Kulüp dizisindeki herkesin merak ettiği o evi anlattı: Rıza Derviş Villası... Kemal Derviş ayrıntısı...
Kulüp dizisi ikinci sezonuyla yine çok izlenenler arasına girerken, filmdeki villa da merak konusu olmuştu.
Nilay Örnek'in sunduğu 'Nasıl olunur' programına konuk olan Mimar Hasan Çalışlar, herumutortakarar.com için yapılan “Büyükada’nın Yaşlanmayan Modernleri” bölümünde “Rıza Derviş Villası”ndan bahsedildi.
Hasan, “Rıza Derviş Villası, yalnızca Büyükada değil, belki de Türkiye’deki en güzel ev” diyor.
Dizide de yer alan villa için Örnek, mimar Çalışlar'dan bir yazı istiyor.
İşte Rıza Derviş Villası:
YAPTIRMAK İÇİN BİNA SATILDI
SÖZLÜ TARİH: Bu yapı elbetteki yapıldığı 1956-57 yılları için bile ucuz bir yapı değil. Hem yaptırılması hem içindeki yaşam döngüsü, bakımı, onarımı, masrafı ile… Rıza Derviş aslen Manizade Ailesi’nden Arnavut kökenli bir iş insanı. Almanya eğitimli. (Biz daha çok oğlu Kemal Derviş’i tanıdık. N.Ö.) Pek çok Alman ilaç markasının temsilciliğini yapıyor, tıbbi cihazlar satıyor. Sonuçta varlıklı biri ancak buna karşın ev yapılırken evdeki hesap çarşıya uymuyor ve bu evi, Saraçhane’de bir binasını satarak finanse ediyor. Sedad Bey bu evi yaparken inşaatı takip etmesi için de Emin Necip Uzman’ı (Ada’da çok değerli bazı evlerde de imzasını görebileceğimiz değerli bir mimar, N.Ö.) görevlendiriyor.
ÇOK ÖZEL BİR KONUMU VAR
KONUM: Büyükada’nın Hampson Kayalıkları diye bilinen, Heybeliada tarafına bakan falezi, deniz ile ilişki kurması zor ancak bir o kadar da görkemli bir topografik değer taşır. Evler kayalığın üzerine yapılır ve sıklıkla sahil ile ilişki fünükiler ya da asansörlerle sağlanır. Rıza Derviş Villası Hampson kayalıklarının güney ucunda kotun nisbeten düştüğü, batıdan güneybatıya dönen bir kıvrımın üzerinde yer alır. Bu konum araziyi Nizam Koyu ve Dil burnu gibi Büyükada’nın en güzel coğrafi parçalarına hakim kılar. Arazinin setlerle aşağı doğru akması kendine ait mink kayalıkları ile deniz aksesinin olması bu toprak parçasını eşsiz kılar.
ÜÇ AİLE BİRBİRİNE DEĞMEDEN YAŞAYABİLİR
DETAY: Derviş Villası çıplak bırakılmış betonlar, mimarinin parçası olmuş çörten, baca gibi mimari elemanların kütle ile kurduğu bütüncül ilişki ve iç mekanların dış mekan ile kesintisiz ilişkisini sağlayan tavan ve döşemeye gömük doğrama sistemi ile bugün için dahi güncel bir inşai kalite sunuyor. İç mekan tavan kaplamasının bina balkon altlarında devamlılığı bu etkiyi güçlendiriyor. Mekan sınırsızlaşıyor. Bu etki detaylardaki hassasiyet ve özene bağlı. Bütüncül tasarım anlayışı bahçe barındaki lambalardan, havuza inen merdivenlere kadar tüm detay anlayışında hissedilebiliyor.
MEKAN: Sedad Bey L planın bir kolunun altını boşaltarak bizi hem evin giriş kapısına yönlendiriyor hem de doğrudan bahçeye geçme alternatifi için bir yol tanımlıyor. Salon da iki koldan oluşuyor. Mutfak-yemek odası-bahçe ilişkisi bir kolda iken, Gorbon seramiklerle kaplı ‘a la catalan’ diyebileceğimiz dev şömineye bağlı oturma salonu ise diğer kolu oluşturuyor. Merdiven ustaca saklanmış. Binanın Nizam Caddesi’nden görüntüsü, hâlâ pek çok adalının, muhtemelen için görmemiş olmalarından ya da kıskançlıktan kaynaklanan tanımı ile ‘wagon lit’ (yataklı vagon diyeyim ben buna N.Ö.) olarak adlandırılsa da planları incelediğiniz zaman da görebileceğiniz gibi odalar farklı bir sistem ile kurgulanmış. Büyük bir ailenin farklı fragmanları birbirlerinden bağımsız bir mahremiyet içinde evi kullanabiliyor. Merdiven holünden üç ayrı dilime giriliyor ve bu üç ayrı dilim kendi yatak odaları, banyoları ve mini oturma mekanları ile birbirlerinden tamamen kopuk ama hepsi L planın avantajları ile deniz ile ilişkili. Nizam Caddesi’ne ise yalnızca uyuma birimlerinin bir kısmı bakıyor. Giriş katında bu hatta müştemilat, mutfak ve servis mekanları var.
SEDAD HAKKI ELDEM’İN ‘BATISI’
MİMAR: Sedad Hakkı Eldem’in Türk mimarisindeki yeri malum. Bugün hâlâ evde oturan ve ev yapılırken de taze gelin olarak Sedad bey ile tanışmış olan Neslihan Derviş, Sedad Bey’i “Tam bir aristokrat” diye tanımlıyor. Onun elinin değdiği yapılar, yapının kalite ve konumundan bağımsız olarak bir koleksiyon parçası olarak görülüyor ve kıymeti artıyor. Uğur Tanyeli’nin Eldem için yaptığı “Yadsıdığı dünyayı sevmeye çabalayan ama gerçekten sevdiği ötekinden kurtulmak isteyen mimar” ( Mütereddit modernler, Işık Üniversitesi Yayınları, 2018 sf 141 ) tanımının belki de gerçekten uymadığı nadir yapılardan biri bu villa.
Her zaman bir Batılı olarak yaşayan, Türkiye’de bir ‘expat’ gibi davranan, yaşadığı toplumu ve mimarisini daha iyi anlamak için ondan uzaklaşmayı tercih eden ve nesnel bir Türk Evi araştırmacısı / arşivcisi olarak meslek kariyerini bunun üzerine konumlayan Eldem, bu binada aslen ait olduğu Batı kültürü ile bir tasarım gerçekleştiriyor kanımca. Diğer konut projelerinde ısrarla tekrar ederek geliştirmeye çalıştığı klasik Türk evi plan şemalarını bir kenara bırakıyor, Batı’daki çağdaşları ile benzer endişeler ile son derece çağdaş bir mekan kurgusu kuruyor. Modern üslup ile bir yapı tasarlıyor. (Kısa Dalga)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.