Kılıçdaroğlu: Ayrım yapmadan her kadına hakkını teslim edeceğiz

Kılıçdaroğlu: Ayrım yapmadan her kadına hakkını teslim edeceğiz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Denizlili kadınlara, "Biliyorum, her kadının gönlünden hak, hukuk ve adalet geçiyor. Adalete en çok susamış olanlar kadınlar, haksızlığa en çok uğramış olanlar kadınlar. Ama yüzde 100 emin olmanızı isterim, Bay Kemal bu ülkeye adaleti ya getirecek ya getirecek. Hiç endişe etmeyin" diye seslendi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi ziyaret için gittiği Denizli’de, Merkezefendi Kültür Merkezi’nde Denizlili kadınlarla buluştu.

Toplantıya; CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ve CHP’li ilçe belediye başkanları da katıldı.

"Çocuğu ölüme terk edebilir miyiz?"

Kılıçdaroğlu, kadınlara Aile Destekleri Sigortası’nı anlattı. Sosyal devlet vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, SMA hastası çocuklara ilişkin olarak, “İlaç çok pahalı. Anneler alamıyor. Sağlık Bakanlığı, SGK vermiyor. Onu da kaldıracağım. Ne demek ya pahalıdır diye çocuğu ölüme terk edebilir miyiz? Hangi anne evladını ölüme terk edebilir. Kampanyalar açıyorlar, ilacı almak için. Kampanyalar bu işin çözümü değildir. Sosyal devlettir bu işin çözümü” dedi.

Kendisinden önce konuşan kadınların sözlerine atıf yapan Kılıçdaroğlu, diyabet hastası çocuklarla ilgili de “Bir anne söyledi. Şekeri ölçmek için çocuğun parmağını günde en az bir iki sefer toplu iğne ile kesiyorsunuz ve kan alıp tahlil ediyorsunuz. Yazık değil mi? Şimdi sensörler var. Şekeri ölçüyor. Ee bu pahalı. Sen sarayda oturuyorsun. Vazgeç saraydan bu sensörü alalım. Bu çocukların parmağına iğne batırılmasın” sözleriyle iktidarı eleştirdi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Bay Kemal bu ülkeye adaleti ya getirecek ya getirecek"

Biliyorum, her kadının gönlünden hak, hukuk ve adalet geçiyor. Adalete en çok susamış olanlar kadınlar, haksızlığa en çok uğramış olanlar kadınlar. Ama yüzde 100 emin olmanızı isterim, Bay Kemal bu ülkeye adaleti ya getirecek ya getirecek. Hiç endişe etmeyin.

"Bu ülkede bir dert varsa o derdi en yakından çekenler kadınlardır"

Bu ülkede bir dert varsa o derdi en yakından çekenler kadınlardır. Sorunu en başta bilen ve yaşayan kadınlardır. Kadınların sezgisi, erkeklerden çok daha güçlü. Neyin iyi neyin kötü olduğunu erkeklerden çok daha iyi bilirler. Kendi hayatımda da bunu biliyorum. Annemden de bunu biliyorum. Kadınların mutlu olduğu bir ülke aslında hepimizin mutlu olduğu bir ülkedir.

"Hak arayan kadınların öldürülmesi caiz midir? Doğru mudur?"

Bir annen evladını yatağa aç yatırabiliyorsa, karnını yeteri kadar doyuramıyorsa o annenin acısını kimse bilmez. Ancak anneler, kadınlar bilir. O nedenle bu ülkeye huzuru, bereketi getirmek hepimizin ortak görevi. Pek çok sorun var, dile getirildi. Kadın cinayetleri var. Hak arayan kadınların öldürülmesi caiz midir? Doğru mudur? Bunun mücadelesini yapmak zorundayız.

Bizim Kadın Kolları Başkanlığı’nın bir telefon numarası var. Eğer biri şiddete uğruyorsa hemen avukat veriyoruz, hemen psikolog görevlendiriyoruz. Bunu sakın unutmayın. Eğer bir yerde haksızlığa uğradıysanız telefonu aradığınızda telefonun ucunda sizin derdinize ulaşacak, hakkınızı savunacak bir avukatı göreceksiniz. 444 82 85… Bu telefonu arayın. Yaşam Hak telefonu. Haksızlığa uğradığınızda hemen sizin derdinizle ilgilenecekler.

"Nasıl olur da bu kadar büyük bir haksızlığın olduğu bir yerde bakan bildiği halde iki yıldır nasıl sesini çıkarmaz"

6 yaşında bir kız çocuğuna istismar edildiğinde iki yıl kimse sesini çıkarmadı. Bakan dahil sesini çıkarmadı. Bunu duyduğumda o gece uyuyamadım. Nasıl olur da bu kadar büyük bir haksızlığın olduğu bir yerde bakan bildiği halde iki yıldır nasıl sesini çıkarmaz. İki yıldır istismar eden bir kişi nasıl elini kolunu sallayarak bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında gezebilir.

Bütün milletvekili arkadaşlarımı sabahın 9’unda topladım. Adalet Bakanlığı’na yürüyüş yaptık. Bu adalet midir dedim. O koltukta oturuyorsunuz, devlet nasıl susar dedim. Devleti nasıl nefes alamaz hale getirdiniz dedim. İsyan ettim. O kadın, o çocuk için hak, hukuk, adalet istedim. Ondan sonra devlet nefes almaya başladı. İki yıldır o çocuğun hakkını kim savunacak Allah aşkına.

"Eğer adaletse adaletin herkes için olması lazım"

Kadın kardeşlerim bilmenizi isterim. Elmanın yarısısınız. Yarısı sizsiniz yarısı erkekler. Eğer adaletse adaletin herkes için olması lazım. Hukuksa hukukun herkes için olması lazım. Sadece erkekler, kadınlar için değil. Burada kadın belediye başkanlarımız var. İkisini de hepinizin huzurunda yürekten kutluyorum. Hepsi de son derece başarılı. Bir de milletvekiliniz var. O da kadın.

"En geç bir yıl içinde bütün Türkiye’nin her yerinde yurt sorununu çözeceğim"

O kadar çok derdiniz var ki. Çocuğunuzu alıyorsunuz, boğazınızdan kesiyorsunuz onu yetiştiriyorsunuz. Üniversiteyi okusun diyorsunuz. Gönderiyorsunuz üniversiteye yurt yok. Çocuğun kalacağı yurt yok. Anne, baba merakta. Ya bu çocuk nerede kalacak diye. Benim bu ülkenin bütün kadınlarına sözümdür. En geç bir yıl içinde bütün Türkiye’nin her yerinde yurt sorununu çözeceğim. Evlatlarınız, üniversiteyi kazandığında sıcak suyu, soğuk suyu, geniş bant internet erişimi olan yurdundan kalacak. Sizin gözünüz arkada kalmayacak.

"Öyle aileler var ki çocuğunu okula gönderirken beslenme çantasına koyacak bir şey bulamıyor"

Öyle aileler var ki çocuğunu okula gönderirken beslenme çantasına koyacak bir şey bulamıyor. Kabahat ailede, çocukta değil. Kabahat o tabloyu yaratan siyasetçilerde. Benim sözüm var. Bu ülkede anaokulundan başlayıp üniversiteye kadar eğer bir ailenin geçim sıkıntısı varsa o ailenin geçim sıkıntısını afişe etmeden evladının karnını sosyal devlet doyuracak ve ona her türlü hakkı sağlayacak.

Şimdi belediye başkanlarımız da bunun benzerini yapacaklar. Çocukların beslenme çantalarını alacaklar, çocuk beslenme çantası ile okula gidecek. Dolayısıyla çocuğun karnı doyacak. Çocuğumuzu beslersek, çocuğumuzu iyi yetiştirmiş oluruz. Boyu uzar, neşeli olur. Kaynı doyduğu zaman arkadaşları ile daha iyi eğlenir. Yine belediye başkanlarıma söyledim. Fakir mahallelerden başlayarak bol miktarda kreş yapacaksınız. Anne çocuğunu getirecek, huzur içinde kreşe başlatacak. Çocuk sosyalleşecek. Şarkı, türkü öğrenecek. Dolayısıyla çocuk, arkadaşlarıyla beraber sosyalleştiğinde topluma daha rahat uyum sağlayacak. Okula başladığında da zaten son derece başarılı bir öğrenci olacak. Anne de taziyeye, düğüne, tarlaya, alışverişe gidecek. Çocuğunu güven içinde bir kreşe bırakmış olacak. Bunu Türkiye’nin 81 ilinde ve ilçelerinde yapacağız.

"Zengin fakir ayrımı yapmadan her kadına hakkını teslim edeceğiz"

Aile Destekleri Sigortası… Duyan var mı? Çoğunuz duymamışsınız. Bizim kabahatimiz. Aile Destekleri Sigortası şu; geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelere devletin yardım etmesi demektir. Öyle makarna dağıtarak değil. Kadının adına banka hesabı açılacak, her ay düzenli memur, işçi, emekli gibi kadın gidecek aylığını çekecek. Çoluk, çocuğunun rızkını sağlayacak. Dikkatinizi çekerim erkeğin değil kadının banka hesabına yatıracağız. Çünkü evin ihtiyacını en iyi bilen kadındır. Bunu yapacağız. Bunu yaptığımız zaman hiçbir aile, ya bu devlet bana bakmıyor demeyecek. Devletin gücünü her kadın bir şekliyle hissetmiş olacak. Aile Destekleri Sigortası, 1971 yılında uygulamaya girmesi gereken bir sigorta dalıydı. Yıl 2023 hala bu sigorta dalı uygulamaya girmedi. Nedeni, oy kaygısıyla. Ben de şunu söylüyorum. Aile Destekleri Sigortası’ndan yararlanan her kadın oy versin veya vermesin sosyal devlet onun fakirliğini gidermek zorundadır. Sosyal devlet onun bu toplumda onurluca yaşamasını sağlamak zorundadır. Fakirlik onun kaderi değildir. Zengin fakir ayrımı yapmadan her kadına hakkını teslim edeceğiz. Bunu yapacağım. Emin olmanızı isterim.

"Vazgeç bu saraydan"

Engelli bir aileden söz edeyim. Doğuştan insan engelli olabilir, trafik kazası sonucunda olabilir. Engelli çocukların da şehirde gezmeye, tiyatroya, sinemaya gitmeye hakları vardır. Arkadaşları ile oynamaya, iyi bir eğitim almaya hakları vardır. Onların da hakkını, hukukunu korumak lazım. O konuda da sınıfta kalan bir hükümet var. Bunu da değiştireceğiz. Herkesin hakkını ve hukukunu teslim edeceğiz.

Diyabetli çocuklar… Bir anne söyledi. Şekeri ölçmek için çocuğun parmağını günde en bir iki sefer toplu iğne ile kesiyorsunuz ve kan alıp tahlil ediyorsunuz. Yazık değil mi? Şimdi sensörler var. Şekeri ölçüyor. Ee bu pahalı. Sen sarayda oturuyorsun. Vazgeç saraydan bu sensörü alalım. Bu çocukların parmağına iğne batırılmasın.

"Devleti yönetenler sizin gibi yaşamak zorundadır"

Saray senfonisini de bitireceğim, bitireceğiz. O lüks hayatı da bitireceğiz. Sizin gibi yaşayacağız. Devleti yönetenler sizin gibi yaşamak zorundadır. Adaletle yaşamak zorundadır. Öyle lüks 13 uçak, yazlar, kışlar… Bunları bitireceğiz. Halk gibi yaşayacağız. Milletin sorunlarını çözeceğiz.

"Kampanyalar bu işin çözümü değildir; sosyal devlettir bu işin çözümü"

SMA’lı çocuklarımız var. İlaç çok pahalı. Anneler alamıyor. Sağlık Bakanlığı, SGK vermiyor. Onu da kaldıracağım. Ne demek ya pahalıdır diye çocuğu ölüme terk edebilir miyiz? Hangi anne evladını ölüme terk edebilir. Kampanyalar açıyorlar, ilacı almak için. Kampanyalar bu işin çözümü değildir. Sosyal devlettir bu işin çözümü.

"100 bin değil en az 200 bin atama yapacağız"

Bir kadın kardeşimiz dedi ki ‘Ey Kılıçdaroğlu, sosyal güvenlik, emeklilik hakkı istiyorum’ diye. Kırsalda çalışan bütün kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik primini devlet olarak biz ödeyeceğiz. Yeter ki çalışsınlar, üretsinler, karnımızı doyursunlar. Hiç kimse zarar etmeyecek. Seneye hiçbir çiftçi, üretici zarar etmeyecek. Herkesin geliri olacak. Bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında mutlaka huzur, bereket olmak zorundadır. Mutlaka kucaklaşmamız gerekir. Kamplaşmaktan, kavga etmekten bıkmadık mı? Artık helalleşme zamanı diyorum. Oturacağız, helalleşeceğiz. Beraber ve birlikte Türkiye’yi ayağa kaldıracağız.

Genç bir öğretmenimiz. Anneler, babalar büyük bir umutla çocuklarını okula gönderirler. İsterler ki kendilerinden çok daha iyi bir hayat standardını yakalasınlar. İyi gelirleri olsun, iyi evlilikleri olsun. Bu umutları yeşertmek ve büyütmek lazım. Üniversiteye gitmiş, bitirmiş, KPSS’ye girmiş, sınavı kazanmış. Öğretmen olmak istiyor. Ferhat ile Şirin’in buluştuğu gibi öğrencileri ile buluşmak istiyor öğretmen. Yüzüncü yılda 100 bin atama bekliyor… 100 bin değil en az 200 bin atama yapacağız. 200 bini de şunun için söylüyorum. Sayıştay’ın raporlarına göre 183 bin öğretmen ihtiyacı var. Ki bu eski bir rapor. O tarihten bu yana kadroların boşaldığını biliyorum. Her köyde okul açacağız. Her köyde öğretmen olacak. Her köyde veteriner olacak her köyde ziraat mühendisi, imam olacak. Köy de kentleşmiş olacak.

"Karnı açken bir annenin hangi dram ile çocuğunu yatağına yatırdığını çok iyi bilenlerden birisiyim"

Rahmetli annem okuma yazma bilmezdi. Büyük ablam da okuma yazma bilmez. 7 kardeşten üniversiteye giden sadece benim. Sizin gibi yaşadım. Sizler çocuklarını hangi şartlarda büyüttüyseniz ben de o şartlarda büyüdüm. Dolayısıyla ailenin, fakirliğin ne olduğunu, karnı açken bir annenin hangi dram ile çocuğunu yatağına yatırdığını çok iyi bilenlerden birisiyim. Bu sürecin bir daha yaşanmasını istemiyorsanız aile dediğimiz kuruma destek vermek, güçlendirmek zorundasınız. Aile dediğiniz kurumun gelir olarak daha yükselmesi, standardını yükseltmesi gerekiyor. Bunu yarattığınız zaman toplumda saygıyı büyütebilirsiniz. O zaman beraber, birlikte olabiliriz.

"Birimiz karanlıktayken 85 milyon karanlıktadır diye düşünmemiz lazım"

Tasada ve kıvançta beraber olmak ne demektir? Tasada ve kıvançta beraber olmak millet olarak bir arada birimiz açken 85 milyon açtır dememiz lazım onun karnı doyuncaya kadar. Birimiz karanlıktayken 85 milyon karanlıktadır diye düşünmemiz lazım. Çünkü bir kişi, bizden bir kişi karanlıkta. Doğal gazı, elektriği, suyu kesilen binlerce aile var. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz, hiçbir ailenin ne elektriği ne suyu ne doğal gazı asla kesilmeyecek. Siz bir aileyi nasıl kışın ortasında soğuğa mahkûm edebilirsiniz. Su, ısınmak, okula gitmek, sosyal devletten yoksulsam yardım almak haktır. Bunun insanın onurunu koruyacak şekilde olması lazım. Beyler saltanat sürecek. Ellerini kollarını sallayarak gezecekler. Ama binlerce anne, çocuğuna doğru düzgün yiyecek veremeyecek, besleyemeyecek. Bunların tamamını bitireceğiz. Emin olun. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunudur. Bütün sorunlar çözülebilir. Temel faktör şudur; bir siyasetçi iktidar olduğunda mal ve mülk peşinde koşuyorsa halkını koruyamaz, malını ve mülkünü korur. O nedenle bir siyasetçi iktidardayken mal ve mülk sahibi olmamalıdır. Olamaz da zaten. Halkı için engelliler için iş bulamayanlar için çalışacak.

"Onların hangi haltı işlediğini biliyorum"

Allah nasip eder iktidar olduğumuzda o uyuşturucu baronlarının tamamını Türkiye’den atacağım. Gencecik pırıl pırıl evlatlarımızı zehirliyorlar. Onların hangi haltı işlediğini biliyorum. Nerelerde ne iş yaptıklarını biliyorum. Ama polisin elini o siyasi iktidar bağlamış. Her şey herkes tarafından biliniyor. Polis arkadaşlarımıza diyeceğiz, git kardeşim yakala, hapse at. Sana birisi telefon ederse aman dokunma diye adını bu kardeşine vereceksin, göreceksin o nereye gidecek. Göreceksin.

"Unutmayın kim hak istiyorsa, Bay Kemal onun yanındadır"

Teknoloji liseleri açacağız. Teknoloji liselerinde çocuk üçüncü sınıftan sonra staj görecek. Staj gördüğü süre içinde sigortalı olacak. Onun sosyal güvenlik primini devlet olarak biz ödeyeceğiz. Yani staj hakkınızı sağlayacağız. Çırak olarak çalıştınız. Hakkınız var. Hakkınızı savunun. Unutmayın kim hak istiyorsa Bay Kemal onun yanındadır. Hakkınız var. Kanunlara göre hakkınız var. İsteyeceksiniz. Hak teslim edilmiyorsa teslim etmeyen iktidarı değiştireceksiniz. İşin kuralı budur. Demokrasilerde budur. Gelip size söz verdiler, sözü yerine getirmiyorsa onu emekli edeceksiniz." (ANKA)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Politika