İmamoğlu "Kurumlar halkındır, kimse sahibi olduğunu sanmasın" dedi

İmamoğlu "Kurumlar halkındır, kimse sahibi olduğunu sanmasın" dedi
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "İBB ve bunun gibi devlet kurumları, topluma aittir. Bu iş birliği mekanizmalarını kurduğumuz ölçüde, hiçbir zaman, kendisini bu kurumların tek başına sahibi olduğunu zanneden hiç kimse bu kurumların başına gelemez, gelememeli” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Biz, İstanbul şehri adına, bu kentin sivil gücünü, sivil gücüyle beraber ortak aklı destekleyici tavrını çok güçlendirmeye dönük adımlar atan bir kurumuz. İBB ve bunun gibi devlet kurumları, topluma aittir. Bu iş birliği mekanizmalarını kurduğumuz ölçüde, hiçbir zaman, kendisini bu kurumların tek başına sahibi olduğunu zanneden hiç kimse bu kurumların başına gelemez, gelememeli” diye konuştu.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün “Birlik Sofrasında Hep Bir Arada” başlığıyla düzenlenen iftarda, inanç kurumları ve dini temsilcilerden cami derneklerine, hemşeri derneklerinden deprem bölgesinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu temsilcilerine, depremzedelerden İBB Meclis üyelerine kadar yaklaşık 3 bin yurttaşla bir araya geldi. İmamoğlu, Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’ndeki iftarın ardından bir konuşma yaptı.

İmamoğlu, şunları söyledi:

'Bu sofra sizin'

Bu iftar soframız, sizlerin sofrası. Biz, sadece sizlerle paylaşmak için bir organizasyon yaptık. Burada yediğimiz yemekler, açtığımız orucumuz, aslında bir temsil grubunun sofrada buluşma anı. Ramazan ayını arınma ayı olarak kabul ediyoruz, birbirini hissetme ayı, bir buluşma anı. Aynı zamanda kadim bir şehir İstanbul’da yaşıyorsanız, hangi inançtan olursanız olun birbirine saygı ayı. Bu kadim kentte o kadar zenginiz ki farklı inançların, farklı mezheplerin, farklı görüşlerin bir arada olması bugüne dair değil. Yüzlerce yıldır var olan bir medeniyetten bahsediyoruz. Bu medeni toplumun 21. yüzyıla yakışan bir süreci yaşaması ve yaşatması, işte bu tür buluşmalarda, hakkını verebilirsek gerçekleşebilir. O yüzden sizinle burada bulunmaktan onur duyuyorum.

'Deprem bölgesindeki yokluğun hepimiz tarafından paylaşılması lazım'

2023 yılı, arzu ettiğimiz gibi başlamadı. 2023, yılı ne yazık ki 11 ilimizde bize büyük acı yaşatan depremle başladı ve on binlerce canımızı kaybetmenin acısı hâlâ içimizde. Hâlâ tedavi gören vatandaşlarımız var. Bu ramazan ayını çadırlarda, konteynerlerde, memleketlerinden uzakta geçiren var. Bu nedenle bu ramazan ayında, kabul edelim ki hepimizin içi buruk. Buradan bir kez daha kaybettiğimiz canlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Yaralılara şifa diliyorum. Geride kalan vatandaşlarımıza dayanma gücü diliyorum. Depremin yaralarını hep birlikte sarmalıyız. Depremin yaralarını saracağımıza yürekten inanıyorum.

Biz, milletçe, bu tür acı anlarda birleşerek bu zor anları aşabilmeyi geçmişte de başarmış bir milletiz. Bölgeyi hep birlikte yeniden ayağa kaldıracağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Belki o bölgede bu acıyı yaşayan insanlarımız, toplumun maddi olarak, yaşam süreci olarak çok gerisine düştüklerini düşünebilirler.

Ama inanınız ki 86 milyon insanımızla orada yaşayan insanlarımızın hem acısını dindirmek adına acılarını paylaştığımız gibi, bu tarihten itibaren ihtiyaçlarını karşılama noktasında da büyük fedakarlıklar ortaya koyacağız ve mutlaka tekrar hep birlikte koşullarımızı eşitleyerek geleceğe çok daha hızlı bir biçimde yürümenin yolunu bulacağız. Çünkü orada yaşanan acı hepimizin acısıdır. Orada yaşanan yokluklar, yoksullukların hepimiz tarafından paylaşılması şarttır. Bunun da altından kalkacak gücümüz vardır.

'Kurumların tek başına sahibi olduğunu zanneden hiç kimse bu kurumların başına gelmemeli'

Bu yüzden hepinizin iş birliğini, katılımını çok önemsiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bunun gibi devlet kurumları, topluma aittir. Bu iş birliği mekanizmalarını kurduğumuz ölçüde, hiçbir zaman, kendisini bu kurumların tek başına sahibi olduğunu zanneden hiç kimse bu kurumların başına gelemez, gelmemeli. O bakımdan sivil hayat değerlidir. Sivil hayatın güçlenmesi değerlidir. Bahsettiğim bütün bu mekanizmalar, aslında güçlü bir demokrasiyi tariflemektedir.

Güçlü demokrasi, herkesin hak ve hukukunu gözetir ve hiç kimsenin hak ve hukuk noktasında bir eksiklik yaşamasını engeller. Bu bağlamda, örneğin hayata geçirmek arzusunda olduğumuz ve yoğun bir biçimde çalıştığımız inanç masası kavramı, bu kentin bütün inançlarının, yani tabiri caizse inancından dolayı tek bir vatandaşımızın, inancından dolayı dahi hizmetinin eksik olmaması yönünde adım atma mecburiyetinde olduğunu hisseden bir kurum olma çabamız, aslında toplumun kardeşliğini, bir arada yaşama arzusunu daha güçlü bir seviyeye çıkartma çalışmasıdır.

Bu ve benzeri kurumlarımıza katılan, dayanışma gösteren nice kuruluşun fertleri bugün bizimle bir arada. Bu birlikteliğimizi ve bu çalışmalarımızı güçlendirme konusunda iş birliğinizden dolayı, bugüne kadar yaptıklarınız ve bundan sonra yapacaklarınızla ilgili bütün hanımefendilere ve beyefendilere yürekten teşekkür ediyorum.” (Kısa Dalga)

Gündem