İsrail-Suudi Arabistan ilişkileri nasıl etkilenecek?

İsrail-Suudi Arabistan ilişkileri nasıl etkilenecek?
Hamas'ın saldırıları ile İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşme çabalarının geleceği de belirsizlik kazandı. Arap ülkeleri Filistinlilere desteğini yinelerken, iki devletli çözüm çağrılarını artırdı.

2022/10/30/dw-serit.jpg

Filistinli radikal İslamcı Hamas örgütünün İsrail'e yönelik terör saldırıları ve İsrail'in buna karşılık vermesi, İsrail ve Gazze sınırlarının çok ötesine uzanan dalga etkisine neden oldu. Saldırılar İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki normalleşme çabaları ve bölgede barış konusunda umutların ertelenmesine yol açtı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun, iki ülkenin "her geçen gün daha da yakınlaştığını" ve "bölge için önemli sıçrama olacak bir anlaşmanın eşiğinde" olduğu yönündeki açıklamalarının üzerinden sadece iki hafta geçti. Ancak tüm bunlar, geçmişte kalmış gibi hissediliyor.

Bin Salman'ın Filistinlilere başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir ülke sağlayacak iki devletli çözüme olan ilgisizliği de aynı şekilde geride kaldı. Veliaht Prense, geçen ay ABD'li Fox News televizyonuna verdiği röportajda iki devletli çözümden bahsetmemişti. Bin Salman röportajda sadece İsrail ile yapılan yeni anlaşmanın, "Filistinlilerin ihtiyaçlarını karşılayacağını ve onlara iyi bir yaşam sağlayacağını" söylemişti.

İki devletli çözüme destek

Ancak Cumartesi günü başlayan karşılıklı saldırıların ardından Suudi Arabistan, iki devletli çözümü savunmaya ve kendisini Filistin halkının sıkı bir destekçisi olarak göstermeye tekrar başladı. Bu arada birçok ülke ise İsrail'i ve kendisini savunma hakkını desteklediklerini açıkladı.

Veliaht Prens Muhammed bin Salman

Veliaht Prens Muhammed bin Salman Fotoğraf: Leon Neal/empics/picture alliance

Filistin sorununun yeniden gündeme gelmesinin Avrupa Birliği ile ABD ve Almanya gibi ülkeler tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılan İran destekli Hamas için bir zafer olduğu söylenebilir.

ABD merkezli Atlantik Konseyi'nde kıdemli uzman Richard LeBaron, düşünce kuruluşunun internet sayfasında yayınlanan yazısında, "Hamas'ın eylemleri, normalleşme müzakerelerinde Filistin meselesinin sadece herhangi bir alt başlık olarak ele alınmaması konusunda Suudilere açık bir uyarı" ifadelerini kullandı.

LeBaron, "Saldırılar, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesini arka plana itecek" dedi.

İsrail-Suudi Arabistan yakınlaşması şu aşamada mümkün mü?

Atlantik Konseyi'nde Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi Direktörü Jonathan Panikoff da Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerde yakınlaşmanın şu aşamada pek mümkün olmadığı görüşünde. Panikoff DW'ye, "Yakın gelecekte Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki normalleşmede ilerleme kaydedilmesini beklemenin pek mümkün olmadığını" belirtti. Panikoff, İsrail'in Gazze'deki operasyonunun ciddi ölümler ve yıkıma sebep olması halinde, iki ülke arasındaki yakınlaşma için gereken siyasetin hayata geçirilmesinin pek mümkün olamayacağı yorumunu yaptı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Pazartesi günü yaptığı açıklamada Gazze'nin tamamen ablukaya alınması talimatını verdi. Açıklamada Gallant, "Gazze'ye elektrik, gıda ve yakıt sağlanmayacak" dedi.

Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde araştırmacı olan Hugh Lovatt, DW'ye yaptığı değerlendirmede "İsrail'in eylemlerinin, büyük ölçüde İsrail'e düşman olan Arap kamuoyunun bu görüşünü daha da pekiştireceğine" inandığını söyledi. Lovatt, Arap kamuoyundaki bu görüşü "İsrail ile Suudi Arabistan arasında yakın zamanda yapılabilecek olası bir anlaşmanın" önünde bir diğer engel olarak görüyor. Lovatt, İsrail ile ilişkilerini normalleştirme anlaşmaları imzalayan Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin de İsrail'e karşı daha eleştirel bir tutum sergilemeleri için kamuoyunun baskısı altında kaldığını belirtiyor.

İsrail Cumartesi gününden bu yana Gazze'ye saldırılarını sürdürüyor

İsrail Cumartesi gününden bu yana Gazze'ye saldırılarını sürdürüyor Fotoğraf: BELAL AL SABBAGH/AFP

Bloomberg'in Pazartesi günü yayınladığı bir habere göre, 2020 yılında İsrail ile normalleşme anlaşması imzalayan Birleşik Arap Emirlikleri, "İsrailli siviller için başsağlığı diledi ve gerilimi azaltma çağrısında bulundu ama Hamas'ı doğrudan kınamadı."

ABD ve İran arasında denge kurmaya çalışmak

Suudi Arabistan'ın İsrail'le normalleşme müzakerelerine devam edip etmeme kararını etkileyecek olan yalnızca Arap baskısı değil. İran ve ABD, bu süreçte önemli bir rol oynayacak.

Suudi Arabistan ile bölgedeki eski rakibi İran arasında bu yıl gerçekleşen yakınlaşmaya rağmen, konu müttefikler olduğunda Riyad ve Tahran hâlâ farklı taraflarda yer alıyor. İran, Gazze Şeridi'nde iktidarı elinde bulunduran ve İsrail'e saldırıları düzenleyen Hamas'ı destekliyor.

Suudi Arabistan ise İsrail ile ilişkileri normalleştirmenin, ABD ile ilişkileri, 2018'deki Suudi muhalif Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi öncesindeki duruma getireceğini umuyordu. İmzalanması planlanan üçlü anlaşma Suudi Arabistan'a ABD ile daha güçlü bir askeri iş birliği sağlamanın yanı sıra ABD'nin denetimi altında uranyum zenginleştirme izni vermesi öngörüyordu.

DW'ye konuşan Panikoff, "Savunmalarının İsrail'in yakınından geçemeyeceğini düşünen Riyad'daki strateji uzmanlarının aklının bir köşesinde, Suudi Arabistan'ın benzer bir çatışma halinde ne kadar ölüm ve yıkımla karşılaşacağı sorusu yer alıyor olabilir" dedi. Panikoff, "Uzun vadede bu soru, görüşmelerdeki önemli konulardan biri olan, ABD'nin güvenlik garantilerini almak için Suudi Arabistan'ı, masaya dönmeye yöneltebilir" diye ekledi.

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Dünya