Kılıçdaroğlu: Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen

Kılıçdaroğlu: Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen
Suriye tezkeresini reddetme gerekçesini açıklayan Kılıçdaroğlu, "Terör örgütleriyle mücadele için yabancı askerleri Türkiye’ye davet etme hakkı vardı ve Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren ve o gelenekten gelen bir anlayışın siyasetçisi olarak kendi ülkemde hiçbir zaman bir yabancı asker postalı istemiyorum" dedi.

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda, emeğin başkenti olarak anılan Zonguldak'a geldi.

Zonguldak mitinginde Kılıçdaroğlu'na İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu eşlik etti.

"Madenci yürüyüşünü asla unutmadık"

Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, “Zonguldak’a geldiğimde içimde hep bir burukluk hissederim. Alın teri dökenlerin kenti diye, karaelmasın kenti diye düşünürüm. Madenciler için dünya kadar şiirler, öyküler, romanlar yazıldı. Hayatını kaybedenlerin arkasından hep beraber gözyaşı döktük. Ama emeğin dediğimiz, emekçilerin dediğimiz bir kentin yürüyüşünü de asla unutmadık. Ankara’ya yürüyüşünü de asla unutmadık" dedi.

"5 bin madenci alacağım"

Ama bugün Zonguldak'ın bir emekliler kentine dönüştüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Madeni Güney Amerika’dan getiriyorlar. Kömürü, Güney Afrika’dan getiriyorlar. Dünyanın parasını ödüyorlar. Allah aşkına şu dağların altında karaelmas var ve çalışmak isteyen binlerce kişi var. Daha önce geldiğimde verdiğim sözü Allah nasip eder, Cumhurbaşkanı olduğumda sizlerin oyuyla onu da yerine getireceğim. Aşamalı olarak 5 bin işçi alacağım. Hiç endişe etmeyin sizin hakkınızı hukukunuzu her ortamda savunacağım ve görevimi yapacağım."

"Esnaf Bakanlığı kuracağız"

Emekli maaşlarının düşük olduğunu, işsizliğin yüksek olduğunu, esnafın battığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Kazanan yok, gidip alışveriş yapacak kişi de olmuyor. Esnaf kardeşim de unutmasın, 5 bin işçi çalıştığında en çok esnaf da kazanmış olacak ve sözüm var, 6 liderin sözü var: Esnafı sahipsiz bırakmayacağız. Onların Bakanlığını da kuracağız. Esnaf Bakanlığı’mız da olacak" diye konuştu.

"İnsanca, hakça bir düzeni getireceğiz"

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Herkesin kazandığı güzel bir Türkiye’yi inşa etmek için yola çıktık. Kadınların derdini de gayet iyi biliyorum. Karadenizli kadının, yürekli kadının nasıl çalıştığını, ürettiğini, nasıl kazanmak istediğini, onu da çok iyi biliyorum. Türkiye’nin bir değişime ihtiyacı var. Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Türkiye’nin ayrışmaya, kavgaya değil beraber olmaya, birlikte çalışmaya ihtiyacı var. Her evde, her mutfakta berekete ihtiyacı var. Birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Bu zor günler geçecek, güzel günler mutlaka gelecek.

"Köyler boşaldı. Köylerde kimse kalmıyor, kalmak da istemiyor. Söz verdim; hiç endişe etmeyin, bütün köy okullarını yeniden açacağız ve 100 bin öğretmenin atamasını yapacağız. Köyün imamı var eyvallah, köyün öğretmeni olacak, köyün ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni, veteriner hekimi olsun, niye olmuyor bunlar?

"Gencecik, üniversiteyi bitirmiş, işsiz. Bunlara iş verin kardeşim, köye gitsinler, köyde çalışsınlar, köyde üretsinler, köylüye yardım etsinler. Çiftçi kazansın, herkes kazanacak burada, bu işin zarar edeni yok zaten.

"Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen"

"Eti dışarıdan getir, canlı hayvanı dışarıdan getir, buğdayı dışarıdan getir, arpayı dışarıdan getir, yulafı dışarıdan getir. Ne oldu ya, biz dışarıya mı çalışacağız? Milyar dolarları dışarıya öde, olmaz. Bu düzeni ters düz edeceğiz. Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen. Rahmetli Ecevit, buranın da milletvekiliydi. O diyordu, ‘ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen’ diyordu. İnsanca, hakça bir düzeni getireceğiz. Hiç kimsenin endişesi olmasın.

"27,5 yılımı devlete harcadım, devletin ne olduğunu gayet iyi bilirim"

Emeklilere 15 bin lira ikramiye sözü karşısında ‘Parayı nereden bulacaksın?’ denildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Devasa bir bütçemiz var. Bütçede paranın nereye harcanması gerektiğine siyasi iktidar karar verir. Siyasi iktidar dese ki ‘emekliye az verin’ bütçeden para az ayrılır. ‘Beşli çetelere çok verin’ oraya daha fazla para gider. 27,5 yılımı devlete harcadım. Bütçe nasıl yapılır gayet iyi bilirim. Devletin ne olduğunu da gayet iyi bilirim. Paranın nerelere harcanması gerektiğini de gayet iyi bilirim. Savurganlığı önlemenin nasıl olması gerektiğini de gayet iyi bilirim. Emekliye para verilecek derseniz bütçeye ödemeyi koyarsınız, emekliye Ramazan Bayramı’nda, Kurban Bayramı’nda zaten yılda iki sefer birer ikramiye vermenin hiçbir sakıncası yok. Ödediğini koyarsınız, para da ona göre harcanır. Sözüm söz, 418 milyar doları dışarıya götürenler size de sözüm söz, götürdüğünüz paranın tamamını getireceğim ve bu millete vereceğim.

"Türkiye Cumhuriyeti'ni parti devletine dönüştürdüler"

"Onlar sanıyorlar ki Bay Kemal devleti bilmez, devleti tanımaz. Devlet bakidir. Devlet adalet üzerine inşa edilir. Devlet parti değildir, parti devletine dönüştürdüler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni… Devlet yine liyakatli insanların yöneteceği bir devlet olacak. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın, bunu da sağlayacağız.

"Öğretmen kardeşlerim bakın; ücretli öğretmen var, sözleşmeli öğretmen var, kadrolu öğretmen var, aynı işi yapıyorlar biri 100 lira alıyor, biri 300 lira alıyor, biri 5 bin lira alıyor. Olmaz, öğretmen öğretmendir ve öğretmenlerin hepsinin kadrolu öğretmen ve kendi kıdemlerine göre de aylık almaları gerekir. Her şeyi adalet üzerine inşa etmeye çalışıyorum.

"Bizim pırıl pırıl evlatlarımız işsiz, gencecik çocuklar işsiz ama 3 milyon 600 bin Suriyelimiz var. Sizlerin oylarıyla Allah nasip ederse, en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine uğurlayacağız. Bize diyorlar ya, ‘Bay Kemal milliyetçi değil.’ Vatanını seven kim? Bay Kemal. Yabancıları göndermek isteyen kim? Bay Kemal. Yabancılardan medet uman kim? Onlar. Her türlü kötülüğü yapanlar onlar ama suçlu Bay Kemal oluyor. Ben bu milletin vicdanına güveniyorum. Bu milletin ahlakına, bu milletin erdemine güveniyorum. Beraber bu ülkeyi değiştireceğiz. Artık bir değişime ihtiyacımız var, bir değişim olsun artık yeter artık, 20 yıldır, 22 yıldır yeter.

"Mutfaklarda yangın var"

"Memleketi ne hale getirdiler. Bu memleket Allah aşkına bir kuru soğana muhtaç hale gelir miydi? Bir kuru soğana ya, soğan alamaz hale geldik. Yazıktır, günahtır. Mutfaklarda yangın var arkadaşlar. Ekmeğin arasına salça sürüp çocuğuna verip okula gönderen anneler biliyorum. Yazıktır günahtır. Bu evlatlar bizim evlatlarımız, bu evlatların karnı doysun istiyorum. Hiç endişe etmeyin, çocuk beslenme çantası olmadan okuluna gidecek, suyunu içecek, sütünü içecek, arkadaşlarıyla beraber yemeğini yiyecek ve tok karınla evine dönecek. Paraları bunlar için getireceğim.

"Filyos Limanı'nı yapacağız"

"Ayrıca yatırım yapacağız. Efendim, ‘Filyos Limanı’nı CHP gelirse, Kılıçdaroğlu gelirse yapmayacakmış!’ Hayır, niye yapmayayım? Sizin babanızın malı mı? Orası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait ve yapacağız. Daha güzelini yapacağız, daha iyisini yapacağız. Karadeniz’de tersaneler var. Tersaneler büyümesi lazım. İstihdam yaratması lazım. Yapmıyorlar, para nereye gidiyor? Beşli çetelere gidiyor. Beşli çeteler ne yapıyor? ‘Şu Kemal Kılıçdaroğlu’nun ayağını nasıl kaldırabiliriz, nasıl bunu Cumhurbaşkanı yapmaktan vazgeçirebiliriz?’ Sen saraylara güvenirsin ben halka güvenirim. Sen beşli çeteler için çalışırsın, ben halk için çalışırım.

"Bize milliyetçilik dersi verenlerin, gerçek anlamda milliyetçi olması lazım. Kuzey Irak’ta askerin kafasına çuval geçirilirken bunlar ne yaptılar Allah aşkına? Seslerini bile çıkaramadılar. Sinan Ateş, cinayetini gayet iyi takip ediyor bu kardeşiniz, hiç endişe etmeyin, dosyayı kapatmaya çalışıyorlar, kapattırmayacağım o dosyayı, katilleri yakalayacağım ve adalete teslim edeceğim. Aynı şekilde Gaffar Okkan için de aynı düşüncem, hiç endişe etmeyin.

"Kendi ülkemde yabancı asker postalı istemiyorum"

"Bir Suriye tezkeresi var. Diyorlar ki, ‘Kılıçdaroğlu, Suriye tezkeresine niye hayır dedi’ Suriye tezkeresinde ne vardı? Terör örgütleriyle mücadele için yabancı askerleri Türkiye’ye davet etme hakkı vardı ve Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren ve o gelenekten gelen bir anlayışın siyasetçisi olarak kendi ülkemde hiçbir zaman bir yabancı asker postalı istemiyorum.

"Bahçeli’ye sordum, ‘bu yabancı askerler kim, kimi davet edeceksiniz? Amerikalıları mı, Rusları mı, Yunanlıları mı, Almanları mı, kimleri davet edeceksiniz?’ Erdoğan’a sordum, ‘hangi yabancı askerleri davet edeceksiniz?’ terörle mücadelede bizim güvenlik güçlerimiz tarih yazmışlardır ve terörle mücadelede büyük başarılar elde etmişlerdir. Onların hepsinin eli öpülür. Sen kalkıyorsun ‘terörle mücadelede yabancı askerleri davet edeceğim’ diyorsun. Bay Kemal buna evet desin, Bay Kemal evet der mi ya? Bay Kemal, Milli Kurtuluş Savaşı’nın ne olduğunu biliyor, her şeyi biliyor.

"Ekrem Başkan’ın güzel bir sözü vardı. Her şey çok güzel olacak. Vallahi de billahi de her şey çok güzel olacak. Bu ülkeye baharları getireceğim. 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım, hiçbir ayrımcılık yapmayacağım. Hangi partiden olursa olsun, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun 85 milyonu barıştıracağım. Kavgadan bittik, ayrışmadan bıktık ya, yetmez mi artık? Niye kavga ediyoruz. İşimiz olsun, güzellikler olsun, dünyanın en güzel ülkesinde huzur içinde yaşayacağız ve barış içinde yaşayacağız. Gönlüm, yüreğim sizlerle beraberdir unutmayın gönlüm." (ANKA)

Politika