Hindistan Sahra Hastanesi neden gitti?

Hindistan Sahra Hastanesi neden gitti?
İskenderun’da ilk sahra hastanesini kuran Hindistan’ın “Operation Dost” ekibi, 12. Günde geri dönmek zorunda kaldı. Gönüllüler, İskenderun Devlet Hastanesi başhekiminin sürekli “gidin” baskısı yaptığını anlattı. Hastaneye ne şebeke suyu verildi, ne de güvenlik…

MEHVEŞ EVİN

Maraş depreminin hemen ardından yapılan uluslararası yardım çağrısıyla Dünya’nın her yerinden, farklı ekipler Türkiye’ye geldi. Kimi arama kurtarma, kimi yardım malzemesi, kimi sağlık ekipleriyle destek sağladı.

Medyaya, bazı arama kurtarma ekiplerinin güvenlik gibi gerekçelerle erken ayrılmak zorunda kaldığı yansıdı.

Erken ayrılmak zorunda kalanların arasında, İskenderun’da tam teşekküllü sahra hastanesi kuran Hindistan ekibi de vardı…

Türkçe ve Hintçe “dost” kelimesi aynı anlama geldiği için “Operation Dost” adı verilen operasyon, en az 3 hafta, en çok iki ay kalmak üzere deprem bölgesine, kendi uçaklarıyla 8 Şubat’ta Adana’ya intikal etti.

99 kişilik Hindistan ekibi, özel askeri timlerle birlikte travmatologdan cerrahına, ortopedistinden dişçisine, aşçısından çadırına, ilaçlarından yardım malzemesine, paraşütle atlayıp tam teçhizatlı bir sahra hastanesi kurma kapasitesine sahipti.

Yer olarak İskenderun Devlet Hastanesi’nin arkasındaki Akdeniz Mesleki Teknik Lisesi gösterildi. Hindistan ekibi, birkaç saatte giriş katını 30 yataklı bir hastaneye çevirdi. Bir günde 500 ila 600 hasta bakılıyordu.

Bundan sonrası maalesef utanç verici. Çünkü geldiklerinin ikinci gününden itibaren “buradan çıkın, gidin” tacizleri başladı…

İskenderun Devlet Hastanesi’nin başhekimi Veysel Yıldırım, gönüllülerin ifadelerine göre sahra hastanesi kurulduğunun ikinci gününden itibaren gelip “Çıksınlar, burası bize lazım, depo yapacağız” dedi.

Burada iki önemli hatırlatma yapalım: 11 yıl önce “depreme dayanıksız” raporu verilen ve ilk depremde bir kısmı yıkılan, Defne depreminden sonra boşaltılan İskenderun Devlet Hastanesi hakkında Hekimler Birliği Sendikası suç duyurusunda bulundu.

Aynı hastane, daha sonra İYİ Partili Turhan Çömez’in “Depremde hasar aldığı halde kullanılmaya devam edildi. Önlemler alınmadığından yoğun bakımdaki insanlar, oksijensiz ve elektriksiz kalarak can verdi” iddiasıyla gündeme geldi.

Başhekim Veysel Yıldırım’ın soruşturmadan geçtiği söylense de hakkındaki haberlerin neredeyse tamamı internetten kaldırıldığı için yıllardır görevde olan başhekimin de Sağlık Bakanlığı’nın da bu konuda sorumluluk üstlenmediği ortada.

“Depo yapacağız, buradan çıkın”

Güvenlik açısından isimleri bende saklı gönüllülerin ifadelerine göre, Hindistan Sahra hastanesi personeli, depremde en az konuşulan fakat en çok iş yapan uluslararası ekipti.

“Adamlar hiçbir şey talep etmedi. Günde 600 hastaya bakılıyordu. Başhekim geldi, ‘nasıl onlar bu kadar hastaya bakar, biz günde 200 hastaya bakıyoruz!’ diye hayretini ifade etti. Sonra burayı boşaltın, bize lazım demeye başladılar.”

Bu arada devlet hastanesinin günde 200 hastaya bakabilmesinin sebebi, SGK, reçete işleri yüzünden yaşanan yavaşlıktı. Yani devlet, depremin ilk günlerinde dahi depremzedeye ücretsiz ilaç vermedi. Zaten sağlıkçılar, “Eczacılar olmasaydı elimizdeki yeterli ilaç olmayacaktı, büyük iş başardılar” diyor. Uluslararası ekiplerse zaten kendi ilaçlarını getirdi, ücretsiz verdi.

Hindistan Sahra ekibine baskılar devam etti. Başhekim Yıldırım ve yardımcıları, gelip gidip binayı önce depo olarak kullanacaklarını, sonra polikliniğe çevirmek istediklerini söyleyip duruyordu.

“Bir gün ambulansın yolunu kestiler, bir TIR geldi. İçi tepeleme beyaz korona tulumuyla doluydu, o anda hiçbir işlevi olmayan malzeme. Başhekim ‘yer açın, malzemeyi buraya taşıyacağız’ dedi.”

Korona tulumunun o anda kimseye faydası yoktu, ancak Başhekim belli ki gelen malzemeleri saklamayı, hastaya hizmet etmekten daha önemli buluyordu.

Keşke bu kadarla kalsa… Hatay’da haftalarca şebeke suyu sorunu yaşandı. Düşünün hastanede su yok, hijyen yok! Sonunda gönüllüler yola çıkıp geçen itfaiyecileri çevirdi, yalvar yakar sahra hastanesine su istedi. Tamamen gönüllü çabasıyla, tankla her gün su taşındı. Hindistan ekibi gitmeden iki gün önce Tekirdağ Su İşleri gelip suyu bağlandı.

Sağlık Bakanlığı yetkililerine su konusunu sordum, “Böyle durumlarda uluslararası ekipler malzemesini kendi taşır, suyunu da. Kendi başına yetebilmeli” cevabı geldi. UMKE personelinin her türlü desteği sağladığı da söylendi.

Oysa Hindistan ekibi, içecek suyunu elbette getirmiş ancak o bile bitmişti. UMKE personelinin ise 10. Günde geldiği, o güne kadar kimsenin gelip “ne yapıyorsunuz, neye ihtiyacınız var” demediği de kayıtlara geçsin.

Okulun mescidini kullanmaları sorun oldu

Operation Dost, susuz hastanede, kendi imkanlarıyla, “çıkın” tacizlerine rağmen günlerce hasta baktı. Hatta lisenin ikinci katında, odaların çoğu kilitli olduğundan mescide albayların eşyalarını koymaları bile olay oldu. Başhekim teftiş yaparken “burayı kirletmesinler” diye sinirlendi, tercümanlar nasıl çevireceğini bilememiş. Oysa Hintli ekip, mescit kurallarını bilmiyordu.

Sahra hastanesine de koruma da verilmedi, bu yüzden daha ilk günlerde getirdikleri bebek bezleri, kıyafetler yağmalandı. Öte yandan yine İskenderun’da kurulan ABD, İspanyol ve İtalyan sahra hastanelerine korumasından suyuna, her şey olması gerektiği gibi sağlandı.

Peki ipler nasıl koptu?

“Başhekim yardımcısı bir gün gelip komutana açıkça ‘İlk günden beri size destek oluyoruz, artık gidin. Burayı polikliniğe çevireceğiz’ dedi. Komutan, imzalı kağıt talep etti ve ‘İsterseniz giderken burayı polikliniğe çevirip bırakalım’ dese de gerek yok’ cevabını aldı. Hintli ekip durumu görüyor, yapacak iş çok, gitmek istemiyor... Hindistan konsolosluğuyla durumu değerlendirelim dediler. Ya binadan çıkıp çadır kuracaklardı ya da döneceklerdi. ‘Dönün’ dendi.”

Hint ekip, 21 Şubat’a kadar kalmak istese de başhekimlik “Bir an önce gidin” diye baskı yapınca daha fazla kalamadılar. Peki ne oldu? 20 Şubat’ta Hatay/Defne depremi olduğunda kalan binalar da yıkıldı, İskenderun devlet hastanesi tamamen boşaltıldı! Sahra hastanesine en çok ihtiyaç duyulan zamanda Hint ekip ülkesine dönmüştü.

“Adettenmiş, böyle operasyonlarda giderken karşılıklı askeri tören yapılırmış. Askeri tören yerine cep telefonundan İstiklal Marşı çalındı, onlar da Hindistan marşını. Daha sonra Başhekim elinde çiçeklerle gelip teşekkürler etti, fotoğraflar çekildi. Getirdikleri tüm ilaçları bıraktılar. Ağlayarak ayrıldık.”

Bakanlık: Kendi istekleriyle ayrıldılar

Bitti mi sandınız? Fotoğraflar çekildikten sonra Hindistan ekibi yine bir başına bırakılmış. Adana havalimanına gönüllülerin yardımıyla dönmüşler, hiçbir resmi kurum eşlik etmemiş.

Sahada hâlâ, bazıları depremzede olan doktorlar 7/24 gönüllü çalışıyor. Sağlık personeline bu kadar ihtiyaç varken Hindistan ekibi neden gönderildi?

Sağlık Bakanlığı’nın konuya dair bana gönderdiği açıklama şöyle:

“Hindistan Askeri Hastanesi, 08 Şubat 2023 tarihinde İskenderun Yeni devlet hastanesi karşısındaki okulda hizmet vermeye başlamış, ekip 19 Şubat 2023 tarihinde kendi istekleriyle ülkemizden ayrılmıştır.

Heyet komutanı Lt Col Yadu Vir Singh’e katkılarından dolayı teşekkür belgesi takdim edilmiştir. Karşılıklı plaket hediye edilmiştir.

Hindistan heyeti, Bakanlığımız AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü yetkililerince yolcu edilmişlerdir.”

Ek kaynaklar:

“Operation Dost”un komutanı Albay Singh: Türk doktor, hemşire ve sağlık görevlilerinden büyük destek gördük.

İskenderun Devlet Hastanesi neden rapora rağmen boşaltılmadı?

İkinci depremden sonra doktorlara “binada kalın” denildi

Özel Haber