Gezi ve Çarşı davaları ayrıldı, Osman Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verildi

Gezi ve Çarşı davaları ayrıldı, Osman Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verildi
Yargıtay tarafından bozulan Çarşı davası ile İstinaf Mahkemesi'nce bozulan Gezi Parkı davasının birleştirildiği, tek tutuklusu Osman Kavala olan Gezi Davası’nın dördüncü duruşması görüldü.

Çarşı davası ile Gezi Parkı davasının birleştirilmesinin ardından; 1 Kasım 2017 yılından bu yana tutuklu olan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da arasında bulunduğu 52 sanığın yargılandığı davanın dördüncü duruşması görüldü.

Mahkeme, Kavala'nın tutukluluğunun devamına, Çarşı davasının Gezi Parkı davasından ayrılmasına ve bir sonraki duruşmanın 21 Mart'ta görülmesine karar verdi.

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklardan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater katıldı. Gezi davası ile birleştirilen Çarşı davasından bazı sanıklar ve avukatları da salonda yer aldı.

Gezi'yi Savunuyoruz adlı Twitter hesabının duruşmadan aktardıklarına göre duruşmanın detayları şöyle: 

Mahkeme, Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına, Çarşı Davası'nın tefrikine ve bir sonraki duruşmanın 21 Mart'ta görülmesine karar verdi.

Savcılık mütalaasına ilişkin Osman Kavala müdafii Av. Köksal Bayraktar söz aldı, "Dört buçuk yıldan beri tutuklu olan birinin tutukluluk halinin devamı bu kadar önyargılı, bu kadar klişe olamaz. Hukuk bu şekilde olmaz. Karşılıklı gerekçeler olması lazım" dedi.

Savcı Edip Şahiner, esas hakkında mütalaa verilmesi için dosyanın savcılığa tevdiini, Kavala’nın tutukluluk halinin devamını talep etti

Beyanların ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Edip Şahiner, Gezi davası sanıklarına ilişkin esas hakkında mütalaa verilmesi için dosyanın savcılığa tevdiini, Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamını talep etti.

Fikret İlkiz: Beş celsedir boşuna oyalanıyoruz

Duruşma Gezi davasında yargılanan Şerafettin Can Atalay, Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman'ın müdafi Avukatı Fikret İlkiz'in beyanıyla devam etti. Fikret İlkiz şunları kaydetti:

“Savcı görüşüne karşı görüş bildireceğim. Ne oldu nasıl oldu da şimdi tek tek sanık isimleri sayarak tefrik talep ediyorsunuz. Aksi yöndeki tüm taleplerimize tüm dilekçelerimize rağmen daha önce böyle bir talep yokken, ne oldu da şimdi tefrik talep ettiniz? Biz buraya isteyerek gelmedik. Bırakın biz de 30. Ağır Ceza'da kendi mahkememizde beraat kararımızı tartışalım. Beş celsedir boşuna oyalanıyoruz.”

Osman Kavala müdafii Avuktı İlkan Koyuncu ise, “Savcı beyin tefrik ile ilgili mütalaasına bakıyoruz. Gerekçeler: Tutuklu sanık bulunması: Osman Kavala yeni değil ki beş yıldır tutuklu. Sorguların alınmış olması: Sorgular ilk celse alındı” diye konuştu.

Avukat Köksal Bayraktar da, “Hep tahliye talep ettik, hep reddedildi. Ancak üzerinde ısrarla durmamıza rağmen bu ret kararları kanun başlıklarını ya da satırlarını tekrarlayan kararlardı. Hiçbir zaman Yargıtay içtihadı ile öngörülen şekilde gerekçeli bir karar verilmedi. Mahkemenize karşı bir güvensizlik söz konusudur. Nerede kaldı yargının bağımsızlığı?” sözlerini kaydetti.

Kavala'nın avukatından Savcı'ya: Bir deliliniz yoksa suç işliyorsunuz

Duruşma Osman Kavala'nın müdafii avukat Deniz Tolga Aytöre'nin beyanıyla devam etti. Aytöre, şunları kaydetti:

"Müvekkil 9 Mart 2020'den beri askeri casusluk suçlaması ile tutuklu. Bu suçun oluşması için niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeler söz konusu olmalı. İddianamede böyle bir fiil yok. Biz neyle yargılandığımızı bilmiyoruz. Hangi eylemle hangi bilgi ve belgeyi temin ettiğimizi bilmiyoruz. İddianamede Osman Kavala’nın hangi devlet sırrını ele geçirdiği ya da buna teşebbüs ettiğine dair bilgi var mı? Hayır yok. İddianamede seyahat bilgilerine yer verilmiş. Bu seyahatlerin ne olduğuna dair bilgi var mı? Yok. Henry Barkey ile görülmesinin içeriğine dair bir bilgi var mı? O da yok. 4,5 yıldır bu şekilde tutukluyuz. Üstadlar birleştirme ve tefrike ilişkin beyanda bulundu. Biz buna alıştık. Çünkü davadaki bütün her şey tutukluluğu uzatmak için yapılıyor. Bu iddianame hukuki motifler taşımıyor. Bu iddianame ideoloji taşıyor. Hiçbir hukukiliği yoktur. İddianamede 35. sayfada "Osman Kavala darbeyi önceden biliyordu" deniyor. 61. sayfada 'Henry Barkey'in sağ kolu' deniyor. Gezi'de de 'Soros'un sol koluydu'. Savcı beye soruyorum: Bu iddialar neye dayanıyor? Bir deliliniz yoksa suç işliyorsunuz.

Sayın Başkan, heyetinizden yargılamayı korumanızı bekledik. Bu ne demek yargılama yetkisinin sizden başkasına devredilmemesi. Ancak AİHM kararlarına ve Avrupa Konseyi kararlarına rağmen yargılama yapmıyoruz. Sanki yargılama yetkisinden rücu etmiş gibi, olan bitene sessiz kalındı. Osman Kavala huzurunuza geldi. Bir tane soru sormadınız. İddia makamı da sormadı. "Kardeşim sen Henry Barkey’i tanıyor musun" diye sormadınız. Yargılama burada yapılmıyor, yargılama grup toplantılarında, kürsülerde yapılıyor. Bu nedenle yargılamadan çekilmenizi talep ediyoruz."

Duruşma savcısı Şahiner, dosyaların ayrılmasını talep etti

Çarşı davasının tefrik edilmesi yönünden taleplere ilişkin mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Edip Şahiner, "dosyada tutuklu sanık bulunması, sanıkların sorgularının tamamlanmış olması" gerekçesiyle dosyanın tefriğini talep etti.

Kavala'nın avukatı Bayraktar: Birleştirme kararının ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz

Osman Kavala'nın Avukatı Köksal Bayraktar, "En başından beri bu davaların birleştirilmemeli gerektiğini söyledik. Birleştirmenin sebebi bellidir. Müvekkil Osman Kavala ve Gezi davasından yargılanan diğer sanıkların durumunu belirsizliğe sokmak amacıyla ve müvekkilin tutukluluğunu uzatmak amacıyla birleştirme söz konusu oluştur. Türkiye yargısı bunu da yazacaktır. İstinaf mahkemesi, nasıl hem yerel mahkeme dosyalarının hem Yargıtay dosyalarının içeriğini biliyor da birleştirmeyi gündeme getirebiliyor? Bu nasıl bir tesadüftür? Tabii ki planlı bir tesadüftür. Bu birleştirme, suni bir birleştirmedir. Bu birleştirme olayı daha büyütmek, içinden çıkılmaz bir olay haline getirmek içindir. Böyle yargılama olmaz, yargılamada açıklık, aleniyet prensibi geçerlidir. Çarşı davası ve Gezi davası arasında ne fail yönünden irtibat var ne de fiil yönünden. Bu nedenle birleştirme kararının ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Çarşı davası ve Gezi davası arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır"

Çarşı davası avukatlarından Yıldız İmrek de "Çarşı davası ve Gezi davası arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Somut bir bağlantı olmaması ve kanun yollarının farklı olması nedeniyle iki dosyanın tefrikini talep ediyoruz" diyerek Gezi davası ile Çarşı grubu davasının ayrılmasını talep etti.

Çarşı davası sanıklarından Cem Yakışkan'ın avukatı Ersan Şen, "Daha önce şike davası olarak bilinen davada da benzer bir sorun yaşandı. Birleşen iki davanın birisi Yargıtay'dan bozuldu diğeri istinaf mahkemesinden. Kanun yolları farklı olduğu için bu iki davanın birleştirilmesi hatalıdır ve Yargıtay’ın da bu yönde kararları var. Bu nedenle bu iki dosyanın tefrik edilmesini talep ediyoruz" dedi.

Çiğdem Mater'in ardından müdafii Avukat Hürrem Sönmez beyanda bulunarak “Müvekkil yurtdışında olmasına rağmen sorgusunu vermek üzere Türkiye’ye geldi ve sorgusunu verdi. Adli kontrol açısından bunun da gözetilmesini talep ediyoruz" dedi.

Çiğdem Mater: Hakkımdaki suçlama, karanlık bir dönemin insanları olan hakimler tarafından alınmış kararlara, çekilmemiş bir filme dayanmaktadır

Dava Gezi davasında yargılanan Çiğdem Mater'in sorgusuyla başladı. Çiğdem Mater, “TCK'nın 312. Maddesinden 2. Kez yargılanıyoruz. Silivri'de defalarca çeşitli hâkim heyetlerinin önüne çıktık, beraat ettik. İddianamede suçlamaya uyan hiçbir dayanağa, delile rastlamadım. Film çekerek suç işlediğim yazıyor. İddianamede adım 43 kez geçiyor. Bir kısmı kes-kopyaladan ibaret ve yanlış yazılmış. Bu kadar ciddi bir suçlamasının iddianamesinde daha özenli olunması gerektiği açık. 30'lu yaşlarımdan itibaren sinemacılık yapıyorum. Sinema sanatının günümüze ve yaşadığımız dünyaya dair söyleyecek sözü olması gerektiğini düşünüyorum. Yer aldığım çalışmalarda da buna özen gösteriyorum. Gezi Parkı protestolarına, parkın park olarak korunmasının yanında, bir sinemacı olarak da yer aldım. İddianamede yer aldığı gibi bununla ilgili film yapmadım ama yapmış da olabilirdim. Bunun konuşulacağı yer mahkeme değil sinema salonlarıdır. Henüz fikir aşamasındaki bir belgeselin proje toplantılarından önce tamamlanarak internete konmuş olması takdir edeceğiniz üzere olağandışıdır. Hakkımızda düzenlenene iddianameye konu olan dinleme kararlarının altında imzası olanlar, 17-25 Aralık soruşturması kararlarında da imzası olan hakimlerdir. Hakkımdaki suçlama, karanlık bir dönemin insanları olan hakimler tarafından alınmış kararlara, çekilmemiş bir filme dayanmaktadır” ifadelerini kullandı. (Kaynak: T24)

Gündem