HDP, 'anti-kapitalist' ekonomi programını açıkladı: Neler vadedildi?

HDP, 'anti-kapitalist' ekonomi programını açıkladı: Neler vadedildi?
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, partisinin ekonomi politikasının özünde 'anti-kapitalizm' bulunduğunu belirtti.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, partisinin 'Demokratik Ekonomi Programı'nı bugün duyurdu.

Meclis'teki basın toplantısında konuşan HDP'li Turan, "Ekonomi programımız özü itibariyle anti kapitalist bir programdır" dedi.

Turan, programlarının, 'kapitalist özel mülkiyetin yerine, komünal müşterek, kolektif mülkiyet biçimlerinin ikame edilmesi temel aldığını' kaydetti.

Turan'ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

* Ekonomi programımız özü itibariyle anti kapitalist bir programdır. Bir geçiş programı niteliğinde olan demokratik ekonomi programı yaşamakta olduğumuz yakıcı, aktüel sorunlara yani yüksek enflasyon, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği gibi tüm emekçilerin, ezilenlerin ve dışlananların yararına acil çözümler önerme iddiasına sahiptir. Bizim açımızdan ekonomik süreçler, ekonomik araçlar ve mücadele biçimleri, sömürü ilişkilerinden arındırılmış bir ekonomiyi inşa etmek üzerine tasarlanır. Kapitalist özel mülkiyetin yerine, komünal müşterek, kolektif mülkiyet biçimlerinin ikame edilmesi temel alır.

'Zaruri malların fiyatı dondurulmalı'

* Öncelikle zaruri malların fiyatlarının geçici olarak dondurulmasını savunuyoruz. Fiyat kontrollerinin ve piyasa regülasyonlarının yapılması taraftarıyız. Gıda, ulaşım, haberleşme, enerji gibi sektörlerde tekellerin sebep olduğu spekülasyonu engellemek için ve fiyat istikrarını sağlamak için piyasalarda denetim yapacak özel komitelerin kurulmasını öneriyoruz.

* Enflasyonun esas sebebi Türkiye’de gerek reel sektörün gerek bankaların, finans sektörünün olağanüstü karlarıdır. Bunlarla beraber spekülatif sermaye hareketlerinin enflasyonun artışında çok büyük bir etkisi olduğuna vurgu yapmak gerekir. Yüksek düzeyde ithalata bağlı dış ticaret mantığının ve yanlış faiz politikasının bir sonucu olarak da enflasyonun yükseldiğini görüyoruz. Artık sadece bir enflasyondan bahsedemiyoruz bir yaşam maliyeti krizinden bahsediyoruz. Milyonlarca insan yani nüfusun yüzde 75’inin asgari ücret sınırında yaşadığını yani açlık sınırı altında ücret aldığı düşünülürse nüfusun çok büyük bir kısmı enflasyon, işsizlik ve yoksullukla, barınamama krizi ile karşı karşıya olduğunu ifade ediyoruz.

'İki öğün sağlıklı yemek'

* Yoksul ailelerin bütün okul giderlerinin kamuca karşılanması bizim olmazsa olmazımızdır. Bugünlerde yoğun biçimde tartışılan okullarda okul yemeği uygulanmasının bu biçimiyle yeterli olmayacağını, devlet okullarında en az iki öğün sağlıklı, besleyici yemeğin kamu tarafından sunulmasını öneriyoruz. Bunun da imalatının kooperatifler tarafından yapılmasını, yemek kooperatiflerinin de hammaddeyi tarım kooperatiflerinden tedarik etmesini sağlamak suretiyle burada hem fiyatları düşürmeyi hem de çocuklarımıza, gençlerimize sağlıklı besin ulaştırmayı temel bir görev olarak görüyoruz.

Vergilere düzenleme

* Anti enflasyonist vergi politikaları uygulayacağız. Şu anda dolaylı vergilerle, ÖTV, KDV ile vergi gelirlerinin çok büyük bir kısmı yoksullardan toplanıyor. Neredeyse verginin yüzde 70’i kadar bir miktarı yoksulların cebinden çıkıyor. Bu çıkan vergi dolaylı olarak sermayenin cebine giriyor. İşte biz anti enflasyonist politikalarla bu denklemi tam tersine çevireceğiz. Toplumun harcama gücü çok yüksek olan server zenginleri yapmış oldukları lüks harcamalarla efektif talebi artırmak suretiyle enflasyonu körüklemekle oldukları sebebiyle bu zenginlerden zenginliklerine paralel olarak artan oranlı bir biçimde servet vergisi uygulayacağız. Bununla birlikte temel zaruri mallardaki KDV ve ÖTV’yi sıfırlayacağız. Gelir vergisi oranları, en zenginleri daha fazla vergilendirecek şekilde dik artan oranlı olarak yeniden düzenlenecek.

* Tarımsal üretimi, baştan sona yeniden kamucu demokratik planlamacı bir biçimde böyle bir perspektifle ele alacağız. Özellikle küçük, orta ölçekli çiftçilerden başlamak üzere güçlü destek paketleri oluşturacağız. Bunlar içerisinde küçük ve orta ölçekli çiftçilerin borçlarını kamu borcu olarak alacağız. Ödemesi kamu tarafından yapılacak. Girdilerde şu andakinden çok daha fazla sübvansiyon oluşturacağız. (ANKA)

Politika