Karamollaoğlu: Dört aday birinci turu etkileyebilir
GÜLSEN SOLAKER
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Millet İttifakı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimi ilk turda kazanacağına inandığını ancak dört adayla girmenin olumsuz etki yapma ihtimali bulunduğunu söyledi.
Karamollaoğlu, aralarında DW Türkçe'nin de bulunduğu bir grup gazeteciyle söyleşisinde seçime yaklaşırken yaşanan gelişmeler, Millet İttifakı içindeki ortak liste görüşmeleri, Cumhur İttifakı'nın genişlemesi ve kadına şiddetin önlenmesi gibi gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Dört aday seçimi nasıl etkiler?
Saadet Partisi lideri seçime dört adayla gidilse de "birinci turda dahi tahminlerin ötesinde bir netice alınacağı" kanaatinde olduğunu söyleyerek bunun nedenini şöyle açıkladı:
"Çünkü vatandaşların büyük bir kısmı kamuoyu yoklamaları dahil kendi fikirlerini beyan etmekten endişe duyuyor. 'Başıma bir sıkıntı gelir mi? Yakınlarım zarar görür mü?' gibi… Bundan dolayı ben bu seçimlerde Kılıçdaroğlu'nun tahminlerden daha fazla oy alacağını ve fark ortaya koyacağını tahmin ediyorum."
"Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turuna şu an dört adayla gidiliyor gibi göründüğüne işaret edilerek bunun seçimin sonucunu nasıl etkileyeceğinin" sorulması üzerine ise Karamollaoğlu "Dört adayın girmiş olması ister istemez neticeyi birinci turda etkileyecek gibi gözüküyor" yanıtını verdi.
Karamollaoğlu, bu durumun "Millet İttifakı'nı olumsuz yönde mi etkileyebileceği" sorusuna karşılık ise şunları kaydetti:
"Büyük ihtimalle öyle bir durum var. Ben geçen seçim normalde aday olmazdım. 'Herkes olunca ben de olayım' dedim. Ama seçimi kazanmayacağını bile bile bir seçime girmek bir niyet gerektirir. O da cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemektir, başka bir şey olmaz. O zaman niye giriyorsunuz? 'Ben 1 milyon, 2-3 milyon oy alacağım'… Bu niyetle girdiğiniz zaman kimden oy alacağınıza bağlı olarak denklem değişir. Bundan dolayı içinde bulunduğumuz şartlardan ve seçim sürecinden dolayı bu hesaplanarak yapılan bir iştir."
'Tayyip Bey panik içinde'
Karamollaoğlu, Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) Cumhur İttifakı'na katılım kararının Saadet'i nasıl etkilediğinin sorulmasına karşılık da şunları kaydetti:
"Elbette bize etkisi olur, yani faydası olur. Onun için bunu ortadan kaldırmak için şimdi kazansak da kazanmasak da 'biz de seçime girelim, oylarımız başka bir tarafa gitmesin' diyorlar. Yani hem nalına hem mıhına gibi."
Saadet lideri, Cumhur İttifakı'nın YRP'nin katılımının yanı sıra HÜDA PAR'ın da desteğiyle genişlemesini ise şu sözlerle değerlendirdi:
"Tayyip Bey elbette meclisteki çoğunluğu da dikkate alacak ama esas itibariyle cumhurbaşkanlığı (önemli). Eğer Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu partilerden azar azar da olsa oy devşirebilirse bu avantajına. İşte HÜDA PAR için ortaya konan rakamlar belli. Buna demek ki ihtiyaç duyuyor. Onun için ben Tayyip Bey'in yaklaşımında nerede küçük de olsa bir oy potansiyeli görüyorsa onu alabilmek için bir hamle yapmayı gerekli görüyor."
Karamollaoğlu, HÜDA PAR'ın Cumhur İttifakı'nda başta kadınlar olma üzere bazı kesimleri de tedirgin ettiğinin anımsatılmasına karşılık ise "Ben şu anda Tayyip Bey'i biraz panik içinde görüyorum" diyerek şunları kaydetti:
"İnsan endişeli ve tedirgin olunca, bir yerden bir şeyler kazanıyorum derken öbür taraftan da kaybeder. Bu tabii bir şey. Yani Tayyip Bey orada somut bir tabanın oyunu almak istiyor. Yani HÜDA PAR'a bugüne kadar oy vermiş olanlar bu seçimde Tayyip Bey'e oy verebilirler. Ama belli miktarda insanı buradan kazanacağız derken daha fazlasını kaybetme ihtimali de olabilir."
Erdoğan'ın kaybetme ihtimalinin arttığını gördüğünü ve bunun için de her yola başvurmaya ihtiyaç duyduğunu belirten Karamollaoğlu, "Bu durumda insan çok rahatlıkla hata yapar. Yani 'Ben şu oyu alırken neyi kaybederim' düşüncesi orada yürümüyor anladığım kadarıyla" diye konuştu.
Karamollaoğlu, Erdoğan'ın şu anda yaptığı hamleler ve son açıkladığı zamlarla grup grup insanları etkilemeye çalıştığını kaydetti.
Kadına şiddetin önlenmesi ve 6284 sayılı kanun
Cumhur İttifakı'nın YRP ve HÜDA PAR gibi partilerle genişlemesinin kadına şiddeti önlemeye yönelik 6284 sayılı kanuna ilişkin tartışmaları da yeniden gündeme getirdiğinin hatırlatılması ve bu konuya bakışının sorulması üzerine Karamollaoğlu şöyle konuştu:
"Biz aslında İstanbul Sözleşmesi meselesi ile ilgili olarak da bunu her fırsatta dile getiriyorum. Kadına şiddetin önlenmesi devlet için bir vecibe. Bunu mutlaka sağlamak icap eder. Ama bugüne kadar alınan tedbirler bunu sağlamadı. Çok açık ve net olarak görülüyor. Gerekirse yaptırım gücü daha fazla olacak tedbirlerin alınmasına ihtiyaç var."
Karamollaoğlu, caydırıcılığın artırılması gerektiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Misal; bir insan çıkacak, kendi küçük çocuklarını, eşini hiç acımadan hunharca katledecek. Mahkemeye gidecek, onlar da belki diyecek ki 'sen büyük bir cinayet işlemişsin, gene yaşamına devam et ama hapishanede'. Ama ben de diyorum ki niye? Gerekirse böyle durumlarda, yani kesin olan durumlarda idam cezası bile getirilebilmeli. Caydırıcı olunmak mecburiyetinde. Ama ben idamı herhangi bir konu için söylemiyorum."
Karamollaoğlu, "Ben hunharca kendi çocuklarını ve karısını katleden bir insanın idam edilmesinin gerekli olduğu kanaatindeyim" diyerek kesin olması ve şahitler huzurunda bir katliam gerçekleştirilmesi durumunda bu cezayı savunduğunu da kaydetti.
Kadın cinayetlerinin önlenmesinin yıllardır konuşulduğunu ama bir azalma değil aksine artış olduğunu belirten Karamollaoğlu, 6284 sayılı kanunda bir revizyona ihtiyaç görüp görmediklerinin sorulmasına karşılık şu yanıtı verdi:
"Bazı noktalar mutlaka olur, değiştirilmesi gereken. Yani biz kanunları illa ki olduğu gibi alıp Batı'dan, kendi parlamentomuzdan geçirmemeliyiz. Her madde ayrıca görüşülmeli, tartışılmalı ve onun üzerine inşa edilmeli. Ama bu noktada şahsen benim de zannediyorum büyük bir kesimin de ihtiyaç duyduğu husus ailenin korunmasıdır. Aile toplumun temelidir. Aile bir erkek bir kadından ve çocuklardan meydana gelir. İki kadın, iki erkek aile mefhumunun karşılığı değildir. Çünkü toplum giderek zaafa uğramaya başladı."
İttifak içinde ittifak görüşmeleri
Millet İttifakı içinde Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi arasında "ittifak içinde ittifak" kurulmasına yönelik çabaların sonuca ulaşıp ulaşmadığı sorusuna Karamollaoğlu şu yanıtı verdi:
"Henüz bir neticeye varılmadı. Birkaç gün daha sabredeceğiz. Bu ittifakın olması hakikaten her üç parti için de önemli. Parlamentoda Millet İttifakı olarak bizim çoğunluğu teşkil edebilmemiz için de önemli. Çünkü ayrı ayrı seçime girdiğimizde aynı neticeyi elde edemiyoruz. Bundan dolayı da ittifak elzem gözüküyor."
Karamollaoğlu, bu küçük ittifakın kurulamaması durumunda ise seçime tek başlarına 81 ilde girmelerinin yüksek ihtimal olduğunu söyleyerek "Tabii bu şekilde girmekle alacağımız neticenin ne olacağını net olarak göremeyiz. Ama birlikte girdiğimiz zaman çok daha büyük bir başarı elde ederiz" diye konuştu.
SP'nin CHP ya da İYİ Parti listelerinden girmesinin söz konusu olup olamayacağının sorulmasına karşılık ise “Belki birkaç kişi olabilir ama şimdiden bir şey söylemek doğru değil” diyen Karamollaoğlu, ancak bu kişilerin sayısının da sınırlı olacağını ve ortada dolaşan grup kuracak kadar vekil iddialarının doğruyu yansıtmadığını belirtti.
Karamollaoğlu, bu sistemle ortak liste tartışmalarının Cumhur İttifakı için de geçerli olduğuna işaret ederek MHP'nin grup kurmaya yetecek kadar vekil çıkarma ihtimalini zayıf gördüğünü ve bu nedenle MHP'nin AKP listelerinden gireceği kanaati taşıdığını da belirtti.
SP lideri ittifak içinde ittifak görüşme sonuçlarının bu hafta ya da en geç Pazartesi gününe kadar netleşebileceğini, çünkü artık ardından 9 Nisan'a kadar ortak listelerin yapılması gerektiğini belirtti.
Millet İttifakı içinde bakanlık paylaşımları yapıldığı iddialarını ise yalanlayan Karamollaoğlu, bakanlıklara seçimde alınacak sonuca göre karar verileceğini belirtti.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.