İYİ Partili Tatlıoğlu'ndan "Kur korumalı mevduat" tepkisi: 84 milyonun cebinden ödenen yeni bir faiz türü

İYİ Partili Tatlıoğlu'ndan "Kur korumalı mevduat" tepkisi: 84 milyonun cebinden ödenen yeni bir faiz türü
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, kur korumalı mevduat uygulamasına ilişkin, “Kur korumalı mevduat, açıklamalarda 590 milyon lirayı bulan bir hacme sahip olmuştur. Ve beş günlük ödemelerin net tutarına baktığımızda, aşağı yukarı 10-12 milyar liralık bir maliyet söz konusudur. Hesapladığımızda da yüzde 107’lik bir faiz söz konusudur. Dövizi olanların dövizlerini bozdurup banka sisteminde tutabilmesi için 84 milyonun cebinden, harçlığından, ekmeğinden, gelirinden kesilerek, vergilerle Hazine ve Merkez Bankası tarafından devletin üzerinden ödenen yeni bir faiz türüdür” dedi.

İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, kur korumalı mevduat uygulamasına ilişkin, “Kur korumalı mevduat, açıklamalarda 590 milyon lirayı bulan bir hacme sahip olmuştur. Ve beş günlük ödemelerin net tutarına baktığımızda, aşağı yukarı 10-12 milyar liralık bir maliyet söz konusudur. Hesapladığımızda da yüzde 107’lik bir faiz söz konusudur. Dövizi olanların dövizlerini bozdurup banka sisteminde tutabilmesi için 84 milyonun cebinden, harçlığından, ekmeğinden, gelirinden kesilerek, vergilerle Hazine ve Merkez Bankası tarafından devletin üzerinden ödenen yeni bir faiz türüdür” dedi.

İsmail Tatlıoğlu, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tatlıoğlu, Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin şunları söyledi:

“TÜRK EKONOMİSİNİN HAK ETTİĞİ YERE GELEBİLECEĞİNE İNANIYORUZ: Bu kanunda Hazine, elindeki son arazileri de satışa çıkarıyor. Ne yazık ki Türkiye hem Merkez Bankası hem de Hazine anlamında çok ciddi bir nakit sıkışıklığına gelmiş bir fotoğrafa sahip ve bugünkü yönetimin istikrarı dışlayan ve temel politik aklı umursamayan süreci Türkiye’de yaklaşık 50 milyar doların üzerinde açık veren bir Merkez Bankası ve nakit ihtiyacını karşılamak için Hazine’nin elinde kalan son arazileri de satma noktasına gelmiş bir portföy görünümü arz ediyor ve bu çerçevede gerçekten bunların sağlıklı bir biçimde bir genel makro plan çerçevesinde yapılmasını ve siyasetin bir makro çıkış planı ile Türk ekonomisinin hak ettiği yere gelebileceğine inanıyoruz ve bunun da nasıl başarıldığını inşallah göstereceğiz.

VENEZÜELLA’DAN SONRA DÜNYANIN ENFLASYON ŞAMPİYONU: Ayrı bir konu; bu torba kanunda kurumlar vergisi yüzde 5’e çıkarılıyor. Kurumlar vergisini tartışmaktan ziyade dünyada ilk defa sektörel bazda farklılıklar var. Yani normal olarak kurumlar vergisi, dünya geneli ile karşılaştırdığınızda düşüktür, yüksektir bunlar konuşulur ama bir sektöre farklı bir oran, başka bir sektöre farklı bir oran uygulaması ile Türkiye tanışıyor ve dünyanın önemli bir parçasına da bu takdimi yapıyor. ‘Yaptım oldu’. Evet, yaptınız mı oluyor. Ama yaptınız oldu da işte böyle yüzde 54’lük enflasyon ile Venezüella’dan sonra dünyanın enflasyon şampiyonuna yerleşiyor.”

Tatlıoğlu, kur korumalı mevduat uygulamasına ilişkin de şöyle konuştu:

“YENİ BİR FAİZ TÜRÜ: Türkiye’nin aralık itibariyle tanıştığı bu sistem, Türkiye’de Merkez Bankası yönetiminin nasıl bir harcıâlem ele alındığının bir göstergesi olarak gelinen nokta ve başvurulan politikadır. Merkez Bankası ile tapu dairesi arasında bir fark gözetmeyen bir anlayışın getirdiği noktadır. Ve 30 milyar dolar artı rezervden eksi 55 milyar dolarlara gelen çizginin Türkiye’ye ilaveten yüklediği büyük bir maliyettir ve de belirsizliktir… Türkiye’nin geçen haftalarda yaptığı dövizle borçlanmanın faiz oranı yüzde 8,60’tır. 8,60, bu anlamda bizim gibi ülkelerin hiçbirinde görünmeyen bir faiz oranıdır. Türkiye’nin 600-650 bandında gezen risk primini düşündüğünüzde, gerçekten bu, Türkiye’nin olması gereken noktadan çok uzaklara düştüğünü göstermektedir. Kur korumalı mevduat, açıklamalarda 590 milyon lirayı bulan bir hacme sahip olmuştur. Ve beş günlük ödemelerin net tutarına baktığımızda aşağı yukarı 10-12 milyar liralık bir maliyet söz konusudur. Hesapladığımızda da yüzde 107’lik bir faiz söz konusudur. Yüzde 107, borçlanma ihtiyacını karşılamak için ve de dövizini baskılayabilmek, tutabilmek için ödenen bir faizdir. Yani dövizi olanların dövizlerini bozdurup banka sisteminde tutabilmesi için 84 milyonun cebinden, harçlığından, ekmeğinden, gelirinden kesilerek, vergilerle Hazine ve Merkez Bankası tarafından devletin üzerinden ödenen yeni bir faiz türüdür… Bu, gerçekten bir Erdoğan maliyetidir. Erdoğan ve ekibinin, yönetilemeyen bir Türkiye manzarası olarak karşımızdadır.”




“MİLLETTEN KOPUNCA BÖYLE OLUYOR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çiftçilerle buluşmasında verdiği manda yoğurdu tarifine ilişkin eleştirilerin sorulduğu Tatlıoğlu, şu yanıtı verdi:

“Yatarken yemek sağlığa zararlı derler. Milletten kopan böyle olur. Eskiden böyle büyük derebeyleri varmış. Onların çocukları, ‘hiç kimsede yoksa olmayanda da mı bir küp altın yok’ derlermiş. Haklı olarak tabii Sayın Erdoğan bunları söylüyor. O toplumdan kopunca böyle oluyor. Biz de sokaktayız, İstanbul’daydık. Ağlayan emeklileri gördük, ‘bizi kurtarın’ diye. Torunundan kaçan emeklileri gördük… 3 maaş, 5 maaş, 11 maaş, 300 bin liralar, 200 bin lira maaşlar alan bürokratların bir tane amacı var; bu devrin sürmesi. Milletin de bir tane amacı, bu devrin sürmemesi. Biz milletin yanındayız.” (ANKA)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Ekonomi