Kadın örgütlerinden 14 Mayıs sonrası Meclis değerlendirmesi: Kendi tarihinin belki de en gerici Meclisi...

Kadın örgütlerinden 14 Mayıs sonrası Meclis değerlendirmesi: Kendi tarihinin belki de en gerici Meclisi...
HÜDA-PAR ve Yeniden Refah'ın Meclis'e girmesi hakkında konuşan EŞİK Sözcüsü Gülbahar "Önümüzdeki dönemde kadın milletvekillerine çok ciddi iş düşüyor" derken KCDP Genel Sekreteri Ataselim ise "Kendi tarihinin belki de en gerici Meclisi ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği'nden Gökçe de "Bu şeriatçıların meclise girebilmeleri, meşru olduklarını göstermez. Vekil de olsalar cumhurbaşkanı da olsalar gayrimeşrular ve biz bunu her yerde haykıracağız” dedi.

ESRA TOKAT


14 Mayıs’ta gerçekleşen 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonrasında 121 kadın milletvekili Meclis sıralarında olacak.

Bu sayı geçtiğimiz döneme göre artsa da hala eşit temsilden oldukça uzakta. Öte yandan kadın milletvekili sayısının oranı sadece yüzde 20 iken kadın haklarına karşıt söylemleriyle gündeme gelen HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) milletvekilleri de ilk kez AKP sıralarında Meclis’te yer alacak.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) Sözcüsü Avukat Hülya Gülbahar ve Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden Evrim Gökçe konuya dair Kısa Dalga’ya konuştu.

Gülbahar: ‘Kadınların bütün mücadelesine rağmen...’

“Kadınların bütün mücadelesine rağmen 28. Dönem Meclis’te sadece yüzde 20’lik oranda bir temsil gerçekleşebildi. Oysaki belki de Türkiye tarihinde ilk kez kadınların eğitim hakkından çalışma haklarına kadar bütün temel haklarının tartışmaya açıldığı bir seçim kampanyalarının merkeze oturtulduğu seçimdi bu” diyen EŞİK Sözcüsü Gülbahar muhalefeti de eleştirdi ve şunları söyledi:

hulya-gulbahar.jpg
Hülya Gülbahar

‘Muhalefetin daha çok sayıda kadın aday göstererek Meclis’teki bu dalgayı durdurmaya çalışması gerekirdi’

“Yeniden Refah Partili, HÜDA-PAR’lı ve AKP’li siyasetçiler yoğun bir şekilde kadın ve LGBTİ karşıtı propaganda yaptılar. Maalesef muhalefetin kampanyasının odak noktasına ise bu konunun oturtulmadığını gördük. Bütün bu kadın karşıtı propaganda bize Meclis’in yoğun bir şekilde bu konuyla meşgul olacağını gösteriyordu. Burada muhalefetin daha çok sayıda kadın aday göstererek Meclis’teki bu dalgayı durdurmaya çalışması gerekirdi. Ama her zamanki gibi kadınları da biz savunuruz diyerek aslında ataerkil bir korumacılık, himayecilik politikası izlediler.”

‘Önümüzdeki dönemde Meclis’te kadın milletvekillerine çok ciddi iş düşüyor’

Önümüzdeki dönemde Meclis’te kadın milletvekillerine çok ciddi bir düşeceğinin altını çizen Gülbahar, “Siyasi görüş farklılıklarını bir yana bırakarak kenetlenmiş bir halde İstanbul Sözleşmesi’nden 6284’e kadar bütün hakları korumak için ortak bir mücadele örgütlenmesi şart” dedi.

‘Bir dakika bile kaybetmeden bu seçimi kazanmaya konsantre olmalıyız’

“Kaybedecek bir dakikamız bile yok” diyen Gülbahar şöyle konuştu:

“Yılgınlığın alternatifi daha da karanlığa sürüklenip Türkiye’nin Taliban gibi İran gibi kadınların temel haklarının tartışma konusu olduğu bir ülkeye dönüşmesine izin vermek demek. Yılgınlığın, umutsuzluğun, moralsizliğin faturasını hayatımızla ödeyebiliriz. Bu nedenle bir dakika bile kaybetmeden bu seçimi kazanmaya konsantre olmalıyız.”

Ataselim: ‘Kendi tarihinin belki de en gerici Meclisi ile karşı karşıyayız’

Meclis’te kadın temsil oranının yüzde 17’den yüzde 20’ye çıkması olumlu görünse de hala eşit temsilden oldukça uzak olduğunu vurgulayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Ataselim, “Konu sadece kadın temsili açısından değil, kendi tarihinin belki de en gerici Meclisi ile karşı karşıyayız. HÜDA-PAR yetkililerinin milletvekili olma yeterliliğine ulaşması, AKP’nin bunun önünü açması, 6284’ün kaldırılmasını isteyenlerin, Gonca Kuriş’i katledenlerin Meclis’te yer alıyor olması hiç olumlu bir tablo değil” dedi.

fidan-ataselim.png
Fidan Ataselim

‘Muhalefet örgütlü kadın hareketinin ne kadarının Meclis’e temsiliyetini taşıdı?’

“Burada asıl şunu görmüş oluyoruz” diyen Ataselim şöyle konuştu:

“Mevcut siyasi iktidar aşırı sağın önünü açtı ve toplumun çok küçük bir kesimini temsil ediyor dediğimiz fikirler artık parlamentoda kendisini temsil edecek bu durumda. Fakat muhalefete döndüğümüzde ise hem eşit temsilden uzak bir tablo var hem de siyasi iktidar en aşırı sağcıları bile Meclis’e taşırken muhalefet örgütlü kadın hareketinin ne kadarının Meclis’e temsiliyetini taşıdı? Bu soru muhalefetin sorumluluğundadır yanıtı diye düşünüyorum.

‘Tek adamı göndermek için bütün oyların Kılıçdaroğlu’nda birikmesi gerekiyor’

“Pek olumlu bir tablo yok Meclis açısından fakat burada şunu söylemek isterim önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu var. Dolayısıyla yine bir umudumuz var ve bu umuda sahip çıkmak için vazgeçmemiz gerekiyor. Tek adamı göndermek için bütün oyların Kılıçdaroğlu’nda birikmesi gerekiyor.”

‘Kadın düşmanlarını durduracak olan şey örgütlü mücadelemiz olacak’

“Meclis’te oluşan bu tabloda biz haklarımızı bir başka yere devretmiş durumda değiliz. O yüzden haklarımızın, özgürlüklerimizin teminatı ya da bu kadın düşmanlarını durduracak olan şey örgütlü mücadelemiz olacak. Artık bu fikirler kendilerini milletvekilleri aracılığıyla Meclis’te bile temsil ediyor durumdaysa bizim daha çok örgütlenmemiz lazım. Daha fazla bir araya gelirsek o zaman bu kadın düşmanı gidişatı durdurabiliriz.”

Gökçe: ‘İsimlerini değiştirmişler ama kılık değiştirmeye tenezzül etmemişler’

Yeniden Refah Partisi’nin seçim çalışmasında kadın adayın fotoğrafını kararttığını hatırlayarak sözlerine başlayan Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği’nden Gökçe “Gericiliğin kadınlarla kurduğu ilişkinin daha temsili bir anlatımı olamazdı herhalde. Boşuna demiyoruz, gericilik karanlıktan fazlasını vaat edemez diye. Şimdi hiç de düşük sayılamayacak bir oy alarak Meclis'e de girdiler. Yanlarında da 4 tane Hizbullah militanı var. Şimdi isimlerini değiştirmişler ama kılık değiştirmeye tenezzül etmemişler. Yani kim olduklarını biliyoruz” dedi.

‘Gericiliğin bir program olarak mecliste yer tuttuğunu görüyoruz’

Meclis’in önceki dönemlerini de değerlendiren Gökçe, “Önceki Meclis bileşenlerinde de YRP'deki HÜDA-PAR'daki gibi kadrolar yoktu demek doğru olmaz, AKP'yle Milli Görüş bağlantısını bilmeyen yok. Yalnız AKP değil, mecliste pek çok partinin içinde birden çok kadınla imam nikahlı olan, Medeni Kanun düşmanı olan erkekler olduğunu biliyoruz. Ama tabii şimdi YRP'nin varlığı, parti programlarını da düşününce ya da domuz bağcı Hizbullahçıların varlığına bakınca, gericiliğin bir program olarak mecliste yer tuttuğunu görüyoruz” dedi ve örneklerle devam etti:

‘Vekil de olsalar cumhurbaşkanı da olsalar gayrimeşrular’

“Mesela HÜDA-PAR’ın programında, kadınlara hizmet veren kurumlarda sadece kadınların istihdam edilmesi gerektiği yazıyor. Ayrıca kadının fıtratına uygun işlerde çalışması gerekiyormuş. Fıtrat konusu da kendilerinden sorulduğundan, nerede çalışabileceğimize yalnız kendileri karar verebilecek demek ki. Elbette bu şeriatçıların meclise girebilmeleri, meşru olduklarını göstermez. Vekil de olsalar cumhurbaşkanı da olsalar gayrimeşrular ve biz bunu her yerde haykıracağız”

‘Üzüldük, öfkelendik ama hiçbir şey bitmedi’

“Canımız sıkkın mı, evet sıkkın, keşke Meclis’te olmasalar mıydı, evet olmasalardı” diyerek sözlerine devam eden Gökçe şunları söyledi:

“Ama hatırlatalım. Bu ülke seçimle kurulmadı, seçimle de yok olmaz. Kadınlar da mevcut hiçbir kazanımlarını seçime borçlu değiller. Dişe diş mücadeleyle elde ettik haklarımızı. O yüzden vay öldük bittik, bu son seçimdi, artık her şey sona erdi gibi bir şey söz konusu olamaz. Ne yazık ki muhalefetin de biraz bu korku siyasetinden medet umduğunu görüyor ve üzülüyoruz. Böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Üzüldük, öfkelendik ama hiçbir şey bitmedi. Mücadeleyi daha yüksek perdeden sürdüreceğiz. Hatta umuyoruz ki Meclise doluşan bu şeriatçılar biraz da ders olmuş ve laiklik mücadelesinin öyle korka korka verilemeyeceği biraz anlaşılmıştır.”

‘Dişliyiz. Şimdi her zamankinden daha fazla diş göstereceğiz’

“Biz zaten korkmuyorduk, bu konuda hiç de geri basmadık. Kadın hareketi bu konuda tavizkar değil. Vay bize oy vermezler vay cemaatlere şirin görünelim diyerek şeriatçılıkla mücadele edilemez. Bu konuda hep örnek verip methiyeler düzdükleri ama hiç benzemeyi başaramadıkları ülkenin kurucu liderinin faaliyetlerine bir göz atmalarını öneririz. Biraz dişli olunacak. Kadın hareketi buna şerbetli. Dişliyiz. Şimdi her zamankinden daha fazla diş göstereceğiz.”

Gündem