elimi yıkadım ve abdestimi aldım.  Polislere, bir müsaade edin namazımı kılayım dedim üstümü giyeyim dedim. Direnç göstermedim, karakolda kılarsın dediler. Vakit olduğunu söylesem de onların derdi hareket ettirmemek. Hemen koluma sarıldılar, asansöre kadar o halimle büyük bir hızla koşturduk sonra asansörden indik büyük bir hızla merdivenlerden aşağı indik. Bu arada sağımı solumu çekiştirdikleri için darplar yaşadım, sol kolum hala ağrıyor, sağ ikinci parmağımda kırık yo ama hala bükemiyorum. Polis arabasına bindik. Terlikliyim ve pijamalıyım düşünün artık.

Pijamalıydım ve üşüyordum

Saat 07.30 gibi Karakoldaydık saat 09.00’a yakın üç avukatım geldi. O sırada hala terlikli ve pijamalıyım ve üşüyorum. Demir parmak gibi değil ama ‘nezarethane’ gibi bir yere koydular beni.  Üç buçuk saat alt üst pijamayla karakolda bekledim. En sonunda avukatlarım geldi, gelenler arasında ilaçlarım yoktu.  Ben karakolda cezaevine gitmeyi bekliyordum. Eşyalarımın geldiğini saat 10.30’da söylediler. 

Sabahın erken saatinde soğukta oradan oraya getirilmişim bir rezalet aslında. Üzüntüm şu  aslında, beni alan polisler 2.5 yıl  boyunca Meclis’te bizi görünce  önünü ilikleyen polislerdi, insan bir insan olur. Dışarıdan gelen polis olsa anlarım, bunlar vatandaşa da böyle davranıyor derim ama bu polisler 2.5 yıl boyunca size saygı gösteren polisler. Eski mesai arkadaşlarımız bunlar.  Hepsi beni iyi tanıyan insanlar.''

Hülya Özmen Karabağlı / Ajans Bizim








Gündem