KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır: "HDP, yüzde 15 oy alabilir"
AKP’den kopan büyük bir seçmen kitlesinin olduğunu ve bu kitlenin gidecek adres bulamaması durumunda sandığa gitmeyebileceğini belirten Ağırdır, “AK Parti’den kopan seçmen geri dönmeyecektir ama kendilerine umut bağladıkları, güven üretebildikleri bir siyasi ilişki üretemezlerse seçimin dışında kalırlar. Seçime katılma oranının düşmesi de önümüzdeki seçimlerde iktidara yarar” dedi.
Kürtlerin siyaseten dışlanmasının bir bedeli olacağını dile getiren Ağırdır, Kürtlerin yok sayıldığı bir uzlaşmanın mümkün olmayacağını söyledi. “Kürtler de kendi ihtiyaç ve talepleri üzerinden bu yeni uzlaşma ve ittifaklara dahil olmadan, yeni bir hayat inşa etme şansımız yok” diyen Ağırdır, iktidarın seçim barajını düşürmesindeki nedenlere ve HDP’nin oy oranına ilişkin şöyle dedi:
“İktidar kanadındaki tartışmalara bakıyorum ben. Hep şöyle bir varsayım dillendiriliyor; ‘HDP’nin oyunda önemli oranda ödünç oy var, her evde bir kişi barajı geçsin diye HDP’ye oy vermiş. Şimdi baraj düşünce HDP gerçek oyu olan 6-7’lere düşecek.’ 81 ilin yaşlarındaki değişimleri ve yeni seçmenleri hesapladığınız zaman 23-24 ilde genç nüfusun veya 16-24 yaş arasındaki nüfusun yüzde 25-30 olduğu iller ve yüzde 7-8’lerde kaldığı iller var. O yüzde 25-30 arasındaki iller Kürtlerin yoğunlukta olduğu iller. Dolayısıyla her yıl 1 milyon yeni seçmen ekleniyorsa genel Türkiye nüfusundaki yüzde 18 olan Kürt nüfus o 1 milyonun içinde yüzde 18 değil 20-23. muhafazakârlar ve sekülerler sadece kendi kültürel kimliklerinden yola çıkarak kendilerini temsil eden partilere oy vereceklerse Kürtler de kendilerini temsil eden Kürt partisine oy verecekler. Dolayısıyla HDP’nin yüzde 13’ten 7’ye düşeceği varsayımı değil, önümüzdeki seçimde HDP’nin kendi doğal seçmeniyle bile yüzde 15’e ulaşma ihtimali söz konusudur. Ve kendilerini mağdur hisseden, derdi olan kimlik talepleri bu kadar güçlenmiş bunca yaşanmışlığıyla gelen Kürt seçmenin de kendilerini yok sayan bir kanada sadece oy vereceklerini düşünmek, elleri mecburmuş gibi davranmak her şeyden önce onurlarına dokunuyor."
ALİ ERBAŞ'IN AÇIKLAMALARI
Son günlerde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yaptığı açıklamalar üzerinden başlayan ‘laiklik’ tartışmalarını da değerlendiren Ağırdır, Diyanet’in iktidarın dini alanı denetleme çabasının aracı olarak kullanıldığını bu rolün AKP döneminde daha çok belirginleştiğini ifade etti. Ağıdır, Diyanet’in son dönemde yaptığı açıklamaları ‘seçim propagandası olarak nitelerken “Diyanet kurumsal olarak yapması gereken hiçbir şeyi yapamayan ama yapılmaması gereken her şeyi yapan bir kurumdu her zaman. Diyanet başkanı üzerinden çok tartışılacak bir şey yok. Bizin araştırmalarımızda diyanetle ilgili şöyle sonuçlar var; toplumda diyanetin din hayatını yöneten bir kurum değil, siyasi bir kurum olduğu kanaati giderek güçleniyor. O nedenle Diyanet'ten memnuniyet oranı yarının altına düşmüş durumda. O nedenle Diyanet işleri başkanının açıklamasının siyasi veya dini bir getirisi yok. Burada asıl mesele bütün devlet mekanizmasının, bir iktidar ve seçime dönük hesaplamaların aracına dönüşmüş olması” dedi.