2 KÖYLÜYÜ ÖLDÜREN ASKERLERE 11 YIL SONRA SORUŞTURMA İZNİ
Hatay’da 2010’da kekik toplamaya giderken askerler tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybeden köylülerin davasında önemli bir gelişme yaşandı.
Dava dosyasına göre, 28 Haziran 2010 günü, 66 yaşındaki Mustafa Fil, 63 yaşındaki Ali Dalmış, 52 yaşındaki İbrahim Yalçın ve 75 yaşındaki Mehmet Sak, Hatay’ın Hassa İlçesi Çardak Yaylası Şekerderesi mevkiinde kekik toplamaya gitti. O sırada bölgede görev yapan Jandarma Özel Harekat Taburuna bağlı Dörtyol 2. Bölük Komutanlığına görevli askerler, kekik toplamaya çıkan köylüleri PKK’lı sanarak, üzerlerine ateş açtı. Olayda Mustafa Fil ve Ali Dalmış hayatını kaybederken, Mehmet Sak yaralı İbrahim Yalçın da yara almadan kurtuldu.
ÜÇ UZMAN ÇAVUŞA DAVA AÇILDI
Başlatılan soruşturma kapsamında, operasyonda görevli olan askerler Mevlit Karakoyun, Aslan Bahar ve Cavit Karabasan hakkında “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmek suretiyle taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve bir kişinin de yaralanmasına sebebiyetler verdikleri” iddiasıyla haklarında dava açıldı.
İddianamede yer verilen İçişleri Bakanlığı’nın raporunda “Olayın her an terörist unsurlarla temasa geçeceği şartlanmasına maruz kalmış tim mensuplarının vatandaşlarının giysilerinin niteliği arazi, bitki örtüsü ve hava şartlarının elverişsizliği nedeni ile oluşan algı yanılsaması sonucu meydana geldiği kanaatine varılmıştır” değerlendirilmesi yapıldı.
MAHKEME: OLAYDA KUSURLULAR
Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, Hatay Cumhuriyet Savcılığı mahkemeye sunduğu esasa ilişkin mütalaasında; olayda, askerlerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek, maktul ve yaralılara dur çekmediklerini belirterek, “‘Dur’ çekmeyerek acele ederek, olayda kusurlu olduklarının ve eylemlerinin taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme ve yaralama suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir” değerlendirilmesinde bulundu.
6 YIL 8 AY HAPİS
Mahkeme, olayda sanık askerlerin görevlerinin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermediklerine işaret ederek, “sanıkların görevleri sırasında görevin gerektirdiği özen ve dikkati göstermeyerek olayda kusurlu oldukları anlaşılmaktadır” tespitinde bulundu. Mahkeme, askerlere “taksirle adam öldürme” suçundan önce 8’er yıl hapis cezası verdi. Ardından iyi hal indirimi yaparak verilen cezayı 6 yıl 8’er aya indirdi.
YARGITAY “SORUŞTURMA İZNİ ALINMALIYDI” DİYEREK BOZDU
Kararın temyiz edilmesi üzerine dava dosyası Yargıtay 12. Ceza Dairesinin gündemine geldi. Daire, yaptığı incelemenin ardından, askerler hakkında soruşturma izni alınmadan dava açılmış olması nedeniyle verilen kararı bozdu.
Yargıtay’ın bozma kararından sonra dosya tekrar savcılığa gönderildi. Savcılık, sanık üç uzman çavuş yönünde soruşturma izni istedi.
İKİ UZMAN ÇAVUŞA SORUŞTURMA İZNİ
Hatay Valiliği, 19 Ekim 2020 tarihinde, uzman çavuşlar Mevlit Karakoyun ve Cavit Karabasan hakkında soruşturma izni verirken, diğer uzman çavuş Aslan Bahar hakkında ise soruşturma izni verilmesine yer olmadığını belirtti.
Kararın gerekçesinde, çarpıcı değerlendirmelere yer verildi. Kararda, bölgede görevli askerlerin “Gerek istihbari çalışmalar gerekse terör örgütünün kullandığı telsiz kestirmelerinden teröristlerin bulundukları tahmin edilen olay mahallinde 27 Haziran 2010 günü akşam saatlerinden itibaren hazırlanan mevzilerde pusu icrasına” başladıkları, anlatıldı.
35 METREDEN ATIŞ ALTINA ALINDILAR
Olay günü saat 08.30 sıralarında kekik toplamak amacıyla Çardak yaylasından Şekerderesi mevkiine gelen yayla sakinlerinden Mustafa Fil, Ali Dalmış, Mehmet Sak ve İbrahim Yalçın’ın patika yolda ilerlediği belirtilerek, “Mevziye 35 metre kadar mesafedeyken uzman çavuşlar Cavit Karabasan ve Mevlit Karakoyun tarafından atış altına alındıkları” anlatıldı.
Kararda “Mustafa Fil ve Ali Dalmış’ın ilk ateşte oldukları yere düşküleri ve olay yerinde öldükleri, Mehmet Sak’ın ise mermilerin her iki bacağına isabet etmiş olması nedeniyle yaralandığı, İbrahim Yalçın’ın ise isabet almamasından istifade kendini patika yolun şevine atarak kaçtığı” aktarıldı.
KIYAFET İNCELEMESİ
Valilik kararında, Mustafa Fil üzerinde yeşil renkli askeri parka içlik tipinde hırka, hırkanın içerisinde gri renkli gömlek ve alt kısmında siyah renkli şalvar ve spor ayakkabı diğer maktul Ali Dalmış’ın üzerinde de soluk renkli lacivert ceket, altında haki ve renkli desenler ihtiva eden gömlek ve alt kısmında soluk petrol yeşili renkte çizgili şalvar olduğu belirtildi.
SAYISIZ MERMİ VARDI
Kararda, “Maktullerin bulunduğu yerden itibaren patika yol boyuna yaklaşık 10 metre boyunca sayısız mermi sektirmelerinin olduğu, maktullerin 30 metre mesafesinde patika yolun hemen yanında yaklaşık 1 metrekarelik patlama kalıntısının olduğu, yine maktullerin bulunduğu yere yaklaşık 40 metre mesafede 50 cm yükseklikte taşlarla örülmüş makinalı tüfek mevzisinin olduğu, söz konusu mevziden oturarak ve kalkarak maktullerin bulunduğu yere bakıldığında yer yer net yer kısmi görüşünün sağlandığı” ifadelerine yer verildi.
233 KOVAN BULUNDU
Valilik kararından olay yerinden bulunan 17 kovandan 8 adedinin Uzman Çavuş Cavit Karabasan’a G3 otomatik tüfekten çıktığı, 9 adedinin de Uzman Çavuş Aslan Bahar’ın otomatik tüfeğine ait olduğu, yine olay yerinde bulunan 216 adet kovanın da uzman Çavuş Mevlit Karakoyun’a ait Biksi Marka otomatik makinalı tüfeğe ait olduğu vurgulanıldı.
Otopsi raporunda, olayda hayatını kaybeden Ali Dalmış’ın vücudunda 16 adet mermi girişi, 5 adet mermi sıyrığı çok sayıda da küçük metalik imaj bulunduğu, Mustafa Fil’in vücudunda ise 12 adet mermi girişi 5 adet mermi sıyrığı çok sayıda metalik imaj bulunduğu belirtilerek, “atışların bitişik atış mesafesi dışında yapıldığının tespit edildiği” ifade edildi.
“KIYAFET BENZERLİĞİ” GEREKÇESİ
Kararda uzman çavuşlar Karabasan ve Karakoyun’un savunmalarında maktul ve mağdurların kıyafetlerini teröristlerin kıyafetlerini andırması, ‘dur’ ihtarı üzerine sağa sola kaçışmaları nedeniyle terörist olduklarına kanaat getirdiklerini, el bombası mesafesine girmeden söz konusu mesafeden ateşe başladıklarını ileri sürdükleri belirtildi. Kararda özetle şu değerlendirme yapıldı:
“Maktul ve mağdurların giysilerinin her ne kadar teröristlerin kıyafetlerini andırsa da yöre insanının genelinin kıyafet tarzını yansıtması nedeniyle, salt kıyafet benzerliğinin şahısların terörist olduklarına karine teşkil etmeyeceği, yine ‘dur’ ihtarı üzerine maktul ve yaralıların sağa sola kaçışmalarının kendilerini yanılttığı savı da doğru değildir.”
DUR İHTARI YAPILDI MI ?
Valiliğin kararında, sanıkların kendi yaptıklarını söyledikleri “dur” köylülerin duyup duymadıklarından emin olmadıkları, müfettişlere de bu yönde ifade verdikleri belirtilerek ihtarın yapılıp yapılmadığının belirsizliği şöyle anlatıldı:
“Yaralı Mehmet Sak’ın ‘dur ihtarı yapıldığını duymadığı, aniden makinalı olduğunu sandığı silah atışının başladığı ve sol ve sağ bacaklarına kurşun isabet etmesi nedeniyle yere düştüğü’ mağdur İbrahim Yalçın’ın da ‘dur ihtarı yapıldığını duymadığı, silah sesine benzer bir sesle birlikte beş metre kadar önünden toprak sıçradığı, silah seslerinin devam etmesi üzerine kendisini yolun kenarındaki dereye attığı’ yolundaki beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda; dur ihtarlarının ya hiç yapılmadığı veya maktul ve mağdurların duyamayacakları seviyede yapıldığı anlaşılmaktadır.
“KAÇMALARI TERÖRİST OLDUKLARINI GÖSTERMEZ”
Sanıklar yargılama sırasında “biz ateş açınca kaçmaya başlamışlardı, bu nedenle terörist olduklarını değerlendirdik” şeklinde savunmalar yapmışlardı. Hatay Valiliği sanıkların bu savunmalarına şu karşılığı verdi:
“Maktul ve mağdurların sağa sola kaçışmalarının da silah ateşine maruz kalmalarından kaynaklandığı, bunun da terörist olsun veya olmasın silah ateşine maruz kalan herkesin göstereceği refleksif bir davranış olduğu, dolayısıyla onların terörist olarak değerlendirilmelerine gerekçe teşkil etmez.”
“VARSAYIMLARLA HAREKET ETTİLER”
Valilik soruşturma izni kararının sonunda sanıkların köylülerin ölümünden sorumluluğunu şöyle anlattı:
“Netice itibariyle korunaklı bir mevzide parmakları otomatik silahların tetiğinde bekleyen uzman çavuşlar Cavit Karabasan ve Mevlit Karakoyun’un maktul ve mağdurların seçilebilir bir mesafeye kadar yaklaşmalarını duyulduğundan emin oldukları bir şekilde ‘dur’ ihtarında bulundukları sonra, aksine bir davranışta bulunulması durumunda silah kullanmaları gerekirken, varsayımlarla hareket ederek silah kullanmak sureliyle iki kişinin ölümüne bir kişinin de yaralanmasına sebep oldukları ve eylemlerinde kusurlu oldukları anlaşılmıştır.”
ÜÇÜNCÜ UZMAN HATAYA DÜŞTÜ
Hakkında soruşturma izni verilmeyen Uzman Çavuş Aslan Bahar’ın durumunun diğer iki uzman çavuştan farklı olduğu kaydedilen kararda, Aslan Bahar’ın, kendisi istirahat halindeyken başlayan çatışma sesiyle uyandığı, teröristlerle çatışmanın başladığı algısı ile sürünerek mevziye geldiği anlatıldı. Kararda, bu algının arkadaşları tarafından da teyit edildiği vurgulanarak Bahar’ın durumu şöyle değerlendirildi:
“Uzmanı olduğu Claymer mayınını ateşlediği ve bir şarjör de mermi attığı, ilk ateş esnasında kendilerine 16 ve 12 adet mermi isabet eden maktullerin zaten öldükleri veya ölümcül yarayı aldıkları, hakeza yaralının da ilk ateş esnasında yaralandığı değerlendirildiğinde, Uzman Çavuş Aslan Bahar’ın eyleminin ölüm ve yaralanma olaylarına bir etkisinin olmadığı da göz önünde tutularak, adı geçenin eylemini ‘kaçınılmaz bir hataya düşerek’ gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.”
ŞİMDİ NE OLACAK?
Yargıtay’ın bozma kararı ve Hatay Valiliği’nin soruşturma izninden sonra şimdi dava Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülecek. Bu kez Uzman Çavuş Aslan Bahar yargılama dışı tutulacak.
Ağır Ceza Mahkemesi ilk kararında sanıkların yanılgıya düşerek suç işlediklerini belirtmiş ve TCK’nın 30’uncu maddesinde tanımlanan “hata indirimi”ni uygulamıştı. Valiliğin soruşturma izni kararında ise sanıkların hataya düşmeleri için bir neden bulunmadığı vurgusu yer alıyor. Bu nedenle Ağır Ceza Mahkemesi bu kez iki uzman çavuş için daha fazla cezaya karar verebilecek.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.