HDP'den Erdoğan'a: Bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz dış güçler mi?

HDP'den Erdoğan'a: Bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz dış güçler mi?
HDP Sözcüsü Günay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Milletimiz ciddi bir hayat pahalılığı ile karşı karşıya" sözüne dikkat çekerek, "Ama bu durumdan kendisi dışında herkes sorumlu. Sayın Erdoğan bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz dış güçler mi?" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

Günay, konuşmasına 48 yıl önce 12 Mayıs 1974 tarihinde Irak rejimine karşı verdiği mücadele nedeniyle 4 arkadaşıyla birlikte idam edilen Leyla Qasim’ı anarak başladı.

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te gerçekleşen Soma Katliamı’na da değinen Günay, "Asla bu cinayeti, bu cinayet sonrasında yaşananları, iktidarın bu cinayetleri normalleştirmesini asla unutmayacağız, yitirdiğimiz her canımızın hesabını sorana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

‘SAVAŞIN KARŞISINDA DURACAĞIZ’

AKP-MHP’nin krizlerde fırsatçılıkla iktidarını sürdürmeye çalıştığını söyleyen Günay şöyle konuştu:

“Bildiğiniz gibi küresel siyasetteki çalkantılar ve devam eden savaş siyasetinin etkisi ile AKP-MHP savaş bloku, sürekli Allah’ın lütfu diyerek değerlendirdikleri krizler üzerinden yeni bir fırsatçılık örneği sergileyerek Federe Kürdistan’a yönelik saldırı başlattılar. Saray talimatıyla, medyasından siyasetçisine, kurumlarından bürokrasisine kadar savaşın alabildiğine körüklenmesi ve kutsanması nedeniyle her gün gencecik yaşamlar sona eriyor.

HDP’ye her türlü saldırı ve insanlık dışı yaklaşımlara rağmen biz bunun karşısında durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gencecik insanların yaşamlarını yitirmesini durdurmak, yaşamı ve yaşatmayı hakim kılmak en temel mücadele gerekçemizdir.

'AĞITLAR SIVASIZ KERPİÇ EVLERDEN YÜKSELİYOR'

Ağıtlar ve geride kalanların hayatları boyunca sürecek yası, villalardan ya da saraylardan değil, sıvasız kerpiç evlerden yükseliyor. Siyaset kurumunun asıl sorumluluğu, insanların hayatlarını korumak olması gerekirken; bile isteye tam tersi bir yol tercih ediliyor. Savaş yanlısı bu iktidar için; başarı ölçütü iktidarlarının bekası ve yandaşlarının kazandığı ranttır. Yaşamı savunmak yerine ceplerine dolacak karın derdindeler. Bildikleri tek siyaset budur.

HDP olarak diyoruz ki: savaş karanlıktır ve bu karanlığın içinde her şeyden önce hakikat kaybettirilir. Savaş, kirli politikalarının örtbası, çaldıklarını saklamanın yoludur diyemedikleri için; milliyetçi hamaset söylemleriyle arkasına gizlendikleri kirli bir örtüdür. Ne savaş tezkereleriyle ne sınır ötesi onlarca saldırıları ve askeri operasyonla ne sonuç alındı ne de Kürt sorunu çözüldü. Aksine Türkiye’deki ekonomik ve siyasi krizleri derinleşti.

Düşünün genel bütçenin yaklaşık yüzde 30’unu bu alana harcamaktalar. Yani vatandaş olarak her 5 TL’mizin 1,5 TL’si silahlanma ve güvenlik harcamalarına gitmektedir.

'HALKIN GÜNDEMİ SAVAŞ MI?'

Toplumdan koptukları için gerçeği göremiyorlar. Soruyoruz… Halkın gündemi savaş mı? Halkın gündemi evine alamadığı ekmek, sofrasındaki boş tencere. Bakın bir damacana içme suyu yaklaşık 30 TL olmuş, şehirlerarası otobüs fiyatı uçak fiyatlarını geçmiş, araçlara benzin alınamıyor, tren yolculuğu bile lüks olmuşken; toplumu savaş politikalarınızla kandıramazsınız. Sizin yalanlarınız ne yana düşer bilmeyiz ama hayatın gerçekleri tam da önümüze, soframıza, düşüyor.

'SALDIRI VE KUMPAS KONSEPTLERİYLE BİZİ YILDIRAMAZSINIZ'

Çaresizlik ve başarısızlıklarını parti binalarımıza, üyelerimize, emekçilerimize, bize destek olanlara saldırılar tertipleyerek kapatmaya çalışıyorlar. Sürekli bir kumpas hali, sürekli bir komplo peşindeler. İl binalarımıza yönelik saldırılar ve Genel merkezimize yapılan çirkin saldırı kumpas ve komplonun geldiği düzeyi gösteriyor. Saldırı ve kumpas konseptleriyle bizi yıldıramazsınız. Bunu herkes bilsin! En çok da AKP-MHP iktidarı bilsin.

Bu kirli siyasetten, topluma bu kadar saygısızlık yapmaktan vazgeçin, Son kırk yıldır Kürt sorununa savaş ve güvenlik perspektifinden yaklaşan, devasa sosyolojik gerçekliği okumayı reddeden iktidarlar bir bir çözülürken; bugün daha ağır tablo ile karşı karşıya gelmiş durumdayız. Uyarıyoruz; Vazgeçin bu kirli siyasetten. Vazgeçin herkesin gidip dönemediği bu yoldan.

'YABANCI DÜŞMANLIĞI FELAKETE GÖTÜRÜR'

Göçmen krizinin sebep-sonuç ilişkisini doğru kurmak ve görmek gerekiyor. İlkesel yaklaşmak gerekiyor bu meseleye. Sebep AKP iktidarının savaş politikalarıdır. Sebep iktidarın Ortadoğu halklarına dayattığı yıkım ve yurtsuzluk politikasıdır. Yerinden yurdundan kopan bu insanlar üzerinden, her türlü kirli pazarlığı yapanlar şimdi, utanmadan sıkılmadan, sosyal yapıyı dönüştürmek; onların durumunu silaha dönüştürmek için plan-programlar çiziyorlar. Kışkırtılan, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ülkeyi başka bir felaketin içerisine çekiyor. Asıl tepki gösterilmesi gereken iktidarın savaş politikalarıdır.

'KAZANDIĞINIZ HER SEÇİMLE BU ÜLKE KAYBETTİ'

Erdoğan çıktı genişletilmiş il başkanları toplantısında bir konuşma gerçekleştirdi. Yine Utanmadan sıkılmadan halkın yaşadığı acılarla yoksullukla alay ederek konuştu. ‘Milletimiz ciddi bir hayat pahalılığı ile karşı karşıya’ itirafında bulundu; ama bu durumdan kendisi dışında herkes sorumlu. Küresel güçler, fırsatçılar, stokçular. Sayın Erdoğan bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz dış güçler mi? Siz mi yönetiyorsunuz fırsatçılar mı yönetiyor. Öyle hayali sorumlularla sorumluluktan kaçamazsınız.

‘Biz 16’ıncı seçimi zaferle kazanacağız’ diyor. Sizin kazandığınız her seçimle bu ülke kaybetti, bu toplum yoksullaştı, bu ülke geriye gitti. Tarih bir kez daha tekerrür etmeyecek, toplum bu duruma razı değil. mevcut gidişattan kurtulmak için ülke gün sayıyor, mücadele ediyor. Zaten bunu bildiğiniz için de tedirginlikle ve korkuyla konuşuyorsunuz. Haksız değilsiniz korkmakta. Çünkü siz gideceksiniz bizler halkla birlikte aydınlık bir ülkeyi demokratik bir geleceği inşa edeceğiz.

26 HAZİRAN'DA KONGRE

Bütün bu saldırılara rağmen bizler mücadele etmeye ve partimizi güçlendirmeye, büyütmeye devam ediyoruz. Büyük Mücadele Büyük Yürüyüş sloganıyla bizler konferanslarımızı ve kongremizi gerçekleştireceğiz. Karadeniz ve İç Anadolu Konferanslarımız gerçekleşti. Bu hafta da bir çok ilde ve bölgede konferanslarımızı gerçekleşecek. 21-22 Mayıs’ta kadın konferansımız 6-7 Haziran’da da 4’üncü Büyük Konferansımızı gerçekleştireceğiz ve nihayetinde 5’inci Büyük Olağan Kongremizi 26 Haziran’da yapacağız. Bu kongre bizim için kararlılık, mücadele ve en görkemli kongremiz olacak. Şimdiden 26 Haziran’da Ankara’da olmak üzere bütün halkımızı çağırıyoruz. (MA)

Politika