İstanbul'da yaşayan Rus muhalifler: 'Özgürüz, yaşıyoruz ya gerisi önemli değil'

İstanbul'da yaşayan Rus muhalifler: 'Özgürüz, yaşıyoruz ya gerisi önemli değil'
Putin’den kaçıp İstanbul, İzmir gibi şehirlere sığınan genç muhalif Ruslar, seçimlerde oy pusularının para karşılığında rahatlıkla değiştirildiğini, toplumun devamlı savaş ve şiddetle kışkırtıldığını söylüyor. Tek istedikleri şey, özgür olmak.

MEHVEŞ EVİN


Türkiye’deki Rusya yanlıları, İstanbul’a sığınan muhalif Rusları dinlese acaba ne der? Bu haber için ulaştığım Moskovalılar, elbette sınırlı bir kesiti temsil ediyor. Fakat birbirlerinden bağımsız olarak anlattıkları uyuşuyor.

Moskovalı sığınmacı Bogdan, medya iletişimcisi. Artık işsiz ve Mart’tan beri İstanbul’da yaşıyor. Amacı, her Rus’un Ukrayna savaşını desteklemediğini dünyaya anlatmak. Başka ülkelere gidebilen Rusların seslerini çıkarmaları, Putin’i desteklemediklerini açıkça söylemelerini istiyor. Hatta İstanbul’da karşılaştığı Ruslarla uzun uzun konuşup tartışıyor.

“Rusya’nın iki önemli sorunu var” diyor Bogdan.

Birincisi, Putin’in Ukrayna’yı işgali… İkincisi, Rus toplumunun kutuplara ayrılması. Bir gün savaş bitecek, sonra ne olacak? diye soruyor genç adam.

Ailesinin, hatta en yakın arkadaşlarının kendisini vatan haini, Rusya düşmanı olmakla suçladığını anlatan Bogdan, savaş karşıtı sosyal medya paylaşımları yüzünden annesiyle bile görüşmüyor.

Hatta iki arkadaşı, aileleri tarafından evden atılmış, bir başkası kendi çocuğunu polise ihbar etmekle tehdit etmiş.

Neden? Resmi söylemi desteklemedikleri için, savaşa savaş dedikleri için! Sadece yeni kuşakla anne babalar arasında değil, gençler arasında da benzer çatışmalar yaşanıyor Rusya’da.

28 yaşındaki Bogdan’a işlerin ne zaman değiştiğini sorunca, her seçimde gözetmenlik yaptığını ve öğretmenlerinin, gözünün önünde nasıl hile yaptığını aktarıyor.

Moskovalı Alexandra, daha 18 yaşında. Üç aydır İstanbul’da. Savaşa karşı eylemlere katıldığı için artık dönmesi imkânsız. Ailesini geride bırakarak yeni bir hayat kurmak istediğini söylüyor:

“Muhalifleri, Ukraynalıları öldüren bir devlete neden vergi vereyim? Eğer ağzını açmazsan, sen de yalanın bir parçası oluyorsun.”

Doğduğunda Putin’in iktidara geldiğini anlatan genç kız, “bunu çekmeye mecbur muyum” diyor.

Hostelde kalıyor Alexandra. Beş parası yok. Babası işsiz kalmış, ailesinden yardım alamadığı için nasıl geçineceği belirsiz.

Ama “özgürüz, yaşıyoruz ya gerisi önemli değil” diyor.

TEK KİŞİLİK ANMA NASIL DEV GÖSTERİYE DÖNÜŞTÜ

Rusların anlattıklarına göre, Rusya, Ukrayna işgalinden önce muhalifler için bir hapishaneye dönmüştü. Baskının yaygınlığı, savaşla birlikte boyut atladı.

Boris Nemtsov ismi Türkiye’de pek bilinmez ancak çok önemli bir siyasetçiydi. 2015’te Moskova’da öldürülen Nemtsov suikastıyla ilgili beş Çeçen tutuklansa da bir yıldır Rus ajanları tarafından takip edildiği belgelendi.

Muhalif Ruslara göre tartışılacak bir şey yok: İktidarın yolsuzluklarını ortaya çıkaran, Kırım’ın ilhakına karşı barış protestoları düzenleyen Nemtsov’un öldürülmesini, Putin emretti.

Hatta Nemtsov’u öldüren ekibin, 2020’de bir başka muhalif lider Aleksey Navalni’yi zehirlediğini Bellingcat belgeledi. Navalni, ölümden kılpayı kurtulduktan sonra ülkesine dönünce hapse atıldı.

Telefonda görüştüğüm Marina, Mart başında bir bavulla ülkesini terk etmek zorunda kalan Moskovalılardan. Hala korkudan sesi titriyor, bir daha asla ülkesine dönemeyeceğini biliyor.

Bilgisayar programcısı Marina, tanıştığım diğer muhalif Ruslar kadar aktif bir eylemci değil.

Fakat savaşın üçüncü gününde tutuklanmış. Neden dersiniz?

Muhalif lider Nemtsov’un öldürüldüğü yeri, elinde küçük bir Ukrayna bayrağıyla ziyaret ettiği için!

MARINA KENDİNİ NASIL İSTANBUL’A ATTI?

Marina, sırf oraya gittiği için beş saat gözaltında tutuldu. Annesini veya avukatını aramaya izni yoktu, sorgulamada onu suçlamak için saçma sapan sorular soruldu.

100 kişilik bir gösteriye katıldığına dair bir ifade imzalatmak istediler. Mantıken mümkün olmayan bu rakam, mahkemeye çıkarıldığında 700 kişilik bir gösteriye dönüştü…

Marina itiraz etti, kameraların kaydını istedi. Ancak tıpkı Nemtsov öldürüldüğüne kameraların kaybolduğu gibi, kaydın olmadığı söylendi.

Bir başka iddia, Marina’nın “savaşa hayır” diye bağırmasıydı. Oysa Marina çok istemesine rağmen korkudan ağzını açmamıştı. Hakim, kendi çektiği video ve fotoğrafları delil olarak kabul etmedi. Ve Marina’yı, en yüksek ceza olan 20 bin ruble ödemekle mahkum edip serbest bıraktılar.

“Biz Rusuz, geleceğimiz yok” diyen Marina, Ukrayna’da yaşayan arkadaşlarından ve bağımsız kaynaklardan dinlediği haberler geldikçe panik atak geçirmeye başladı. İstanbul’a ulaşan arkadaşlarının yardımıyla bir bilet ayarlayabildi.

Marina, yaşadıklarını anlatırken “1990’lara geri dönmüş gibiyiz” diyor. Genç kadın, ayağına giyecek ayakkabının olmadığı, insanların temel gıda için kuyruğa girdiği çocukluk günlerini şöyle hatırlıyor:

Avuçlarımıza numara yazardık. Hatırlıyorum, numaram 1056’ydı. Günlerce sürerdi kuyruklar, sırf makarna veya sosis almak için. İnsanlar birbirine girer, kavga ederdi. 10 yaşındaydım ve şöyle düşünüyordum: Yeterince hızlı olursam annemle kendim için sosis alabilirim.

Okulumda tuvalette eroin serbestçe satılıyordu. Sokakta insanlar öldürülüyordu. Çocuklar ortadan kayboluyordu. Ve şimdi tekrar o günlere döneceğiz diye çok korkuyorum. Moskova’da kalan annemle konuştuğumda market raflarının boşaldığını, insanların şeker yüzünden birbirine girdiğini anlatıyor.

Aradan 20 yıl geçti, her şey mahvoldu. Neden? Çünkü deli bir insanın eline kaldık! Putin’in geleceği yok, gelmiş 70’ine. Benim hayatım ne olacak? Gençlerin hayatı ne olacak?”

HAİN LİSTELERİ STALIN DÖNEMİNİ HATIRLATIYOR

Putin her ne kadar Ukrayna’yı faşizmle suçlasa da, benim konuştuğum gençlere göre Rusya’da faşizm hakim. Marina, sandık görevlilerinin seçimlerde 5000 ruble yani 1000 TL karşılığında pusulaları değiştirdiğini anlatıyor.

Peki Rusya’da halkın büyük çoğunluğunun savaşı ve Putin’i desteklediği doğru mu?

Bu soruya iki türlü cevap aldım. Biri, hakim medyayı takip edenlerin “vatan aşkı” uğruna her şeyi kabul ettiği. İkincisi, korkudan susmayı tercih ettikleri.

İnsanlar, sokak anketlerine ya cevap vermiyor, ya da fişlenmemek için inanmadığı cevapları veriyor. İhbar mekanizması güçlü, insanlar komşularını, kendi aile fertlerini gammazlamaları için teşvik ediliyor.

Marina, kapılara “burada Rusya’ya ihanet eden biri yaşıyor” diye sticker yapıştırıldığını dehşetle anlatıyor.

Tutuklandıktan sonra artık “hainler” listesinde yer aldığını söyleyen Marina, Stalin döneminde benzer listelerin yapıldığını, insanların çalışma kamplarına gönderildiğini hatırlatıyor.

Marina’nın bu yorumunu abartılı bulabilirsiniz.

Ancak dedeleri, neneleri İkinci Dünya Savaşı'nı ve çalışma kamplarını görmüş, hayatta kalmış olan yeni nesillerin, aynı yokluk, yolsuzluk ve baskı günlerine dönme ihtimaline tahammülü yok…

PODCASTİ DİNLEMEK PLAY'E TIKLAYINIZ

Özel Haber