İnfaz paketine muhalefet şerhi: "Yargılamada siyasi etkiyi artıracak"

İnfaz paketine muhalefet şerhi: "Yargılamada siyasi etkiyi artıracak"
CHP, HDP ve İYİ Parti; Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen 11 maddelik infaz paketine, 'yargılamada siyasi etkiyi artıracağı' gerekçesiyle muhalefet şerhi koydu. Üç parti grubu da, başsavcıların, savcıların kararlarının kanuna uygunluğunu denetlemekle “görevli ve yetkili” hale getirilmesine itiraz etti.

CHP, HDP ve İYİ Parti; Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen 11 maddelik infaz paketine, 'yargılamada siyasi etkiyi artıracağı' gerekçesiyle muhalefet şerhi koydu. Üç parti grubu da, başsavcıların, savcıların kararlarının kanuna uygunluğunu denetlemekle “görevli ve yetkili” hale getirilmesine itiraz etti. CHP şerhinde; “Yargıda temsil ve idari işler açısından siyasi muhataplığa en fazla açık makamlardan biri olan cumhuriyet başsavcılarına tanınan bu yetkinin, yargılamalarda siyasi etkilerin artmasını beraberinde getirmesi kaçınılmazdır” görüşüne yer verildi. HDP de, başsavcılara verilen yeni yetkiyi; “Savcı bağımsızlığının kurumsal ve şekli olarak tasfiyesi” olarak yorumladı. İYİ Parti şerhinde ise “Bu yetkinin ne şekilde kullanılacağı açık olmayıp cumhuriyet başsavcısının keyfiliğine bırakılmıştır” denildi. 

“Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, AKP ve MHP oylarıyla Adalet Komisyonu’nda kabul edildi.

TIKLAYIN/ AKP, "mini yargı paketi"ni Meclis'e sundu

Teklif ile 10 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olan veya verilen adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen kadın hükümlünün cezası, eşi de cezaevindeyse veya ölmüş ise çocuğu 15 yaşını doldurana kadar ertelenecek.

Terör suçları ile örgüt suçlarından mahkum olan, “tehlikeli halde bulunan” ya da “dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği” değerlendirilen hükümlülerin ziyaretçileriyle yapacağı görüşmeler, kurum yönetimi tarafından dinlenebilecek ve elektronik cihazlar yoluyla kaydedilebilecek. Bu kayıtlar, herhangi bir soruşturma veya kovuşturmaya dahil edilmemişse en geç bir yıl sonunda silinecek.

Adli yargı ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin soruşturmayı sonlandıran kararlarla ilgili olarak uygulamada oluşabilecek farklılıkların önlenmesi ve uygulama birliğinin sağlanmasında cumhuriyet başsavcılıkları sorumlu olacak. Buna göre; Cumhuriyet başsavcıları, cumhuriyet savcılarının kararlarının kanuna uygunluğunu denetlemede “görevli ve yetkili” olacak.

TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta görüşülecek teklife CHP, HDP ve İYİ Parti muhalefet şerhi koydu.

CHP: NİTELİK KAYBININ NEDENİ, TEK ADAM DİKTASI

Adalet Komisyonu'nun CHP'li üyeleri Zeynel Emre, Tufan Köse, Rafet Zeybek, Turan Aydoğan, Alpay Antmen ve Süleyman Bülbül imzalı muhalefet şerhinde, teklifteki bazı maddelerin Anayasa’ya, özellikle de eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtildi. Şerhte, şu değerlendirme yapıldı:

“Yasa tekliflerinin içeriğinin yetersizliği ile yasama faaliyetinde yaşanan nitelik kaybının nedeni, ‘tek’tir. O da tek adam diktasına dayanan rejimin başta yasama organı olmak üzere neredeyse tüm kurumlar üzerindeki vesayetidir. Bu durum öyle bir noktaya ulaşılmıştır ki milyonlarca insanı doğrudan etkileyen yasal düzenlemeler neredeyse ‘gerekçesiz’ TBMM Başkanlığı’na sunulmaktadır. Mezkûr teklifte de görüleceği üzere genel gerekçe kısmının yer aldığı sayfanın yarısından fazlası boştur.”

“YARGIDA SİYASİ ETKİLERİN ARTMASI KAÇINILMAZ”

Şerhte, cumhuriyet başsavcılarına verilen denetleme yetkisi için de şu görüşe yer verildi:

“Zaten idari yönden cumhuriyet başsavcılarına bağlı olan cumhuriyet savcılarının, yargısal kararlarında da başsavcıların müdahalesiyle karşılaşmasına imkan verecektir. Cumhuriyet savcılarını ‘bağımlı’ hale getiren düzenleme, cumhuriyet başsavcılarına adeta uyuşmazlık mahkemesi yetkisi tanınmaktadır. Yargıda temsil ve idari işler açısından siyasi muhataplığa en fazla açık makamlardan biri olan cumhuriyet başsavcılarına tanınan bu yetkinin, yargılamalarda siyasi etkilerin artmasını beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. Düzenleme ciddi bir çelişkiyi de içermektedir. Cumhuriyet savcılarının kararlarının kanunlara uygunluğunun denetimi yargı sistemi içinde halihazırda mümkündür. Cumhuriyet savcılarının kararlarının hukuki denetimi, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 172 ve devamı maddelerinde vardır. Bu açılardan düzenleme, Anayasa’da öngörülen yargı bağımsızlığına aykırılık taşımaktadır.”

Şerhte; “tehlikeli halde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülerin mektup, faks ve telgraflarının kaydedilerek saklanması” düzenlemesinin, Anayasa’ya aykırı olduğu ve sübjektif ve keyfi ölçütlerle uygulanması sonucunu doğurabileceği belirtildi.

HDP: 12 EYLÜL DARBESİ İLE PARALELLİK

Züleyha Gülüm, Mehmet Rüştü Tiryaki, Abdullah Koç’un hazırladığı HDP’nin muhalefet şerhinde ise “Gelinen aşamada tek adam rejimi hasebiyle ülkede yaşanan her şey 12 Eylül darbesi ile paralellik göstermektedir. Hatta, darbeler silsilesinin ara vermeyen devamıdır” denildi. Teklif için “mahpusların özel yaşamının gizliliği, haberleşme hakkı, kişisel verilerin korunması hakkını ortadan kaldıran, bazı yönleriyle de infaz rejimindeki ayrımcılığı, cezaevlerindeki baskıyı ve denetim mekanizmasını artıran teklif” yorumu yapıldı.

SAVCI BAĞIMSIZLIĞININ TASFİYESİ

Cumhuriyet başsavcılarının cumhuriyet savcılarının kararlarının kanuna uygunluğunu denetlemede “görevli ve yetkili” hale getirilmesine ilişkin şerhte, şu değerlendirme yapıldı:

“Cumhuriyet başsavcılarına, cumhuriyet savcıları üzerinde denetim ve müdahale yetkisi getirerek karar alma mekanizmalarını tıpkı ülkedeki tek adam rejiminde yaşandığı gibi tekleştirilmeye çalışılmaktadır. Cumhuriyet savcılarının verdiği ve siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen takipsizlik kararlarının önünü kesmek için başvurulan bu düzenleme yargı bağımsızlığının bütün araçlarını yok etmeye dönük düzenlemelerden yalnızca biridir… Düzenlemenin savcı kararlarının esasını denetleyen hiyerarşik bir yapılanmaya yol açması, verilen yetkinin ne şekilde kullanılacağının açık olmaması ve savcı bağımsızlığının kurumsal ve şekli olarak tasfiyesi anlamına gelmesi sebebiyle hukuka tamamen aykırı olduğu açıktır.”

SADECE ANNELERE ERTELEME, ORTAK SORUMLULUĞU GÖZ ARDI EDER

“15 yaşa kadar infaz ertelemesi” düzenlemesindeki “toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağının değerlendirilmesi” şartının, keyfi muamele ve ayrımcılığa yol açabilecek bir koşul olduğu belirtilerek; her çocuğun ayrımsız şekilde bu haktan yararlanması gerektiği kaydedildi.

Ayrıca sadece çocuğu olan anneler açısından infaz erteleme öngörülmesiyle aile bireylerinin ortak sorumluluğunun göz ardı edildiği vurgulandı ve sadece kadın mahpuslar açısından değil ebeveynler açısından düzeltilmesi istenildi.

Şerhte; mektup, faks ve telgraflarının kaydedilerek saklanması düzenlemesinin birçok hukuk ilkesini ihlal ettiği ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtildi. Siyasi mahpusların kayıt altına alınan belgelerinin ne amaç ile kullanılmak istediğinin, düşünülen amacın dışında kullanılması durumunda denetiminin sağlanıp sağlanmayacağının oldukça belirsiz olduğu ifade edildi.

Şerhte, kapalı görüşlerin cezaevi yönetimi tarafından kaydedilebilir olması için de şu görüşe yer verildi:

“Tamamen idarenin takdirine bırakılan bu yetkiyle idarenin tamamen keyfi şekilde davranarak istediği mahpusların temel haklarından biri olan özel hayatın gizliliği ve aile hayatını koruma hakkını ortadan kaldırmasının yolu kanuni olarak açılmıştır. İletişimin denetlenmesi ceza usul yasalarında dahi kritik şartlara tabi iken bunun ceza infaz kurumu idarelerinin takdirine bırakılması, idarenin mahpuslar üzerinde ciddi baskı kurması ve insan haklarını ihlal eden bir yetki aşımına sahip olması anlamına gelmektedir… Mahpus olmak özgürlüğünden alıkonulmaktır ancak haklardan alıkonulamaz.”

İYİ PARTİ: YETKİ, CUMHURİYET BAŞSAVCISININ KEYFİLİĞİNE BIRAKILDI

İYİ Parti muhalefet şerhinde ise cumhuriyet başsavcılarına sorumluluk verilmesi ile ilgili olarak “Düzenlemeyle, cumhuriyet başsavcısına savcıların verdiği takipsizlik kararını kaldırma sonucu doğuran bir yetki verilmektedir. Cumhuriyet başsavcısı, uygulamada ahengi sağlama görevi nedeniyle cumhuriyet savcılarının kararlarını zaten denetlemektedir. Ayrıca bu yetkinin ne şekilde kullanılacağı açık olmayıp cumhuriyet başsavcısının keyfiliğine bırakılmıştır” denildi.

Şerhte, hükümlülerin görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesi ile ilgili de “Özel hayat hakkının temel amacı bireyleri kamu makamlarının keyfi müdahalelerine karşı korumaktır. Dolayısıyla bu haklar çerçevesinde sözleşmelerin tarafı devletlerin kişilerin özel yaşamlarına, aile yaşamlarına, konutlarına ve haberleşmelerine keyfi şekilde müdahalede bulunmama, bu haklara dokunmama yükümlülüğü bulunmaktadır” denildi ve düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne aykırı olduğu belirtildi. (ANKA/ŞEYMA PAŞAYİĞİT)

 

Gündem