GÖRÜŞ | Meclis Tartışmalarında Ermeni Algısı ve Parçalanma Kaygısı

GÖRÜŞ | Meclis Tartışmalarında Ermeni Algısı ve Parçalanma Kaygısı
Akademik çalışmalardaki boşlukları ele alarak ve ulusumuzun tarihinin, siyasetinin ve toplumsal kaygılarının karmaşık dinamiklerini araştırarak, daha kapsayıcı ve çoğulcu bir gelecek için çaba gösterebiliriz.

ÖZGÜR KAYMAK


Türk dış politikası ve gayrimüslimlere yönelik muameleye ilişkin tartışmalarda, akademisyenler Sevr Sendromu'nu önemli bir faktör olarak sıklıkla gündeme getirmişlerdir. Bu sendrom, ülkemizin yabancı güçler ve onların içerideki müttefikleri tarafından parçalanmasına yönelik köklü korku etrafında dönmektedir. Ancak, şaşırtıcı bir şekilde, bu sendromun sürekliliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca siyasi aktörler tarafından kullanımı yeterli akademik ilgiyi görmemiştir. Nefes'in araştırması bu noktada devreye girerek bu kaygıya ışık tutuyor.[1]

Nefes, "group positioning teorisini" kullanarak ve 1983'ten 2018'e kadar uzanan meclis tartışmalarını titizlikle analiz ederek, ideolojik yelpazedeki siyasetçilerin Ermenilerle ilgili tartışmalarda Sevr Sendromuna nasıl atıfta bulunduklarını araştırıyor. Bulgular, sendromun Türk siyasetçilerin konuşmalarında üç farklı şekilde tezahür ettiğini ortaya koyuyor: Ermenilerin Osmanlı’yi parçalamaya yönelik geçmiş atıfta bulunmak, modern Turkiye’yi bolme potansiyelini iddia etmek ve Ermenileri ulusumuzu bölmeyi aktif olarak amaclamakla itham etmek.

Nefes'in makalesi sadece bu atıfların yapıldığı bağlamsal çerçevelerin altını çizmekle kalmıyor, aynı zamanda tarihsel gelişmelerin toplumdaki baskın-ikincil grup dinamiklerini inşa etme ve sürdürmedeki rolünün de altını çiziyor. Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu'nun alacakaranlığında ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında yabancı güçlerle işbirliği yapan düşmanlar olarak tasvir edilmesi tekrar eden bir temadır. Dahası, siyasetçilerin Ermenilerin anavatanları olarak gördükleri toprakları geri alma isteklerine odaklanmaları sınır sorunları, vatandaşlık, toprak mülkiyeti yasaları, özelleştirme, turizm ve hatta Dağlık Karabağ çatışması tartışmalarında ortaya çıkmaktadır.

Araştırma, Sevr Sendromu'nun siyasi yelpazedeki parlamento konuşmalarında istikrarlı bir şekilde yer aldığını gösteren önemli bir bulguyu ortaya koymaktadır. Bu durum, aşırı sağdan merkez sola kadar uzanan ideolojik farklılıkların erozyona uğradığına işaret etmekte ve tutumlar ile politika pozisyonlarını şekillendiren altta yatan ortak bir kaygı ve siyasi kültürün altını çizmektedir. Bununla birlikte, kullanım düzeyinin veya şeklinin farklı siyasi partiler arasında farklılık gösterip göstermediğini araştırmak ilgi çekici olacaktır.

Nefes, sendromun hangi bağlamda ve nasıl kullanıldığına ışık tutarak mevcut literatüre katkıda bulunmakta. Nefes'in metodolojisini, grup pozisyonu teorisinden yola çıkarak Türkiye'deki diğer azınlık gruplarını ve etkili siyasi kaygıları inceleyecek şekilde genişletmek, ülkenin kapsayıcı ve çoğulcu bir toplum inşa etme konusunda devam eden zorluklarını anlamak açısından değerli olacaktır. Ayrıca, incelenen zaman diliminde daha geniş uluslararası ve iç siyasi bağlamlardaki değişiklikleri incelemek, küresel siyasi atmosferi ve iktidardaki partiyi dikkate alarak sendromun Türk siyasetinde nasıl işlediğine dair iç görü sağlayabilir. Örneğin, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve AKP iktidarı döneminde Türk dış politikasında yaşanan değişimler sendromu herhangi bir şekilde etkilemiş midir?

Ayrıca, Türk parlamentosunda kadınların geleneksel olarak düşük oranda temsil edildiğini kabul etmekle birlikte, erkek ve kadın parlamenterlerin Ermeni soykırımı tartışmalarına verdikleri tepkilerin söylem analizini araştırmak, toplumsal cinsiyet farklılıkları üzerine süregelen tartışmalara değerli bilgiler sağlayabilir. Sonuç olarak bu araştırma, süregelen Sevr Sendromu'nu ve bunun Türk siyaseti üzerindeki etkisini anlamak için önemli bir adım teşkil etmekte. Akademik çalışmalardaki boşlukları ele alarak ve ulusumuzun tarihinin, siyasetinin ve toplumsal kaygılarının karmaşık dinamiklerini araştırarak, daha kapsayıcı ve çoğulcu bir gelecek için çaba gösterebiliriz.


[1] Nefes, T. S. (2021). Three shades of dismemberment anxiety about Armenians in Turkish politics. Current Sociology, 0(0). https://doi.org/10.1177/00113921211057603

Gündem