Merkez Bankası'nın faiz kararında sıradışı olan neydi? Yeni ekibin fark mı? Selva Demiralp yazdı...

Merkez Bankası'nın faiz kararında sıradışı olan neydi? Yeni ekibin fark mı? Selva Demiralp yazdı...
Prof. Dr. Selva Demiralp Merkez Bankası'nın 750 baz puanlık artışını değerlendirdiği yazısında "sıradışı olan neydi" ve "yeni ekibin" etkisi üzerine durdu.

Koç Üniversitesi - TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) Direktörü ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp Merkez Bankası'nın faiz arttırımına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Demiralp BBC Türkçe'deki yazısında şunları kaydetti:

24 Ağustos tarihli toplantı, 28 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na (TCMB) eklenen üç yeni başkan yardımcısının ilk toplantısı, ilk sınavıydı. Toplantı öncesi hakim olan 2,5 puanlık artış beklentisinin oldukça üzerinde 7,5 puanlık faiz artışı geldi.

Yeni ekibin farkı

Yeni ekip TMCB’nin son iki toplantıda attığı adımları yeterince şahin bulmadığını net bir şekilde gösterdi. Ama esas beceri faiz artışlarına sıcak bakmayan Cumhurbaşkanı’nın ikna edilebilmiş olmasıydı.

İlave olarak Enflasyon Raporu’nda ve raporun sunumda hatalı bulduğum iki konuda düzeltme geldi.

Birincisi enflasyon raporunda ilan edilen %58’lik 2023 yıl sonu tahmininin düşük kalacağı karar metninde not edildi. Koç Üniversitesi’nden ekip arkadaşlarımla yaptığımız tahminler de yıl sonu enflasyonunun 70’ler civarında olduğuna işaret ediyor.

İkinci düzeltme enflasyon raporunun sunumunda verilen hatalı bir mesajın düzeltilmesiydi. Sunumda Haziran ve Temmuz aylarında politika faizi artarken mevduat faizlerinde görülen düşüş arzu edilen bir sonuç gibi sunulmuştu. Oysa bu durum sıkılaştırıcı para politikasının amaçları ile çelişiyordu.

Hafta başında gelen KKM kararları ve sonrasında verilen sinyallerle netleşti ki yeni ekip de mevduat faizlerinin düşmesindeki çarpıklığı kabul ediyor ve mevduat faizlerinin düşmesini istemiyor.

Kararda sıradışı olan neydi?

Uzun bir sıkılaştırma döngüsüne başlayan merkez bankaları yola “yüksek dozda” faiz artışları ile başlayıp kademeli olarak “düşük doza” doğru devam ederlerse bunun iki avantajı olur:

Para politikası 6-18 aylık bir gecikme ile etkisini gösterir. Bu sebeple baştan yüksek dozda verilen ilacın etkisi daha hızlı sisteme girer

Önden yüklemeli faiz artışını gören piyasalar, Merkez Bankası'nın siyasi baskı ile hareket etmeyeceği izlenimi edinirlerse enflasyon beklentilerini aşağı çekerler. Çok basitleştirilmiş bir örnek üzerinden gidersek toplamda 20 puan faiz artırmayı planlayan bir Merkez Bankası'nın bunları 10-5-3-2 şeklinde kurgulaması durumunda önden gelen yüklü faiz artışları “yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” diyecek Merkez Bankası'na duyulan güveni artırır. Bu güven enflasyon beklentilerini aşağı çektiğinde son faiz artışlarına gerek kalmadan da faiz artışlarını sonlandırmak mümkün olabilir.

Oysa TCMB 6,5 puan ile başladığı artışlarının dozunu önce 2,5’e düşürdü sonra 7,5'e çıkardı. Bu şekilde tedavi devam ederken doz artırımı yaparsanız “durum Merkez Bankası'nın sandığından da kötüymüş” izlenimi yaratıp enflasyon beklentiyi tetikleyebilirsiniz.

Merkez Bankası son kararıyla bu riski aldı. Hatta bir adım daha ileri giderek piyasalardan önce 2023 enflasyon tahminini kendi eliyle yukarı revize etti (daha doğrusu enflasyon raporundaki üst banda işaret etti).

Ama bu dobralığına karşılık piyasalardan istediği şuydu: Bana inanın, bu seneyi kayıp yıl olarak düşünün. Attığımız tohumlar 2024'de ürün vermeye başlayacak. Enflasyon raporundan 2024 için koyduğumuz %33 enflasyon hedefine güvenin ve ileriye yönelik fiyatlamalarınızı bu rakama göre yapın.

Yazının devamı için tıklayınız.

Ekonomi