İYİ Parti milletvekili adayı Ofluoğlu: 'Biz iktidara geldiğimizde ilk olarak İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız'

İYİ Parti milletvekili adayı Ofluoğlu: 'Biz iktidara geldiğimizde ilk olarak İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız'
14 Mayıs seçimlerine doğru geri sayım başlarken kadın milletvekili adayları Kısa Dalga’ya konuk olarak gündemi ve kadın sorunlarını konuşuyor.

14 Mayıs seçimlerine doğru geri sayım başlarken kadın milletvekili adayları Kısa Dalga’ya konuk olarak gündemi ve kadın sorunlarını konuşuyor.

Çok sert erkek egemen bir kurumun içinde 30 yılı aşkın süre görev yaptığını belirten Ofluoğlu, “Siyasete Genel Başkanımız Meral Akşener’in Cumhuriyetçi, aydın, Atatürkçü kadın duruşuna inanarak ve ülkeyi refaha erdireceğine inanarak atıldım” dedi. Ofluoğlu seçimlere ilişkin “Emin olun 14 Mayıs'ta Türkiye'nin her yerinde yeniden baharı yaşayacağız. Türk milleti bir bütün olarak medeniyet ve liyakate adım atmış olacak. Başaracağız kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerine yer verdi.

Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?

Ankaralıyım, bir köylü çocuğuyum. Hayalimi gerçekleştirdim, ben asker oldum. 30 küsür sene o şanlı üniformayı giydim. Yine bir erkek egemen çok da sert bir erkek egemen kurumun içinde layıkıyla görev yaptım. Siyasete Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in Cumhuriyetçi, aydın, Atatürkçü kadın duruşuna inanarak ve ülkeyi refaha erdireceğine inanarak atıldım. Çankaya İlçe Başkanlığı yaptım 5 sene, Çankaya’da kuruculuk yaptım.

Temayül veya ön seçim diyeceğimiz yoklamada da 1.bölgede 2. çıktım. Vekillikteki sıramda bu şekilde şekillenmiş oldu. Evliyim, eşim devre arkadaşım o da asker emeklisi iki kızım var.

Birisi diş hekimi evlendirdim onu damadım da diş hekimi. Küçük kızım da hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi Gölbaşı’nda yaşıyorum ve sağlam bir Ankaralıyım.

'Kadın isterse her şeyi yapar'

Askeriyede kadın olmak nasıldı?

Severseniz hiçbir şey zor değil. Orada da cinsiyetçi hareketlerle söylemlerle davranışlarla karşılaştım ama görevimi tanımlandığı üzerine yaptığım için çok da başarılı oldum. Mesele aslında insan olabilmekte. Pozitif ayrımcılık bazı yerlerde olmalı ama bir görev icra ederken asla olmamalı. Fiziki yeterlilikte erkeklerden aşağı kalır yanda değiliz. Onun için askerlik benim ruhuma işledi. Milyon kere dünyaya gelsem yine milyon kez asker olmak isterdim.

Benim kişiliğim Atatürkçü bir yapı üzerine kurulu milliyetçi bir vatanseverim benim ruhuma en uygun meslek askerlik. Onu şanla şerefle yaptım. Her yaştan erkeğe komutanlık yaptım, amirlik yaptım. Kadın askerler de oldu subay ve astsubaylar ama sayıları azdı. Dilerim bu sayıda artar. Kadın isterse her şeyi yapar. Evet, zorluklar yaşadım. Kadın olmanın güçlüklerini yaşadım çünkü tamamen erkek olan bir yapıya biz sayısal olarak az bir şekilde girdik ama çok mutlu oldum. Başarılı oldum ve çok insan biriktirdik biz o meslekte. Bu onurlu mesleği her Türk kadınına da tavsiye ederim.

'Kadını her alanda eşitleyeceğiz'

Şimdi kadın sayılarına girmişken biraz da bu Meclise ve adaylık sürecine gelmek istiyorum. 536 adayla seçimlere giriyor İYİ Parti ve bunların yüzde 39’unu kadınlar oluşturuyor. Aslında ortalamanın üzerinde ama oran olarak baktığımızda yüzde 25.9 kadın aday sayısı var. İYİ Parti’nin ileriye dönüp kadın kotasını yüzde 50’ye ulaştırmak gibi bir hedef var mı?

Toplumun yarısını oluşturan kadınların elbette her temsilde bu parlamento da olabilir, icra makamları olabilir, karar verici merciler olabilir. Eşit olarak temsil edilmesi gerekir ki toplumda tam tekamül gelişsin. Özellikle şu önemli temsilde eşitlikte kadınların seçilebilir yerlerde sayıları eşit olmalı. Seçilebilir yerdeki gerçekçi olarak sayıda kadını koymak lazım.

Ben dediğim gibi ön seçimle geldim. Teşkilattan geldiğim için buradayım. İYİ Parti temsilde eşitliğe inanıyor her alanda. Dolayısıyla Siyasi Parti Kanunu’nda değişiklik tekliflerimiz olacak önümüzdeki parlamentoda ve kadını her alanda eşitleyeceğiz. Biz insan hakkı olarak değerlendiriyoruz. Herkes de böyle bakmalı. Kadın hakkı olarak değerlendirilmesinin nedeni kadınların her yönden geride bırakılmaları belki kimi zaman geleneklerden, kimi zaman adetten, kimi zaman mevzuatta olup uygulanmayan kanunlardan ve yasalardan. Uygulamada aslında sıkıntılar var.

'Cumhur İttifakı gerçekten kadına değer vermiyor'

Siz 3. sıradan seçilebilir bir yerden adaysınız. Önümüzdeki dönemde milletvekili sıralarında sizi görme ihtimalimiz çok yüksek. Bu noktada diğer siyasi partiler üzerinden özellikle de Cumhur ittifakını da değerlendirirsek seçilebilir oranda kadın milletvekili sayıları da oldukça az. Ortalama zaten oldukça düşük ve 2002 yılında 20 yıllık AKP iktidarını düşündüğümüzde kadın milletvekili oranını artırmak yerine sabit bir oranda yüzde 17 civarında kalıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhur İttifakının paydaşlarının özellikle AK Parti’nin kadına bakış açısı belli. Yani geçmişte hepimizin bildiği cümleler sarf ettiler. Siyasette eğer kendi taraflarında değilse bir kadın, vitrin süsü olarak değerlendirdiler.

Kadını temsilde devlet politikalarını belirleyen ciddi bakanlıklarda, yürütmelerde değil de yine aile içi değerlendirebileceğimiz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, yani özel alanın içinde görevler verdiler. Kadına bir güvenlik politikasında İçişleri Bakanlığı’nda, Dışişleri Bakanlığı’nda ya da bir Milli Savunma Bakanlığı’nda, Hazine Bakanlığı’nda, Maliye Bakanlığı’nda değerlendirmediler. Yani dostlar alışverişte görsün politikasını uyguluyorlar. Onlar kadını yine görüntüde var etmek için partilerinde yer veriyorlar. Aslında öyle olmamalı. Bunun mücadelesini biz yeri geldiğinde vereceğiz.

Ben onların politikalarını çok da yermek istemiyorum ama şu sözleri de hiç unutamıyorum. ‘Kadın yüksek sesle gülmemeli, ‘kadın çocuğuna bakmalı, aile işleriyle var olmalı’, ‘niye çalışmak istesin ki bir kadın’, ‘belli saatten sonra kadınlar dışarı çıkmamalı.’ Bunu söyleyen insanlar mevcut iktidarın bakan yardımcıları, başbakan yardımcıları, bakanları.

'Biz hayatın tam merkezindeyiz, hayatın öznesiyiz'

Şimdi bu cümleleri sarf eden bir politika ülkeye yön vermek adına değil de yine göstermelik sayılarda kadın temsilciler koyuyorlar. Çünkü gerçekten kadına değer vermiyorlar. Kadın onlar için ailenin içinden dışına çıkmamalı çocuk bakmalı, ondan daha önemli kariyer yok onlar için. Halbuki biz hayatın tam merkezindeyiz. Biz hayatın öznesiyiz. Kadın olmazsa, kadını eğitmezseniz bir toplumu eğitemezsiniz, yüceltemezsiniz. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü var ‘Eğer toplumlar kendilerini oluşturan cinslerden yalnızca birisinin medeni toplumların gerekliliklerine ulaşmasını sağlar, öteki yarısını yok sayarsa yarı yarıya zayıflamış demektir. Bizim şu ana kadar yaptığımız en büyük yanlış kadını yok saymak ve ona karşı işlediğimiz hata ve kusurlardır’ diyor.

1934’te Seçme ve Seçilme Hakkı’nı alan Türk kadınlarıyız biz, 1926 da Medeni Kanunla artık eşit birey olarak evlilikte, mirasta eşit hakka sahip olduk, boşanmada hakkımız oldu. Bunlar çok önemli adımlar ama giderek gelişeceğimize giderek kadınların toplumun öznesi olarak var olmasına katkı sunacağımıza mevcut iktidarın yaptığı politika bizi hayattan çekmek oldu.

İstihdamda kadının oranı yüzde 28. 100 kadından 18’i gerçekten kontrol edilebilir, özlük haklarını alabilir şekilde çalışıyor, eşit işe eşit ücret bile alamıyoruz. Yönetici kadın avr ancak emrinde çalışan erkek kendinden çok maaş alıyor. Bunlar hep iktidarın bize bizim haklarımıza vurduğu baltalamaların örnekleri. Bunu kabul etmiyorum. Zinayı bile suç olmaktan çıkaran bir iktidar var. Sözde müslümanlıktan bahsediyorlar. Ailenin temel direğine balta vuran bir adımdır.

'Biz iktidara geldiğimizde ilk olarak İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız'

Günden güne ileriye gitmek yerine kadın hakları törpüleniyor, tırpanlanıyor yeri geldiğinde sözleşmelerden çekiliyor. İstanbul Sözleşmesi de bunlardan birisi. Çıkma nedenlerini de LGBTİ+’lar üzerinden gösterdiler. İYİ Parti’de İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönüleceğini söyledi. Peki geri dönmek hiçbir maddesine dokunmadan geri dönmek mi?

İstanbul Sözleşmesi taraf ülkeler tarafından tespit edilmiş, belirlenmiş bir mutabakat. Kadına karşı şiddetin önlenmesi ve aile içi şiddetin önlenmesine karşı mutabakat tam metni de bu. Bu metnin özünde şu var tanıdığı, tanımadığı; aile içinden aile dışından şiddete maruz kalan kadınları, kız çocuklarını tacize, tecavüze maruz kalan kadınları ve kız çocuklarını ve ailenin bütün bireylerini korumaya yönelik bir mutabakat. Bunun neresine karşı çıkabilirsiniz? Kadının temsilde eşitliğinin önünde duran en büyük engel şiddet, taciz ve tecavüzdür. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun da temelidir.

Biz iktidara geldiğimizde Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener ilk taahhütüdür, ilk işimiz İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız.

Eğer biz toplumun yarısını oluşturan kadınları, bu bireyleri koruyamaz, eğitemez, farkındalık yaratamazsak gerçekten gerilemeye devam edeceğiz. Medeni toplumlar seviyesine ulaşamayacağız. Yaşadığımız yüzyılda hala kadının şiddete karşı korunması için mevcut kanunları uygulayamıyoruz. Ciddi yaptırımlar uygulayamıyoruz, neresinden rahatsızlar?k Kadına karşı şiddetin önlenmesi ile ilgili bir kanun bu. İnsan bunun neresinden rahatsız olabilir. Tedbir alınmasını istiyor. Bunun neresinden rahatsız olabilir? Şiddete uğrayan kadını çocuğu koruyalım diyor. Onu tekrar sosyal yaşantıya katalım, korkmasın çekinmesin... Kadınlar nefes almak istiyor artık öldürülmekten korkuyor kadınlar, boşandıkları eşlerin tarafından şiddete uğramaktan korkuyor, rahat bir nefes alamıyorlar. Toplumun içine çıkamıyorlar. Bütün bunların önlenmesi ve buna karşı uluslararası sözleşmeye taraf olmayı ve gerekirse denetlenmeyi öngören bir mutabakata niye girdiniz? Niye çıktınız? Biz kesinlikle uygulayacağız bununla ilgili bir şehrimiz de yok.

'Kadınları değil erkekleri evden uzaklaştıracağız'

İYİ Parti’nin kadın sorunlarına yönelik çözüm önerileri nelerdir?

Biz kadınlar öncelikle neyin taciz, neyin rahatsızlık, neyin şiddet olduğunu bilmiyoruz. Bazen otobüste rahatsız ediliyoruz, bazen okulda rahatsız ediliyoruz, bazen iş yerinde rahatsız ediliyoruz. Sürekli kafamızı cam tavanlara, geleneklere göreneklere vuruyoruz. Bazen kadınlar şiddete, tacize hatta tecavüze uğradıklarında bile -ister aile içi ister aile dışı olsun- bunu dile getirmekten çekiniyor.

Biz önce kadınlara neyin yanlış olduğunun farkındalığını vereceğiz. Bunun içinde biz zorunlu eğitimi okul öncesi eğitimle başlatacağız. Direkt pedagogları bu eğitimin içine dahil ederek kadınlara farkındalık kazandıracağız. Kız çocuklarına ilkokul ve ortaokulda farkındalık kazandıracağız, kendilerini korumak için eğiteceğiz. Yetişkin grubu da eğiteceğiz, haklarına nasıl ulaşacaklarını öğreteceğiz. Şiddete uğrayan kadınlar için şiddet kriz merkezleri oluşturacağız. Bu merkezlerde sosyologlar, psikologlar ve alanında uzman hekimlerle destek almalarını sağlayacağız.

Şiddete karşı korunmak için bir kanun oluşturacağız. Önce şiddet oluşmadan tedbirler alacağız. Kadınların şiddete maruz kalan kız çocuklarının ve aile fertlerinin derhal kolluk güçlerine ulaşmasını ve hukuki olarak destek almasını sağlayacağız.

Şöyle bir yanlış var: Kadın şiddete uğruyor, kadını sığınma evlerine alıyorlar ve kadın hem çocuğundan uzaklaşıyor hem de sosyal yaşamdan uzaklaşıyor. Biz tam tersi kadını şiddete uğratan erkeklere terapi evleri açacağız ve erkekleri evden uzaklaştıracağız. Kadının evinin içinde güvenli bir şekilde yaşamasına devam etmesini ve sosyal yaşama dönmelerini sağlayacağız.

'Şiddetle ilgili tüm verilerde objektif ve şeffaf olacağız'

Şiddetle ilgili bütün verilerde objektif ve şeffaf olacağız. Kadını eğiteceğiz, kadının istihdamını sağlayacağız. Bizim genel politikamız önce koruma, farkındalık yaratma, kriz merkezleri oluşturma ve kadını her yönden desteklemeye yönelik olacak ve mevcut mevzuatlarla kanunlarla da iyileştirme yapacağız, İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koymak başta olmak üzere. Kadınların hayatın her yerinde her zerresinde olmasını sağlayacağız.

Eğer kadın ekonomik olarak ayaklarının üstünde duramazsa, hiçbir şiddete bakışa bile karşı duramaz. Bu iş yerinde de böyle otobüs durağında da böyle yaşamın her yerinde böyle. Kadını biz siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamın merkezine yerleştireceğiz, güçlü kadınlar olacağız. Güçlü kadınlar yetiştirmek için güçlü kadınlarla yol açacağız.

'Özgürce yaşamak istiyoruz, refah içinde yaşamak istiyoruz'

Peki sizin hedefleriniz, yapmak istedikleriniz arasında neler bulunuyor?

Dünyanın her yerinde siyasi alanda veya yürütmede eşit temsilini sağlamak için pozitif ayrımcılık yapılmış. Benim hedefim kanunsal olarak bu pozitif ayrımcılığın temelini Siyasi Partiler Kanunu’nda da her alanda mevzuatsal olarak oturtmak. Her şeyi yasal zemine oturtacağız. Pozitif ayrımcılığı, Anayasa ve kanunlarla garanti altına alacağız. Bu alanda hizmet etmek istiyorum. Benim asıl hedefim gerçekten kadını hak ettiği yere oturtabilmek.

Bir de askeri geçmişimden kaynaklanan, askeri kültürün, askeri liselerin, asker hastanelerinin geçmişten gelen kültürünü, geleneğini ve bütün birikimlerini yeniden yaşamın ortasına koyarak güçlü Türk milleti, güçlü ordu düsturundan hareketle onların da yeniden hayata katılmasını sağlamak istiyorum.

Bizim bir sloganımız var: Kadın güçlenirse vatan güçlenir diyoruz. Biz kadını güçlü kılacağız. Bunun içinde bir kadın Genel Başkan Sayın Meral Akşener'in liderliğinde ciddi şekilde adımlar atacağız. Benim hedefim bu, önce kadınları güçlendireceğim, sonra Balyoz, Ergenekon gibi tarihi kumpaslarla bütün dünyaya nam salan önce Türk donanmasının, sonra kara kuvvetlerinin, hava kuvvetlerinin temel yapısına dinamit koyan her türlü yapılanma ile mücadele etmek için yeniden Atatürkçü, Cumhuriyetin kazanımlarını benimsemiş, Cumhuriyetin kurucu felsefesi iradesiyle yürüyen bir yapı oluşturmak istiyorum. Bunun içinde mücadele etmek istiyorum her alanda.

Ben Atatürk'ün ve Cumhuriyetin kazanımlarıyla okumuş bir köylü çocuğuyum. Atatürk'e minnettarım. Milli bayramları yeniden kutlamak istiyorum ben doya doya. Bizim birleştirici unsurumuz milli bayramlar. Bütün Türk milletini oluşturan unsurlarla bir arada barış içinde yaşamak istiyoruz biz, özgürce yaşamak istiyoruz, refah içinde yaşamak istiyoruz.

Kadın eğitilir ve güçlendirilirse sürdürülebilir bir ekonomiye bile katkı sunacağına gerçekten inanıyorum. Kadınların yönettiği şirketlerde, kuruluşlarda başarının daha yüksek olduğu, şeffaflığın üst seviyede olduğu ve işbirliğinin daha yüksek olduğu tespit edilmiş. Onun için karar verici mercilerde de kadınlar olması için mücadele edeceğim.

'Kadın ada olmama daha çok sempati duyuyorlar'

Sahadan gelen tepkiler nasıl?

Benim emekli albay oluşum onlar üzerinde gerçekten pozitif bir etki yaratıyor. Mesleğin belki erkek egemen bir meslek oluşundan. Ama kadın aday olmama daha çok sempati duyuyorlar. Çünkü kadının var olmasına inanın erkekler de en az kadınlar kadar destek sağlıyorlar. Şu sözü söylüyorlar, ‘ne güzel seni seçilir yere koymuşlar, İYİ Parti’ye sempatimiz biraz daha arttı’ diyorlar. Şunu duyuyorum, ‘başkasına vermeyi düşünüyordum ama sen emekli albaysın. Atatürkçü, Cumhuriyet kadınısın Türk milletine hizmet etmek istiyorsun. Seni de düşünebilirim.’ Bu da bizi mutlu ediyor. Tabi sahada olumlu dönüşler alıyoruz.

Özel Haber