Mahmutpaşa'da bayram alışverişi: Dolana dolana ucuzu bulmaya çalışıyoruz

Türkiye'nin son yıllarda tek gündemi haline gelen hayat pahalığı, konuşulmaya ve tartışılmaya devam ediyor. Her sene giderek derinleşen ekonomik sıkıntılar, vatandaşların ve esnafın belini bükerken aynı sıkıntılar bir bayram arifesinde daha kendisini hissettiriyor. Ramazan Bayramı alışverişine çıkan İstanbullular evlerine eli boş dönmekten yakınıyor.

Yurttaşlar yiyecek ve giyime gelen zamlara tepkili. Bayram alışverişi deyince İstanbul'da ilk akla gelen Mahmutpaşa'nın nabzını ANKA Haber Ajansı tuttu. Alışverişe gelen yurttaşlarda hem pahalılıktan hem de geçim sıkıntısından dert yandı.

Anka mikrofonuna konuşan yurttaşların söylediklerinden kısa alıntılar şöyle:

"Yukarıdan aşağı kadar baktım. Yani gönlüme göre bir alışveriş yapmak istiyorum. Elimdeki para cebimi görmüyor. Cebimdeki elimi görmüyor. Bendekini esnaf görmüyor. Baktım şu anda hani almak istediğim hiçbir şeyi alamadım.

"Ateş pahası olmuş her şey"

Hiçbir şey almadan vallahi gidiyorum. Bir başörtü bile alamadık aha gidiyoruz geri. Ne alalım? Aldım ben iki tane yazma aldım gene. İki yazma aldım. Başka bir şey alamadım. Ateş pahası. Bomboş çanta da burada aha bomboş. Alma şansın yok ateş pahası olmuş her şey Allah sonumuzu hayır etsin. Çok zor zamandayız.

"Bizi bu duruma düşürenler utansın"

Kullandığım markalar var. Marka demeyelim de yani kullandığım isimler var alamadım. Girdim çıktım, girdim çıktım hep. Yani alamadım. Emekliyim başka bir gelirim yok. Yapabileceğim bir şey yok. Biz niye utanalım ki? Baştakiler utansın. Bizi bu duruma düşürenler utansın.

"Nerede ucuz bir yer bulsak ona göre hareket etmeye çalışıyoruz"

İnanın dolana dolana nerede ucuz bir yer bulursak 100 lira, 200 lira ona göre hareket etmeye çalışıyoruz. Sabahtan beri dolaşıyoruz. İnan iki şey alıp geri dönüyoruz. Alamıyoruz maalesef. Her şey ateş pahası.

"Çocuğa bir elbise alamadım"

Her şey çok pahalı. Para yok anam her şey ateş pahası, her şey, her şey. Bir kilo kıyma 450 TL oldu. Bu çocuğa bir elbise alamadım. Bin lira dedi adam, bin lira. Al da giy.

"İstanbul daha kötüymüş"

Gaziantep'ten geliyoruz biz. Yani İstanbul'da önceleri alışverişte tutulan bir yerdi. Yani cep yakan olduğu gibi etiketlerden görürseniz bu şekilde. Daha kötü günler bekliyor.

"Geçip böyle bakıyor insanlar"

Fiyatlar çok pahalı. Hele İstanbul denince daha da çok pahalı. O yüzden gönlümüzce alışveriş yapamıyoruz. Ve buradakileri gözlemlediğimize göre çoğu alışverişe gelmiş insanlar değil bence. Turist olarak bu bölgeye gezmeye gelmiş insanlar olduğunu düşünüyorum. Onu gözlemledim. Alışveriş yapan çok az. Geçip böyle bakıyor insanlar.

"Geziyoruz iki saat oldu"

Her geçen bayram bir öncekini aratıyor. Geziyoruz iki saat oldu. Daha henüz hiçbir şey alamadık. O dükkandan çıkıp o dükkana geçiyoruz. Hangisinin fiyatı daha uygun gelirse maalesef onu tercih ediyoruz. Yani belli bir bütçeyle geliyoruz ama hiçbir türlü yetmiyor. Aşmak zorunda kalıyoruz.

"Gönlümüzün istediği bir şeyi alamıyoruz"

Maalesef gönlümüzün istediği bir şeyi alamıyoruz. Yani o sıkıntıyı hep yaşıyoruz zaten. Bir iki yıldır. Daha önceleri de yaşıyorduk ama şu anda daha fazla yaşıyoruz tabii ki.

"Eski bayramlar. bu sene kimseyi iftara alamadık"

Her şeyi alamıyoruz bayram için zor. Ancak torunlarımıza azar bir şeyler vereceğiz. İşte konu komşuya esksi gibi yemeğe gelsinler hep beraber yiyelim içelim öyle bir şey yok artık kızım. Eski bayramlar yok. Eski Ramazan yok. Bak bu sene kimseye iftara alamadık yani doğrusunu söyleyeyim." (ANKA)

Ekonomi